Ümit KARDAŞ
Türkiye’de cezasızlık politikası siyasi-hukuki yetki alanının yerleşik bir unsuru haline gelmiş durumda. Uluslararası Af Örgütü, “cezasızlık” kavramını , fiili veya yasal olarak hak ihlali faillerinin var olan veya olması gereken yargı süreçlerine tabi tutulmaması veya uygun şekilde cezalandırılmaması ve mağdur edilenlerin onarım hakkına erişememesi olarak tanımlamakta.
Türkiye’de soykırım ve insanlığa karşı suçlar ilk defa 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 76 ve 77. maddelerinde düzenlendi. Ancak bu düzenlemelerde “kişilerin zorla kaybedilmesi” ,”ırk ayrımcılığı”, “sürgün ve nüfusun zorla nakli” fiilleri yer almadı.
En önemlisi TCK m.27/2 ile “Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.” düzenlemesi getirilerek kolluğun ve paramiliter grupların gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerinde yargının eli rahatlatılmış oldu.
Türkiye’de cezasızlık halinin temel paradigması askeri darbe sonucu düzenlenmiş olan 1982 Anayasasının başlangıç bölümünde yer almakta. Bu düzenlemede “Hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği “ belirtilmekte.
Tek kişide tecessüm eden yürütme erki, soyut ve muğlak kavramlar üzerinden yasaklar getiren ve her alandaki her türlü faaliyetin korunmayacağını öngören bir anayasal temele dayanırken, cezasızlık olgusunun yaşanmasında yargı organlarını da araçsallaştırmakta.
Türkiye’de cezasızlık halini doğuran temel dinamik savcı ve hakimlerin kendilerini devleti ve dolayısıyla çoğu zaman kamu görevlisi olan failleri korumakla görevli görmeleri. Yargının devleti koruma refleksinin somutlaşmış hali, suçun sorumlularının doğrudan devlete bağlı polisler, askerler, üst bürokratlar veya devletle bağlantılı paramiliter gruplar olduğunda ortaya çıkmakta.
Türkiye’de cezasızlık politikasının en bariz örnekleri Hrant Dink, Rahip Santoro, Tahir Elçi, Zirve Yayınevi cinayetlerinden Roboski ve Suruç katliamlarına kadar çok sayıda soruşturma süreçlerinde yaşandı.
Cezasızlık pratiği, azınlık ve muhaliflere yönelik devlet bağlantılı suikastlardan toplantı ve gösteri yürüyüşleri sırasında sivillere yönelik işlenen toplu cinayetlere, kolluk kuvvetlerinin orantısız güç kullanımından kadınlara ve çocuklara yönelik cinayetlere, asker ölümlerinden iş cinayetlerine kadar son derece geniş bir yelpazede görülmekte.
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in 19 Aralık 2024’te Suriye’nin kuzeyinde SİHA tarafından hedef alınarak öldürülmesi son yaşanan örnek. Yetkililerin suskunluğu durumun vahametini arttırmakta.
25-26 Mart 1994’te Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinde F-16 uçaklarıyla yapılan bombardıman sonucu çoğu kadın ve çocuk, 13’ü Koçağılı, 25’i Kuşkonar’dan olmak üzere 38 kişi öldürülmüş, 13 kişinin yaralandığı bombardımanda köylülerin ev ve hayvanları da ağır zarar görmüştü.
Tanıklar operasyon sonrasında yetkililerden yardım alamadıklarını; Kuşkonar’da ölenlerin toplu mezarlarda yakıldığını anlatmıştı. Bunun sonucu Kuşkonar’da yaşayan birçok kişi ertesi gün eşyalarını toplayıp köyden kaçmış ve bir daha da geri dönmemişti.
Türkiye’deki dava dosyası yıllar boyu mahkemeler arasında dolaşırken, ölenlerin yakınları AİHM’e başvurmuştu. AİHM, Türkiye’yi 20 yıl sonra, 12 Kasım 2013’te, ‘hava saldırısı emri vermek‘, ‘yeterli soruşturma yapmamak‘, ‘insan yaşamını dikkate almadan bombalama yapmak‘ ve ‘uçuş kayıtlarını gizlemek’ suçlarından toplam 2 milyon 305 bin avro tazminata mahkum etmişti. Genelkurmay Askeri Savcılığı, AİHM kararından sonra dosyayı zamanaşımının dolması gerekçesiyle takipsizlik kararı vererek cezasızlık pratiğini devam ettirdi.
Şırnak’ın Uludere (Qilaban) ilçesine bağlı Roboski köyünde 28 Aralık 2011 tarihinde savaş uçaklarının gerçekleştirdiği bombardıman sonucu çoğu çocuk 34 sivil yurttaş yaşamını yitirdi.Olayla ilgili soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı,görevsizlik kararı vererek dosyayı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’na gönderdi.Askeri Savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi ve dosya kapandı.
