Ümit Fırat
Çocukluk yıllarımda, taşra şehirlerinde mahalle komşusu olan ev hanımları, kendi aralarında kabul günleri düzenlerdi. Her komşu için haftanın belirli bir günü, kabul günü olarak tespit edilirdi. Misal, Salı günleri Hatice Hanımların, Çarşamba günü Ayşe Hanımların, Perşembe günü Fatma Hanımların kabul günü olarak belirlenir ve komşular her gün bir evde bir araya gelip aynı mevzuları konuşurlardı. Hatta konuşacak laf bulma sıkıntısı çekildiğinde, bir yerlerden lafa başlamak için kullanılan ünlü, ‘Nasılsınız, daha daha nasılsınız?’ klişe sorusunun da o kabul günü buluşmalarından kaldığı rivayet edilir.
Dünyanın henüz çok büyük ve bizim mahallelerin de bir nokta bile sayılmayacak kadar çok küçük olduğu bir dönemdeki kabul günü sohbetlerinde, dar bir alanda sürmekte olan günlük hayata ait sınırlı konular konuşulur, tabii biraz da küçük dedikodular yapılırdı. Memlekette olan biten şeyler, öyle kabul günü mevzuları olacak basitlikte şeyler değildi.
Türkiye’de henüz TV’lerin yaygın olmadığı, daha çok yazılı medyada sık sık görüşlerine başvurulan ve her konuda görüş açıklayan bazı insanlar için,“Medya Maydanozu” tabiri kullanılırdı. Hatta haftalık bir dergi, bu insanlardan bazılarına tuzak sorular sorup, verilen saçma sapan cevapları aktarıp işi mizah konusu bile yapmıştı.
Yaklaşık 20 yıl önce hayatımıza giren TV haber kanallarının son birkaç yıldan beri giderek bayağılaşan haber/tartışma programları, epeydir hem çocukluğumdaki o kabul günlerini, hem de medya maydanozları dönemini hatırlatıyor.
TV’lere çıkabilmeleri ilgili otoritelerce akredite edilmiş, çeşitli mesleklere mensup ve sayıları iki elin parmaklarını aşmayan, çoğunluğunu erkeklerin teşkil ettiği bir tartışmacı uzmanlar grubu ortaya çıktı.
Bu tartışmacı uzmanlar, TV idarelerince gruplara ayrılarak, dünyanın ve memleketin istisnasız bütün meseleleri hakkındaki engin görüşlerini tartışmak üzere her akşam bir kanalda programa çıkarıyorlar. Filan, filan isimler Pazartesi günü bir kanalda iken, ertesi günler de sırasıyla diğer kanallarda programa çıkarılıyor ve böylece hemen tümü de hafta boyunca, tıpkı kabul günlerine gider gibi tüm haber kanallarında karşımıza çıkarılıyorlar.
Aralarında tarihçi, siyaset bilimci, ceza hukukçusu, anayasa hukukçusu, idare hukukçusu, ekonomist, sosyolog, psikiyatr gibi çeşitli üniversitelerde görev alan, yöneticilik yapan ve profesör, doçent veya doktor gibi akademik unvanlı olanların yanı sıra, avukat, emekli hâkim, emekli savcı, emekli diplomat, emekli subay, eski istihbarat ajanı, özel harpçi, köşe yazarı, muhabir, araştırma şirketi yöneticisi ve politikacı gibi mesleklerden insanlar yer alıyor.
Bir anayasa veya ceza hukukçusuna, kendi uzmanlık konularında bir şeyler sorup görüşlerinin alınması elbette gerekli olabilir. Bir avukatın uzmanlaştığı bir konudaki görüşlerine başvurulabilir. Bir diplomattan dış politika ve milletlerarası meseleler hakkında bilgi istenebilir. Bir eski askerden de uzmanlık alanındaki konular hakkında bilgi sorulabilir.
Ne var ki çalışma alanı bir kasabanın sınırları dışına çıkmayan ve hasbelkader bir siyasi partiye yakınlığı olan bir avukatın, bir eski istihbaratçının veya bir emekli subayın, ekrana çıkarılıp milyonlarca insanın önünde, politikadan ekonomiye, askeri konulardan milletlerarası ilişkilere, Ortadoğu’nun yeniden düzenlenmesinden, diplomasiye, anayasadan devlet organlarının görev ve fonksiyonları dair, hayatın hemen her alanı hakkında uzman görüşü açıklaması, tartışmalara girişmesi, eğer bir tiyatro değilse, toplumla alay etmekten başka bir şey de değildir.
