Taha Akyol
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, Taha Akyol’a konuştu.
İHM kararları bağlayıcı mıdır?
Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra insan haklarının korunması, sadece milli hukukların konusu olmaktan çıkıp evrensel karakter almış, milletlerarası hukukun da koruması altına alınmıştır. Avrupa Konseyi bünyesinde 4 Kasım 1950’de imzalanan “İnsan Hakları ve Temel Hürriyetlerin Korunmasına İlişkin Sözleşme” (AİHS), bunun en önde gelen örneğidir.
Türkiye, bu Sözleşmeye baştan itibaren katılmış, Sözleşmenin kurduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) bireysel başvuru hakkını 1987, AİHM kararlarının bağlayıcılığını da 1989 yılında kabul etmiştir. Dolayısıyla AİHM kararlarının bağlayıcılığının kabulü, Türkiye bakımından uyulması zorunlu bir milletlerarası taahhüttür. 2004 Anayasa değişikliği ile bu yükümlülük, iç hukuk bakımından da teyid edilmiştir.
Bu değişiklikle 90. maddeye eklenen cümleye göre, “Usulüne göre yürürlüğe giren milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.”
Dolayısıyla AİHM kararlarının bağlayıcılığı konusunda bir tereddüt olmaması gerekir. İhtilaf, bağlayıcılık kavramına atfedilen farklı anlamlardan doğmaktadır. Bir görüşe göre, bağlayıcılığın tek hukukî sonucu, ihlâlin tespit edildiği davanın yeniden görülmesidir.
Ancak yerel mahkeme, ilk kararını değiştirebileceği gibi, bunda ısrar da edebilir. Benim de katıldığım ikinci görüşe göre ise kararın bağlayıcılığının anlamı, AİHM kararında tespit edilen hak ihlâlinin tümüyle giderilmesidir.
YAPTIRIMLAR VAR
‘AİHM kararları bizi bağlamaz’ diye devam edersek ne olur?
“AİHM kararları bizi bağlamaz.” görüşünde ısrar edildiği ve ihlâl giderilmediği takdirde, Sözleşmenin 46. maddesi gereğince, Mahkemenin kesinleşmiş kararı, infazını denetleyecek olan Bakanlar Komitesi’ne gönderilir.
Elbette ne AİHM’nin ne Bakanlar Komitesi’nin elinde kararın cebren infazını sağlayacak bir araç vardır. Avrupa Konseyinin en yüksek siyasal karar organı olan Bakanlar Komitesi de siyasal bir organdır ve uygulayabileceği müeyyideler de ancak siyasal nitelikte olabilir. Ancak bunlar, durumun vahametine göre Avrupa Konseyi üyeliğinden geçici çıkarma veya tamamen çıkarma gibi çok ağır müeyyideler olabilir.
Türk yetkililerin, “Türkiye Avrupa için çok önemli bir ülkedir. Komite nasıl olsa bize böyle bir müeyyide uygulamaz.” kolaycılığına kapılmamaları gerekir. Türkiye Avrupa için önemli olduğu kadar, Avrupa da Türkiye için önemlidir. Bakanlar Komitesi’nin Avrupa Konseyi’nin ruhunu temsil eden AİHS’nin sistemli ihlâline karşı sessiz kalması da beklenemez.
MİLLİ EGEMENLİK VE AİHM
AİHM kararlarını bağlayıcılığını savunmanın milli egemenlik ve milli bağımsızlığa aykırı olduğunu, bunun milli egemenliğin yargı yetkisinin uluslararası bir yargıya devretmek olduğunu söyleyenler var. Ne dersiniz?
Bu iddialar tamamen temelsiz ve gerçek dışıdır. AİHM’nin denetim yetkisinin kabulü, hiçbir şekilde, milli egemenliğin ve yargı yetkisinin milletlerarası bir kuruluşa devredildiği anlamına gelmez. Bildiğim kadarıyla hiçbir ciddi hukukçu böyle bir iddiada bulunmamıştır.
Gerçekten AİHM, milli yargı mercilerinin üstünde bir üst temyiz mercii değildir. AİHM’nin ihtilaf konusunda milli yargı mercilerinin yerine geçip kesin karar verme gibi bir yetkisi yoktur. AİHM’nin yetkisi, bu işlemle Sözleşmenin ihlâl edilmiş olup olmadığını tespitten ibarettir. İhlâli gidermek, milli mercilerin görevidir. Bu anlamda AİHM denetiminin “ikincil” nitelikte olduğu konusunda da bir tereddüt yoktur.
Öte yandan AİHS’yi imzalamış ve AİHM kararlarının bağlayıcı etkisini kendi serbest iradesiyle kabul etmiş bir üye devletin, ihlâli giderme yolunda hukukî bir yükümlülüğü olduğu da açık bir gerçektir. Tüm Avrupa Konseyi üyesi devletler, bu denetimi kabul etmekle, milli egemenliklerini veya yargı yetkisini devretmiş olduklarını düşünmemişlerdir.
Öte yandan AİHM’nin Türkiye aleyhindeki bazı son kararlarında AİHS’nin 18. maddesine atıfta bulunmuş olmasını, Mahkemenin siyasallaştığı, Türkiye aleyhinde siyasi projelere alet olduğu şeklinde yorumlamak da, tamamen temelsiz bir iddiadır.
AİHS’nin 18. maddesine göre, “Anılan hak ve özgürlüklere bu Sözleşme hükümleri ile izin verilen kısıtlamalar öngörüldükleri amaç dışında uygulanamaz.” Burada kastedilenin, kısıtlamaların “siyasi” amaçlarla kullanılması olduğu açıktır.
AİHM’nin elbette, bu açık hükme dayanarak, kanıtlar böyle bir durumun varlığını gösterdiği takdirde, bu tür bir tespitte bulunma yetkisi vardır. Bunu, Mahkemenin, adeta bir siyasi komplonun aleti haline gelmesi şeklinde nitelendirmek, akıl ve insafla bağdaşamaz.
ANAYASA 90. MADDE
Anayasa’nın 90 maddesinde 2004’te yapılan “uluslararası anlaşmaların üstünlüğü” fıkrasının anlamı nedir?
Anayasanın 90. maddesinde 2004 yılında yapılan değişiklik, insan haklarının korunması açısından bir devrim niteliğindedir. Gerçekten bu, Anayasanın Cumhuriyetin değiştirilemez nitelikleri arasında saydığı “insan haklarına saygılı devlet” olmanın da bir gereği sayılabilir.
Bu hükmün, sadece norm uyuşmazlıklarını konu aldığı, AİHM kararlarının uygulanması sorunu ile ilgisi bulunmadığı iddiası da, geçerlilikten tamamen yoksundur. AİHM kararları AİHS hükümlerini yorumlayan, aydınlatan, somutlaştıran kararlardır. Bu itibarla AİHS hükümleri ile AİHM kararları bir bütün teşkil eder. AİHM kararlarının nazara alınmaması, AİHS hükümlerinin nazara alınmamasıyla aynı şeydir.
Anayasa hükmünde değinilen uyuşmazlıkların esas itibarıyla yargı kararları alanında çıkacağı açıktır. Bu konuda Türk yargı mercileri maalesef 2004 yılından bu yana tutarlı bir tutum izlememişlerdir. Bazı mahkemeler Anayasanın bu emrine uygun hareket ettikleri halde, bazıları çok tartışmalı gerekçelerle milli kanunu uygulamayı tercih etmişlerdir.
Oysa, bir uyuşmazlık halinde milletlerarası antlaşma hükmüne üstünlük tanımak, yani AİHM kararına uymakAnayasanın açık bir emridir. Bu hükme uymayan hâkimlerin bir disiplin suçu, hatta görevin kötüye kullanılması gibi daha ağır bir suç işledikleri söylenebilir.
KUVVETLER BİRLİĞİ
Bugünkü sistemde ‘kuvvetler ayrılığı’ ilkesi ne durumdadır?
Bugün Türkiye’de uygulanmakta olan sistem, bir kuvvetler ayrılığı değil, tam bir kuvvetler birliği sistemidir. Bütün yetkiler Cumhurbaşkanında toplanmış, yasama ve yargı denetimi tamamen etkisizleştirilmiştir.
Oysa fikir öncülüğünü Locke ve Montesquieu’nün yaptığı kuvvetler ayrılığı ilkesi, yaklaşık üç yüz yıldır anayasalcılık akımının özünü oluşturmuştur. Daha yakın dönemlerde İngiliz düşünürü Lord Acton’un çok veciz şekilde ifade ettiği gibi “İktidar ifsad eder (bozar) mutlak iktidar ise mutlak surette ifsad eder.”
Kuvvetlerin ayrılmadığı ve birbirlerini dengelemediği bir ülkede birey hak ve hürriyetlerinin korunması imkansızdır.
‘TARAFLI’ CUMHURBAŞKANI
“Cumhurbaşkanı siyaseten tarafsız değildir, taraftır; hukuken tarafsızdır” diyorlar. Siz ne diyorsunuz?
Bu iki kavramın pratikte ayırt edilmesi kolay değildir. Cumhurbaşkanının elbette bir siyasi görüşü olabilir. Ancak yetkilerini kullanırken mutlaka parti ayrımı gözetmeksizin, hukuka uygun davranmak zorundadır. Başkanlık sisteminde başkan, şüphesiz siyasi bir taraftır.
