Sezin ÖNEY
Aylardır, Türk Silahlı Kuvvetleri, Diyarbakır’dan Cizre’ye, Nusaybin’den Yüksekova’ya, kent merkezlerini yerle bir eden “meskun mahal” operasyonlarına girdiği zamanlarda, Ankara’da kafamda şu soru vardı:
“Ülkenin bir kısmı, şu veya bu şekilde, şu veya bu sebeple paramparça ediliyor. Nusaybin için, savaş uçaklarının kentin içini bombaladığı iddia edildi. Lice kırsalında bunun yapıldığını biliyoruz; TSK açıkça kendi söylüyor. Bu şiddet manzarası, günü gelip, burada, mesela Ankara’da tekrarlanmaz mı?”
Maalesef, sürekli beni yoklayan bu sezgi, bu karamsar hal, boş bir sanrı çıkmadı. Gene aynı şekilde, milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırıldığı dönemde, TSK mensuplarına dokunulmazlık getirildiği, askeri operasyon yetkisinin sivil idareden alınıp askeri yöneticilere verildiği dönemde de, hep “ağır ve kötü sonlara” ilişkin beklentiler, kaygılar ve endişeler zihnimdeydi. Ne yazık ki, bitmez tükenmez bir Kassandra Sendromu ile, geleceği öngörüp, bunu da dile getirmenin de kifayetsiz kaldığı dönemlerin sonucu bugün karşımızdaki kaotik Türkiye tablosu.
Peki şimdi ne olacak?
Türkiye, yeni bir “normal” oturtmaya çalışacak.
Bu nasıl bir “normal” olabilir? Ortalık çok karmaşık, mantıktan çok duygular önplanda. Bu durumda, benim yapabileceğim tek şey, bir cerrahın ameliyat masasındaki hastaya bakışı gibi, net, tarafsız, her türlü duygusallıktan uzak, belki de haddinden fazla “steril” bir dille öngördüklerimi aktarmak. Türkiye’nin önünde ne var? Madde madde gidersek:
Adalet ve Kalkınma Partisi, geniş kapsamlı bir devleti dönüştürme hamlesine girişirken yeni bir siyasi ortağa ihtiyaç duyuyor. Bu siyasi ortak, kanımca tek bir odaktan oluşmayacak. Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki dönüşüm için ortak, ulusalcı görüş ve Ergenekon ile Balyoz davalarında yargılananlar olacak. Buna karşılık, hem devletin kurumsal olarak yeniden yapılandırılması sürecine geniş toplumsal destek, hem de TSK’daki yenilenme sürecindeki temel ortak ulusalcı kanat ile ortaklığı pekiştirmek ile beraber dengelemek de için bir tür fiili “milli mutabakat hükümeti” olarak şekillenecek. Bu milli mutabakat hükümeti, AKP’nin iktidarında, CHP ve MHP ile istişare içinde yürümeye başladı bile. Ülkenin üçüncü büyük partisi olmasına rağmen, HDP’nin ise, bu sürece dahil olması “milli mutabakat” ideolojisinden ötürü pek mümkün gözükmüyor; ancak, dışlamanın, Kürt Sorunu’nda büyük bir çatırdamaya yol açmaması için, dönemsel olarak, HDP’den bazı aktörlerle (İmralı Heyeti’nden isimler gibi) dönemsel, anlık diyaloglar gerçekleşebilir diye düşünüyorum. Ancak, Abdullah Öcalan’ın muhatap alındığı bir yeni çözüm süreci, yeni dönem “normalizasyonu” tamamlanmadan, yani yeni sistem kendini konsolide etmeden çok mümkün gözükmüyor. Benzer şekilde, bürokrasi genelinde, açığa almaların sonuçlarının belirlenmesi, yeni atamalar süreçlerinin infial yaşanmadan gerçekleşmesi için, bu fiili “milli mutabakat hükümeti”, konsolidasyon sürecinde devam edecektir.
