Sezin ÖNEY
MHP, 24. Dönem, muhalefetteki diğer partilerden biriyken, 25. Dönem’de “kilit” parti haline dönüştü. Son haftalarda, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin eski araba koleksiyonundan, en sevdiği şarkılara, makam odasında duran “17:25 saatine” her türlü detay haber oluyor. Bahçeli de, bu ilginin keyfini maksimum düzeyde çıkarıyor. Bir yandan, AKP ile olası bir koalisyon için elini güçlendirirken öte yandan da, HDP’ye yüklenmek yoluyla, erken seçim için kampanya yapmış oluyor.
1997’den beri başında olduğu partisini kilitlemek ve partiyi devraldığının bir milim ötesine götürmemek, Bahçeli’nin dayandığı asıl güç. Benim gençliğim, medyadan Bahçeli’ye yöneltilen teşekkürleri dinlemekle geçti; “Ülkücüleri sokağa indirmediği için” kendisine sürekli takdir sunuluyordu. Normal şartlarda, bir siyasi hareketin, gücünü sokakta şiddet eylemlerine karışmaya yöneltmediği için alkışlanması başlı başına kabul edilemez; sokak eylemlerine karışması da suç olmalı. Ama burası Türkiye işte; normali de anormal.
Bahçeli’nin katı tavırları, partisinin sorunu. Ama, giderek MHP odaklı bir Türkiye problemine ilerliyoruz: son dönemde, MHP, Bahçeli’nin yönetimindeki statikliğine rağmen, kendisine tabandan gelen bir taze kan buldu. MHP mitinglerine, kadınlar ve gençler; üstelik de çocukluktan yeni çıkan gençlerin akan bir milliyetçi enerji var. “Enerji” dediğim şeyi “olumlu” addetmiyorum: bu milliyetçi yöneliş, bir negatif enerji aslında. Küreselleşme, toplumdaki olumlu olumsuz dönüşümlerin, değişimin beraberinde getirdiği tepkinin, kaygı ve savruluşun yarattığı bir enerji bu.
Türkiye, siyaseten içe kapansa da, toplumsal olarak, eskisine nazaran çok daha fazla dünyaya açılan bir ülke. “Başkalarıyla”, sanal veya gerçek ortamlarda daha fazla karşılaştıkça, kim olduğunu daha fazla sorguluyor insanlar. Toplumda da, siyasete rağmen (siyaset sayesinde demiyorum- reform süreçlerini köreltip köstekleyerek politikanın ayakbağı olmasına rağmen) birçok dönüşüm yaşanıyor. Tüm bu karşılaşmalar, başkalaşmalar da, bir “öz kimlik” arayışına yol açıyor.
Hele de, Kürt kimliği gibi, “Türklüğün başlıca fobisi” olagelmiş bir kimliğin, son derece coşkulu, heyecanlı bir Rönesans yaşaması da sözkonusu olunca, milliyetçi akımın fay hatlarının dipten dibe hareketlenmesi sözkonusu.
Şubat’ta, İzmir’de Ege Üniversitesi’nde çıkan ve Ülkü Ocakları Üniversite Temsilcisi Fırat Çakıroğlu’nun öldürüldüğü olaylar gibi çatışmalı, gergin zamanlar son dönemde, patlak verip duruyor. Bu olay, “PKK-MHP gerilimi” olarak çerçevelenmekte olan olayların en büyüklerindendi. Ve karanlık kaldı.
Şimdi de, MHP’nin HDP ile zıtlaşarak oylarını da, “kilitleme” yoluna gidiyor. Evet, Bahçeli liderliğinde MHP, milliyetçiliği tekeline alıp, radikalleştirerek, oylarının düşmesini, AKP’ye kaymasını engelleyebilir. Ama bu, MHP ile beraber Türkiye’nin “kilitlenmesine” neden olur. AKP-CHP koalisyonunu destekleyenlerin, akıllarına bile getirmediği ihtimal de buydu; “öz ana muhalefet” olma mücadelesinde HDP ile her an Meclis’te gerginlik yaratacak bir MHP. “Savaş koalisyonu” olarak adlandırılan AKP-MHP koalisyonundan daha az riskli bir ihtimal değildi bu. AKP’nin nedamet getirip, büyük bir aydınlanma ile CHP eşliğinde “ehlileşip, rehabilite bir Avrupalı parti” olması fantezisi gerçekleşse bile, MHP’nin HDP ile zıtlaşarak radikalleşmekten başka bir siyaseti olmayacağı öngörülmedi.
Kaldı ki, AKP’nin de böyle bir niyeti yok zaten. Zira, AKP’nin bugünkü beyin ve kalbi olan kadro kendisini “yenilgiye uğramış” hissetmiyor. Seçim döneminde, tuzağa düşürüldüklerini, kendilerine Batı- iç mihrak liberaller- Batılılaşmış ve/veya medyatik elitlerce, HDP ve PKK’yı kullanmak yoluyla komplo kurulduğuna inanıyorlar. Tam da bu komployu kurduklarına inandıklarının, “yüreklendirmesi” ve tavsiyesi ile bir koalisyon kurmaları mümkün mü?
AKP, Türkiye’nin siyasi şartlarında son derece zeki ve usta biçimde, muhalefetin bütün zaaflarını kullanarak, kendine yeniden alan açıyor. Neticede, AKP de, köklerini milliyetçilikten alıyor ve gücünü yeniden kazanmak için MHP kilidini açması gerekiyor. Nasıl bir “açılım” olacak bu bilemiyoruz ama, MHP’nin, AKP’ye çok değerli bir zamanı kazandırmakta olduğu kesin: toparlanma ve hakimiyeti elden bırakmama zamanını.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024