Pelin CENGİZ
Küresel ekonomiye ve borç krizi içindeki ülkelere yönelik uyarılarını sık sık yineleyen IMF, epey bir zamandır Türkiye ekonomisiyle ilgili eleştirel bir yaklaşım içinde değildi. Hafta başında 4. Madde değerlendirme metnini açıklayan IMF, Türkiye’nin cari açık nedeniyle Türkiye ekonomisinin kayda değer risklerle karşı karşıya olduğuna ve bütçe hedefinin yakalanamayacağına dikkat çekti.“Yetkililerin, hassas bir politika hattını takip etmesi gerekiyor” diyerek, ekonomi kurmayları arasındaki gaz-fren tartışmasında, temkinli ilerleyip frene basmak gerektiğini söyleyenlerden yana tavır aldı. Türkiye’nin düşük yurtiçi tasarruflarının ülkeyi önemli ölçüde sermaye akımlarına bağımlı hâle getirdiği, döngüsel hareketlerin şiddetini arttığı da yine vurgulananlar arasında yer aldı. Aynı gün, benzer uyarılar rating kuruluşu Moody’s’ten de geldi. Moody’s, “Türkiye, yapısal olarak cari açığı düşürmek, döviz rezervlerini arttırmak ya da özel sektörün dış borcunu azaltmak suretiyle, dışsal kırılganlıklarını azaltma konusunda ilerleme kaydederse, Türkiye’nin kredi notunu yükseltmeyi değerlendiririz” dedi.
Başbakan Erdoğan’ın son zamanlarda yaptığı konuşmalarda ilgili ilgisiz ısrarla üzerinde durduğu bir konu var: Türkiye’nin IMF’ye olan borçları. AKP 4. Büyük Olağan Kongresi’nde de yine bu konu, konuşmasında yer alanlar arasındaydı. Erdoğan, “IMF’ye şu anda borç 1,3 milyar dolar. Nisanda bitiriyoruz, Nisanda inşallah sıfırlıyoruz. Yatırımlar yoğun bir şekilde devam ediyor ve şimdi IMF ile teknik müzakereleri yapıyoruz. IMF’ye beş milyar dolar borç vereceğiz”dedi.
Bu söylem kulağa hoş geliyor ancak bir o kadar da sıkıntılı. Türkiye’nin IMF’ye olan borcu sıfırlandığında sanki tüm dış borcu ödenecek, ülke feraha çıkacak gibi bir algı yaratılıyor ki, Türkiye’nin toplam dış borcunun şu anki miktarından söz eden yok. Oysa, Türkiye’nin dış borç toplamı, tarihinin zirvesinde denebilir. Bu yılın ilk altı ayında toplam dış borç 323,5 milyar doları aşmış durumda. Bu borçların üçte biri kamunun, üçte ikisi ise özel sektörün borcu. Kamu borcu ve Merkez Bankası’nın borçlarının tutarı 111 milyar dolar, özel sektörün borçları ise 212,5 milyar dolar. IMF’ye olan borç ise Türkiye’nin dış borç stoku içinde 3.163 milyar dolar olarak görünüyor. Yani IMF’nin Hazine’nin son rakamlarına göre üç milyar dolarlık alacağı var. “Türkiye, IMF’ye borç verecek seviyeye yükseldi” şehir efsanesi konuşma metinlerinde güzel duruyor. O noktada da, Merkez Bankası rezervlerinden aktarılacak bu paranın, ihtiyaç duyması hâlinde Türkiye’nin kullanabilmesi ve bu rakamın aynı zamanda Merkez Bankası’nın uluslararası rezervlerinde görünmesiyle ilgili koşulla kabul edilmişti. Tabii, bu durum sadece Türkiye için geçerli değil, Almanya, Fransa, Japonya gibi nispeten krizde iyi durumdakilerden, krizin bellerini büktüğü İspanya ve İtalya gibi Türkiye’ninkine benzer taahhütlerde bulunan ülkeler de var. Dolayısıyla, ortada böylesi bir borç miktarı varken, “Türkiye IMF’ye yardım ediyor” masalı çok ahlaki olmuyor. Türkiye’nin, satın alma gücü paritesiyle kişi başına gelir açısından kıyaslandığında 52 puanla Yunanistan’ın 30 puan gerisinde olduğunu, Polonya ve Macaristan’ın bile Türkiye’nin 13 puan ilerisinde bulunduğunu hatırlatmakta fayda var. Peki, IMF’nin ve kredi derecelendirme kuruluşlarının ekonomiye yönelik tehditleri sıraladığı, hükümetin büyüme rakamını 3,2’ye çektiği, pek çok yeni reformun öngörüldüğü, geçen hafta Suriye’den top atışına karşı Meclis’ten asker gönderme iznini alıp cebine koyup Suriye’ye top atışlarıyla karşılık verdiği Türkiye’nin, kredi notu yakın zamanda yükselir mi? Tepkisi sınırlı kalan piyasalar, geleceğe yönelik savaş çıkma ihtimali konusunda da bunun sınır civarlarında kalacağı beklentisine sahip. Bundan sonraki sürece ilişkin olarak not artışı, orta vadeli planın ve bütçenin inandırıcılığı ile dış borcun ne kadar çevrilebilir olduğunda düğümlenecek. Bu bakımdan kasım ayı kritik bir ay olarak görülebilir, çünkü rating kuruluşları genellikle bu dönemde değerlendirme yapıyor. Geçen ay S&P yayımladığı raporda, Suriye’deki karışıklığın bölgedeki ülkeler açısından riskler içerebileceğine dikkat çekmiş, ödemeler dengesine sınırlı da olsa Suriye sorununun etkisinin olabileceğine değinmişti. AKP iktidarı açısından kredi notu artışı hassas konulardan biri. Hükümet, ratingcileri ne yaparsa not artışına ikna edebilir? Dış borcun yönetilebilirliği, cari açığın ve bütçe açığının milli gelire oranıyla ilgili gerçekçi ve ikna edici bir planlama ortaya koyabilir, ince ayarları nasıl yapacağını anlatabilirse not artışı bekleyebilir...
[email protected]
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022