Balyoz ve Ergenekon davaları sürecinde TSK’dan dışlananların, darbe girişimi ertesi ve OHAL esnasında travmatik bir ortamda, tüm ordu büyük bir sarsıntı yaşarken geri dönüşü, “ahlaki üstünlüğe” sahip oldukları algısını beraberinde getirecektir. Balyoz/Ergenekon mağdurlarının dışlanma sebeplerinden biri olarak, “Avrasyacı” çizgide olmaları gösteriliyordu. Şu husus önemli: komplo teorilerini bir kenara bırakalım ama ABD ve NATO’nun TSK’da “çalışma arkadaşı” olduğu, yani rutin kontak/ilişki içinde olduğu komutanların hemen hepsi, darbe girişimi zannıyla tutuklandı veya ordudan atıldı. Önceki yazımda da, bu durumdan bahsetmiştim (link). ABD Merkez Komutası’nın (CENTCOM) başındaki Joseph Votel’in Aspen Güvenlik Forumu’nda, “TSK’da çalışma/profesyonel ilişki içinde oldukları birçok askeri lider olduğunu ve bunların bir kısmının da, halihazırda hapiste olduğunu” söylemesi, Türkiye’de polemik konusu olmuştu. Votel’in kastı, ABD’nin, IŞİD’e karşı savaş için Türkiye ile olan ortaklığının, iletişim içinde olunan kişiler hapiste olduğundan aksayacağı idi. Bu aksaklığın ötesinde, komuta kademesinden NATO ve ABD ile beraber çalışan isimlerin darbe zannı altına girmesi ile beraber, TSK’daki “Atlantik İttifakı” destekçileri de itibar kaybetmiş oluyor. Ulusalcı kanat da, iktidar da, zaten daha bağımsız, dış ilişkilerde ABD-AB-NATO’ya daha az odaklı, Rusya-Çin gibi ülkelerle ortaklığa daha açık bir eksene sıcak bakıyor. Bu açıdan, askeri ilişkiler başta olmak üzere, dış ilişkilerde doktriner olarak daha başına buyruk, artı daha Avrasyacı bir tutum ortaya çıkacaktır. Zaten siyasette var olan bu yönelimlerin, bir anda eski ittifakları bozmasını, ABD ile bir günde ilişkilerin bitmesi, NATO üyeliğinden çıkılması gibi sert ve ani frenlerden çok, dolambaçlı yollardan, yeni rotalara sapılması söz konusu olabilir.
Gerek ordu içindeki yeni dengelerde, gerekse de “milli mutabakat hükümeti” açısından soru işareti, din-devlet ilişkilerine gelip takılıyor. İslâm, devlet kültüründe eskisinden daha fazla ve kurumsallaşan bir rol oynayacak; laikliği savunan taraflarda bile, “Türkiye, Müslüman bir ülkedir, halkı muhafazakâr ve dindardır” kabulü artık tartışmasız biçimde hâkim. Ancak, çekişme ve tartışma noktası, bu önkabulle beraber, İslâm’ın devletin yeniden şekillendirilmesinde nasıl bir kurumsallaşma ile rol alacağı olacaktır. Buna karşılık, laiklik-İslâmcılık konusunda şu an zıt kutuptaki düşüncelerin iletişim ve etkileşimle harmanlanması sonucu yeni sentez ideolojiler de ortaya çıkabilir. “Ortak düşman FETÖ algısı” üzerinden, yeni bir milliyetçilik akımı olarak karşımıza yeni ideolojiler de çıkabilir.
Geçtiğimiz günlerde “Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması-FETÖ/PDY Çatı İddianamesi” kabul edildi (link). 22-25 Kasım 2016’da ilk duruşması yapılacak bu davanın dallanıp budaklanacağını düşünüyorum. 2008-2015 arası süren Ergenekon ve Balyoz davaları süreçlerine benzeyen, sürekli yeni sanıklarla, medyadan orduya, yargıya ve tüm bürokrasiye uzanan çok uzun ve sürekli büyüyen, yeni gözaltı dalgaları, baskınlarla rotası dönüşüp çapı artan bir dava sürecinin söz konusu olacağını öngörüyorum. 2008’den itibaren etkin olan liberal kesimler de, bu davadan birinci derecede etkilenecektir.