Dönemin başbakanı Erdoğan, bölgenin çaresizliğinin doğurduğu sonuçları illegal faaliyet kapsamında değerlendirdi. ve öldürülenlere sahip çıkanları terörle özdeşleştirdi.Genelkurmaya ve komuta kademesine teşekkür etti.
OHAL döneminde çıkarılan KHK ile “Roboski İçin Adalet Yeryüzü İçin Barış Derneği” kapatıldı, Kayapınar Belediyesi’nin diktiği Roboski Anıtı, kayyımın emriyle gece yarısı yerinden söküldü.
Kuşkusuz Roboski katliamının hukuki boyutu önemli. Ancak bu acı olayın insani ve vicdani boyutu daha ön planda. Siyasi iktidarın baştan beri takındığı tavır acıları arttırmış, devlete ve yargıya olan güveni sarsmış durumda.
Cumhuriyet rejiminin demokratikleşememesi, hukuka bağlı ve hukuku üstün kılan bir zihniyeti ve pratiği ortaya koyamaması , “kanun önünde eşitlik” ilkesinin kağıt üzerinde kalmasına, ayrımcılığa, masumların ve mağdurların hak ve hukukunun çiğnenmesine neden olmakta.
Madenciler ve işçiler iş güvenliği standartlarının dışında çalıştırılarak hayatlarını kaybetmekte, olası kastla öldürme suçunu işleyenler korunurken, sorumluluk alt kademede görev yapan insanlara yüklenmekte. Bunun örneklerini yaşamaya devam ediyoruz...
2012 yılında Afyonkarahisar’daki bir mühimmat deposunda çıkan yangın sonucu 25 askerin ölümüyle sonuçlanan olayda, 2014 yılında Soma’da yaşanan ve 301 madencinin ölümüyle sonuçlanan faciada, 2018 yılında Çorlu’da meydana gelen tren kazası sonucu 25 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda yargısal süreçlerin nasıl işlediğini, mağdurların hukukunun nasıl ayaklar altına alındığını ,adaletin gerçekleşmediğini gördük.
03/07/2020’de Sakarya’daki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlama sonucu 7 işçi hayatını kaybetti, 114 işçi yaralandı. 2009 yılının Ağustos ayında, aynı fabrikada meydana gelen patlamada 1 kişi ölmüş, 37 kişi yaralanmıştı.
Demokratik olmayan ve hukukla bağı olmayan bir rejimde devlet kutsal, dokunulmaz, hatta kendi halkına karşı korunması gereken bir “leviathan” haline gelir.( Hobbes) Soyut devlet tek kişide ya da oligarşik bir yapıda tecessüm eder; ordu, polis, istihbarat gibi güvenlik kurumları da bu örgütlenmede kapalı ve denetlenemez kurumlar olarak yer alır. Askeri bürokrasi bu yapıda her zaman en önemli güçtür; bu güç kimi zaman sahnede kimi zaman perde gerisinde etkili olur. Parlamento, hükümet ve yargı göstermelik kurumlardır.
Böyle bir rejimde devlet hukuka değil, her türlü yolsuzluk ve ayrımcılığa açık bir güce ve şiddete dayanır. Hak ve özgürlük talepleri isyan kabul edilerek şiddet ve bastırmayla yok edilmeye çalışılır. Artık burada ne bir toplumsal uzlaşma ne de toplumsal barış umudu vardır.
Oysa sahih bir demokratik rejimde devlet sadece halka hizmet etmekle görevli bir örgütlenmedir. Toplum içindeki topluluklar farklılıklarını koruyarak, barış ve özgürlük içinde ve hukuk güvenliği altında yaşamayı güvence altına alan asgari bir uzlaşma temelinde devlet aygıtını oluştururlar. Bu nedenle devlet kutsal olmayıp, toplumun bu ihtiyaçlarını karşılayacak olan bir hizmet aygıtıdır.
Halkın seçtiği parlamento, parlamentoya ve kamuoyuna hesap veren bir hükümet ve bağımsız tarafsız yargı devleti somutlar. Hükümetin emrinde ancak parlamento ve sivil toplumun denetiminde olan açık, şeffaf , denetlenebilir asker-sivil güvenlik bürokrasisi temsili kurumların altında yer alır.
Türkiye, partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle birlikte Cumhuriyet döneminin en ağır demokrasi, hukuk ve insani değerler krizi içine girmiş durumda. Denetlenemez, frenlenemez mutlak bir gücün tek kişide ve yakın çevresinde tecessüm etmesi hak ve özgürlüklerin kullanılmasına, hukuk güvenliğinin gerçekleşmesine, kadim sorunların tartışma-uzlaşma-işbirliği zemininde çözülüp, barışın sağlanmasına engel oluşturmakta.
Nitelik ve kalite kaybolmakta, yolsuzluk ve kayırmacılık ahlaki çöküşe neden olmakta, güzellik idesi olan estetik yerini zevksizliğe, kabalığa ve basitliğe terk etmekte, iyilik saflık olarak nitelenirken, kötülük sıradanlaşmakta.
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025