Şevki ÇELİKCİ
İşte bu atmosfer içinde Muzaffer, bana bir gün bir öneri getirdi. Merakla öneriyi dinledim. Şaşırdım, ağlar gibi oldum ve sevindim. Bana TKP üyeliği teklif ediyordu. “Demek ki üye olmadan komünist olunmuyormuş” dedim kendi kendime. Hiç tereddüt etmeden kabul ettim. Ancak “Ben daha yetersiz değil miyim?” diye sordum. O da “Hayır. Parti, seni üye olman için yeterli gördü ve bu teklifi yapmam için beni görevlendirdi” dedi. Hemen bir üyelik dilekçesi yazarak 1977 yılının sonbaharında, Türkiye Komünist Parti’sine 28 yaşında üyelik başvurusunda bulundum. Daha sonraki günlerde üyeliğimin kabul edildiğini öğrendim. Ne mutlu bana ki, o zamana kadar sürdürdüğüm toplumsal mücadelenin armağanı bu olmalı idi. Yine ne mutlu bana ki, TKP üyesi yani komünist olmuştum. Kutsal görevin onaylanmış bir neferi idim. Bundan sonra sorumluluklar arttı. Örnek insan olmanın yanında, TKP her şeyimizdi. İleriki günlerde üç yoldaştan oluşan, Muzaffer Duymaz yoldaşın sekreterliğinde ben ve Mehmet Aydın yoldaşla Bandırma Bölge Komitesi’ni oluşturduk. Partinin üst yönetimi ile ilişkileri, Muzaffer yürütüyordu. Pek tabii ki partiye üye olurken, herkese bir parti adı veriliyor, bu da illegal çalışmanın bir gereği idi. Muzaffer’in parti adı Kazım Akşahin. Mehmet’in Binali Seydo, benim ise Aydın Yazman’dı. Parti çalışmalarında, hep parti adlarımızı kullanırdık.
1978 yılının Mart ayında Etibank’a başvurum kabul edildi. Sungurlar’la Etibank arasında parasal anlamda bir uçurum vardı, ama dedik ya, artık sınıf mücadelesi belirliyordu her şeyi. 110 lira brüt günlük ücretle işe girdim. Etibank, kimya işkolunda faaliyet gösteren bir devlet kuruluşudur. Bu kuruluşun, aynı isimle anılan bir de bankası vardı. Özal hükümetleri döneminde, özelleştirme adı altında çarçur edilerek yağmalandı ve bitti. Bizim işletmede o zamanlarda 1.500 işçi ile 150 kadar da memur ve mühendis çalışırdı.
Normal sendikal çalışmaların yanında artık, parti çalışmaları ön plana çıkarak hızlı bir örgütlenmeye gidildi. Kısa bir süre içinde çoğu birimlerde parti örgütlerini oluşturduk. Parti’ye yeni yoldaşlar kazanıldı. Onlarca sempatizan, çalışmalarımıza katıldı. Bölge komitemize bir yoldaş daha katılarak dört kişi olduk. Bu yoldaşımız Boraks Fabrikası’nda çalışan Kimya Mühendisi Güner Anaç (parti adı Günebakan) yoldaştı. Sırası gelmişken söyleyelim. Bu arkadaşımız daha sonra partiden ayrılarak İşçinin Sesi grubuna geçti. Zaten gelişi de oradandı. Etibank’ta kısa sayılabilecek bir sürede, partinin gizli yayın organı olan Atılım Gazetesi’ni 60 adet dağıtır duruma geldik. Etibank’ın haricinde Tekel ve Bagfaş işyerlerinde Parti birimleri oluşturuldu. Bandırma’da İGD (İlerici Gençler Derneği) ve İKD (İlerici Kadınlar Derneği) şubeleri kuruldu. Bu kuruluşlar, Bandırma’da önemli işler başardılar. Yine sırası gelmişken belirtmeliyim: Eşim Hidayet, İKD’nin aktif üyelerindendi. Hiç bir eylemini kaçırmazdı. Belirtmeliyim ki politik yaşamım boyunca, eşim bana hiç engel olmadı. Destek verdi, kendisi de hep aktif oldu.
