Yasemin ÇONGAR
Geçmiş olsun, Allah acil şifa versin. Umarım Başbakan Erdoğan hızla ve tamamen iyileşir, ameliyat olmasına neden olan maraz her ne idiyse bedeninde herhangi bir iz bırakmadan, hayatına herhangi bir olumsuz etki yapmadan çarçabuk geçer gider ve biz de Erdoğan’ın her zamanki yorulmak bilmez enerjisiyle çalıştığını yeniden görür, onu eleştirmek ya da alkışlamak istediğimizde bunu, aklımızda sağlığıyla ilgili herhangi bir endişe taşımadan yapabiliriz.
Şimdi izninizle, biraz ABD Başkanı’yla ilgili bildiklerimden söz etmek istiyorum. Ağustosta ellinci yaşgününü kutlayan Barack Obama halihazırda 1.86 boyunda ve 82 kilo. Akciğerleri temiz, herhangi bir enfeksiyon ya da solunum sistemi sorunu yok. Kalp atışları normal, aritmisi yok; tansiyon problemi de yok. Kolon kanseri testi kasım başı itibariyle “negatif.”
Obama’nın sigara tiryakisi olması zamanında çok eleştirilmişti malum, hatta bu alışkanlığının ona seçimlerde en az bir puan kaybettirdiği yönünde bir araştırma sonucu bile var. Ama ailesi, doktorları ve kamuoyu onu zorlayınca ABD Başkanı, nihayet bu yılbaşından itibaren sigarayı tamamen bıraktı; anladığım kadarıyla bunun birtakım olumlu sonuçlarını da gördü. Zira Şubat 2010’da sigarayı azalttığını ama daha tam olarak bırakmadığını itiraf ettiği bir sırada yapılan “check-up”ı ile kasım başındaki sağlık kontrolü arasındaki bazı farkları, doktorlarına göre, “dumansız hayata borçlu.” Mesela kolesterol düzeyi Şubat 2010’da 209’du; şimdi 193. “Kötü kolesterol” denen LDL düzeyi ise 138’den 110’a düştü. Buna karşın Obama’nın kilosunun son bir ayda 450 gram arttığını da biliyoruz.“Eyvah, bu bir şişmanlama trendinin başladığını mı gösteriyor” diye kaygılanması muhtemel seçmene ise, doktorları şunu hatırlatıyor: “Başkan, hemen her gün koşu bantında koşmak ve ağırlık kaldırmak dahil kırk dakika kadar egzersiz yapıyor, ayrıca fırsat buldukça golf ve basketbol oynuyor.”
İtiraf edeyim, ben Amerikalıların ya da herhangi birilerinin sağlıklı hayata ve genç görünmeye olan aşırı düşkünlüklerini hiçbir zaman tam anlayamadım; öyle her an her tarafına baktıranları, sıhhatinin yerinde olduğunu sürekli tescil ettirme ihtiyacında olanları ya da arkadaşlarıyla yemekte buluşup karşılıklı kolesterol düzeylerinden, kaç kilo alıp kaç kilo verdiklerinden, en son hangi doktoru ne amaçla gördüklerinden filan konuşanları hep biraz garipsedim. Ama bu tavrımın“doğru tavır” olduğunu savunmuyorum; insanın kendine titizlenmesinde ve bunu başkalarıyla paylaşmasında yanlış bir şey yok kuşkusuz, sadece ben kendime o kadar titizlenemeyecek kadar sabırsız ve galiba biraz kaderciyim. Bir de, sağlık meselelerini kişisel mahremiyet sınırları içinde sayan “muhafazakar” bir yanım var.
Böyle düşünmek ve yaşamakla birlikte, kendilerine toplumun verdiği bir görev ya da üstlendikleri işlev itibariyle, hayatiyetleri, işlerinin başında olmaları, tam performans gösterebilmeleri bütün bir ülkeyi ilgilendiren kişilerin, unvanlarını alırken mahremiyetlerini de bir ölçüde yitirdiklerini düşünüyorum. ABD Başkanı’nın ya da Türkiye Başbakanı’nın sağlık durumları kendilerinden ve ailelerinden çok daha geniş bir çevreyi ilgilendiriyor; onların konumundaki kişilerin, sağlıkları konusunda hem titiz ve sorumlu davranmaları hem de belli ölçüde şeffaf olmaları gerekiyor.
