Ufuk COŞKUN

Ezoterizm, Okültizm ve Newton
3.02.2018
1387

 1642 yılının Aralık ayının 24’ünü 25’ine bağlayan gece sabaha karşı iki sularında bir çocuk dünyaya geldi. Bu doğum aynı zamanda İsa Mesih’in doğumuyla aynı gün ve saatte gerçekleşmişti. Yerel kilisede İsa’nın doğumunu kutlamak üzere ayin yapılırken, yetim bir çocuk olarak dünyaya gelen bu prematüre bebeğin bir mucize olduğu söyleniyordu. O bebek Isaac Newton’du.

Biz onu yerçekimi kanununu bulan bilim adamı olarak biliriz. Oysa o, hayatını kadim kutsal metinleri ve onlarda şifrelendiğine inandığı gizli bilgileri çözmekle geçirdi. Ve bunu hep sakladı. Bir misyon üzere dünyada bulunduğuna inanıyordu. Kadim Mısır ve Mezopotamya metinlerine aşırı derece düşkün birisiydi. Öyle ki gizli ilimler üzerine tam 800 dosya çalışma hazırladı. 

VIII. Henry döneminde özel olarak darphanede altın üreten Newton, simyacılar tarafından “Kleopatra” kod adıyla bilinen formülün şifrelerini çözmüş ve bazı metalleri altına dönüştürmeyi başarmıştı.

Özellikle “Danyal Kehanetleri” üzerine çalışan Newton’un bazı kehanetleri de ortaya çıkmıştı. Örneğin: 1948 yıllında İsa’nın yeniden doğacağını söylemişti. İsrail kuruldu. Yine ona göre 2370 yılına kadar Hristiyanlık tamamen ortadan kalkacak ve yerine bir “Barış Dini” kurulacak.

Gül ve Haç Kardeşliği Örgütü’ne üye olan Newton, gizli ilimler üstadıydı, tıpkı Kepler, Kopernik, Spinoza, Campanella, Engels, Marx ve diğerleri gibi. Akademi oligarşisi ve Türkiye’deki pozitivist aydınlar bu Okültistleri bilerek görmezden geldi.

Peki, bugün dünyada birçok gizli örgüte kaynaklık eden Ezoterizm, Alşimizm ve Okültizm nedir? Okült, kelime anlamıyla gizli demektir. Gizli güçlere duyulan bir inançtır. Ezoterizm ise içsel/batini olan demektir. Ezo; içte saklı olan gizli. Ter; içte gizlenmiş olana karşı olan anlamındadır. Yani, içsel olanın dışsallığının araştırılması.  Alşimizm (simyacılık) ise eski çağların kimyasıdır.

Okültizm, 19. yüzyılda Sosyalizm ve Komünizm gibi akımların ortaya çıkmasıyla birlikte literatüre girdi. Marx, Okültist bir filozoftu örneğin. Konverso olarak adlandırılan Yahudiler (önceleri Alumbrado örgütünü kuranlar) Camisards adlı örgütü kurarak Avrupa’da ihtilalin ateşini körüklemişlerdir.

Kaldı ki revalution bir Okült terimidir. 20. yüzyılda ihtilalci olarak bilinen birçok örgütün yolu mutlaka Camisard gizli örgütüyle kesişmiştir. Örneğin Rosa Lüksemburg ve Karl Liebnecht gibi.

 Ezoterizm, Alşimizm ya da Hermetizm, Almanya’da Hitler’in de ilgi alanına girmiştir. Sadece Almanya değil İngilizlerin de ilgi alanındaydı. Bugün de İsrail’in bir numaralı gündem maddesidir. Örneğin İngilizler, Alşimizm öğretisiyle eğittikleri Karl Malchus adlı bir ajanı Almanya’ya sokarak Okült merkezlerini yöneten Şef Heinrich Himmler’in gizli çalışmalarını, belgelerini almışlardı.

İskenderiye kütüphanesinin yakılmasıyla birlikte Eski Mısır, Mezopotamya’dan kalmış olan hermetizm, büyü, sihir, mantic dallarına ait bazı el yazmalar Harran’a kaçırıldı. Daha sonra Konstantiniye’de bulunan Mikhail Psellus adındaki ilginç bir adam Ayasofya’da gizli bir bölüm açtırdı ve bu bölüme kendisine emanet edilen el yazmaları yerleştirdi. Psellus, bu el yazmaların adına Hermetıcum koydu.

Okültisleri, öyle büyü, sihir, peri, cin vs. ile uğraşan falcı tiplerle karıştırmayalım. Bu aynı zamanda çok ciddi bir bilim alanı. Alşimistler siyasetle uğraşmadılar ve Kilise’nin İznik Konsili’nden sonra uyguladığı vahşete 1500 yıl direnen insanlardı. Descartes ve Robert Boyle de Alşimist filozoflardandı. Bugün Batı’da sekülerizmin yerleşmesinde öncü rol oynayan Alşimistler, kilise’nin dogmalarına karşı savaş açmışlardır. 

Newton en büyük üstadının Pisagor olduğunu söyler. Çünkü Pisagor çok ciddi bir Okültist idi. Bizde Anadolu Ezoterizm’inin en dikkat çekici isimlerinden biri olan İbnül Arabi de gizli ilimlere vakıf bir isimdi. 

Ezoteristler ve Okültistler doğanın ve evrenin görünmeyen yasalarını sırlarını anlamaya ve çözmeye çalışan insanlar olarak bilinir. Sıkıntı odur ki bugün Masonik yapılar, Gül ve Haç Kardeşliği gibi gizli örgütlerin beslendiği yer de tam olarak burasıdır.

Kutsal metinler üzerinde çalışmalar yapan bu insanlar, kehanetler üzerinden yola çıkarak yeni bir dünya tasarımı hedeflemektedirler. İsrail bugün o el yazmalarının peşindedir. Bilemiyorum belki de Ayasofya’nın bir önemi de budur.

Newton’un, Spinoza’nın (altın üretiyordu) bu yönünü bizlere duyuran ve bu konularda ciddi çalışmalar yapan Aytunç Altındal’ın “Kutsal Kitabın Yorumu, Sir İsaak Newton” adlı kitabını okumanızı öneririm.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar