Ufuk COŞKUN
Bir zamanlar Türkiye, en iyi bildiği konuyu özgüven eksikliği ya da korku nedeniyle anlatamayan öğrencilerin durumuna benziyordu. Yıllardır gücümüzü ve potansiyelimizi bildiğimiz halde ülkedeki otoriter düzen yüzünden doğru olanı ne yazık ki yüksek perdeden dile getiremedik. Çünkü bu ülkede yıllardır herkesin bir diğerini kucakladığı, şahsiyetini, kültürünü, inancını, mezhebini yücelttiği, saygı duyduğu, sahip çıktığı bir ortamın oluşmaması için ne gerekiyorsa yapıldı. Derinlikli, insan ve değerlerini öne çeken bir ahlaki anlayıştan hep yoksun bırakıldık. Eski Türkiye rejiminin estirdiği sert, otoriter rüzgâr hepimizin dilini kopardı, korktuk, korkutulduk...
AK Parti’nin yaptığı en faydalı işlerden biri işte bu özgüven eksikliğini ortadan kaldırmak oldu. Bu dönemde herkese bir özgüven geldi. Korkularımızdan sıyrıldık. Ülkede yaşayan insanlar ilk defa eski Türkiye rejimine ve kirli yapılara karşı dik duran, boyun eğmeyen bir lidere tanıklık etti. 27 Nisan muhtırasında oy verdiği partinin dik durduğunu gören halk, Gezi’de onu devirmek isteyenlerin karşısına çıkıp korkusuzca “dik dur eğilme bu millet seninle” diyerek sahip çıktı. İnsanlar ilk defa sokaklara çıkıp darbe karşıtı yürüyüşler tertipledi. Millet uyandıkça, özgüven sahibi oldukça, özgürleştikçe, kadim medeniyetinden güç almaya başladıkça yıllardır gizlenen şer şebeke her yerden ses vermeye başladı. Milletin düşmanları çoğaldı. Cumhurbaşkanını da kendi iradesiyle seçen millete bir türlü hazmedemediler. Fakat iş işten geçmiş o korku eşiği çoktan aşılmıştı.
Düşünsenize bir zamanlar herkesin birbirini kovduğu bir ülkeydi burası. Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, Sünnilerin, Arapların, kısacası farklı mezhep, ırk ve düşünceden olan her kesimden insanın birbirlerinin hak ve hukukunu sahiplendiği, dostluk ilişkilerini geliştirdiği zamanlarda ne denli güçlü olduğunu bilen uluslararası güçler ve içerideki taşeronları işe önce bizi ayrıştırmakla başladılar. Tarihi geçmişimizin bizi diri tuttuğunu çok iyi bildiklerinden elimizde avucumuzda ne varsa aldılar. Tabi moral motivasyonumuzu ve özgüvenimizi de.. İngilizler zeki adamlardı. Kendi monarşilerini hala ayakta tutan İngilizler Lozan’ı onaylamak için Türkiye’ye tek şart öne sürmüşlerdi; Hilafetin kaldırılmasını… Çaresiz öyle yapıldı.
Lozan anlaşmasından tam 7 ay sonra Türkiye hilafeti kaldırdı ve İngilizler ancak o zaman Lozan’ı onayladı. İstanbul’a çöken İngilizler ancak hilafetin kaldırılmasından sonra şehri boşalttılar. Demokrasinin beşiği sayılan Büyük Britanya’da hala monarşi hâkim. Bugün Kanada topraklarının yüzde 96’sı Kraliçeye aittir. Bugün her Kanada vatandaşı Kraliçeye bağlılık yemini etmek zorundadır. Kanada’da Kraliçenin atadığı genel bir Vali bulunmaktadır. Bu durum aralarında Avustralya ve Yeni Zelanda da olan tam 15 devlet için de geçerlidir. Peki, İngiltere neden monarşiden vazgeçmiyor. Ve ona bağlı ülkelerden örneğin İskoçya neden bağımsızlığa “hayır” birlikte yaşamaya “evet” dedi. Çünkü İngiltere tarihten alınan moral motivasyonun halklar üzerindeki etkisini çok iyi biliyor. Bu yüzdendir ki kendine rakip istemedi ve bizden hilafetin kaldırılmasını şart koştu.
İngiltere monarşinin sembolik de olsa İngiliz vatandaşları üzerinde tarihi bir tesiri ve karşılığı olduğunu çok iyi biliyor. İngilizlerin bir iki terör bombasıyla kimyaları altüst olmuyorsa ve kendilerini Tanrı tarafından dünyaya yönetmek için gönderilmiş yetenekli insanlar olarak görüyorlarsa ve bugün her birinde büyük bir özgüven bulunuyorsa bunun nedeni ortada değil mi? Peki, bugün Türkiye’de sembolik anlamda da olsa bir hilafet makamı olmuş olsaydı ve bizler medeniyetten kopuş yaşamamış olsaydık neler değişirdi?
Bilirsiniz milli mücadele yıllarında Hintli ve Pakistanlı Müslümanların Türkiye’ye 6 ton altın yardımında bulunduğu ifade edilir. Hoş, bu yardım paralarıyla İş Bankası’nı kurmuşlar ya! Türkiye hilafeti kaldırmış olsaydı sizce bu yardımlar gelir miydi? Beni Hilafetin geri gelmesini isteyen bir mürteci olarak gösterenler çıkabilir. Mühim değil. Lakin bir şey söylemek istiyorum. Bugün ülkemiz adına büyük düşünemiyor ve projeler üretemiyorsak daha da vahimi kendi ülkemizi küçümsüyor ve aşağılıyorsak yani “bizden adam olmaz” tabirini ağzımıza sakız etmişsek bunun yegâne nedeni geçmiş tarihi tecrübelerimizden kopartıldığımız içindir. Bugün bizi geçmişle diri tutan bir bağımızın sembolik de olsa olmamasıdır. Suriye’de yaşanan gelişmelerle ilgili olarak Ortadoğu’da eli en güçlü olan Türkiye dediğimde ülkesiyle dalga geçenlerin varlığı bunun acı bir örneğidir.
Türkiye bereket versin AK Parti ile korku eşiğini aştı. Lakin hala kendimize olan bir güvensizlik söz konusu. Medya organlarımız hala savunma pozisyonunda örneğin. Türkiye ile Ortadoğu yan yana geldiğinde kendi ülkesini küçümseyen bir anlayış hala etkin. Demek ki Gladyo beslemesi bir kesimin algı operasyonları netice veriyor! Oysa tam tersi bir anlayışla hareket etmeliyiz. Gün boyunca Sözcü’ye ve Aydın Doğan’a laf yetiştireceğimize BBC ve Elcezire gibi dünyaya yayın yapan TV’ler ve New York Times gibi dünyaya hitap eden gazetelerin kurulmasına öncülük etmeliyiz. Kendi algımızı üretmeliyiz. Kürtler başta olmak üzere tüm farklı kesimlerle birlikteliğimizi geliştirmek için bilhassa eğitim, kültür ve sanat alanında sağlam alt yapılar inşa etmeliyiz. Medeniyeti lafla değil üretkenlikle inşa etmeliyiz. Küçük işlerle, küçük adamlarla vaktimizi harcamadan Ortadoğu ve dünya sathında geniş bir perspektife sahip olmalıyız. Kısacası demem o ki Türkiye artık büyük düşünenlerin Türkiye’si olmalıdır. Büyük düşünmemizi istemeyen büyük düşmanlarımız var. Lakin 1 Kasım’da bu eşiği de aşacağız inşallah…
@sivildemokrat
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019