Oya BAYDAR
Yazının başlığını BDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın grup konuşmasından ödünç aldım. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkesin Kürt meselesinde kendi meşrebince barış ve çözüm istediği, iyimserliğe ve umuda göz kırptığı şu günlerde, pişmiş aşa soğuk su katmakla eleştirilmeyi göze alarak, endişeli modern değilsem de endişeli barışçı veya endişeli demokrat ruh hâlimi paylaşmak istiyorum.
Otuz yıllık kirli ve sonuçsuz bir savaşın ardından bugün varılan noktada, Türk Devleti, siyasi iktidar yani AK Parti hükümeti, ekonomik ve siyasi güç odakları, geniş halk kitleleri artık böyle gidemeyeceğini; savaşı, çatışmayı, gerginliği bitirecek bir çözüm gerektiğini kavradı. Kürt halkı, silahlı silahsız Kürt hareketi, Kürt siyaset odakları da öyle. Sürgit devam etse de yeneni yenileni olamayacak, toplumsal dokuyu çözen, insanı ezen, çürüten, artık acı, ölüm, umutsuzluktan başka getirisi kalmamış bir kısırdöngüydü savaş. Günümüzün çok karmaşık ve belirsiz dünya ve Ortadoğu koşullarında sürdürülmesi büsbütün güçleşmişti. Kısaca; varılan noktada bir adım ileri atabilmek ve çözümsüzlük çemberinden sıyrılabilmek için taraflar barışa mecburdu.
Daha düne kadar Kürt hareketinin bütün kesimlerine, özellikle de BDP’ye karşı hakarete varan aşağılayıcı sözlerden kaçınmayan, Öcalan için “Ben olsam asardım” diyerek idam sopası sallayan, BDP milletvekillerinden “bunlar” ya da “dini Zerdüşt olanlar” diye söz eden Başbakan’ın üslubunu yumuşatması da; Kürt hareketinin ve halkının (en azından şimdilik) tartışmasız lideri Öcalan’ın daha önceki kimi talepten vazgeçmesi de çözümsüzlüğün kavranmasının sonucuydu. Kerhen demeye dilim varmıyor ama çözüm sürecine koşulların dayatmasıyla başlandığı bir gerçek. Böyle olunca, yani barış ve çözüm niyeti dudaktan kalbe, dilden beyine, sözden zihniyete ulaşmadıkça endişelenmek için her zaman neden vardır.
Çözümden kim ne anlıyor?
Bu noktada benim kendi kendime sorduğum ilk soru, çözümden ne anlaşıldığı. Bu soru özellikle devlet-hükümet kanadına yönelik. Çünkü, şu kesitte Öcalan’ın temsil ettiği varsayılan Kürt siyasi hareketinin önerdiği çözüm herkesin anayasal eşit yurttaş kimliğiyle varolabileceği tam demokratik bir Türkiye. Buna karşılık devletin/Erdoğan’ın çözümden kastı, bizlere yansıdığı kadarıyla, Kürt silahlı güçlerinin silah bırakıp sınır dışına çıkmaları, onun deyimiyle “Türkiye’nin teröristlerden temizlenmesi”. Bunun ötesinde iyimser niyet okumalarından, dezenformasyonlardan, umut çıkarımlarından başka şey bilmiyoruz. Şeffaf olduğu iddia edilen süreç Kürt tarafı açısından ne kadar şeffafsa Erdoğan-devlet tarafı açısından o kadar belirsiz ve örtük.
Kürtler neden endişeli?
Süreç, karşılıklı adımlar atılarak yürünen bir yoldur. Zaman zaman durması, tıkanması da bu yüzdendir zaten. Açık konuşalım: Bölgeyi iyi bilen, iyi koklayan herkesin üzerinde birleştiği; coşkudan çok kaygı ve soru taşıyan ruh hâlinin nedeni, gaspedilmiş haklarını kazanmadan, çiğnenmiş kimliklerine, örselenmiş onurlarına merhem sürülmeden, bu ülkede eşit yurttaşlar olarak yaşayabilecekleri anayasal-yasal zemin hazırlanmadan teslim olma kaygısıdır. Kürtler bugüne kadar çok aldatıldılar ve çok ezildiler. “Yıllar boyunca neden öldük ve öldürdük, bunca acı nedendi” sorusunu sorduracak eşitsiz bir çözümdendir kaygıları. Bunu siyasetin gözlükleriyle ve acımasızlığıyla değil ancak vicdan gözüyle, yürek diliyle, Kürtleşerek anlayabiliriz. Sürekli ve haklı olarak Türklerin kaygılarını gidermekten söz edildiği şu günlerde asıl Kürtlerin kaygılarını giderecek adımlar atılmalı, sözler söylenmelidir diye düşünüyorum. Üzerlerinden pazarlık yapıldığı, anayasada Türk sözcüğünün yer almamasından ibaret bir değişiklik karşılığında, AKP’nin siyasi amacı olan başkanlık rejimine kurban edilecekleri algısı giderilmedikçe, kısaca güven sağlanmadıkça Kürtlerin tedirginliği dağılmayacaktır. Meselenin çözümünü Kürtler için eşit yurttaşlığın ve hakların güvenceye alınmasında gören bencileyin “pimpirikli demokratlar”ınki de...
“Çözüm mü demokrasiyi getirir, demokrasi mi çözümü” sorusu ilk bakışta saçma görünebilir kimilerine. Ben bu soruyu da cevabını da önemsiyorum. Bir başka yazıda açmak üzere benim cevabım: İkisi iç içe olmakla birlikte, çözüme doğru kalıcı adımların ancak 12 Eylül’den kalma tüm yasaların ve anayasanın değiştirilip demokrasinin ilerletilmesiyle atılabileceği... Korkum ise, Kürt halkına ve barışa ihanetle demokrasiye ihanet arasında ölümcül bir seçim yapma noktasına getirilmemiz.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024