İşin aslı şu ki, her dünya vatandaşı gibi ben de ABD Başkanı’nın en son “check-up” raporlarını okuyabilirken, Türkiye Başbakanı’nın sağlık durumu hakkında pek bir şey bilmiyorum. Erdoğan’ın sıhhati – sadece bu son ameliyatı değil, genel sağlık durumu – kamuoyuyla paylaşılmıyor. Kuşkusuz bu Erdoğan’a özgü bir durum değil; Ecevit, Çiller, Demirel, Özal, Bayar, İnönü, Atatürk, eski liderlerden aklınıza kim gelirse, hepsi hakkında da aynı bilgisizlik geçerliydi. Özal’ın ve hatta Ecevit’in ölümüyle ilgili olarak hâlâ devam eden şüphelerin, “Atatürk sirozdan mı öldü, yoksa aşırı dozda kininden mi” gibi soruların bugün hâlâ soruluyor olabilmesinin bir ucu da bu bilgisizliğimize, daha doğrusu devletin bu bilgisizliği besleyen gizlilik kültürüne dayanıyor.
Devletin gizlilik kültürü ile demokratik düzenin ve toplumdaki demokrat zihniyetin olgunlaşması arasında ters orantı var elbet. Demokratlaşan rejimler şeffaflaşıyor; liderlerin kişisel sağlık verileri de, bu şeffaflığın ilk ve en önemli unsurları olmasa bile, kaçınılmaz bir parçası.
Esasen, dünya bu gizlilik kültürünün en uç örneklerinden birini Sovyet deneyimiyle yaşadı, gördü. Üstelik orada, sadece liderlerin değil, doğrudan halkın sağlığını ilgilendiren konularda da bilgilenme hakkı, çoğu zaman kaskatı bir devlet sırrı zırhına tosluyordu. 1986’daki Çernobil felaketini mesela, dünya Sovyet yetkililerin açıklamalarından değil, İsveç’in yaptığı radyasyon ölçümlerinden öğrendi. Kremlin’deki liderlerin kişisel bilgileri konusunda da gizlilik hep esastı. Brejnev ve Andropov’un ölümlerinden sonra ortaya çıkan gerçekler, her iki liderin sağlık durumlarının ne kadar kritik olduğunun toplumdan ve dünyadan gizlendiğini gösterdi. Hasta olduğu yönündeki haberler, “kapitalist Batı’nın kara propagandası” olarak damgalanan Brejnev sonra bir gün“pat” diye ölüverdi. Andropov’un ölümünden iki gün önce basına yapılan açıklamada da, “durumunun gayet iyi olduğu” bildirilmişti. Çernenko’nun öldüğü ise, son nefesini vermesinden yirmi saat sonra duyuruldu.
Bütün bunları yazmak içimi sıkıştırıyor aslında ve Başbakan’ın ciddi olmadığını bütün kalbimle ümit ettiğim sağlık sorunundan yola çıkıp, ölümlerden bahsetmenin yakışıksız bir tarafı olduğunu da biliyorum. Ancak dün öğleyin, Erdoğan’ın ameliyat olduğu söylentisi “kanser” gibi yüklü kelimelerin de eşliğinde gazetelerin haber merkezlerinde dolaşmaya başladığından beri aynı şeyi düşünüyorum. Bu gizlilik bir yere kadar “anlaşılabilir” olsa bile, sonuç itibariyle zararlı bir şey. Bir başbakanın bir cumartesi günü sessiz sedasız ameliyata girmesi, o ameliyatla ilgili resmî açıklamanın ancak 48 saat sonra, söyl entinin yayılması üzerine yapılması ve iki-üç satırla sınırlı kalması, kişisel mahremiyete saygının sınırlarını aşıp, demokratik kültürün gerektirdiği şeffaflık ve bilgilenme hakkının ihlaline giren bir şey.
Dün öğleden sonra, yazıişleri masamızda, televizyon haber kanallarının bu konuda tek cümle bilgi aktarmadığı, aradığımız yetkililerin ya “Yok böyle bir şey” ya da“Bekleyin” dediği saatlerde, gazetemizin hazırlıklarını yaparken, aramızda konuşuyorduk; “Brejnev sendromu” bu dedim, liderinin ne durumda olduğunu bilmemeye mahkûm edilmek, kafamda en fazla Sovyet toplumuyla özdeşleşmiş bir durumdu zira. Tabii, günümüzden Kuzey Kore gibi, Çin gibi örnekler de verilebilir.
Oysa mesela şu anda kolon kanseri olmadığını ve kolesterol seviyesini bildiğimiz Başkan Obama, ciddi ya da hafif herhangi bir ameliyat geçirecek olsa, Amerikan kamuoyu, kuşkusuz Beyaz Ev’in ince delikli süzgecinden geçip, siyaseten en uygun cümlelere dökülmüş ama kafalarda büyük soru işaretleri de bırakmayacak netlikteki açıklamalarla hızla ve düzenli aralıklarla bilgilendirilecektir. Dahası, sadece bürokratlar değil, ameliyatı yapan cerrah da dahil olmak üzere ilgili hastanenin tıbbî ekibi topluma açıklama yapacaktır. Onlar bunu başkanı “başkan” yapan seçmene karşı temel bir görev sayarlar zira. Brejnev sendromundan uzak durup, şeffaf olmayı demokrasinin gereği sayarlar. Darısı başımıza.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012