Oktay Cansın EMİRAL
Siyasal gündemin en önemli konusu hiç şüphesiz terör katliamları; ancak tüm bu hengame arasında gözden kaçan çok önemli meseleler var. Bunların arasında uzunca tartışılması gereken konular “asgari ücret zammı” ve “batık esnaf fonu.”
Ülkemizde toplumsal iş bölümünü oluşturan çalışanların en büyük kısmını asgari ücretli kesim oluşturmaktadır. “Haftalık 40 saat çalışma süresinin en az parasal karşılığı” olarak ifade edilen asgari ücret; yanında sosyal sigorta primi, vergiler ve fonlar gibi kesintiler ile hesaplandığında, bir işçinin işverene maliyeti 2088 TL olmaktadır. Tüm bunlar haricinde bir işçinin eline net 1404 TL geçmektedir.
Aradaki fark 684 TL.
684 TL, sadece asgari ücretlinin maaşını alırken devlete kazandırdığı artı değer ve bu, aylığı aldıktan sonra da K.D.V, Ö.T.V vs. gibi vergilerle devam ediyor. 1404 TL’nin % 18 K.D.V üzerinden hesabı 252 TL olmakta ve bunu da düşersek 1152 TL harcamayla bir ay geçinebilmek gerekiyor.
Sorun sadece 1152 TL ile bir ay geçinmek ile sınırlı kalsa belki çözüm ararsanız bulursunuz; fakat bu sorunsala iş kazalarında yaşadığınız yaralanmaları, yetersiz beslenme ve yorgunluktan kaynaklanan hastalıkları, kanserojen kimyasallara maruz kalmaktan ötürü yaşadığınız yıpranmayı, üretimin ve verimliliğin arttırılması uğruna size yapılan “mobbing” denilen post-modern işkenceyi de katarsanız “asgari ücret ile yaşamak” denilen olguya “yaşam”dan çok uzaklarda konumlanan adına “modern kölelik” bile diyemeyeceğiniz bir “insani varoluş modeli” diyebilirsiniz.
Toplumsal değerlerin yaratılması ve saklanması uğruna içerisinde hem etken hem de edilgen olanı birleştirerek, insandan insanüstü varlığa dönüşmüş bir post-modern fenomen olarak “Türkiye asgari ücretli çalışanı”; siyasi alanda da gidişatı yönlendiren, siyasi iklimi belirleyen, sergilediği içsel dayanışma ve sosyal iletişimle entellektüel gerçekliği üreten varlıktır.
Türkiye’de bulunan asgari ücretli çalışanların yaşadığı ağır koşulların benzerlerine maruz kalarak tarihsel ve kutsal metinlerde yer almış toplumsal gurupları hepimiz hatırlarız. Bunların arasında en çok bilineni şüphesiz Firavun’un zulmünden kaçarak Mısır’ı terk eden Hz. Musa’nın izleyicileri ve “İngiliz Sanayi Devrimi” öncesinde günde 18 saat çalıştırılan 13-14 yaşındaki çocuk işçilerdir. Bu örnekleri oluşturan işçiler kendi zamanlarında yaşamış, iktidarı elinde bulunduran güçlerle amansız ve çetin mücadeleler sürdürüp insani yaşam şartlarını oluşturan hak ve özgürlüklerini elde etmeyi başarmışlardır.
Ülkemizde AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren yavaş yavaş eriyen alım gücü 2017 yılı itibarıyla adeta dip yapmıştır. Sendika başkanlarının pasifliği yanı sıra işçi haklarının savunulması ve toplu pazarlık süreçlerinde emekçi kesimin demokratik güçlerinin arttırılması adına hiçbir sosyal politikanın uygulanmayışı, emekçi kesimi içinden çıkılmaz durumlara düşürmüştür.
Son dönemde gündemde sıkça yer alan “batık esnaf fonu” olarak da bilinen, iflas ederek işyerini kapatmak zorunda kalmış esnaflara yönelik uygulanmak istenen fon, AKP hükümetinin toplumun refahını arttırmaya yönelik uygulanması gereken sosyal politikaların yaratılmasında ne kadar başarısız olduğunu anlatmaya yetiyor.
Asli görevi ekonomik sistemin sorunsuz şekilde işlemesi olan siyasi iktidarın bu görevi başaramayacağının bir belirtisi olan bu uygulamayla esas hedeflenen; kepenk kapatan esnafları asgari ücretle çalışma hayatına yönlendirmektir. Örnek ile açıklamak gerekirse fonun amacı; bir market işleten esnaf yakın zamanda karşılaşılacak ekonomik krizlerle iflas ederse büyük market zincirlerinden birinde işçi olarak çalışsın ve böylece işsizlik oranlarında sosyal patlama yaratacak bir artış gerçekleşmesin.
Oysaki demokratik yönetim anlayışı olan siyasi iktidarlar işyeri sahibi olan müteşebbislerin ekonomik sistem içerisinde kalmasını garanti ederler ve yarattıkları istihdam ile ekonominin daha da güçleneceğini savunurlar.
İktisat bilimi ile ilgilenmiş kişilerin çok iyi bildiği gibi %15 seviyelerinde gerçekleşen işsizlik oranının olduğu ülkelerde yaşanacak sosyal patlamaların önüne hiçbir güç geçemez ve mevcut siyasal iktidar görevine devam edemez. Bu bağlamda “batık esnaf fonu” gibi aptalca hazırlanmış ve uygulamaya koyulmuş sosyal politikalar basiretsiz siyasi iktidarın son çırpınışları olarak değerlendirilmelidir.
Bir siyasi eleştirmen olarak, toplumda demokrasi, eşitlik, refah gibi değerleri güçlendirecek sosyal politikaların uygulanması için fon oluşturulmasına karşı değilim; fakat etkin ve etkili fonlar oluşturmak, uygulamak çok büyük beceri ve entelektüel kapasite gerektirir.
Günümüzün ekonomik şartlarında öncelikle asgari ücretin arttırılmasına yönelik sosyal politikalar üretilmeli ve bu doğrultuda fon oluşturulmalıdır.
Piyasadaki daralmayı önleyebilmek ve ekonomiyi canlandırmak sadece geniş kesimlerin alım gücünü arttırabilmek ile gerçekleştirilebilir.
Örneğin, batık esnaf fonundan daha önce işçi kesimin işverenlerle yaptığı ücret pazarlıklarında ellerinde bulundurdukları “grev hakkı”nı uygulamaya koyabilmelerinde karşılaştıkları en büyük engel olan grev maliyetlerini karşılayacak fonlar oluşturularak emekçilerin demokratik gücü arttırılabilir ve ücretlerin artması sağlanabilir. Grev maliyetleri, işçilerin grev süresince katlanmak zorunda kaldıkları ücret, sosyal sigorta giderleri gibi tüm maddi kayıplarını ifade eden kavramdır. Ücret artış anlaşmasının kısa zamanda gerçekleşmemesi ve grev sürelerinin çok uzun zaman alması grev maliyetlerin gittikçe artmasını beraberinde getirdiği için “grev maliyetleri” işçi haklarının önündeki bir numaralı engel olarak kabul edilmektedir.
https://www.politikyol.com/oktay-cansin-emiral-yazdi-akpnin-anti-sosyal-politikalari-ve-amaclari/
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.07.2022
19.04.2022
8.04.2022
22.05.2021
16.03.2017
18.01.2017
8.02.2016
27.09.2016
2.02.2016