Sezin ÖNEY
Eski ile yeni arasında sadece bir saniye mi var?
Bir an, her şeyi değiştirebiliyor mu?
Hayatta böyle bu… Bir gün birini görürsünüz, biriyle tanışırsınız ve hayatınız sonsuza kadar değiştir. Bir gün, bir an boş bulunursunuz, bir an dikkat etmezsiniz, bir an kafanız dağılır, bir anda karar verirsiniz, bir anda anlarsınız, bir anda seviniverirsiniz, bir anda sıkılıverirsiniz, bir müjde alırsınız, bir haber gelir… Bazılarımızın hayatına bir anda, bir yıldırım düşer.
Ama tarih, böyle bir şey değil. Her “eskiye”, “yeni” adını takınca da, o “eski”, “yenilenmiyor”.
Ne var ki, tarih yavaş yavaş hayatı değiştirirken, yaşamları suyun akışı gibi işlerken, o bir “âna” da zemin hazırlıyor.
Türkiye de, değişti; evet, “yeni” bir şeyler var. Ama bu “yeni” olan illa ki, “iyi” değil. Dahası, aslında “yeni” diye nitelenenin “eski” olduğu ve asıl “yeni” olanın tanımlanamadığı bir dönemdeyiz.
Asıl “yeni” olan, bu ülkede, birçok insanın birbiriyle artık hiçbir şekilde iletişim kuramıyor olması. Çok da ironik bir durum bu; iletişim kanallarının çoğaldığı, Türkiye’nin tarihinde hiç görülmemiş biçimde çok çeşitli araçla iletişim kurmamız mümkünken, hiç olmadığı kadar “iletişimsiziz”.
Etnik, dinî ve diğer tüm kesimler, birbirleriyle artık konuşmuyor, birbirlerini dinlemiyor; daha fenası, birbirlerini algılamak istemiyor. Adeta tüm kesimleri temsil eden bir sanal şablon, bir “Avatar” var ve komik derecede önyargılı, stereotipleştiren özellikler taşıyan bu “tipleme” üzerinden kafamızda kurguladığımız, bir sürü insandan oluşan kitlelerin tek vücut olduğu “canavarlarla” didişip duruyoruz. O “canavar” yok olsa, sanki herşey yoluna girecek…
Bu arada da, asıl soruna karşı körleşiyoruz…
Bu ülkede, aynaya bakmayı bilmeyen bir sürü birey var. Kendini eleştirebilme, kendi açıklarını görme erdeminden yoksun; tevazudan ve kendini sorgulayabilmekten uzak…
Önce kendini eleştirmeyen, eleştirinin ne kıymetli bir hediye olduğunu bilemez.
Elbette, hayalinde “canavarlar” yaratıp onlarla savaşmak “kolay”. Hikâyede, bir “kahraman” var ve kendini mağdur eden “kötülerle” savaşarak yüceliyor. Hayattaki anlamsızlığını böyle, anlamlandırıyor.
Ama, “hayat” böyle basit zıtlıklar üzerine kurulu değil; en kötüler de, kendini “iyi” zannedenler arasından çıkıyor.
Oysa, yaşamın kendisindeki karmaşa, kaos ve çok boyutluluğa rağmen, adaletsizlik “tek boyutlu” olabiliyor. Bir yerde, haksızlık varsa var; haksızlığın da, kime yapıldığından çok “neden” yapıldığı önemli.
Eğer ki, birinin hakkı, sadece başkasının “keyfinden”, “kızgınlığından” ötürü yeniyorsa, orada adaletsizlik vardır.
Adaletsizliği dile getirmek, haksızlığa karşı durmak da, insan olmanın temel güdülerinden. İnsanlık tarihinde de, “ilerleme”, “modernleşme” olarak adlandırılan şey aslında, adaletsizliğe karşı verilen savaşta kazanılan küçük zaferler.
“Küçük zaferler” diyorum çünkü, adaletsizlik tarih boyu o kadar köklenmiş bir gerçeklik ki, mücadeleler nesiller boyu sürüyor. Sıklıkla, kazanılan zaferlerden geriye kayılıyor, daha beter adaletsizliklerle karşılaşılıyor. Sağduyu, merhamet, cömertlik, şefkat, cesaret, onur; bu kavramlar, bu topraklarda binlerce yılda şekillenmiş.
“Adalet” de, Antik Yunan’da, Anadolu’da ilk filozoflar, insan ve hayat üzerine düşünceler kurarken, en önemli “kavram”, insanlığın temeli olarak kabul edilmiş.
Şimdi…
Felsefenin ilk doğduğu yerlerde yaşıyoruz ve “düşünce” yoksuluyuz. Biraz tarihten, biraz ondan biraz bundan çalıntı çırpıntı bir “söylem rezidansı” inşa edince, “hayat konsepti” oluşturmuş varsayılıyor.
Bir yandan da, tarihin şiddetle, kan ve gözyaşıyla dönüştürdüğü bir deney sahasının ortası olan bir coğrafyanın orta yerindeyiz.
Tarihin deney sahasındaki kobaylar olarak, temel değerlerimizi, bireysel olarak, münzevi, yalnız zanaatkârlar gibi işlemek zorunda kalacağımız zamanlar bizi bekliyor.
Adalet, onur ve cesareti hayatına anlam verdiği insanları zor günler bekliyor ama büyük savruluşta “doğru” bildiğini yapmaktan başka da çare var mı?
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.10.2025
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024