“FETÖ/PYD konusu”, Dışişleri ve diplomasinin de odak noktalarından birine dönüşecektir. Darbe girişimi ertesi, Türk büyükelçilerin gerçekleştirdiği tarzda toplantılar, lobi ve diyalog faaliyetleri, düşünce kuruluşları ve akademik dünyadaki çalışmalarla, dünya genelinde Türk tezlerinin anlatılması gibi çalışmalara ağırlık verilecektir. Tıpkı, “Ermeni Soykırımı konusu” tarzında olduğu gibi diplomatik bir branşlaşma söz konusu olacaktır.
TSK Yeniden Şekillenirken
Kısa vadede, en hızlı gerçekleşecek olansa TSK’nın, neredeyse kapatılıp yeniden açılan bir kurum olması. “Normal” şartlardaki bir ülkede, aslında, “kapalı kutu” kala kala, içten içe çürümüşe benzeyen bu kurum yeniden yapılandırılırken, “asker-sivil ilişkilerinin” sonunda demokratik bir eksene oturtulmasını sağlayabilecek önemli bir dönemeç olabilirdi. Ancak, bu durum hiç de öyle kolay olabileceğe benzemiyor. Öncelikle, şu an büyük bir personel açığı var TSK’nın. Çoğunluğu savaş pilotu olan 213 askerin ordudan ihracı söz konusu. Açığın kapatılmasının ise, bu sayının çok üzerinde, yaklaşık 700 yeni pilotun alınmasını gerektirdiği bildiriliyor. Sadece Hava Kuvvetleri’nde değil, tüm ordudaki ihraçlara, tutuklamalara bakınca, Balyoz ve Ergenekon davaları mağduru askerlerin, emeklileri de kapsayacak biçimde göreve geri çağrılması hamlelerinin devam edeceği söylenebilir. Sonuçta, TSK’nın 325 general ve amiralinden, neredeyse %50’si, yani 149’u, ya tutuklu ve/veya ihraç edildi; aralarında emeklilerin de olduğu tecrübeli isimlerin geri çağrılması da çok mümkün dediğim gibi.
Ancak, Ergenekon/Balyoz sürecinde dışlanan isimlerin, ordunun geri kalanına ve yeni açıklanan YAŞ kararlarına göre, büyük ölçüde görev başında kalan en tepe komuta kademesine kırgın olduğu çok açık. Kaldı ki, gene bu davaların mağdurlarından emekli askeri hâkim Ahmet Zeki Üçok’un şu haberden alıntıladığımız ifadesinde yer alan soru, TSK içi günlük ilişkileri etkileyecektir, gerilimli kılacaktır:
“Emekli askeri hâkim Ahmet Zeki Üçok, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) darbe girişimine ilişkin yaptığı ‘TSK içerisine sızmış illegal çete mensubu hain teröristlerin (FETÖ), ülkemize yaşattığı bu zillet ve rezalete katılan, destekleyenlerin ve kullandıkları araçların oranı genel olarak ortalama %1.5 açıklamasına tepki gösterdi. Üçok, ‘TSK'nın en zayıf olduğu yer matematik. %1.5 neredeyse bu darbeyi başarıyordu. Peki senin %98.5’in ne yapıyordu? Çokoprens almaya mı gitti?’ diye sordu”.
Tabii, bir de, yeni pilotlar başta olmak üzere, açığa alınan, tutuklanan TSK personelinin yerine yenilerini eğitmek gerekecek. Eğitim için de, dış ortaklıklar önemli; NATO ile bağlantılı olarak mı yapılacak, alttan gelen ve yeni alınan personelin eğitimi; yoksa Ankara, eğitim ve donanım için yeni askeri bağlantılar-ortaklıklar mı arayacak?
Askeri alanda daha sorun ve soru çok da, önümüzdeki kısa vadede, sivil kanatta, yeni siyasi ortaklıkların da oluşması gerekecek. Bir yandan, ordunun özellikle hava kuvvetleri kanadında büyük bir zafiyete uğradığı bu dönemde, PKK ile olan çatışmalar ne olacak sorusu da, siyasetin orta yerinde...
