Oktay Cansın EMİRAL

Oktay Cansın EMİRAL
Oktay Cansın EMİRAL
[email protected] Tüm Yazıları
Rusya ile diplomatik kriz ve Akkuyu Nükleer Santral projesi
7.02.2015
1741

 Gazprom’un ülkemiz ile gerçekleştirdiği Güney Akım Projesi’nin durdurulmasına karşın Akkuyu Nükleer Santrali yapımı hakkında herhangi bir yaptırım olmaması proje ile ilgili kuşkular doğurmakta ve Türk halkının ciddiyetle üzerinde düşünmesini gerektirmektedir.

Rus uçağının düşürülmesinden sonra gerginleşen diplomatik ilişkiler sonucunda olay ile ilgili özür talebinde ısrarını korumaya yönelik direncini kanıtlamak için Rusya’nın aldığı ekonomik yaptırım kararları kamuoyu tarafından çok tartışıldı ve tartışılmaya devam edecektir. Gündeme gelen konu ile beraber küreselleşme olgusuna bağlı olarak gelişen ulus-devletlerin karşılıklı bağımlılığının ne kadar önem kazandığı ve ABD merkezli tek kutuplu dünya düzeninde yaşanan karmaşaların ne denli arttığı ve sonuçlarının çok ciddi boyutlara ulaşabileceği anlaşılmıştır.

Putin ısrarla kendilerinin ihanete uğradığını ülkemize yönelik dostane tavırlarının suiistimal edildiğini ve sırtlarından vurulduklarını her fırsatta dile getirmektedir.

Rusya’nın olay sonrası aldığı yaptırım kararları ülkemizin maliye ve para politikalarının etkinliğini azaltacak uygulamalar olması dikkat çekmektedir.

Putin’in başlıca yaptırımları arasında bulunan turizm gelirlerinin, bavul ticaretinin, gıda ihracatının azaltılması sonucunda yıllık 35 milyar dolar olan dış ticaret hacmimizin 25 milyar dolara gerileyeceği tahmin edilmektedir. Rusya’nın ülkemize en büyük doğalgaz ve petrol ihracatçısı olması sebebi ile kamuoyunda yaşanan başlıca endişe karakışın ortasında doğalgaz akışının kesilerek milletin soğuğa mahkûm bırakılmasıdır.

Putin’in her fırsatta uğramış oldukları ihanetin bedelini ödeteceğiz açıklamaları Türk halkı üzerinde psikolojik baskı oluşturmak amacı ile yapılmakta ve iki ülke arasında yapılan işbirliği anlaşmalarının ve projelerinin güvenilirliğinin tekrar düşünülmesine zemin yaratmaktadır. Özellikle Akkuyu Nükleer Santrali yapımı projesi yüksek risk derecesi ile her iki ülke için hayati önemdedir. Rusya’nın küresel piyasalarda tek ulus ötesi şirketi olan Gazprom ülkemiz ile gerçekleştirdiği Güney Akım Projesi’nin durdurulmasına karşın santral yapımı hakkında herhangi bir yaptırım olmaması proje ile ilgili kuşkular doğurmakta ve Türk halkının ciddiyetle üzerinde düşünmesini gerektirmektedir.

Küreselleşme olgusunun güç kazanması ile ülkelerin enerji ihtiyacı hızla artmıştır. Enerji ülkelerin politikalarına yön vermeye başlayarak verimli enerji kaynaklarının kullanımını zorunluluk hâline getirmiştir. Enerji verimliliğinin en fazla doğaya zararı ise fosil yakıtlara göre az olan nükleer enerji 21. yüzyılda gelişmekte olan ülkelerin vazgeçilmez enerji kaynağı durumundadır. Fakat son yıllarda yaşanan 1986’da “Çernobil” ve 2011 yılında “Fukuşima” reaktör kazaları sonucunda nükleer enerjiye yönelim hızla azalmaktadır.

Diplomatik ilişkileri gergin olan iki ülkenin ortaklaşa yapacağı nükleer santralin yapı ve teknik aksam güvenliği, çalışacak personelin deneyimi, enerji kazanım yönteminin fisyon mu füzyon mu olacağı üzerinde titizlikle durulması ve düşünülmesi gerekmektedir. Son yıllarda nükleer santrallerde füzyon reaktörlerine yönelim hızla artmaktadır. Füzyon atom çekirdeğine elektron ekleyerek yeni bir elementin elde edilmesidir. Elektron bağlanması sırasında ortaya çıkan enerjiye ulaşmak temel amaçtır. Fisyon ise atom çekirdeğini elektron bombardımanına tutarak atomun parçalanması sonucu ortaya enerji çıkarılmasıdır. Füzyon tekniği daha deneme aşamasında olsa da umut vermektedir. Füzyon fisyon tekniğinden daha güvenli ve çevreci olarak kabul edilmektedir, ayrıca nükleer atık problemi yoktur.

Rusya krizinin bir başka yansıması ise iki ülkenin de silahlanma hızının artacağıdır. Her diplomatik krizden nemalanan dünya silah baronlarının uçağın düşürülmesinde herhangi bir etkisinin olup olmadığı akıllarda sorgulanmalıdır.

Dış politikasında çifte standartlı uygulamalar ile küresel güç olma hedefini gerçekleştirmeye çabalayan Rusya’nın Türkiye üzerinden sıcak denizlere inme hevesinden 21. yüzyılda da vazgeçmediği anlaşılmaktadır.

Bunca diplomatik yoğunluk arasında rasyonel düşünme ile şu sonuçlara ulaşabiliriz. Akkuyu Nükleer Santrali anlaşması dolayısı ile Rusya ile aramızda 20 milyar dolarlık elektrik alım anlaşması var. Nükleer santralin ise Rusya’ya maliyetinin 2 milyar dolar olacağı hükümet yetkililerince söylenmektedir. Türkiye bir an önce atom mühendisliği, fizik, kimya vb. pozitif anabilim dallarında kaliteli bilim insanı yetiştirmek üzere kapsamlı eğitim yatırımları yapmalı füzyon tekniği ile çalışacak nükleer santralini kendisi inşa edip enerji üretecek kapasiteye erişmelidir. İhracatın önemli bölümünü oluşturan tarım ürünlerinin yanında yüksek katma değerli mikro teknoloji malları üreterek ihracatını bu mallara dayandırmalıdır. Turizm konusunda başarılı olabilmek için bir an evvel terörizmin sonlandırılması için eylem planları hazırlamalıdır. Sağlık turizmi ve spor turizmine daha fazla önem vermeli ülkenin tanıtımına daha fazla kaynak ayırmalıdır. Gelecekte yapacağı uluslararası projelerde Batı ülkeleri ile birlikte çalışmaya öncelik vermeli ulusal egemenlik haklarımıza saygılı demokratik ülkeler ile işbirliğine gitmeye özen göstermelidir.

[email protected]

6 Aralık HerTaraf

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar