Yasemin ÇONGAR
Evlad-ı mehteran
21.10.2010
1468
Türkiye’nin şansı, gelecekte olabileceklerden endişelenmeyi artık neredeyse bir hayat biçimine, bir kimliğe dönüştürmekten yüksünmezken, hâlihazırda olup bitenlerden utanç duymayan vesveseli “modern”lerin küçücük bir azınlığı oluşturması; Türkiye’nin şanssızlığı ise, bu küçük azınlığın hâlâ devlete hâkim olmasıdır.
Başörtüsü tartışması, ne zaman bugünkü gibi ön plana çıksa ve çözüm olasılığı belirginleşse, hep aynı manzarayla karşılaşmamız bu şanssızlığın eseri bence.
Bir yandan, bakıyorsunuz, yavaş ama geri dönüşü pek de mümkün olmayan bir normalleşme yaşanıyor.
Devletin zihniyeti daha dönüşmemiş de olsa, toplumun hâkim sağduyusu giderek ağır basıyor; devletin tepesindeki resim bile bu sayede değişiyor.
Hayrünnisa Gül, kendisinin hem hakkı hem de görevi olduğu üzere, devlet protokolünde gerektiği gibi yer almaya, kırmızı halıda şeref kıtasının önünde yürümeye, Köşk’te devlet erkânına verilecek davetlere ev sahibeliği yapmaya, eşinin Cumhurbaşkanı seçilmesinden tam üç yıl sonra nihayet başlayabiliyor.
Bu bir normalleşmedir.
Bu, Türkiye’de azınlığının vesvesesiyle beslenen anomalinin aşılmasıdır.
Bir Cumhurbaşkanı’nın eşini, sürekli geri planda kalmaya, protokol görevlerini eksik yapmaya, hakkı olan saygı ve itibarı kendisine göstermeyen generallerle köşe kapmaca oynamaya zorlayan bu vesvese, toplumun ayrımcılıktan utanç duyan çoğunluğunun sağduyusu karşısında mağlup oldu.
Bence, referandumdaki yüzde 58 “evet” sonucu da, bu yenilginin dolaylı bir tescili, normalleşme talebinin tecellisiydi.
Üniversitelerdeki fiili başörtüsü yasağının aşılmasına dönük arayışın yeniden ön plana çıkmasını, yine aynı “normalleşme” arayışının parçası sayabiliriz.
Nitekim CHP’yi saplanıp kaldığı çukurdan çıkarmak için debelenen Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü meselesini çözmekten bahsetme gereği duyması ve yine CHP’li birçok ismin “Üniversitelinin başının örtüsüne karışılmasın” deme noktasına gelmesi de, esasen ana muhalefetin, toplumun o vesveseli azınlık dışında kalan kesimleriyle ilişki kurma ihtiyacından doğdu.
Normalleşme talebinin CHP’yi bile zorlamış olması, Türkiye’nin şansının bir tezahürüdür velhasıl.
Türkiye’nin şanssızlığı ise, “Başörtülüler üniversiteye girerse, yarın başı açıklar üniversiteye giremez” türü abuk lafları televizyon kameralarının içine bakarak söyleyebilen “modern” azınlık mensuplarının CHP’yi hizada, yani “çukur”da tutmaktaki başarısıdır.
Hayali bir ihlalin endişesini kuvvetle hissettiğini cümle âleme hissettirerek konuşan bu vesveseliler, her ne hikmetse, başörtülülerin üniversiteye gidememesinin, yani hâlihazırda süren bir ihlalin utancını ve endişesini hiç taşımıyorlar.
Bu kesimin en cazgır temsilcilerinden biri, dün Kılıçdaroğlu için, “Kemal Bey, başörtüsü sorununu biz çözeriz derken, CHP’nin iktidar olması kaydıyla konuşuyordu” diye açıklama yapma gereği duydu örneğin.
Meali: Üniversite çağındaki genç kızların temel bir hak ihlalinden kurtarılması vaadi, CHP’nin iktidar olmayacağına güvenerek söylenmiş bir sözden ibarettir.
