Nuray MERT
Gandi’ye “Batı medeniyeti hakkında ne düşündüğü” sorulduğunda; “İyi bir fikir olabilirdi” diye cevap vermiş. AB’de, özellikle Brexit’ten sonra yaşananlar, benzer bir imayı hak ediyor. “İyi olabilecek fikir” neydi, neden zora girdi, hatta sona yaklaştı, uzun boylu tartışmak lazım. Biz önce bizim ülkemizdeki yansımasına bakalım.
Doğrusu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Cameron’un Türkiye’nin 3000 yılına kadar AB’ye girmesi imkânsız’ dedikten kısa bir süre sonra ülkesinin AB’den çıkması kararı vermesi ile alay etmesi hiç de haksız değil. Ama Türkiye’de, iktidar partisi ve hatta onu aşan bir çevrenin, AB’de yaşanan çalkantı dolayısı ile zil takıp oynaması anlaşılır gibi değil. Bu durumun izahı, olsa olsa, “Avrupa’nın karışması, sarsılması Türkiye’nin işine gelir, onların kötü duruma düşmesi, ne olursa olsun bizim için iyi bir şeydir” gibi bir mantığa dayanabilir. Sadece AB de değil, bu mantık “Batı dünyası ne kadar zora girerse, bizler için o kadar iyi” anlayışının bir sonucu. Batı dünyasını hâlâ “Haçlıların devamı”, dünya düzenini hâlâ “hilal ile salibin savaşı” olarak görenlerin böyle düşünmesi kaçınılmaz. “İş sahiden böyle midir” ve de “olayların seyri beklendiği gibi Türkiye’nin lehine mi?” diye düşünen yok. Yanı başımızda ve dahi tüm dünyayı etkileyecek bir krizin Türkiye için iyi olacağı fikri, sadece “oh olsun, beter olsunlar!” hıncından ibaret, bir adım ötesini hesap eden yok. “Bir adım sonra, işler Rusya ile kriz gibi aleyhimize mi döner” diye ders alan yok. Nasılsa öyle olursa, “Türkiye ile AB’nin arasını açmak için üst akıl devreye girdi” gibi bir dönüş yaparlar, olur biter. Şimdilik, “AB zayıflayınca pazarlık gücümüz artacak, İngiltere’yi Almanya’ya, onu Fransa’ya, Rusya’yı hepsine karşı kullanır, aradan sıyrılırız” sanıyorlar. Sanki, böyle bir ortam doğacak, Türkiye’nin gücü buna yetecek. Sanki geçmişte, bu yolla imparatorluğun çökmesi biraz gecikti, ama çökmesi engellenebildi.
AB ayak bağı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu vesile ile “Biz de AB ile müzakereleri referanduma sunalım” çıkışı ve hemen ardından iktidar yanlısı basının muhtemel bir referandumun, AB lehinde sonuçlanacağı tahminleri yayımlaması, bu çevre açısından, Türkiye’nin AB ile bağının kopmasının ne kadar arzu edilen bir seçenek olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Ama bu toptan yeni ve şaşırtıcı bir gelişme değil, Erdoğan ve AK Parti çoktan AB’yi bir ayak bağı olarak görmeye başlamıştı. “AB Türkiye’yi üyeliğe aldı da biz mi karşı çıktık?”, “Bunca yıl bizi oyalamadılar mı?” diyebilirler ve haksız da sayılmazlar. Ancak, şimdilerde mesele, sadece bir hayal kırıklığı ve küskünlük meselesi değil, AB kriterleri, yani insan hakları ve basın özgürlüğü sicili, demokrasi zaafları gibi konular artık toptan “Türkiye’ye karşı kurulan tuzak”, “Batılıların (ve hatta yeni Haçlıların) Türkiye’yi içerden fethetmek için kullandığı araçlar” olarak görülüyor, mevcut iktidar çevresi bunlardan kurtulmaya çalışıyor. İşin bu tarafını görmek lazım. Olmadı, olamazdı, orası ayrı da, iktidar çevresinin “iyi ki AB’ye üye olmamışız” diye düşündüğünden eminim.
Tembel demokrat
Pek çok arkadaşımız “Sana ne oluyor, sen zaten AB karşıtı idin” diyebilir. Doğrusu, Türkiye’nin AB üyesi olabileceğine bir dakika olsun inanmadım, o nedenle özel statü, özel ilişki formülünün daha gerçekçi olduğunu düşünüyordum, halen de öyle düşünüyorum. Dahası, Türkiye’nin demokratikleşmesinin, AB üzerinden, yani taşıma suyla olmayacağını düşünüyordum ve hâlâ öyle düşünüyorum. “Türkiye’de iç dinamikler yetersiz, o nedenle dış dinamikle demokratikleşeceğiz” diyenlerin tembel demokrat olduğunu, bu yolla demokratikleşilemeyeceğini ve hatta ters tepmelerin yaşanabileceğini söylüyordum. Nitekim, taşıma suyla değirmen dönmedi; gün doğdu, devran döndü, yol almak bir yana, her şey tersine döndü, kendi kendimizle baş başa kaldık. Şimdi tam tersi, AB karşıtları için geçerli, “AB ile, dünya ile bağımızı koparalım, içerde güçlenelim, demokrasiydi, özgürlüklerdi, böyle şeylere fazla takılmazsak Türkiye’yi kimse tutamaz, Büyük Türkiye’yi kurarız” hayaline kapılanlar avuçlarını yalayacaklar. Türkiye ne içerden umudunu kaybedip dış baskılarla demokratikleşebilirdi, ne de şimdi dünya ile bağını koparıp evrensel değerleri toptan yok sayarak güçlenebilir. Bırakın güçlenmeyi, bu kafa ile sorunlarını çözmek bir yana, boğazına kadar batar, gider. Zaten gitti, gidiyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024
6.11.2023
14.10.2023
2.10.2023
24.09.2023