Sezin ÖNEY
Bir çocuk... Zaman, onun için gençliğe akıyor.
Geçen her saniye, onu hayatın en güzel dönemine taşıyor.
Yaşamın o hemen gelip geçiveren, delikanlı, kavak yellerindeki o güzelim dönemi.
Berkin Elvan, o dönemdeydi.
14-15-16...
O yaşlardaki gibi, bir daha hiç gülünür mü?
Bir gülüş...
Aniden ışıyıveren, kar üzerinde bir kış güneşi gibi berrak...
Ailesi, durumu, hâli vakti ne olursa olsun her çocuğun kendi içinde, kapalı kutu duyarlılığında sakladığı, hayatın buzlarını, dikenlerini eriten kahkahalar...
Bir daha hiç atılır mı?
Bir kahkaha...
Bir daha hiç, çocukluk zamanlarındaki gibi, güzel gülünür mü?
Bir çocuk...
Berkin Elvan, bu toprakların en belki de en kadim sembolünün peşinde, bir çocuk olarak öldürüldü.
Bir ekmek...
Bir ekmek almaya gitmişken...
Ekmek parası, ekmek derdi, ekmek teknesi, ekmek kavgası, kutsal ekmek...
Bu toprakların en temel, en halk, en “sıradan insan” sembolüdür ekmek...
Berkin Elvan, 300 güne yakın, hayatla ölüm arasında bir pamuk ipliğinde gitti geldi.
Bir hayat...
Berkin Elvan, hem çocuk hem komada... Bu acıyı izlemenin tarifi yoktur bir aile olarak...
Berkin Elvan ile, biz de Türkiye olarak, hiç olmadığımız bir şey olduk...
Bir aile...
Berkin Elvan, hastaneden “iyi haberini” beklediğimiz bir aile bireyiydi.
Tam da kafasını hedefleyen gaz kapsülünün verdiği hunhar zarara rağmen, iyi olacaktı.
Bir umut...
Aylardır yatağa bağlıydı, 16 kiloya düşmüştü ama kurtulacaktı...
Bir mucize...
“Benim kuzum” diyordu annesi...
Bir kuzu...
Türkiye’nin hâllerinin kurban ettiği bir kuzu...
Berkin Elvan, iyi yanımızdı.
Güzel yanımızdı.
Güleç yüzümüzdü.
Dün toprağa verdik.
Bu toprakların iyisi ne varsa, dün toprağa verdik.
Biraz biz de uzanıverdik mezara.
Bilyeler mezarda; çocukluğumuz ve biraz biz de gömüldük mezara.
İyi olan son nefesini verdi ya...
O yüzden, “üç büyükler”inden en küçüklerine futbol camiası, Kürt- Türk- Ermeni- Alevi- Sünni- Yahudi- Hıristiyan- Müslüman, sağcı- solcu- milliyetçi- muhafazakâr-liberal, kadın- erkek- eşcinsel, çocuk- büyük, zengin- fakir, patron- işçi, öğrenci- profesör- hoca...
Saydığım sayamadığım etnik, dinî, siyasi, cinsi, mesleki, sınıfsal ne kadar kimlik varsa...
Kim varsa içinde bir zerre iyilik olan...
Birden kimliğinden soyunuverdi ve insanlığını giyiniverdi...
Berkin Elvan için yas tutuverdi...
Hayatta hesapsız böyle şeyler vardır; neşe, heyecan, aşk, şefkat, sevgi, üzüntü, hüzün, yas gibi...
Dün Berkin Elvan için Türkiye’nin, dünyanın dört bir yanında insanlar, içlerinde bir yerden gelen çağrıyla, yas tutuverdi.
Kimse emir vermedi, organize etmedi, teşvik etmedi.
Duygu mühendisleri içimizdeki, uyuyan birini uyandırdı...
İnsan olan yanımızı.
“Berkin Elvan uyuyor” deniyordu.
Komanın derin devletinden çıkamadı Berkin Elvan, ama bir şey uyandı içimizde.
Ölen, öldürülen yanımız için, insan olan yanımız yas tuttu dün...
Yası tutmayanlar, tutamayanlar içinse, Shakespeare’in 15. yüzyıl İngiltere tahtının entrika, güç hırsı ve dalaverelerini anlattığı III. Richard piyesinden bir söz var...
“So far in blood that sin will pluck on sin...”
“Kana o kadar derin gömülmüş ki, günah günahı çekecek...”
Kuzuların, masumların, çocukların, gençlerin, iyi kalplilerin, hayatın burktuğu ezmesi kolay insanların yıllar yılı kalkıp duran umut cenazelerinin, kırılan hayatların, kalplerin hepsine birden Berkin Elvan ile gene ağladık.
Kimimiz sessiz, kimimiz birkaç damla, kimimiz patır patır, kimimiz bağıra bağıra...
Hepsi aynı gözyaşıydı.
Ağladık çünkü...
Mucizelere inanma yetimiz öldü Berkin Elvan ile.
“Bir çocuğumuz daha oldu... Katili meçhul” diye düşünmüştüm haberi ilk aldığımda.
Faili meçhul...
Oysa...
Meçhulü tanıyoruz.
Katili biliyoruz.
Çare de, bu topraklarda, toprakların içine düşürülenlerin hepsinin hatırına, anısına...
Onlar için... Adaletleri için yeniden doğmak...
“Berkin Elvan ölümsüzdür” derken de...
İyilik...
Adalet arayışı...
İnsan olmanın hakkını, başkalarının hakkını arayarak vermenin ölümsüzlüğüne de inanmak istiyoruz.
Yarın, insani olanı yaşatmak için, iyiliğin ölümsüzlüğü için mücadele gene başlayacak...
Ama, bugün yas günü.
W.H. Auden’in yas üzerine bir şiirinde yazdığı gibi...
“Saatleri durdurun...”
Berkin Elvan ölmemiş, komaya girmemiş, o polis gaz kapsülünü ateşlememiş, onu hedef almamış, gaddarlığı tasmasından salan o “Saldır!, Yoket!” emri üstten asta akmamış olsun.
Bir yaz günü, Berkin Elvan elinde ekmek kapıyı çalsın.
Gözlerimi açtığımda, ölümler doğum olsun.
Son nefesi, ilk nefese çevirip, sil baştan yaşalım.
Güneşli bir günün ışığını, ömür boyu kalkan yapalım Berkin’e.
Eve sağ salim dönsün.
Saatleri durdurun.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024