Şimdi tam tarihini hatırlamıyorum, Muzaffer yoldaş, parti kararı gereği, Etibank’tan istifa ederek Bursa’ya gitti. Pek tabiî ki bu kararı partinin üst kademesi almıştı. İşte bundan sonra benim için sorumluluk bir kat daha artmıştı. Muzaffer yoldaşın gitmesi ile Parti Bölge Sekreteri olarak ben görevlendirilmiştim. Komite toplantılarımız, düzenli olarak, bir önceki toplantıda belirlenen gün ve saatte yapılırdı. Bu toplantılara bazen, Merkez Komitesi Üyesi (o zamanlar “Sarıca Yoldaş” olarak bildiğimiz) Ulvi Oğuz da katılırdı. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim, komünist olmamda Ulvi Oğuz’un büyük katkıları olmuştur. Disiplinin ne demek olduğunu, özverinin ne demek olduğunu, gizliliği öğrenmemde büyük katkıları oldu. Sevmeyi sevilmeyi ben, Komünist Partisi’nde öğrendim. Komünist Partisi’ni yükseltmek, büyük bir parti durumuna getirmek için gece gündüz demeden çalıştık. Bir oranda bunu başardık da. Bandırma’da tek başımıza eylem koyacak duruma geldik. Bunlar arasında, 1978 yılındaki Pahalılığa Hayır Mitingi, Kemal Türkler’in katledilişinde yine yoldaşlarımızın çalışmaları sonucu iş bırakma eylemleri sayılabilir. Yine milletvekili seçimleri nedeni ile TKP’nin öncülüğünde ortaklaşa TİP, TSİP, Dev-Sol örgütleri ile mitingler düzenlendi. O mitinglerden birinde TKP Marşı’nın bir bölümü, miting hoparlöründen (yanlışlıkla da olsa) yayınlandı. İlk Kürtçe şarkılar (Şivan Perver’in) o mitinglerde çalındı. Genel olarak legal alanda Birlik-Dayanışma diye anılırdık. Mitingde bir legal parti yöneticisi gibi konuşma da yaptım.
Partimiz geliştikçe, yönetim şekli de zorunluluktan kaynaklanan yönetim şekillerini terk edip normal, olması gereken şeklini alıyordu. Örneğin; ben önceleri Merkez Komitesi’nden Ulvi Oğuz’a bağlı çalışırken, daha sonra Balıkesir İl Komitesi’ne bağlı çalışmaya başladım. Ancak bu çalışma çok kısa sürdü. İki veya üç ay sonra benim sekreterliğimde yeni bir Balıkesir İl Komitesi oluşturuldu. Daha önce Balıkesir İl Sekreteri olarak görev yapan Mehmet Kurnaz ile Gönül Ağabeyoğlu yeni İl Komitesi’nde yer aldılar. Bu komite, iyi işler yaptı. 1 Mayıs’lara gerek Bandırma’dan gerekse Balıkesir’den yığınsal katılımlar sağlandı. Parti, yeni üyeler kazandı. Çeşitli etkinlikler, hep partimizin öncülüğünde gerçekleştirildi. 1 Mayıslara (1977, 1978, 1979 ve 1980) aralıksız yığınsal bir şekilde sendikalarla birlikte katıldık. Özellikle Petrol-İş Sendikası’nda oldukça etkinliğimiz vardı. 1 Mayıs’lar; 1977 ve 1978’de İstanbul’da, 1979’da İzmir’de, 1980’de ise Mersin’de kutlandı. Yeri gelmişken, Mersin’deki kutlamalara giderkenki küçük bir anımı da anlatmak istiyorum. Mersin’e yaklaştığımızda Erdemli ilçesinde jandarma, konvoyumuzu durdurdu. Arama yaptı, gerekçesiz beni ve başka bir arkadaşı tutukladı. Sendikacı arkadaşların girişimleri sonucu serbest bırakıldık. İki, üç saat gecikme ile miting alanına girdik.
