Süleyman Seyfi Öğün
Kapitâl-Dünyânın daha geri evrelerinde tablo daha anlaşılır bir şekilde işliyordu. Kârın kendi asimptotunda kendisini sonsuzlaştırması ekseninde ortaya çıkan “üretim fetişizmi”, kaçınılmaz olarak bir “tüketim eksikliği” ile eşleniyordu. Kaçınılmaz diyoruz; çünkü kârın arttırılması için mâliyetlerin düşürülmesi gerekiyordu. Bu da, proleterya olarak ortaya çıkan ve emeğini satarak yaşayan büyük kitlelerin sırtına binen bir yüktü. Düşük mâliyet adına ücretlerin en alt düzeyde tutulması, genel manâda alım gücünü düşürüyor ve ürünler elde kaldığı için durgunluk ve krizler peş peşe geliyordu. Sarmaldan çıkmanın yegâne yolu ise savaş oluyordu.
Savaş hem herşeyin yıkılması, hem de yeniden kurulması için biçilmiş bir kaftandı. En tatlı karlar da zâten buradaydı. Modern savaşlar, önce merkantilizmin odağında, bölgesel rekâbetin gereği olarak başladı. Daha sonra yeryüzünün paylaşımında çekirdek kapitalist güçleri karşı karşıya getirdi. Nihâyet, kapitâl-dünyânın çevrimsel krizlerinin çözümünde devreye girdi.
Nükleer savaş tehlikesi, kapitâl-dünyânın rutinlerini bozdu. Yâni; “üretim fetişizmi-tüketim eksikliği- durgunluk ve savaş” arasındaki denklem bozuldu. Tabiî ki savaş ortadan kalkmadı; sâdece çekirdek kapitâl dünyâda düşük bir ihtimâle indi. Bunun dışında periferide yaygınlaştırıldı. Bunu şöyle de ifâde edebiliriz: Çekirdek toplumlarda “yeniden-bölüşüm” devreye sokuldu. Sistem aşırılıklardan arındırıldı ve demokratize edildi. Saat kıvamında işleyen rutinlere kavuşturuldu. Savaş sanayii ise birikimini, pek de muhtemel olmayan bir savaşa “hazırlık” temelinde merkezde yaparken tüketimini Asya, Afrika ve Lâtin Amerika olmak üzere periferide sağlıyordu. Üçüncü dalga kapitâl-dünyâ târihinde ise, üretim fetişizmini destekleyecek iki fetiş daha ortaya çıktı. Bunlar özlenen “tüketim” ve “teknoloji” fetişleriydi. Şüphesiz burada başat rolü oynayan bizzat kendi mallaşma sürecini sağlayan “par”; nâm-ı diğer “ Dolar” idi. Bu dinamik yapısal düzlemde, zâten baştan beri hem kendi içinde, hem de birbirisiyle sorunlu olan; ama şöyle böyle dengelenebilir olan “devlet”, “sermâye” ve “ulus” arasındaki evliliği de bozdu.
Bu aynı zamanda , ikinci dalga kapital dünyâ târihinin, başta yeniden-bölüşüm olmak üzere çok sayıdaki rutinini de bozdu. Ulus veyâ devlet gibi sınırlarla düşünen yapılara karşı sermâyeyi daha özgürlükçüymüş gibi gösteren bir yanılsama doğurdu. Siyâsal hayâtlar yeniden aşırılıklara dâvetiye çıkarmaya başladı. Yeni-Sağ, her türlü sosyal sorumluluğundan arındırılmış sert bir devleti ve ekonomik bir Darwinizmi fütursuzca savunmaya başladı. Irkçılar, etnik milliyetçiler, yabancı düşmanları akılcı bir siyâsal şirket gibi çalışan ulusu ve ezeli düşman olarak gördükleri devleti parçalamayı meşrûlaştıracak kültüralist dosyalar hazırlamaya başladı. Bütün başarısı(!) Sovyetlerde olduğu üzere yıldırıcı küt bürokratik pratik ortaya koymak veyâ Çin’de olduğu üzere berbât bir kültür tahribâtı yaratmak olan sol ise; bu dalgalara kendisini kaptırdı. Ulus ve devlete saldırdı; sermâye ile olan davâsını sona erdirdi. Hattâ özgürleşmenin ulus ve devlet tanımaz sermâyeden geleceğini vehmetmeye başladı.
2008 krizinden başlayarak Üçüncü Dalga kapitâl-dünyâ tarihinin krizlerini idrâk ediyoruz. Üretim-tüketim ve teknoloji fetişizminin el ele verdiği bu en akıl dışı denklem çöküyor. Karşılığı olmayan paralar en sonunda çekirdek toplumları vurmaya başladı. Mutâd kriz tablolarının yerini ağır çevrimsel-yapısal krizler almaya başladı. Finansal sermâye ile devlet yapıları arasındaki savaş tırmanıyor. ABD’de devlet -bunu Pentagon olarak da okuyabilirsiniz- dünyânın finansal köpüklerini çekmeye azmetti. Gelişmelerden anlıyoruz ki; devletin ağır vergilerinden ve yeniden bölüşümün mâliyetlerinden kaçan finansal ve teknolojik sermâye ise buna direniyor. Paraları çekmenin en elverişli yollarından birisinin savaş olduğunu artık görmek durumundayız. Aktörel düzeyde ise bu sürecin çok dallı budaklı olduğunu ifâde edebiliriz. İşin içinde çekirdek güçlerin iç kırılması var. Bu kırılmaya Neo-Merkantilist savaş diyorum. ABD ile Avrupa arasındaki savaş bunun tipik çıktısı. İkinci olarak Çekirdek güçlerle Yarı-Merkez güçler arasındaki savaş buna eşlik ediyor. Hesap; enerji ve ticâret yolları üzerinden buraya evrildiğinde çekirdek güçlerdeki en derinlikli sandığımız ittifaklar bile nüfûz sağlama rekâbeti sebebiyle çökebiliyor.
Kimileri bunun Üçüncü Dünyâ Savaşı olduğunu söylüyor. Bence modellemesi bir hayli zor olan bir tablo bu. Ama şu kadarını artık üzülerek de olsa teslim edebilmeliyiz: savaşları başka değişkenler üzerinden değil; pek çok şeyi bizâtihî savaşlar üzerinden değerlendirmeye doğru evriliyoruz.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019