Orhan MİROĞLU
Filistin’e ‘gözlemci kuruluş’ yerine, ‘üye olmayan gözlemci devlet’ statüsü verilince, Filistin halkının kendi kendini yönetme tecrübesini unutarak ‘ortada devlet yok ki tanınmış olsun’ diyenler, bence yanılıyor.
Filistin-BM ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmış oldu.
Bu ilişkilerin tarihi İsrail’in kuruluş yıllarına kadar uzanır.
İkinci Dünya Savaşından sonra, Birleşmiş Milletler Avrupa’daki mülteci kamplarında yaşayan yüz binlerce Yahudi’nin içinde bulunduğu koşulları incelemek için, Filistin Özel Komitesi( UNSCOP ) ni kurdu.
UNSCOP , 1947 Eylül ayının başında raporunu yayınladı ve Filistin topraklarındaki İngiliz mandasının en kısa zamanda sona ermesi tavsiyesinde bulundu. Bunun yerine Filistin, biri Araplara öteki Yahudilere ait iki bağımsız devlete bölünmeliydi. İki devlete ayrılan topraklar hemen hemen eşit büyüklükteydi. Aralarındaki karmaşık ve dolambaçlı sınır kabaca iki nüfusun demografik dağılımına göre belirlenmişti. İki devlet ortak bir ekonomi ve para birimi ile birbirine bağlanacaktı. Komitenin tavsiyesine göre, Kudüs tarafsız bir şekilde, uluslar arası mütevelliler ile BM tarafından atanan bir vali tarafından yönetilecekti.
Bu öneriler genel kurulun onayına sunuldu. Raporun genel kuruldan geçmesi için üçte ikilik çoğunluk gerekiyordu. Yahudiler zaman kazanmak için, bölünme önerisini kabul etmeye razı oldular. Onlara ayrılan topraklar, Kudüs’ü, yukarı ve Batı Celile’yi kapsıyordu, ve yeni kurulacak Yahudi devletinin üçte ikisi boş çölden ibaretti..
Filistinli Arap liderler ve Arap birliği ülkeleri, ‘Filistin toprağının tek bir santimetre karesinde bile, Siyonist bir varlık kurmaya çalışma girişimini kanla boğacaklarını “ duyurdular.
Ama hiçbir şey Araplar’ın ve Filistin halkının beklediği gibi olmadı.
Yahudi halkın, iki bin yıl önce kovulduğu topraklara geri dönüşü bu siyasi koşullarda başlamış oldu.
Kesin olan bir şey vardı ki, hiçbir millet, bu halkın Avrupa’ya tekrar dağılmasını istemiyordu. Yahudiler, Araplar’ a rağmen, uygar dünyanın kendilerine karşı duyduğu suçluluk psikolojisiyle korunacaklarını ve kovuldukları toprağın üstünde yeni bir devletin kurulmasına izin vereceklerini biliyorlardı.
Kuruluş dönemine ait bu tarihi süreçler hatırlandığında; çözümün Birleşmiş Milletlerin alacağı kararda değil, Ortadoğu’da başlaması gereken yeni barış sürecinde olduğunu savunan ve karara itiraz eden Amerika’nın uluslar arası muhalefetine rağmen , Filistin’e ‘üye olmayan gözlemci devlet statüsü’ verilmesi geçen yüzyılın ortalarında başlayan tarihsel bir mağduriyetin giderilmesi bakımından, belki de bir ilk adımdır.
BM’in bu tarihi kararı, İsrail’in dünyadaki yalnızlığının artacağını gösteriyor.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Filistin davasında, ahlaki ve insani yana işaret eden ve Filistin heyetinin ayakta alkışladığı konuşmasında şöyle dedi:
‘Gerçeğe gözünü kapatan kişi yalnızca kendisi için karanlık oluşturur. Filistin devletinin kurulmasını kimse engelleyemez. Filistin halkı uzun süredir topluca cezalandırılıp gayri insani muameleye tabi tutuluyor. Bugün gözlerimizi gerçeğe açmamız için fırsat.’
Filistin halkı ikili görüşmeleri hiçbir zaman ret etmedi.
Ama Oslo ve Camp David’te kazanan hep İsrail oldu.
İsrail işgal ettiği toprakların sınırlarını genişletirken, Filistin halkı habire toprak kaybedip durdu.
İsrail devleti şimdi, BM’lerdeki temsilcisinin yaptığı konuşmada dile getirdiği gibi, Filistin halkının, uluslar arası kurum ve kuruluşlara başvurarak hakkını arayacak olmasından endişe ediyor.
‘Üye olmayan gözlemci devlet statüsü’, Filistin halkı için de büyük bir moral oldu.
Filistin’in geleceği ve izlenecek yol konusunda farklı fikirlere sahip olan Filistin’in ulusal örgütleri, dünyaya ve kendi haklarına dönük politikalarındaki farklılıkları ortadan kaldırmak ve birlik içinde davranmak zorundalar.
Mahmut Abbas’a geçen yıl BM’ye başvuru yaptığında karşı çıkan Filistinli liderlerin şimdi de onu arayıp kutlamaları bu gerçeğe işaret ediyor.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016