Tanıl Bora
Deresi suyu madencilikle zehirlenen, tarlası ormanı imha edilen, evi çatısı sele seylapa kapılan ve tabii depremde aç açıkta kalan vatandaşın dilinde, doğrudan ve sahici bir anlam kazanıyor bu söz: Gidecek başka yerimiz yok…
22 Nisan Dünya Günü’nün sloganı da bu: “Gidecek başka yerimiz yok.” (İngilizcesi: “There’s nowhere else to go.”) Bir de şu açılımı var: “Türümüzün yakın gelecekte iltica edebileceği başka bir yer yok.” Deresi siyanür akanların, sülfürik asit soluyanların feryadının, global ifadesi…
***
Ama sadece doğal çevresi cehenneme çevrilenler mi? Gidecek başka yerimiz yok, şöyle böyle 15 yıldır, herkesin dilinde. Devlet erkânı, iktidar mahfilleri kullanıyor. 2016’da TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi sıfatıyla Bilal Erdoğan, “15 Temmuz gösterdi ki bizim gidecek başka yerimiz yok,” demiş. Geçende, 25 Mart’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “sokak olaylarına” ateş püskürerek “birlik beraberlik” azarı çekerken, sözü “Bizim bu vatandan başka gidecek bir yerimiz yok”a vardırdı.
Gündelik vatanperverlik hamasetinde bol bol ve olur olmaz kullanılıyor. Hem mikro (yerel) hem makro vatanperverlik… 2017’de Akçaabat’ta Mobilyacı İşadamları Derneği’nin düzenlediği iftarın açış konuşmasında, “Bu şehir bizim ve gidecek başka yerimiz yok,” demeden duramamışlar mesela. Sivas Sanayi ve Ticaret Odası’nın bir toplantısında, “Sivas sevgilerini,” “Bizim gidecek başka bir yerimiz yok” düsturunu tekrarlayarak taçlandırmışlar. Futbol Federasyonu Başkan Vekili, 2018’de kazanılan bir milli maçtan sonra kalan maçlarda da galip gelmeyi amaçladıklarını belirtirken “Ne olursa olsun bu ülkenin evlatlarıyız. Gidecek başka yerimiz yok,” demiş. Sosyal medyada pestisitlerle ilgili canhıraş uyarılarda bulunan bir uzman, söz konusu olanın “geleceğimizi, çocuklarımızı, analarımızı koruma meselesi” olduğu ikazını aynı yere bağlamış: “Çünkü bu toprak bizim. Gidecek başka yerimiz yok.”
Ama tabii, asıl, muhaliflerin, rejimden memnuniyetsiz, endişeli olanların dilinde, bu söz. Jenerik argümantasyonu şöyle özetleyebiliriz: Hak ve özgürlükler gitgide daha fazla kısıtlanıyor; adaletsizlik hüküm sürüyor; hayat pahalılığı, yoksullaşma bunaltıyor; gençlerin gelecek umudu sönük –ama yılmayacağız, mücadele edeceğiz, değiştireceğiz– çünkü gidecek başka yerimiz yok. Buna benzer bir akıl yürütme zincirini, muhtelif beyanatlarda, televizyon münazaralarında, sosyal medyada, günlük sohbetlerde düzinelerce kere duymuş olduğunuza eminim. İktidarın tehdit&beka endişelerine hitap eden gidecek-başka-yerimiz-yok’u yerine; bir her şeye rağmen direncinin, bir bırakmıyoruz-vazgeçmiyoruz inadının gidecek-başka-yerimiz-yok’u …[1]
Bir de tabii göçmenlerle ilgili kalıp var. Sağdan sola, kâh yabancı düşmanı bir hınçla, kâh ‘hümaniter’ bir dille, herkes tekrarlıyor. Kabaca şöyle: Onlar bir felâketle karşılaştılar ve kaçtılar, ülkemize sığındılar… Ama bizim gidecek başka yerimiz yok.
