Nuray MERT
Dış politikada Rusya ve İsrail ile anlaşma konusu, “dün onu söylüyordun, bugün bunu söylüyorsun” eksenine oturdu gibi. Oysa asıl mesele o değil, asıl mesele, dış siyaset alanında yaşanan bu bu değişimlerin aslı faslı, mahiyeti, maliyeti. Rusya ile anlaşmanın neresindeyiz o belli değil, ama velev ki işler bu rayda aksamadan devam etsin, rahatça domates satmaya başlayabilelim; işin orası kolay da “cihatçı satmak” domates satmaya benzemez, bu konu çok başımızı ağrıtacak. Nitekim, İstanbul havalimanı patlaması işaret fişeği niteliğinde değil mi? Patlamayı gerçekleştiren IŞİD’lilerin Rus vatandaşı olan “cihatçılar” çıkması tesadüf sayılabilir mi?
Türkiye’nin, Rusya’nın baş düşman saydığı radikal Çeçen savaşçılara verdiği destek, AK Partisi iktidarı ile başlamadı. Soğuk Savaş dönemi sona erdiğinde, Rusya’nın dağılma sürecinde, Türkiye bu parçalanma sürecine balıklama atlamıştı. Bir yandan “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne Türk dünyası” hamleleri, diğer yandan Balkanlar’da yaşanan çatışma alanlarında aktif rol üstlenme, Rusya ve Rus nüfuz alanlarında savaşan İslamcı örgütler ile sıkı fıkılık, AK Parti devrinden önce neredeyse resmi politika halini almıştı. İşin bir de daha öncesi, Soğuk Savaş dönemi var, ama konuyu uzatmayalım, hızla son döneme gelelim. En son, Suriye karıştığında Türkiye Suriye’ye savaşmak için giden cihatçıların geçiş yolu oldu, başlangıçta Türkiye bu konuda yalnız değildi, tam tersine Batılı müttefikleri tarafından teşvik ediliyordu, sonra işler karıştı, orası ayrı. Suriye’ye savaşmaya giden cihatçıların bu ülkenin “ılımlı muhalefetine” destek için değil, orada İslam devleti kurmak için savaşmaya gidenler olduğunu hepimiz biliyoruz. Dahası, bunların bir kısmı, “yolunu şaşırmış” genç Müslümanlar ise pek çoğunun da Afganistan, Çeçenistan gibi önceki cihat alanlarında deneyim kazanmış profesyonel savaşçı olduğunu da biliyoruz. IŞİD dediğimiz yapı işte böyle oluştu, ne gökten indi ne laboratuvarda üretildi. IŞİD içinde karanlık istihbarat sızlamalarının olduğunu da biliyoruz, ama bu pek çok başka gerçeği ortadan kaldırmıyor.
Kısacası, Türkiye bu süreçte, özellikle Kafkas ve Orta Asyalı cihatçılar için güvenli bir merkez idi, ama şimdi, dün “Suriye’ye yardıma koşan cihatçı” dediğimiz, bugün Nusra’cı, IŞİD’ci diye terörist sayılıyor. Bu işin sarpa sarmaması imkânsızdı, nitekim, Batı ülkeleri de Türkiye de bunun bedelini ödemeye başladı. Şimdilerde Türkiye-Rusya yakınlaşması, bu sorunu katmerli hale getirdi, daha da getirecek. Dün rahatça Suriye’ye gidip gelen, ailesi ile Türkiye’ye yerleşen adamları bugün terörist diye kovalamaya başlarsanız, ortalık karışır. Dün Rusya ile savaşında destek bulan Çeçene, Dağıstanlıya, Rusya ile anlaşmayı anlatmak zor olur, oluyor. Diğer taraftan, anlaşmaya çalıştığınız Rusya ile işlerin düzelmesi, bu unsurları daha da dışlamayı gerektirecek, ama bu iş nasıl olacak, bize neye mal olacak meselesi, içinden çıkılmaz bir mesele olmaya devam edecek. Zira, “cihatçı, savaşçı” dediğiniz AK Partisi seçmenine benzemez, “bir bildikleri vardır” diye siyaset büyüklerinin kararlarına razı gelmez veya gelmeyebilir.
Mezhepçi gerilim
İsrail ile anlaşma derseniz, o da ayrı bir hikâye. Her iki ülkede iktidarda olanların ve de Suudi Arabistan gibi Sünnici rejimlerin, barışseverlik, ılımlılık adına değil, bölgede İran’a karşı denge için bir noktada buluştuğu aşikâr. Böylesi bir ittifak bölgeye barış değil, sadece daha fazla mezhepçi gerilim vaat ediyor, dahası Türkiye-İran ilişkilerini tehlikeye atıyor. Hal böyle iken, sanki asıl mesele, Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin tutarsızlığı imiş gibi, bu noktaya takılmak tam anlamıyla siyasi körlük.
Son olarak, Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’ye sığınan Suriyelilere vatandaşlık vaadi, Suriye savaşının Türkiye’nin iç politik dengeleri açısından karşımıza çıkan büyük sorunlardan biri olmaya aday. İktidarın bu konuyu “insani” zeminde satmaya, daha doğrusu dayatmaya çalışacağı kesin. Ama hepimiz biliyoruz ki bu konu Sünnileştirme siyasetlerinin bir aracı ve Türkiye’de Alevi- Sünni gerilimi yükseltecek bir etken olacak. Dahası, işin Kürt- Arap dengesine, hesabına giden boyutları var. İktidar zihniyeti, ülkemizde ve bölgemizde olanlardan hiç ders çıkarmıyor, inatla ateşle oynamaya devam ediyor.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.11.2025
19.10.2025
4.10.2025
15.04.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024