Oya BAYDAR
Bunca sorunun, bunca belânın ortasında, kafasını cinsellikle bozmuş bir adamın (televizyon yorumcusu ve AKP’nin ideolojik yayını Yeni Şafak gazetesinin köşe yazarı) Erasmus programı konusunda ortaya saçtığı saçma sapan laflar üzerine yazmanın ne âlemi var, diye düşünebilirsiniz. Konuyu tekil bir klinik vakadan ibaret sayarsak, haklısınız; ancak Müslüman muhafazakâr erkek zihniyet dünyasının dışavurumu olduğunu kavrarsak üzerinde ne kadar düşünsek, ne kadar yazıp çizsek azdır.
Avrupa Birliği çerçevesinde öğrenci değiş tokuş programı olan, yıllardır milyonlarca öğrencinin katıldığı Erasmus Programı, Bay Yusuf Kaplan’a göre “Eğitim projesi değil, yozlaşma, cinselliği putlaştırma, cinsellik peşinde koşan ahmaklar sürüsü yetiştirme projesidir.” Projeye katılan öğrenciler arası ilişkilerden 1 milyona yakın “gayrı meşru” çocuk doğmuştur. Program katılım acilen engellenmelidir. Köşe yazısının ara başlıklarından biri “Erasmus mu orgasmus mu” olan bayımızın daha önceki yazılarından birinde “ODTÜ, Hacettepe, Boğaziçi Üniversitleri yıkılmalıdır” diye yazdığını da hatırlatmakta yarar var.
Birkaç gece önce çıktığı 5N 1K televizyon programındaki performansı da epeyce eğlenceli ama kendi türünün bir prototipi olarak da ibret vericiydi. Adamcağız Deleuze’den başlayıp Maffesoli’ye, Max Weber’den Nietche’ye, Lacan’dan Baudrillard’a bir düzine filozof/düşünür adı zikrederek; epistemolojik, etnolojik, ontolojik, sosyolojik sözcüklerini peynir ekmek gibi tüketerek konuşurken, konuya yabancı biri bir felsefe deryasıyla karşı karşıya olduğunu düşünebilirdi. Ne var ki bu adların, adamın söylemeye, savunmaya çalıştıklarıyla ilişkisi yoktu. Bulanık su dolu bir kovada yüzen ilgisiz fikir kırıntılarından ibaretti ortaya saçılanlar.
Bay Kaplan’ın düşüncesinin (!) odak noktası: Batı kültürüne, Batı uygarlığına, Batı düşüncesine, seküler ahlâka ve yaşam tarzına karşı aşağılık duygusuyla beslenen saldırgan bir düşmanlıktı. Biryerlerden birşeyler kapmışsa da, hiç hazmedilmemiş, anlaşılmamış bilgilerle, antikapitalizm, postmodernizm ve neoliberalizm eleştirisi sosuna bulayarak sunduğu bu düşmanlığın gelip düğümlendiği nokta cinsellik ve kadın-erkek meselesiydi. Ahlâki bozulma, yozlaşma, ahmaklaşma, vb. hep cinsellikle, özellikle de kadın cinselliğiyle tanımlanıyordu.
(Yeri gelmişken; bu zat on iki yıl Avrupa’da, İngiltere’de kalmış, orada okutulmuş, Londra’da doktora yapmış kendi söylediğine göre. Görüşleri kendini bağlar kuşkusuz ama bu kadar fikir fukaralığı ve kafa karışıklığı tahsil ile pek mümkün değil. Diplomaları gerçekse o diplomaları veren kurumları da sorgulamak gerekir. Ya da daha sonra psikolojik bir sarsıntı geçirmiş de olabilir ki, o zaman şifalar dilemekten başka yapacak şey yok.)
