Tayfun Atay
“Hangi İslam/Gerçek İslam?” başlıklı önceki yazımın yayımlandığı gün T24 Yayın Yönetmeni Doğan Akın’ın “Hocam, bugünkü yazınız vesilesiyle…” notu düşülmüş mesajı geldi telefonuma; mesaja eklenmiş, “İslamîlik Endeksi sıralamasında ilk 40’ta hiç Müslüman ülke yok” haberiyle birlikte…
Sanırım haberdarsınızdır ama ben yine de kısa bir özet geçeyim: 2010 yılından bu yana ABD’nin George Washington Üniversitesi’nde gerçekleştirilen “İslam Ülkeleri Ne Kadar İslamî?” sorusunun “kışkırtıcı” cevabını bulabilmek için yapılan araştırmaya dayalı endekste “keyfiyet” bu sene de değişmedi.
Ve keyfiyet, Müslümanların keyfini kaçıracak cinsten…
Çünkü 153 dünya ülkesinin yer aldığı listede ilk 40’ta bir tane bile Müslüman ülke yok!
Şu tesadüfe bakın ki verilerine ulaşılabilmiş olup listede yer alan Müslüman ülke sayısı da 40 ve dediğimiz gibi, bunların hiçbiri ilk 40’a girememiş.
Yani, kırk küp, kırkının da kulpu kırık küp!..
“Yeni Türkiye" ilk 100'de!
Ayrıca ilk 40’ta olamayan 40 Müslüman ülkeden ikisi de en sonda… Bizim dinbaz iktidarın sıkı kankalık ilişkisi içinde olduğu Sudan, sondan ikinci olarak 152’nci sırada…
Independent-Türkçe’de Muhammed Esen imzası ile pazar günü yer alan haberdenanlaşıldığı üzere, “en İslamî Müslüman ülke", 45’inci sıradaki Birleşik Arap Emirlikleri. Arnavutluk, Malezya ve Katar da ilk 50’deler…
Peki, AKP’nin “Yeni Türkiye”si kaçıncı sırada?..
Muazzam bir performansla, “Maşallah”ları hak edecek şekilde 95’inci sıraya kurulmuş “Saray İslamı”yla maruf Erdoğan Türkiye’si…
Yaşasın, alkış, temaşa, temaşa, temaşa!..
"Dâr'ül-Harb" ilk 10'da!
Peki, ilk sıralarda hangi ülkeler var?..
Aman Allah’ım, “Dâr’ül-Harb” almış başını gitmiş, “İslamlık”ta tozunu atmış ortalığın!..
Müslüman vatandaşlarına yönelik ırkçı katliam karşısında İslamofobik motif ve motivasyonları darmadağın eden insani duruşuyla tüm dünyanın takdirini toplayan Jacinda Ardern başbakanlığında Yeni Zelanda, İslamîlik Endeksi’nin zirvesinde… (Üstelik bu, yeni de değil; 2017'de de zirvedeymiş o.)
İlk 10’da gayrı-Müslim ülkeler, İslami normları, beklentileri, idealleri karşılama yetkinlikleriyle Yeni Zelanda’nın ardından şöyle sıralanıyor: İsveç, Hollanda, İzlanda, İsviçre, İrlanda, Danimarka, Kanada, Avustralya, Norveç.
100 yıldır değişmeyen tablo
İslamîlik Endeksi’nde Kur’an ayetleri ile Peygamber sünneti referans alınarak "ekonomi", "hukuk-yönetişim", "insan hakları" ve "uluslararası hukuk" şeklinde dört ana başlık çerçevesinde ülkelerin durumu İslamî mihenge vuruluyor.
Ve sonuçta “Diyar-ı Küffar”, İslam’ın nurlu ufuklarına açılmış gidiyor!..
Aslında biliyoruz ki bu yeni de değil! Mehmet Akif’in 1914 yılında Teşkilat-ı Mahsusa adına Berlin’e gidip döndükten sonra Avrupa’yı nasıl bulduğunu soranlara verdiği cevabı kim unutabilir:
“İşleri var bizim dinimiz gibi, dinleri var bizim işimiz gibi…”
(Benzer bir ifade, İslam’da modernist eğilimin öncülerinden Mısırlı Muhammed Abduh’a referansla da şöyledir: “Batı’ya gittim, İslam’ı gördüm, ama Müslüman yoktu. Doğu’ya döndüm, Müslümanları gördüm, ama İslam yoktu.”)
100 yıldır değişen bir şey yok demek ki... Hâlâ gayrı-Müslim dünyanın işleri ve işleyişi, “İslamî ideal”le olabildiğine uyumlu/uyarlı.
Bu ideali hayata geçirmede, dillerinden “din-i İslam” düşmese de işlerinde bir arpa boyu yol kat edememiş Müslüman alemine ise yine yüz yıl önce Akif’in dilinden, onun abide eseri Safahat’ta yer alan şu dizelerle serzenişte bulunmaktan başka yapacak bir şey yok:
"Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile
Alem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nafile
Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir
Müslümanlık bilmem amma galiba göklerdedir”
Kadın imamlarıyla Danimarka ilk 10’da!
Şimdi demek ki bir bakıma önceki yazımızın başlığındaki sorunun cevabını da bulmuş oluyoruz: Hangi İslam mı?.. İslamofobik caninin katlettiği Müslüman vatandaşlarına atfen, “Biz biriz; onlar biziz” diyen, böylece “ötekileştirme”nin belini kıran Jacinda Ardern’in yönetiminde “Yeni-Zelanda İslam’ı”.