Partili yaşamım çok iyi anılarla anacağım bir dönemi kapsar. Disiplini, sevgiyi, saygıyı, toplumsal mücadeleyi, kişisel çıkarların insanı nasıl soysuzlaştırdığını, aşkı ama gerçeğini, hep Parti öğretti bana. Mutluluğun tek başına olamayacağını, ancak toplumsal bir mutluluktan söz edilebileceğini Parti’de öğrendim. Bunu bir örnekle şöyle açıklayabiliriz belki. Parti’nin daha iyi faaliyet yürütebilmesi için mali olanaklara sahip olması gerektiğini herkes bilir. Hele TKP gibi illegal koşullarda çalışmak zorunda bırakılan bir parti için bu daha da önemlidir. Üyelerinin durumu zaten ortada. Büyük bir bölümü işçilerden ve memurlardan oluşan bir partinin, başka gelir kaynakları bulması gerekir. Merkez Komitesi, olanağı olan yoldaşlardan borç para alınarak bir işletme kurulmasına karar vermiş. Bu ise Ulvi Oğuz’un bana söylediğine göre “Besicilik ve Hayvan Üretme Çiftliği” olacaktı. Benim de o dönemde Anadol marka bir arabam vardı. Bana “Yardım edebilir misin?” teklifi geldiğinde hiç düşünmeden arabayı satarak 230.000 lirayı partiye verdim. O günkü koşullarda bir işçinin maaşının 3.000 lira olduğunu düşünürsek bu miktar, azımsanmayacak niteliktedir. 12 Eylül dönemi gelince her şey bitti. Ama emin olunuz, “Bu para bana ödenmedi” diye hiç üzülmedim. Şunu da eklemek istiyorum: 12 Eylül olmayıp da ödenmese idi, yine benim için değişen bir şey olmazdı. Yine benim partim biricik TKP’mdi. Şu anda kapandığı halde hala onu özlüyorum.
Neydi o meşakkatli, çileli ama aynı zamanda güzel, mutluluk dolu o günler. Bu durum yazı ile konuşma ile anlatılamaz ki! Yaşamak gerek. Bunun yanında bilgili olmak bunun için de okumak lazım. Bunlar olmazsa yine anlaşılmaz. Bu nedenle çeşitli dönemlerde parti yaşamı ve eğitim ile ilgili çalışmalar yapıldı. Parti’nin yayın faaliyetleri bu bilgilenme konusunda oldukça yararlı oldu. Komünist içerikli yayınlar, durumun elverdiği ölçüde yayınlandı. Örneklemek gerekirse, aylık yayınlanan Merkez Komitesi’nin illegal yayın organı Atılım Gazetesi, legal yayın organları Ürün Sosyalist Dergi ile Barış Ve Sosyalizm Sorunları Dergisi’nin yanında gençlikle ve kadınlarla ilgili birçok yayın yapılmakta idi. Yayınevi olarak da Konuk Yayınlarını sayabiliriz.
İşte bu yoğun çalışmalar sonucu Bandırma’da parti, gençlik örgütü, kadın örgütü ve öğretmen hareketi güçlendi. Durumumuz hatırı sayılır bir vaziyete geldi. Faşist hareket hiç gelişemedi. Parti çalışmaları, daha önce değindiğim gibi, Muzaffer arkadaşın sekreterliği döneminde çok başarılı bir evre geçirdi. Haftada bir toplanılıp durum değerlendirmesi ve önümüzdeki işlerin planlaması yapılırdı. Bu çalışmalar daha sonra benim sekreterliğimde de, gerek Bölge Komitesi’nde gerekse İl Komitesi’nde aynı disiplin ve özveri ile devam etti. Onbeş günde bir cumartesi günleri saat 13’te işten çıktığımda, Balıkesir’e gider, oradaki işleri yoldaşlarla görüşüp kararlaştırdıktan sonra, akşam saat 20 ile 21 sıraları İstanbul otobüsü ile İstanbul’a sabah 6 da varırdım. Topkapı Garajı’nda saat 9’a kadar vakit geçirip, daha sonra bir araçla Karaköy civarındaki randevu yerine giderdim. Ulvi Oğuz’la gereken konuşmalar yapıldıktan, işler planlanıp kararlaştırıldıktan, raporlarımı sunduktan sonra tekrar Bandırma’ya dönerdim. Bu çalışmalar, aralıksız 29 Mayıs 1981 sabahına kadar sürdü. O sabah saat 04’te tutuklandım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2014
25.10.2013
16.10.2012
18.09.2012
3.09.2012
23.08.2012
20.08.2012
8.08.2012
2.08.2012
21.07.2012