Ümit Fırat
10 Kasım 2015 günü Atatürk’ün ölümünün 77’nci yıldönümü münasebetiyle Dolmabahçe Sarayı önündeki törende, Ünye'den gelen ve kendilerine dünkü çocuklar adını veren, siyah önlük giymiş ortayaş üstü adamlardan oluşan bir grup, 10. Yıl Marşı’nı ve 8 Ekim 2013 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı’nca kaldırılmış olan Andımız’ı okumuşlardı.
Neydi bu Andımız ve kim tarafından yazılıp uygulamaya konulmuştu? 1893 Rodos doğumlu ve Ankara’daki büyük bir caddeye ismi verilen Dr. Reşit Galip, 17 Mart 1923’te Mustafa Kemal Mersin’e gittiğinde Millet Bahçesi’nde düzenlenen toplantıda, “Sizin karşınızda, zaferlerinizden bahsetmeye lüzum var mı? Grueland'daki Eskimolardan Afrika'nın yanık ve kızgın çölleri ortasında sam yellerinden haber uman zencilere kadar herkes öğrendi... Sen bu milletin yalnız müncisi, yalnız bir halaskarı (kurtarıcısı) ve yalnız bir kahramanı değilsin, sen bunlardan daha çok büyüksün; sen bu milletin bir ferdisin. Senin en birinci büyüklüğün bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmekliğindir"sözleriyle dikkat çekmiş ve Ankara’ya çağrılmış.
Sonraki yıllarda Mübadele Komisyonu Delegesi, Aydın Mebusu, Ankara İstiklal Mahkemesi Azası, Türk Ocakları Merkez Heyeti Başkan Vekili, Türk Tarihi Tetkik Encümeni Genel Sekreteri, Türk Tarih Kurumu Genel Sekreteri, CHP Genel Yönetim Kurulu Üyesi ve Halkevleri Kurucusu olmuş. Andımız’ı Maarif Vekili olduğu dönemde 23 Nisan 1933 günü kendi kızlarının okuması için yazmış ve ardından da bir bakanlık genelgesiyle Cumhuriyet’in 10’uncu yılından itibaren her sabah ilkokul çocuklarına kutsal bir ayin gibi okutturuldu.
İlk şekli, “Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun” sözlerinden oluşuyordu.
12 Mart döneminde ‘budunum’ kelimesi yerine ‘milletim’ değişikliği yapılmış ve bir de ilavede bulunularak “Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk: açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim. Ne mutlu Türküm diyene” sözleri de ilave edilerek müellifinin bile akıl edemediği bir içerikle zenginleştirilmiş. 28 Şubat döneminde ise ‘Ulu Atatürk’ yerine ‘Ey Büyük Atatürk’değişikliği yapılmış.
2013 Ekim ayında kaldırılması sonrasında, statükocu çevreler, faşist çevreler ve kendilerini hala solcu sayan bazı çevreler büyük bir tepki göstermiş ve bu işin burada bitmeyeceğini ilan ettiler. Geçtiğimiz günlerde, Danıştay 8. Dairesi’nin 2018/2319 No’lu kararıyla yeniden okutulmasına karar verildi. Karar gerekçesinde ise şu ilginç ifadelere yer verilmiş:
"Dava konusu kararı hukuki bir zemine oturtacak, idarenin takdir hakkını ve düzenleme yetkisini kamu yararı ve hizmet gerekleri uyarınca kullandığını ortaya koyacak yeterli bilimsel gerekçenin bulunmadığı, Türk Devletini ve milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi olan milli eğitim sistemimizin temel amaçlarını gerçekleştirmesini içeriği itibarıyla sağlamaya yardımcı olabilecek nitelikteki öğrenci andının kaldırılmasına ilişkin değişikliğin haklı ve hukuksal temellere dayandırılmadığı anlaşıldığından dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir.”
Peki, hiçbir bilimselliği olmayan, adamın birinin bir gece kendisine gelen bir “ilham” sonucu küçük kızlarına okutmak üzere yazdığı bir saçmalığı 80 sene boyunca bütün bir ülkenin 6-12 yaş arası çocuklarına her sabah bağıra bağıra okutarak tekrarlatmak çok mu bilimseldi? 80 yıl boyunca her sabah bu ayini okuyarak güne başlayan kaç çocuk o metinde yazan sözlerle doğru ve çalışkan birer insan oldu?
Bir tür fedailik yemini olan bu sözüm ona “bilimsel” metni ezberleyen kaç çocuk varlığını Türk varlığına hediye etti? Küçücük çocukların anlamadan okudukları bir metinle, varlıkları neden Türk varlığına armağan olmalıymış? Bu metni okuyan çocukların en zeki olanları ve büyük bir kesimi, neden biraz büyüdüklerinde ülke bütünlüğü için tehlikeli görülerek, düşman ve terörist ilan edilip, en güzel yılları hapishanelerde süründürülerek hayatları karartılmak istendi?
