Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Meşhur hikayedir, bir dostu Aynştayn’a, ‘Üstat demiş, bana anlayabileceğim bir dille, evrenin nasıl yaratıldığını anlatabilir misin’
El cevap:
‘Galiba bir şeyler kıpırdıyordu!’
Aynştayn’ın verdiği bu cevabın soruyu soranı pek de memnu etmediği söylenir.
Türkiye’de de bir şeyler kıpırdıyor, sorunları tartışıyoruz, belli mesafeler de alınıyor, ama iş radikal çözümlere geldiğinde, ‘bir şeylerin kıpırdıyor’ olmasının ötesine de varamıyoruz.
Aradan otuz yıl geçmiş olmasına rağmen, Türkiye, 12 Eylül Anayasasıyla ve bu anayasanın yaratığı siyasi rejimle ciddi bir yüzleşme ve hesaplaşma yaşayamadı.
Yeni anayasa hep başka baharlara kaldı.
Hafta sonu Abant’ta gerçekleşen ‘Yeni Dönem,Yeni Anayasa’ konulu çalışma içerik bakımından ufuk açıcıydı.
12 Haziran seçimlerinin sonrasında siyasi gündemin en önemli maddesi yeni anayasa olacak gibi görünüyor. Dolayısıyla Abant’ta, dört temel başlık altında konuşulan konuların bir kitapta toplanması çok faydalı olur.
Doğrusunu isterseniz iki gün süren bu yoğun çalışmadan benim çıkardığım sonuç şu oldu:
Kürt sorununun çözümsüz kalması yüzünden, yaşadığı hafızanın ağır bedelleriyle hesaplaşmadan, Türkiye’nin, yeni bir anayasa yapması zor görünüyor.
Bu bakımdan yeni anayasa , Kürt sorunu nedeniyle devam eden iç çatışmayı da bitirmeyi hedefleyen bir anayasa olmak zorunda.
Dolayısıyla, yeni anayasa derken, çatışmayı bitirip, toplumsal barışı mümkün hale getirecek ve her iki halkın siyasi birliğinin yeniden inşa edildiği bir anayasa sürecinden söz ediyoruz demektir.
Kürt sorununda iki farklı ulusal psikoloji giderek güçleniyor, kimlikler çatışması üzerinden ciddi bir siyasi bölünme var.
Laiklik, başörtüsünün kamusal alanda kullanılması , Alevi yurttaşların talebi olan cemevlerinin ibadete açılması gibi konuların yarattığı toplumsal kutuplaşma, yerini giderek, uzlaşmaya ve müzakereye bırakırken, Kürt sorununda tam tersi bir durum söz konusudur. Yaşadığımız siyasi bölünme giderek derinleşiyor. Bu konuda diyaloga ve müzakereye açık bir siyasi iklimin şartları henüz oluşturulabilmiş değil.
Parti liderlerinin seçim meydanlarından verdikleri mesajlara bakıldığında, buna dair bir niyetin de olmadığı rahatlıkla görülebilir.
Bizi, Ergenekon, 12 Eylül Anayasa referandumu ve açılım sürecinin tetiklediği siyasi bölünme üzerinden ilerleyecek bir süreç bekliyor ve ne yazık ki, yakın zaman için, ufukta, bu sert siyasi kutuplaşmayı hafifletecek emareler görülmüyor.
Türkiye’de son on yılda askeri vesayetin sona erdirilmesi, Ergenekon ve balyoz darbe planları sebebiyle orduyu kapsayan soruşturmalar, 12 eylül referandumu gibi konularda, ortak bir siyasi mutabakat söz konusu değildi.
En temel sorunlarda uzlaşma ve müzakereyi benimseyemeyen bir toplumun kuşkusuz yeni bir anaya yapması da kolay değildir.
Özgürlüklerin ve temel hakların evrensel standartlarını hep görmezlikten gelmiş, evrensel sözleşmeleri, ‘bize uymaz, bizim şartlarımız çok farklı’ gibi gerekçelerle ret etmiş bir siyasi gelenekte, temel hakları pazarlık konusu olmaktan çıkarmak üstesinden öyle kolaylıkla gelinebilecek bir husus olmaktan uzaktır.