Nitekim dün AKP ile CHP arasında başörtüsü konusunun ele alınmasının sonucu da, ana muhalefet partisinin vesveselilere teslim olduğunu, aslında üzerinden siyaset yapılması bile abes olan bir özgürlük meselesinde çözümü yokuşa sürdüğünü gösterdi.
İşin ilginci, dünkü gazetelerin birinci sayfalarında yer alan ve toplumun “normalleşme” talebinin kısmen karşılık bulduğunu gösteren “kırmızı halı” fotoğraflarının, medyanın en vesveseli köşelerinde bile olumsuz bir tepki görmemesi; Hayrünnisa Gül’e uygulanan ayrımcılıktan utananların ağır basmış olmasıydı.
Türkiye’nin şanssızlığından ziyade, şansı okunuyordu dünkü gazetelerde...
Belki de bu yüzden, Yargıtay Başsavcısı yerinde duramadı; ya içindeki müzmin vesvese kabarıp taşmış ya da devlete hâkim olan “endişeli modern” azınlık ona “görev”ini hatırlatmış olmalı ki, Abdurrahman Yalçınkaya, “Aman ha, Meclis başörtüsü yasağını kaldırmaya kalkmasın, çok fena yaparım” türü bir açıklamada bulundu dün.
Hani derler ya, “zamanlama manidar”dı.
AKP ile CHP’nin başörtüsü meselesini görüşmesi bile yetmişti Başsavcı’yı yerinden zıplatmaya; Taraf’ın “N’aber asker” diye duyurduğu, “kırmızı halıda bir ilk” haberi de Yalçınkaya’nın ayakkabılarının altında “yay” işlevi görmüştü anlaşılan.
Neyse ki AKP, Başsavcı’nın hak ettiği açıklamayı hızla yaptı:
“Yargı yetkisini kullananların görevi kanun koymak değil, uygulamaktır. Başsavcılık önleyici bir yargısal yetkiye sahip değildir. Hiçbir kişi, organ veya makam Meclis’e emir ve talimat veremez.”
Türkiye’nin normalleşme yürüyüşü böyle kendine özgü stiliyle süreceğe benziyor.
Şansımız, yürüyor olmak!
Şanssızlığımız, her iki adımda bir geri adım atmaya zorlanmak.
Buna da şükür.
[email protected]
Başörtüsü tartışması, ne zaman bugünkü gibi ön plana çıksa ve çözüm olasılığı belirginleşse, hep aynı manzarayla karşılaşmamız bu şanssızlığın eseri bence.
Bir yandan, bakıyorsunuz, yavaş ama geri dönüşü pek de mümkün olmayan bir normalleşme yaşanıyor.
Devletin zihniyeti daha dönüşmemiş de olsa, toplumun hâkim sağduyusu giderek ağır basıyor; devletin tepesindeki resim bile bu sayede değişiyor.
Hayrünnisa Gül, kendisinin hem hakkı hem de görevi olduğu üzere, devlet protokolünde gerektiği gibi yer almaya, kırmızı halıda şeref kıtasının önünde yürümeye, Köşk’te devlet erkânına verilecek davetlere ev sahibeliği yapmaya, eşinin Cumhurbaşkanı seçilmesinden tam üç yıl sonra nihayet başlayabiliyor.
Bu bir normalleşmedir.
Bu, Türkiye’de azınlığının vesvesesiyle beslenen anomalinin aşılmasıdır.
Bir Cumhurbaşkanı’nın eşini, sürekli geri planda kalmaya, protokol görevlerini eksik yapmaya, hakkı olan saygı ve itibarı kendisine göstermeyen generallerle köşe kapmaca oynamaya zorlayan bu vesvese, toplumun ayrımcılıktan utanç duyan çoğunluğunun sağduyusu karşısında mağlup oldu.
Bence, referandumdaki yüzde 58 “evet” sonucu da, bu yenilginin dolaylı bir tescili, normalleşme talebinin tecellisiydi.
Üniversitelerdeki fiili başörtüsü yasağının aşılmasına dönük arayışın yeniden ön plana çıkmasını, yine aynı “normalleşme” arayışının parçası sayabiliriz.