Ancak parlâmenter rejimlerde bu sorun, pratikte önemini kaybetmektedir. Çünkü bu sistemlerde Cumhurbaşkanı, yetkisiz ve sorumsuz, tamamen sembolik konumda olan bir kişidir ve hiçbir devlet yetkisini tek başına kullanamaz.
HSK İKTİDARA BAĞIMLI
Yargı bağımsızlığında yaşanan sorunların temel mekanizması nedir?
Yargının siyasal organlar karşısında bağımsızlığı, hükümet sistemi ne olursa olsun, hukuk devletinin dolayısıyla demokratik bir rejimin vazgeçilmez şartıdır. Yargı bağımsızlığının gerçek güvencesi ise hâkimlik teminatı, yani hâkimlerin atama, terfi, nakil, disiplin cezaları ve azil gibi özlük işlerinin, siyasal iktidardan bağımsız, özerk kurullar tarafından yürütülmesidir.
Meslekî kaderinin siyasal makamların takdirine bağlı olduğu bir hâkimin, kararlarında bağımsız ve tarafsız olabileceği tasavvur edilemez. Bu nedenle son on yıllarda Avrupa’nın iki önemli uzman hukuk kuruluşu olan Venedik Komisyonu ve Avrupa Hâkimleri Danışma Konseyi, bu konuda ayrıntılı raporlar yayınlamışlardır.
Bu raporların ortak noktası, hâkimlerin özlük işleri hakkında karar verecek olan yüksek yargı konseylerinin siyasal makamlardan tamamen bağımsız olmalarıdır. Bunun için de bu konseylerin üyelerinin çoğunluğunun veya hiç değilse önemli bir bölümünün, hâkimlerin kendi eşitleri arasından seçilmiş hâkimlerden oluşması tavsiye edilmiştir.
Türkiye’de HSK’nin 2017 Anayasa değişikliği öncesindeki yapısı, bu kriterlere büyük ölçüde uygundu; üyelerin büyük çoğunluğu, kendi eşitleri tarafından seçilmiş hâkimlerden oluşuyordu. Ancak 2017 değişikliği ile bu tablo tamamen tersine dönmüştür. Halen HSK’nin on üç üyesinden altısı doğrudan veya dolaylı olarak Cumhurbaşkanı, yedisi ise TBMM çoğunluğu tarafından seçilmektedir. Kurulda, kendi eşitleri tarafından seçilmiş tek bir hâkim üye dahi yoktur.
Böylece Kurul, tamamen siyasal iktidara bağımlı hale gelmiştir. HSK’nin yapısının siyasal rejimin niteliği üzerindeki belirleyici etkisi, göz ardı edilemez. HSK’ya hâkimiyet, tüm yargı organına hâkimiyet demektir. Çünkü iki Yüksek Mahkeme olan Yargıtay ve Danıştay’ın tüm üyeleri HSK tarafından seçilmektedir. Ayrıca HSK’ye hâkimiyet, diğer iki önemli anayasal organın, Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Seçim Kurulunun yapısını da siyasal iktidar lehine etkilemektedir.
REFORM: ALGI YÖNETİMİ
‘Reform’ deniliyor, ne bekliyorsunuz? Neden?
Adalet reformu vaatlerini ciddi ve samimi bulmadığımı çeşitli vesilelerle ifade etmiştim. Yargı alanında gerçek bir reform, ancak HSK’nin yapısının kökten değiştirilmesi ve bu Kurulun siyasal iktidar karşısında tamamen özerk ve bağımsız bir statüye kavuşturulması ile mümkün olabilir.
Mevcut iktidarın böyle keskin bir (U) dönüşü yapacağı kanısında değilim. Dolayısıyla yapılabilecek reformlar, ancak algı yönetimi amaçlı birtakım rötuşlarla sınırlı kalacaktır.
PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ
Parlamenter sisteme geçmeden bugünkü sistemin kuvvetler ayrılığına göre reforme edilmesi fikrine ne dersiniz?
Aynı nedenlerle bu önerileri de gerçekçi bulmuyorum. Başkanlık sisteminin demokratik bir versiyonunun dahi Türkiye’ye uygun bir hükümet sistemi olduğuna hiçbir zaman kani olmadım.
Bu sistemin nispeten başarılı şekilde işlediği tek ülke, çok kendine özgü tarihsel, sosyolojik ve kültürel özelliklere sahip olan ABD olmuştur. Onun dışında Latin Amerika ve Afrika örnekleri başarısızlıklarla doludur. Türkiye için tek gerçekçi çıkış yolu, gerçek bir parlâmenter rejime geçiş olacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
























































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2025
11.11.2025
9.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
31.10.2025
29.10.2025
28.10.2025