Yurttaşların sahip olması gereken temel özgürlükler ve haklar, Tanzimat’tan bu yana, merkezinde asker-sivil bürokrasinin bulunduğu bir siyasi yapının insafına ve takdirine bırakılmıştır.
Tanzimat’la başlayan bu gelenek, toplumun müzakere ve uzlaşma mirasının cılız kalmasına yol açmış, devletin bu alandaki blokajı, çok partili sistem geçildikten sonra da büyük oranda korunmuştur.
Oysa İspanya’dan Güney Afrika’ya kadar çok sayıda ülkenin farklı siyasi şartlarda oluşturduğu yeni anayasa yapım sürecinde temel haklar hiçbir şekilde rakibi zayıflatmaya yönelik bir siyasi pazarlık konusu olmamıştır.
İspanya’da, özerk bölgelerde yaşayan halkların özerklik statüsü ve özerkliğe ilişkin hakların eşitlik temelinde kullanılması, İspanya’nın siyasi birliğinin korunabilmesi bakımından son derece önemli bir gelişme olmuştur.
Bugün de İspanya’da mesela Bask bölgesinde sorun özerk hakların kullanılması bağlamında değil, ama Bask milliyetçilerinin bağımsızlık talebi nedeniyle gündeme gelmektedir.
Oysa biz de tam tersi bir durum söz konusudur.
Devlet ve hatta siyasi partiler, temel haklara ve özgürlüklere pazarlık mantığı ve zihniyetiyle yaklaşmaktadır.Bu zihniyet o kadar güçlü ki, Kürtler’in ana dille eğitim hakkı ve talebi, başörtüsünün kamusal alanda kullanılması ve ceme evlerinin ibadete açılması gibi haklar dahi, pazarlık konusu yapılmaktadır.
Bu geleneksel zihniyetin siyasi ve soysa maliyeti bugün öyle bir yerde duruyor ki, bu maliyetin yükünden kurtulamadan, demokratikleşme ve anayasa konusunda mesafe almak mümkün görünmemektedir.
Siyasi partilerin ulusal uzlaşmadan uzak bir politika izlemesi, yeni anaya yapım sürecinde daha derin bölünmelere yol açabilir.
Bu bakımdan, 12 Haziran sonrasında başlayacak yeni yasama dönemi umut vaat etmekten bir hayli uzak görünüyor.
Meclis çatısı altında ve yeni yasama döneminde başlayacak, muhtemel bir yeni anayasa girişimi büyük bir muhalefetle karşı karşıya kalabilir.
Kürt siyasetinin, eğer bir uzlaşma olmazsa, demokratik özerkliğin merkezinde yer aldığı alternatif anayasası zaten çoktan hazır. 12 Eylül referandumundaki boykot tavrı yeniden gündeme gelebilir.
CHP ve MHP’siyle, hayır cephesinde ciddi bir anlayış değimi beklemek de çok gerçekçi değil.
Dolayısıyla AK Parti, parlamento çoğunluğunu elde etse bile, bu partinin yeni anayasa vaadi havada kalabilir.
Yanılmayı çok isterim, ama bana kalırsa, bir dört yıllık yasama dönemi daha öyle görülüyor ki, yeni bir anayasa değil, ama kısmi reformlarla geçecek.
TMY ve Siyasi Partiler Yasası, belki üstünde mutabakat sağlanabilecek yegan konu haline gelen seçim barajının düşürülmesi gibi konularda iyileşmeler olacak, ama bu siyasi iklimde yeni bir anayasa çok da mümkün görünmediğinden, muhtemelen başka bahara kalacak.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 2071’ E DOĞRU: TÜRKLER V KÜRTLER..
7.10.2012 - Vur kendini dağlara! Vur kendini Maxmur’a!
3.09.2012 - Kürt aydınının trajedisi (2)
1.09.2012 - Kürt aydınlarının trajedisi (1)
30.08.2012 - Roj baş hevaller!
27.08.2012 - Bu savaş kimin için
25.08.2012 - Zulmedene benzemek ve suskunluk
23.08.2012 - Ruh sağlığım gayet yerinde
20.08.2012 - Ali Fikri Işık
18.08.2012 - Yoksa, Aygün ‘devletin iyi Kürdü’ mü
16.08.2012
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
ilhan isiktas
Yorumunuzu Giriniz...