Kadın-erkek ayrımcılığına dayalı ataerkil cami düzenlenimini cesaretle aşarak ilk kadın imam, vaiz ve müezzinleri karşımıza çıkaran Mariam Camisi’ne ev sahipliği yapan “Danimarka İslam’ı”.
İşlerliğe soktuğum bu “Yeni-Zelanda İslam’ı”, “Danimarka İslam’ı” tabirleri, kendi akademik çalışma serüvenim doğrultusunda aslında bana hiç yabancı değil. Tâ 1994 yılında yayımlanmış olan, Nakşibendi şeyhi Nazım Kıbrısî’nin Londra-merkezli olarak Britanya’da faaliyet gösteren tarikat çevresine ilişkin tez çalışmamda kullandığım “Britanya (İngiliz) İslam’ı” tabiri var mesela (tezin Türkçe kitap hali için bkz. Batı’da Bir Nakşi Cemaati: Şeyh Nâzım Kıbrısî Örneği, Berfin Yayınları [2. Baskı], 2011).
"Britanya İslam'ı" tabirini kullanma sebebim, söz konusu topluluk üzerine araştırma yaparken gözlemlediğim bir olgu... Şöyle ki Londra’da karşıma çıkan ve kozmopolit bir etno-kültürel art alana sahip bu mistik-sufi oluşum, kendi içinde alt-gruplara ayrılmıştı. Ve Batılı (mühtedi) müritler, Britanya kökenlilerin öncülüğünde oluşturdukları alt-grup çerçevesinde Türkiye, Kıbrıs, Hint-Pakistan ya da Arap kökenli göçmen müritleri mümkün mertebe kendi grup faaliyetleri dışında tutmak istemekteydiler.
Bu tutum, “kültür” temelinde açıklanmaktaydı.
Çünkü Şeyh Nazım’ın ustalıklı “irşat” faaliyeti doğrultusunda esasen mistik-tasavvufi hassasiyetle İslam’a geçiş yapmış Batılıları, aynı tarikat yapısı içindeki göçmen Müslümanların adap ve muaşeret (görgü) bakımından farklı, aykırı, “ters” tavır ve davranışları “İslam dairesi”ne girdiklerine bin pişman etmekteydi.
O yüzden kendi etkilendikleri (tasavvufi) yönde ve sosyo-kültürel altyapılarıyla uyarlı bir “Britanya İslam’ı” geliştirme çabasına girişmişlerdi.
Kadın tesettürlü, erkek baldırı çıplak!
Bu girişimlerini açıklama yolunda İskoç kökenli kıdemli bir mürit şöyle demekteydi:
“Biz Müslüman olup birkaç tanıdığımızı da bu çevrenin içine çekmeye çalışırken, İslam’ın televizyon ekranlarında veya bu ülkede göçmenlere hitap eden bazı camilerdekinden farklı bir resmini görecekleri vaadinde bulunuyoruz. Ancak tam aksi yönde onlar, Şeyh Nazım’ın Doğu kökenli göçmen müritleriyle karşı karşıya geldiklerinde televizyon ekranlarındaki görüntülerin benzerleriyle karşılaşıyorlar: Karaçi, İsfahan, Tahran, Kahire ve daha pek çok yerde öfke kusan, tehditkâr bakışlarıyla korku saçan fanatik kitleler…”
Bununla aynı doğrultuda bir başka gözlem olarak da bana “Doğu”lu Müslümanların tesettür konusundaki cinsiyetçi iki yüzlülüklerini deşifre eden şu değerlendirmede bulunmuştu: “Mesela burada Oxford Street veya Bayswater’da sık sık görebilirsiniz; bir Arap kadın tepeden tırnağa çarşafla örtülü ve sadece gözleri açık şekilde yanında erkeği ile yürür. Ama erkek, üzerinde tişört, bacaklarında şort, kafası da açık halde sere serpe vaziyettedir. Halbuki belli ölçülerde tesettür, erkeğe de emredilmiştir.”
İktidarın adını “İslam” koydunuz!
İşte böyle olunca Müslümanlığınız, ilk 40’ta yoksunuz!..
İstediğiniz kadar imam-hatip açın, Kur’an kurslarına 4-6 yaş arası 150 bin tüyü bitmemiş çocuğu doldurun; okullara Kur’an, Siyer, akait-ahlâk dersi koyun; dinî tedris ve telkini anaokullarına kadar indirin…
Yine de İslam’dan sınıfta kalıyorsunuz!..
Kalırsınız. Dindar değil “dinbaz”sınız çünkü.
Köylü kurnazlığının adını “İslam” koydunuz!
Kasaba tüccarlığının adını “İslam” koydunuz!
Atatürk, Cumhuriyet, laiklik düşmanlığının adını “İslam” koydunuz!
Gazeteci, sanatçı, akademisyen tutsaklığının adını “İslam” koydunuz!
Kutuplaştırmanın, çatıştırmanın, husumetin, muhalif herkesi cadılaştırıp “fetöleştirme”nin adını “İslam” koydunuz!
Kısacası, iktidarın adını “İslam” koydunuz!...
O yüzden ne kadar dövünseniz az, 85’inci sıradaki Suudi Arabistan’ın altında 95’inci sıradasınız…
Ve ne kadar övünseniz az…
125’inci sıradaki İran’ın üzerinde 95’inci sıradasınız!..
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
27.01.2020
23.01.2020
9.01.2020
7.01.2020
5.01.2020
31.12.2019
26.12.2019
22.12.2019
12.12.2019