Ahlâkı bacak arasına indirgeyen ahlâksız bir zihniyet
Ahlâk ve namus kavramlarını kadın üzerinden cinsellikle tanımlayan ilkel erkek kültürünün egemen olduğu bir coğrafyada, bu kültürün dinî muhafazakârlıkla beslenip pekiştiği bir ülkede yaşıyoruz. Bu toplumda muhafazakârlıktan anlaşılan kadın meselesidir, yüzyıllar öncesinin aşiret yapısı ve töresinin kadına bakışını 21.yüzyıl dünyasında muhafaza etmektir. Muhafaza edilen başka hiçbir olumlu dinî ya da ahlakî değerin kalmadığı bu toplumda, Bay Kaplan’ın biraz patolojik, biraz safiyane biçimde dile getirdiği, bu yüzden de göze batan düşünce tarzının uygulamalarıyla siyasal ortamda ve gündelik yaşamımızda her an karşı karşıyayız.
Bu memlekette en yaygın ve sıradan küfür “ananın a..na koymak”, “anasın sin kaf etmek”tir. Bakanlardan milletvekillerine, sokaktaki çocuktan işadamlarına kadar herkesin her an ağzındadır bu küfürler. Ve “cennet anaların ayakları altındadır” diyerek ana edebiyatı yapan ikiyüzlü zihniyet hiç yadırgamaz bu küfürleri. Dinî İslamî temelleri fevkalade güçlü olan “yurdum muhafazakârlığı” için erkeğin malı sayılan kadın aynı zamanda onun namusudur. Bu yüzden de töre ya da namus cinayetlerinin ardı arası kesilmez; erkekler aslında olmayan namuslarını kadının kanıyla temizlerler. Kadının ahlâklılığı cinsellikle, cinsel tabularla ölçülür. Uzun söze gerek yok: Bir süre önce yaşanan “kızlı- erkekli” meselesi, Hükümetin- siyasetin en üst kademelerindeki kişilerin sunucuların göğüs çatallarıyla, dekolteleriyle uğraşmaları, “karma eğitim tacizi- tecavüzü tetikliyor” yaveleri, din uleması sayılan ürkünç adamların hamile kadın sokağa çıkmamalı herzeleri, erkeğin nefsine hakim olamamasını doğal sayan ve tecavüzleri aklayan fetvaları, Müslüman muhafazakâr iktidarın kürtajdan, bebelerin başını örtmeye, okullarda kız-erkek ayrımı yapma niyetlerinden etek boyu ölçmeye kadar bir sürü uygulaması, hep aynı ahlâk anlayışı ve aynı zihniyetin sonucudur.
Erasmus mu orgasmus mu? sorusundan kadın sünnetine yol gider
Bir süre önce IŞİD’in, ele geçirdiği bölgelerde kadınların sokağa çıkmasını yasaklarken kadın sünnetini de zorunlu kıldığı yolunda haberler çıkmıştı. Yanlış anlaşılmasın; bizim cinsel ahlâkçılarımızın işi buraya vardıracaklarını söylemiyorum. Ancak aradaki zihniyet farkının nitel değil nicel olduğuna dikkat çekmek istiyorum. İslamiyet öncesinden gelen kadın sünnetinin işlevi ve amacı kadının cinsel birleşmeden haz almasını, yani orgazmı engellemektir. Böylece kadın, cinselliği erkekle eşit düzeyde yaşayacak eş olmaktan çıkar, erkeğin şişme bebek misali cinsel nesnesi olur. Cinsel hazdan mahrum kalan kadının efendisine başka bir erkekle “ihanet etme” ihtimali de engellenir. Yani namus kurtulur.
Erasmus mu, orgasmus mu, diye soranların, kız ve erkek çocuklardan başlayarak kadınları erkekleri ayırmaya çalışanların bilinçlerinin derinliklerinde, en kaba ve ilkel biçimi IŞİD’de gözlenen vahşi erkek egemenliğinin tortuları vardır.
Kedi uzanamadığı ciğere murdar dermiş. Kimilerine göre “ahlâksız Batı”nın evrensel ahlâkî-insanî değerlerine ulaşabilmek: erkek iktidarının ve siyasetinin kadınla, bedenle, cinsellikle ve her alanda özgürlüklerle barışmasıyla mümkündür ancak. Ahlâksızlık cinsellikte değil, ahlâkı “şey”inde sanmaktadır.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024