İş arayan vasıfsız bir insana uzmanlık alanı sorulduğunda, “Ne iş olursa yaparım” dediği gibi,“Hangi mevzu da olursa olsun, tartışırım” diyen bir anlayış ve karakter yapısı ortaya çıktı. Böylesi sahneler de sanırım bir tek bugünün Türkiye’sinde yer alabiliyor.
ABD’nin askeri ve dış politika hedefleri, Türkiye ilişkileri, Trump, Fethullah Gülen’in iadesi, Zarrab, Halk Bankası verahip krizi tartışma konuları olabiliyor.
Göçmen ve mülteci meseleleri, Suriye politikası, Astana Süreci, Soçi ve Tahran zirveleri, Ortadoğu’nun geleceği, İran’ın ve Rusya’nın rolleri tartışma konusu olabiliyor.
Avrupa Birliği, Türkiye’nin pozisyonu, müzakere konuları tartışma konusu olabiliyor.
İdlib için bir askeri operasyon gündeme geldiğinde, yine aynı insanlar adeta avuçlarının içi gibi bildiklerini zannettikleri Suriye şehirlerini ve arazi yapısını tartışabiliyorlar. Afrin operasyonu esnasında da yine bütün bir arazi yapısını, dereleri ve tepeleri, ellerindeki bilardo sopalarıyla duvara asılı harita önüne geçip bize tanıtıp anlatabilmeye cesaret edebiliyorlar.
Domates fiyatları, tarım politikaları, canlı hayvan ithalatı, şarbon gibi konuların yanı sıra, meteorolojik hadiseleri, yağışları ve selleri bile tartışabiliyorlar.
Seçim tahminleri, partilerin pozisyonları, ittifaklar, seçim sonuçlarını, CHP’deki parti içi mücadeleyi, Kılıçdaroğlu’nu ve İnce’yi değerlendirip tartışabiliyorlar.
Merkez Bankası kararlarını, TL’nin değer kaybetmesi, faizlerin yükselmesi, enflasyon vb. konuları hakkında tartışma ve eleştirilerde bulunabiliyorlar.
Kadınlara ve çocuklara yönelik taciz, tecavüz ve cinayetler, idam cezasının geri getirilmesi gibi meseleleriele alıp masaya yatırabiliyorlar.
Kürdistan yönetimi, Süleymaniye, Kerkük, Kandil, Şengal’i zaten bir mahalleleri kadar yakından bilip tanıdıkları yerlermiş gibi çok kesin bilgi yorumlarla tartışabiliyorlar.
Kürtler ve Kürdistan meselesini ise neredeyse bir doktora tezi düzeyinde bildikleri mevzular olarak konuşup tartışabiliyorlar.
Dünyanın her yerinde TV haber tartışma programları yapılır, her bir başlıkta farklı insanlar görüş belirtebilirler. Bu gibi programlar toplumun bilgilendirip aydınlatılması açısından yarar da sağlar. Bir zamanlar bir Kürt olarak içinden geldiğim toplumla ilgili meseleler hakkında söyleyecek birkaç sözüm olabileceği düşünülerek şahsen beni de TV haber/tartışma programlarına davet ederlerdi. Her konu hakkında sorular da sorulmazdı ve tabii haddimi aşacak konulara da girmezdim, zaten sorulsaydı da verecek bir cevabım olamazdı.
Dünyanın hiçbir normal ülkesinde, yukarıda saydığım farklı mesleklere mensup insanların, bir araya getirilmesi ve uzmanlık alanlarına bakılmaksızın her konuda tartışmaya giriştiklerine rastlanamaz. Tartışılan konuları alt alta yazıp, birbirleriyle ne kadar benzerlik veya aykırılık taşıdığını düşündüğümüzde, insanların birbirlerinden oldukça farklı konuların hepsi hakkında görüş açıklamaya cesaret edebilmeleri ise ayrıca üzerinde durulması gereken bir zihinsel kapasite ve ruh sağlığı meselesi.
Elbette bu saydığım insanları her akşam TV başına oturup seyreden bir insan değilim, zaten seyretmeye sinir sistemim de elvermez. Başta tansiyon hastaları olmak üzere, ruh sağlıklarına önem veren insanlara da bu programları kesinlikle izlememelerini tavsiye ediyorum.
İyi haftalar diliyorum.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2019
26.12.2018
18.12.2018
15.12.2018
29.11.2018
20.11.2018
14.11.2018
6.01.2018
30.10.2018
23.10.2018