Ufuk COŞKUN
Toplum bu sistemlerde eğitim kurumları aracılığıyla değiştirilmek istenir. Mevcut egemen ideolojisine bağlılık ve itaat buralarda aşılanmaya çalışılır. Rejim şüphesiz bunu, yürürlüğe soktuğu kanunlar marifetiyle gerçekleştirmeye çalışır.
Eğitim kurumları sadece öğretim yapan bilim ve sanat üreten mekânlar olmak yerine kurumsallaşan milliyetçilik anlayışının içselleştirildiği ve resmi ideolojinin sorgulanmadan, eleştirilmeden aşılandığı birer ideolojik aygıtlara dönüştürülür. Bu bakımdan ulus devletler için “okul”, istenilen insan tipini yetiştirmenin, kendi ifadeleriyle “yaratmanın” en etkili araçlarından birisi konumundadır.
Toplum bu sistemlerde eğitim kurumları aracılığıyla değiştirilmek istenir. Mevcut egemen ideolojisine bağlılık ve itaat buralarda aşılanmaya çalışılır. Rejim şüphesiz bunu, yürürlüğe soktuğu kanunlar marifetiyle gerçekleştirmeye çalışır.
1920’li yıllarda dünyada egemen olan siyasî görüşler; milliyetçilik, ulusçuluk ya da nasyonalizmdi. Milliyetçilik bu yıllarda dünyaya şekil veren en önemli siyasî görüşlerden birisiydi. Siyasî haritalar neredeyse ulusçuluk akımıyla belirleniyordu. Ulus devlet inşa etme süreçlerinin yoğun bir biçimde yaşandığı böylesi bir dönemde doğal olarak, ulus egemenliği/millî egemenlik, vatanseverlik, ordu-millet bütünlüğü, devletin kutsallığı gibi kavramlar öne çıkacaktı. Çünkü gerek dünyadaki gelişmeler gerekse hayatın akışı bu yöndeydi. Dönemin ulus devletçi sistemlerine bakıldığında resmi ideolojilerine bağlı, itaatkâr, uysal ve tek-tip vatandaş oluşturma yönünde ciddi mekanizmalar geliştirdiklerini görüyoruz. Bununla kurdukları rejimleri sorgulanamaz bir şekilde yürütmek gibi bir gaye taşıdıkları açıkça biliniyor. Bu bakımdan modern ulus devletlerde “eğitim ve ideolojinin” birbirinden ayrılmaz iki kavram olduğu bilinen bir gerçektir. Çünkü ulus devletler, egemen resmi ideolojilerini toplumun tüm kesimlerine yaymayı “okullar” aracılığıyla gerçekleştirmeye çalışır.
Eğitimde paternalist zihniyet
Modern ulus devletlerde eğitim, ideolojik endoktrinasyon kurumu olarak işlev görür. Bu sistemlerde resmi ideolojinin bireye daha küçük yaşlardan itibaren kazandırılması gerekmektedir. Bu bakımdan çocuk eğitimine “paternalist” bir zihniyetle yaklaşılır. Ders kitapları bu yaklaşımla hazırlanır. Eğitim kurumları sadece öğretim yapan bilim ve sanat üreten mekânlar olmak yerine kurumsallaşan milliyetçilik anlayışının içselleştirildiği ve resmi ideolojinin sorgulanmadan, eleştirilmeden aşılandığı birer ideolojik aygıtlara dönüştürülür. Bu bakımdan ulus devletler için “okul”, istenilen insan tipini yetiştirmenin, kendi ifadeleriyle “yaratmanın” en etkili araçlarından birisi konumundadır. Toplum bu sistemlerde eğitim kurumları aracılığıyla değiştirilmek istenir. Mevcut egemen ideolojisine bağlılık ve itaat buralarda aşılanmaya çalışılır. Şüphesiz bunu, yürürlüğe soktuğu kanunlar marifetiyle gerçekleştirmeye çalışır.
Yeni bir ulus yaratma sürecinde eğitim ve eğitim kurumlarının, özellikle ulus egemenliği/millî egemenlik, vatanseverlik, ordu-millet bütünlüğü ve devletin kutsallığı gibi kavramlar üzerinden dizayn edildiğini görmekteyiz. Böylesi bir anlayışta kuşkusuz değişim, yenilik ve yeni değer kalıpları her zaman bir tehdit olarak algılanır ve bu egemen ideoloji tarafından sürekli dışlanır. Daha çok devletin kutsallığı bilinciyle hareket eden, devleti koruyup kollayan, ona bağlı ve bağımlı itaatkâr vatandaşlar yetiştirme yolu benimsenir. Bu bakımdan örneğin Türkiye’de iyi okul eğitimi almış bir bireyin hâkim ideolojinin ve bürokratik kesimin menfaatine olacak türden düşünce alışkanlıkları geliştirmesinin bir nedeni de eğitimin daha çok ulus devletçi bir zihniyetle kurgulanmış olmasıdır. Bunun böyle olmasının bir başka nedeni de devletin güçlü ve etkili bir mekanizma olarak varlığının devam ettirilmek istenmesidir. Çünkü bilirler ki, toplumlar ancak okullar aracılığıyla ıslah edilebilir.
CHP ve eğitim
CHP’nin eğitimle ilgili görüşleri 1923 yılında yazılan programda ele alınmış ve 1927’de yapılan ilk genel kongresinde kabul edilmiştir. Mustafa Kemal tarafından kaleme alınan parti programının “eğitim siyaseti” başlıklı bölümü kısaca şöyle başlar: “Eğitimin millî, laik ve tek okul esasına dayanmış olması ilkemizdir. Eğitimde amacımız ulusal toplumun uygar ve toplumsal değerini yükseltecek, ekonomik gücünü artıracak vatandaşlar yetiştirmektir. İlköğrenimin parasız ve mecburi olmasını ve en kısa zamanda eylem durumuna geçmesini birinci derecede önemle izliyoruz…”
1931’deki programın beşinci bölümünde ele alınan eğitim “Millî Talim ve Terbiye” başlıklı bölümde ise şunlar belirtilir: “Kuvvetli cumhuriyetçi, milliyetçi ve laik vatandaş yetiştirmek tahsilin her derecesi için mecburi ihtimam noktasıdır. Türk milletine, TBMM’ye ve Türkiye Devletine hürmet etmek ve ettirmek hassası bir vazife olarak telkin olunur. Fikri olduğu gibi bedeni inkişafa (gelişim) da ehemmiyet vermek ve bilhassa ‘seciyeyi millî derin tarihimizin’ ilham ettiği yüksek derecelere çıkarmak büyük emeldir. Terbiye ve tedriste takip edilen usul, bilgiyi vatandaş için maddi hayatta muvaffak olmayı temin eden bir cihaz haline getirmektir.”(2)
İlaveten 1931 tarihli CHP programında; “Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde Türk dili ile konuşan, Türk kültürü ile yetişen, Türk ülküsünü benimseyen her vatandaş, hangi dil ve mezhepten olursa olsun Türk’tür” denilir.
(1) Ali Türel Türk Eğitim Sisteminde Değişim ve Dönüşüme Engel Düşünsel Ayakbağlarıı Üzerine Bir İnceleme " Liberal Düşünce 2013 sayı 49 Kış 2008 "
(2) Cemil Öztürk, “Tek Parti Döneminde Eğitimde Devlet ve İdeolojinin Rolü,” Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Şubat 2008.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019