Keza Türk soyundan olmayan ve başta milyonlarca Kürt çocuğu olmak üzere diğer etnisitelere bağlı çocuklar, bu ayini okurken neler hissediyorlardı? Şahsen ben de dâhil hiçbirimiz bu metni uyduranlara rahmet okumadık. Okumadığımız gibi, hiçbirimiz de ne devlete sempatiyle baktık, ne de bir yakınlık duyduk.
Maarif Vekili olduğu dönemde dinin Türkleştirilmesi amacıyla “Müslümanlık Türk’ün Milli Dini” adlı bir tez hazırlayan, bu kapsamda ezanın Türkçe okunmasında aktif bir rolü olan Reşit Galip, yaptığı kafatası ölçümleriyle de tanınır. Çankaya’da sofra işlerine bakan Cemal Granda’nın ‘Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri’ adlı kitabında, “Dr. Reşit Galip, elinde bir makineyle herkesin kafasını ölçüyor... Hatırımda kaldığına göre 77-79 gelen kafalar Dolikesefal, 81’den ileri olanlar Brakisefal. Atatürk’ün başı ölçüldü ve 81 geldi…”
1932’de Türk Tarih Kongresi’nde sunduğu ‘Türk ırk ve medeniyet tarihine umumi bir bakış’ başlıklı “bilimsel” tebliğindeki ırkçı sözleri de unutulacak gibi değil. “Uzun boylu, uzun beyaz simalı, düz veya kemerli ince burunlu, muntazam dudaklı, çok kere mavi gözlü ve göz kapakları çekik olarak değil, ufki (yatay) açılan ‘Türk’, beyaz ırkın en güzel örneklerinden biridir…” dedikten sonra konuşmasını büyük alkış toplayan şu sözlerle bitiriyor: “ Türk tarihi Ergenekon’dan çıkacaktır.”
Muhtemelen Andımız’a bağlı kalarak yetişen ender sayıdaki insanlardan biri olan ünlü Prof Dr. Celal Şengör’ün, 1 Kasım 2018 günü, Selim Öztürk'e verdiği röportajda, kendisi şeceresiyle ilgili olarak Reşit Galip’in Türk ırkı tarifine tıpa tıp uygun bir itirafta bulundu.
"Babaanneme bakıyorum mavi göz, sarı saç, şahane bir endam Sırp kızı gayet açık, dedeme bakıyorum tipik bir Arnavut. Anneanneme bakıyorum tipik bir Helen. Hepsi de Türk, pasaportlarında Türk yazıyor…" diyen Prof. Şengör, "Ben bugün kendimi bir Türk milliyetçisi olarak tanımlarım, damarlarımda bir damla Türk kanı yok, ama Atatürk milliyetçiliğidir bu… Biz göçmen değiliz Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlarız, biz olmasak Türkiye Cumhuriyeti olmayacaktı belki de Sevr'e hapsolmuş oturuyor olacaktık" ifadelerini kullandı.
Reis-i Cumhur Tayyip Erdoğan ise Danıştay kararı sonrasında, Andımız için “İyi niyetli görmüyorum. Metne baktığın zaman içerik itibarıyla bu metin, bu milletin kültürünü, bakışını ortaya koyan bir metin değildir… Kimse Türklüğünü inkâr etmiyor ki. Ben Türk'üm, Türkçü değilim. İslam, ırkçılığı reddeder” değerlendirmesinde bulundu.
Öte yandan Minez Bayülgen’in 3 Kasım’da Diken sitesindeki röportajında “Kürt siyasetinin en dikkate alınan isimlerinden HDP Grup Başkanvekili” nitelendirdiği eski Mazlum-Der Başkanı ve Kars Mebusu Ayhan Bilgen ise, 80 yıl sürdürülen bu zoraki yaptırım tartışmasının gündeme gelmesinden rahatsızlık duymuş ve gereksiz bulup şöyle yorumlamış:
“Vatandaşın odağını ekonomi ve dış politika hatalarından uzaklaştıracak gündemlere takılmamak çok önemli. Son günlerdeki bazı tartışmalar iktidarın ekmeğine yağ sürüyor… İşsizliğin önlenemez artışı, yoksulluk gibi tartışılması gereken pek çok konu var önümüzde. Oysa biz fotoğrafın küçük bir parçasına takılıyoruz. Hal böyle olunca bu tartışmalar kimin işine yarıyor? Herkes kendi mahallesini tahkim etsin, orayı korusun daha da sıkılaştırsın… Bu tartışma işte buna hizmet ediyor.”
Ne diyelim, Allah cümlemize akıl sağlığı versin.
İyi haftalar diliyorum.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2019
26.12.2018
18.12.2018
15.12.2018
29.11.2018
20.11.2018
14.11.2018
6.01.2018
30.10.2018
23.10.2018