***
Bir zamandır, memlekette sıradan-gündelik vatanseverlik söyleminin taşıyıcı sütunu, bu olmuş gibi görünüyor. “Vatanseverliğimiz”i, Gidecek-başka-yerimiz-yok vatanseverliği, diye tanımlayabilir miyiz?
***
Gidecek başka yerimiz yok… Kelime anlamından, derin bir çaresizlik sızıyor aslında. Gidebilsek giderdik, gidecek yerimiz olmadığı için mecbur buradayız, öyle mi? “Coğrafya kaderdir”in karamsar bir versiyonu mu yani, bu düstur? Tasavvufî “kahrı da hoştur” sadakatinin milliyetçi uyarlaması sayılabilir mi, bir ucundan?
Muhalif kullanımını düşünürsek; Tezer Özlü’nün “Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi” kahriyyesiyle selamlaşan bir trajik bilincin ifadesi mi? Âfete uğrayanın, kazazedenin imdat çığlığı, belki de oradan sürülmek istenenin hayır! narası?
***
Muhalifin Gidecek-başka-yerimiz-yok’unda, bir tür keyfe, bilinçdışı bir arzuya göz kırpan bir nüve bulabilir miyiz? Psikanalizi siyaset teorisine iyi yakıştıran Todd McGowan, solun hiçbir aidiyete sırtını yaslayamamakta bir keyif bulduğunu anlatıyor.[2] Aidiyetin kırılganlığını hatta (“herkesi kucaklamasının”) imkânsızlığını sezerek, onun anlamını bozmaktan alınan keyiftir bu: “Mevcut olmayandan duyulan keyif.”[3] Gidecek-başka-yerimiz-yok’a bu gözle bakarsak: sizi bir yuva olarak saracağını vaat eden yerde itilip kakılıyorsunuzdur, ‘resmiyette’ ait olduğumuz yerde emniyetiniz, hakkınız hukukunuz yoktur. Gidecek başka yerimiz yok - aslında burası da yok! Aidiyetiniz, aidiyetsizliğe indirgenmiştir. O zaman, bu sezgiyle gidecek-başka-yerimiz-yok dediğinizde, aslında bir ortak aidiyetsizlik bağını ‘kutluyor,’ veya işte, onun keyfini, bir imkânsızlığı, bir “düzenin” sınırını zorlamanın ve ifşa etmenin keyfini çıkarıyorsunuzdur... Aidiyeti kutlar, onurlandırırken, aslında aidiyetsizliğe selam veriyorsunuzdur. - Bulabilir miyiz, Gidecek başka yerimiz yok’da bu nüveyi?
Evet, gidecek başka yerimiz yok - aslında burası da yok! Gidilecek bir yer, gitmeye değer bir yer, özenilecek bir yer yapmak lâzım “bura”yı.
[1] Maalesef, diyeceğim, İsmet Özel’in 2001’de başlayan, 2008’de kitaplaşan konuşmalarının başlığı, bu ruh haline mükemmel yakışan slogandır: Toparlanın Gitmiyoruz. (Levent Gültekin, bu sloganı kendisinin icat ettiğini ileri sürer) Özel, gitmemeyi, terk etmemeyi, vazgeçmemeyi eylemcileştiren ve azimle yükleyen bu sloganı, topyekûn “gâvurlaşıyor” olmamıza karşı dillendiriyordu.
[2] Todd McGowan: Keyif: Sol ve Sağ. Çev. Erkal Ünal. Axis Yayınları, İstanbul 2025. Keyif kavramını, nargile keyfindeki veya “sizinle konuşmak çok keyifliydi”deki keyfe indirgemeyelim; bilinçdışı arzu anlamındaki psikanalitik kavramdan söz ediyoruz. Katlanılması ıstırap veren bir hazdır; “hazzın doruğu”na giden yoldaki yorucu, yıpratıcı olabilen uyarımdır.
[3] Agk., s. 50. Aidiyetsizlik, orada, "bütünü tanımlayan zorunlu bir boşluk” işlevi görür. (agk., s. 182.)
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.07.2025
29.06.2025
29.05.2025
10.05.2025
22.04.2025
9.04.2025
7.03.2025
5.02.2025
23.01.2025
9.01.2025