Kürt Sorunu’nu, mesele olmaktan çıkarmak için, uzun soluklu bir sürecin başlaması gerekiyor: bunun da ilk adımı şüphesiz, çatışmasız bir ortam yaratılması. TSK’da bu kadar büyük bir sarsıntı yaşanmışken barış görüşmelerinin yeniden başlaması, en azından bir yumuşama dönemi yaşanması, Ankara açısından pragmatik bir yaklaşım olurdu. Ama Türkiye politikası öyle ağır biçimde kutuplaşmış vaziyette ki, sağlam bir barış süreci masası kurabilmek için gereken biçimde, siyaseten birbirinden farklı, hatta birbirine zıt yakaları bir araya getirebilmek çok zor. Ayrıca, PKK ile çatışmalar yeniden başladığından beri milliyetçiliğe de o kadar fazla vurgu yapılmış durumda ki, AKP tabanı, İsrail ile anlaşma örneğinde olduğu gibi keskin bir dönüşe çok kolay ikna olmayabilir.
Öte yandan, ulusalcılık düşünce çizgisinin çok güçlü bir dönüşü söz konusu demiştim. “FETÖ tehlikesi derken biz haklıydık” algısını kazanan ulusalcı çizgi, Türkiye’nin egemen düşünce tarzına, hatta anaakım entelektüel vagonuna dönüşmekte; bunun AKP üzerinde de etkileri olacaktır, CHP ve MHP üzerinde de.
Bununla da ilintili olarak, HDP’yi yalnızlaştırma içgüdüsü, darbe girişiminden sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer partiler arası diyalog başlarken de, zaten çeşitli kereler kendini ortaya koydu. Çözüm süreci ile ilgili adımlar kapalı kapılar ardından atılabilir, ama bununla beraber, “aleni siyasette” HDP’nin dışlanması sürer mi? Bu muhtemel. Eğer CHP’nin de yüzünü ulusalcı çizgiye daha da dönmesi söz konusu olursa, böyle bir durum iyice muhtemel. Bu sefer, siyaset gene iyice sıkışacaktır.
OHAL’in uzatılması söz konusu olursa da, sadece siyasi açıdan değil, ekonomik ve dış ilişkiler açılarından da darboğazlara girilir.
Tabii, bu arada, dış ilişkilerin ne olacağı da, gene belirleyici faktör. Rusya’ya yakınlaşma ve Avrasyacılık, dış siyasi eksenin pusulası haline gelirse, bunun iç politikaya da etkileri olur. Ulusalcılık, Avrasyacılık ve Batı İttifakı’na soğukluk zinciri, iç ve dış politikada, birbirlerini besleyen bir yeni milliyetçilik akımının dinamosunu oluşturabilir.
Bir de, “belirsiz”, bir nevi “joker kart” var Türkiye’deki gelişmeleri etkileyebilecek. Japon bir akademisyen, geçen gün sohbetimiz sırasında ilginç bir noktaya dikkat çekmişti: “Çok korkunç şeyler yaşandı ama şu faktörü gözden kaçırma; her kesimden insan, bazıları da ilk kez, sokağa çıkmayı öğrendi, gerçekleştirdi veya yeniden sokakta oldu son haftalarda. Sadece AKP kitlesi değil, diğer kesimlerden insanlar da, CHP ve HDP’in darbe girişimine karşı mitinglerinde sokağa çıktılar. Gezi Protestoları sonrası, çıkan için de, çıkılması sonucuyla karşılaşan için de “korkulacak” bir yere dönüşen, kutuplaşma vesilesi olan sokaklar, birden kutsandı. Sokakla tanışan veya sokağa alışan kalabalıklar, her ne kesimden ve her ne niyetle olsun, bir daha sokakları bırakır mı? Veya sokakları, yeniden ne amaçlar için kullanır?
Ve çok “joker bir kart” da, IŞİD; bu örgüt ve radikal İslâmcı benzerleri, bu süreci nasıl kullanacak veya nasıl kullanılacaklar bilemiyoruz.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024