Nitekim CHP’yi saplanıp kaldığı çukurdan çıkarmak için debelenen Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü meselesini çözmekten bahsetme gereği duyması ve yine CHP’li birçok ismin “Üniversitelinin başının örtüsüne karışılmasın” deme noktasına gelmesi de, esasen ana muhalefetin, toplumun o vesveseli azınlık dışında kalan kesimleriyle ilişki kurma ihtiyacından doğdu.
Normalleşme talebinin CHP’yi bile zorlamış olması, Türkiye’nin şansının bir tezahürüdür velhasıl.
Türkiye’nin şanssızlığı ise, “Başörtülüler üniversiteye girerse, yarın başı açıklar üniversiteye giremez” türü abuk lafları televizyon kameralarının içine bakarak söyleyebilen “modern” azınlık mensuplarının CHP’yi hizada, yani “çukur”da tutmaktaki başarısıdır.
Hayali bir ihlalin endişesini kuvvetle hissettiğini cümle âleme hissettirerek konuşan bu vesveseliler, her ne hikmetse, başörtülülerin üniversiteye gidememesinin, yani hâlihazırda süren bir ihlalin utancını ve endişesini hiç taşımıyorlar.
Bu kesimin en cazgır temsilcilerinden biri, dün Kılıçdaroğlu için, “Kemal Bey, başörtüsü sorununu biz çözeriz derken, CHP’nin iktidar olması kaydıyla konuşuyordu” diye açıklama yapma gereği duydu örneğin.
Meali: Üniversite çağındaki genç kızların temel bir hak ihlalinden kurtarılması vaadi, CHP’nin iktidar olmayacağına güvenerek söylenmiş bir sözden ibarettir.
Nitekim dün AKP ile CHP arasında başörtüsü konusunun ele alınmasının sonucu da, ana muhalefet partisinin vesveselilere teslim olduğunu, aslında üzerinden siyaset yapılması bile abes olan bir özgürlük meselesinde çözümü yokuşa sürdüğünü gösterdi.
İşin ilginci, dünkü gazetelerin birinci sayfalarında yer alan ve toplumun “normalleşme” talebinin kısmen karşılık bulduğunu gösteren “kırmızı halı” fotoğraflarının, medyanın en vesveseli köşelerinde bile olumsuz bir tepki görmemesi; Hayrünnisa Gül’e uygulanan ayrımcılıktan utananların ağır basmış olmasıydı.
Türkiye’nin şanssızlığından ziyade, şansı okunuyordu dünkü gazetelerde...
Belki de bu yüzden, Yargıtay Başsavcısı yerinde duramadı; ya içindeki müzmin vesvese kabarıp taşmış ya da devlete hâkim olan “endişeli modern” azınlık ona “görev”ini hatırlatmış olmalı ki, Abdurrahman Yalçınkaya, “Aman ha, Meclis başörtüsü yasağını kaldırmaya kalkmasın, çok fena yaparım” türü bir açıklamada bulundu dün.
Hani derler ya, “zamanlama manidar”dı.
AKP ile CHP’nin başörtüsü meselesini görüşmesi bile yetmişti Başsavcı’yı yerinden zıplatmaya; Taraf’ın “N’aber asker” diye duyurduğu, “kırmızı halıda bir ilk” haberi de Yalçınkaya’nın ayakkabılarının altında “yay” işlevi görmüştü anlaşılan.
Neyse ki AKP, Başsavcı’nın hak ettiği açıklamayı hızla yaptı:
“Yargı yetkisini kullananların görevi kanun koymak değil, uygulamaktır. Başsavcılık önleyici bir yargısal yetkiye sahip değildir. Hiçbir kişi, organ veya makam Meclis’e emir ve talimat veremez.”
Türkiye’nin normalleşme yürüyüşü böyle kendine özgü stiliyle süreceğe benziyor.
Şansımız, yürüyor olmak!
Şanssızlığımız, her iki adımda bir geri adım atmaya zorlanmak.
Buna da şükür.
[email protected]
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları













































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012