Tanıl Bora

Tanıl Bora
Tanıl Bora
Tüm Yazıları
Ahlâki Üstünlük
5.09.2025
197

CHP genel başkanı, 19 Mart darbesinden beri, ahlâkî üstünlük mesajı veriyor. Hemen her mitinginde, her beyanatında işitiyoruz bunu: “Ahlâkî üstünlük bizde,” “Ahlâkî üstünlük bizdedir,” “Ahlâkî üstünlük bu meydanda,” “Ahlâkî üstünlük kimde görüyor musun Erdoğan?” “Ahlâkî üstünlüğü olmayanların çoğunluk enerjisinden korkmaları normaldir."

Bir de bu üstünlüğü korumaktan söz ediyor: “Bir avuç muhterise karşı haklılığımızla ahlaki üstünlüğü elde tutarak…” “Yol haritamız, ahlâkî üstünlük zeminini korumak”... Ahlâkî üstünlük zeminini, meşruiyet zemini olarak koyuyor böylece.

Ahlâkî üstünlük iddiasında haksız değil, Özgür Özel. En azından siyasî hasımlarına nazaran,.. Ki o ahlâk ölçüsü pek yüksek bir çıta değil.

***

Ahlâkî üstünlük kavramı üzerine düşünelim biraz.

Psikolojik üstünlüğe yakın bir yanı var. Aslında daha çok meşhur ve muhterem hegemonya kavramına yakın bir yanı var. Değerlere, ilkelere, ülkülere dayalı bir üstünlük duygusudur ahlâkî üstünlük; ve bu duygunun, -illa kabul ettirilmese bile-, hasımların ve ağyarın üzerine 'salınmasını,' onları etkilemesini anlatır.

Ahlâkî üstünlük, başka cinsten bir üstünlüğe meydan okumayı imâ eder. Gücün üstünlüğüne, zorun üstünlüğüne, iktidarın üstünlüğüne karşı, başka türden bir üstünlük iddiasıdır...

"Haklıyız kazanacağız," ahlâkî üstünlük iddiasının has sloganıdır. Tarihsel haklılık imanına ve itimadına dayanır; "uzun vade"den daha uzun menzilli, ezelî bir gelecek duygusuyla, tükenmez bir umutla soluk alır.

"Galip sayılır bu yolda mağlup" hissini taşır, neticeden önce gidiş yolundan alacağı puana bakar.

***

Bildiğim kadarıyla, modern zamanlarda ilkin sosyolojinin atalarından Durkheim kullanmış bu kavramı. "Şeylerin yasasını değiştiremeyiz fakat düşünerek, düşüncemizle onları kendimize mal ederek, özgürleşebiliriz" fikrine dayanarak, "refleksiyonun/tefekkürün egemenliği" demek olan demokrasinin ahlâkî üstünlüğünden söz etmiş.

Daha yakın zamanlarda ahlâkî üstünlüğün sağ siyaset tarafından gasp girişiminin örneği, Ahlâkî Çoğunluk hareketidir. ABD’de 1970’lerin sonunda gelişen bu hareket, zaten ahlâken üstün olan muhafazakâr Hıristiyanların, sessiz çoğunluğu temsil ettiği inancının bayrağını taşıyordu. Bütün dünyada, Türkiye'de de, sağ, zımnen ahlâkî üstünlük iddiasını barındıran bu bu sessiz çoğunluk imgesinin meftunudur.

***

Ahlâkî üstünlüğün, solun ciddi bir meselesi olduğunu düşünüyorum. Meşhur tabirle "CHP'nin solundaki solu" kastediyorum. (Ama biliyorsunuz, 'isteseniz de istemeseniz de,' o sol da CHP'yle öyle veya böyle alış verişlidir.)

İhtiyar -ve can çekişen- dünya, solun sahiden, bilfiil, açık seçik ahlâkî üstünlüğünün var olduğu bir devri yaşadı. Yurtta ve cihanda... Eşitliğin muteber bir değer olması, gerçekleştirilemese bile en azından suretâ hürmet görmesi, solun ahlâkî üstünlüğünün bir fenomeniydi. Emeğin değer sayılması, hakeza öyle... Kısa çöpün hakkının, piyasa filmlerinde bile göz yaşartan romantik öğe olarak iş yapması, solun ahlâkî üstünlüğünün bir nişanesiydi. (Kemal Sunal filmlerini, Sadri Alışık repliklerini düşünün.) Özgürleşmenin bir şeylerden azat olmaktan öte bir şeylere doğru serbestî kazanmak anlamına alınması, solun ahlâkî üstünlüğünün bir rüknüydü. "Başka türlü bir şey" coşkusu, şimdi-böyle olduğumuzdan başka bir şey olabiliriz açıklığı, solun ahlâkî üstünlüğünün bir kazanımıydı. Geniş, geniş dünya hevesini, aklın fikrin geniş ufkunu, temsil etme gücü, solun ahlâkî üstünlüğünün bir alâmetiydi.

Şimdi, sol, minesi solmuş halde, o üstünlüğün hatırasını temsil ediyor - ve yeniden üretiyor. Öyle olunca da, ahlâkî üstünlük zehabı, bir kibir belirtisi olarak tecrübe ediliyor.[1] Ahlâkî  üstünlük, başkalaşıp, üstünlük taslamaya dönüşüyor. Bir sav, bir fikir ortaya koymaya hacet duymadan, kendine bakmadan, kendi üzerine düşünmeden, bir kendinden eminlik replikası halini alabiliyor.

***

Özgür Özel'in ahlâkî üstünlüğü zikredip durması, o bakımdan, "anketlerde birinci partiyiz" mantrasından daha önemlidir – en geniş, gevşek tanımıyla sol açısından...

Belediyelere yapılan operasyonları haklı bulup bulmamanın falan çok ötesinde bir ahlâktan söz ediyorum. Değerler, ilkeler, ülküler anlamında ve değerleri, ilkeleri, ülküleri esas almak anlamında ahlâktan... ve o anlamda ahlâkın üstünlüğünden...

Özgür Özel'in ahlâkî üstünlüğü elde tutmaktan, korumaktan söz etmesi de önemli. Zira ne olduğumuzdan, kimliğimizden, halihazır kendiliğimizden ibaret ve onunla kaim bir ahlâkın üstünlüğünü değil, yapıp ettiklerimize bağlı, sürekli yeniden kurulan ve sınanan bir ahlâkın üstünlüğünü imâ ediyor. Bizatihi, solu sağdan ayırt eden bir ahlâk ölçüsü...

Meselenin dibinde, zamanımızda hukukun üstünlüğü misali, ahlâkın üstünlüğünün de topyekûn erozyona uğramış olması yatmıyor mu? Ahlâkî olanı yeniden tesis etmek, bir eşitlik ahlâkı, bir direniş ahlâkı, bir umut ahlâkı kurmak... Bir  ‘büyük’ ahlâk değil de, Minima Moralia. Ahlâkçılık değil de, ahlâkî tavır…


[1] Erdoğan Özmen’in “sol kibir” üzerine yazdıklarını hatırlayalım: Erdoğan Özmen “sol kibir”

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar