Süleyman Seyfi Öğün
NATO Toplantısı nihâyete erdi. Toplantı üzerine sayısız spekülasyon yapılıyor. Tabiî ki odakta aşırı yorumlarla yüklü ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceği var. Bir defâ vurgulamak gerekir ki, bu toplantı ABD-Türkiye odaklı bir “ikili ilişkiler” toplantısı değildi. Son yazımda bunun NATO’nun 2030 Vizyonu olarak bilinen bir gündemi olduğunu belirtmiştim. Şöyle de anlayabiliriz: Eğer ABD-Türkiye ilişkilerinin izini tâkip etmek istiyorsak, bu yeni vizyonun ne olacağına bakmak gerekecek. Eğer bir vizyon şekillendiyse, bu ABD-Türkiye ilişkilerinin de belirleyicisi olacaktır. Değilse, ABD-Türkiye ilişkisi bu vizyonu belirlemeyecektir.
NATO, tekrar edelim; sert çekirdeği olan Anglosakson dünyâyı, Kıt’a Avrupa’sına eklemleyen bir oluşumdur. Aktörleri de ulusdevletlerdir. İçeriğinde derin çelişkileri barındırır. Türkiye bu oluşumun en aykırı unsurudur. Birincil çelişki bizzat sert çekirdeğin içinde yatar. Bu, hegemonik gücünü kaybeden Birleşik Krallık ile onu devralan ABD arasındadır. Hegemonik bir gücün tahtını bir diğerine terk etmesi, bir zorunluluk olsa da, tahmin edilebilir ki “güle oynaya” olmayacaktır. Hatırdan çıkarılmaması gereken diğer bir husus, ABD’nin varlığını, bir zamanlar nüfuzu ve ağır vergilerinin ağırlığı altında yaşadığı Birleşik Krallık’tan bağımsızlık elde etmesine borçlu olmasıdır.
NATO’nun ikinci çelişkisi, aralarında târihsel husûmet bulunan Fransa ve Almanya gibi iki Kıt’a Avrupası gücünü eş anlı baskılayarak kurulmuş olmasıdır. Zâten Birleşik Krallığın ABD ile Anglosakson sert çekirdekte buluşmayı ona hazmettiren unsur da, Ada Avrupası olarak, yanına Benelüks devletlerini de alarak Kıt’a Avrupası’na koyduğu bu üstençci mesâfedir.
Diğer çelişkiler, siyâsal kültürel gelenekleri hayli farklı olan İspanya, İtalya, Portekiz, Yunanistan vb Akdenizli devletlerinin varlığında yatar. Bu coğrafyada, içinde Opus Dei, P2 Locası ,Gladio gibi zaman içinde NATO’nun en kirli yapılarının yığıldığı ve faşizan operasyonlarını yürüttüğü, bir “gri” alana dönüşmüştür.
Türkiye ise NATO’nun en aykırı varlığıdır. Bir defâ Hristiyan ortak paydanın dışındadır. Bir Batı paktı olan NATO’nun en “Doğulu” ve tek Müslüman unsurudur. Doğulu olsa da Batılı olmaya azmetmiş bu aykırı devlet Gri NATO’ya dahil edilmişti.
NATO’nun bir “askerî” yapı olduğu âşikârdır. Bu, NATO’nun merkezde yer alan, belki de ana sütunu idi. Askerî sütunu destekleyen ikinci sütun ise anti-komünizm odaklı “ideolojik” sütundur. Zâten yapının içinde yer alan bütün çelişkileri, fay hatlarını etkisizleştiren de odur. Diğer iki sütun, “siyâsal” ve “ekonomik“ sütunlar diğerlerine göre hayli bodur kalmaktadır.
Ama NATO’nun kuruluş aşamalarını esasta tamamlayan Varşova Paktı’nın kuruluşudur. Analitik bakış ile bunun anlaşılabilmesi mümkün değildir. Burada diyalektik bakışa ihtiyaç var. NATO’yu esasta var eden, daha sonra kurulacak olan Varşova Paktı’dır. Şöyle de ifâde edebiliriz: NATO aslında Varşova Paktı’nın kurulduğu gün kurulmuş oldu. Bu değerlendirmeyi biraz daha ilerletecek olursak, Varşova Paktı’nın yıkıldığı 1990’lar, NATO’nun zaferi gibi agılansa da aslında NATO’nun da, yıkılmasa da onu boşluğa düşüren ağır bir sarsıntı geçirmesine, aşınmasına işâret eden bir olgudur. 1990’ların, bizzat Kıt’a Avrupası’nın üzerindeki Anglosakson baskıyı hafifletmek için kurulmuş olan AB’nin yıldızının parladığı bir devir olması tesâdüf değildir. Trump devrinde en fazla vurgulanan husûsun NATO’nun işe yaramazlığı olduğu dikkâtten kaçmamalıdır.
Şimdi toplantıdan çıkan bildirine bir bakalım. En kaba değerlendirmeyle bu, NATO’nun küreselleştirilmeye çalışıldığı bir metin olarak tezâhür ediyor. NATO’nun iklim, karbon salınımı, uzay ve sibernetik açılımlar kazanması isteniyor. Ayrıca, askerî harcamaların arttırılmasından, yoğun silahlanmalardan dem vuruluyor ve Asya ve Afrika açılımlarından bahsediliyor. Temenniler, içi boş, iri iri bir sürü lâf.. Soğuk Savaş refleksleri harekete geçirilmek isteniyor. Ama nâfile ..İdeolojik sütunun yerinde yeller esiyor. “Light” bir otokratiklik- demokratiklik farkı vurgusu NATO’ya ideolojik bir getiri sağlamıyor. Askerî yapıların güçlendirilmesi..Evet ama kime karşı, ne için? Belli değil. Çin ilk defâ odağa alınıyor. Ama burada coğrafya kayıyor. Atlantik aklını Pasifik aklının, Avrupa aklını Asya aklının yerine koymak o kadar kolay mı? Biraz da ironi yapalım.. Macar askerlerini Afganistan’da tahayyül edebiliyor musunuz? Kapitalizmin ultra modellerinin laboratuarına dönüşmüş olan Çin bir ideolojik düşman olabilir mi? Mesele otokratiklik ise, İran ile yakınlaşmanın esbab-ı mûcibesi ne ola ki? Suudlarla sızlanarak da olsa yakınlığın devâm ettirilmesi, Tâlibân ile iş tutmak ne mânâya gelmektedir ?
NATO, II.Genel Savaş sonrası ekonomik gücü elinde tutan ABD’nin liderliğinde, Dolar’ın gücü ve baskısı ile kuruldu. Bugün karşımızda ekonomik kriz yaşayan, sahte rakamlarla baskılan bir enflasyona ve ağır işsizlik rakamlarına mâruz kalan, Çin karşısında ağır ekonomik ve teknolojik kayıplardan muzdarip, alt yapısı eskimiş, kamuoyu kutuplaşmış bir ABD var. Başının çâresine bakmaya çalışan ve gerek Rusya, gerek Çin ile belâ istemeyen, kendi açılımlarının peşinde yaşlı bir Avrupa var. Birleşik Krallık ikili hesaplarını yapıyor. ABD son bir hamle peşinde.. Nâfile.. Târihin çarkları geriye doğru çalışmıyor. Flû bir vizyon…Bir söylem.. İçi boş… NATO, ölmüş, ağlayanı yok..
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019