Yasemin ÇONGAR
Irak Savaşı’nın ezeli muhaliflerine kötü bir şaka gibi gelmesi muhtemel olan, asıl ironisini ise söyleyen kişinin “hem Irak Savaşı’na muhalif hem de işgali bitiren adam” olmasında bulan bir sözle başlayalım: “Biz Iraklılara büyük fırsat verdik, bu fırsatı nasıl kullanacakları onlara kalmış.”
Tahmin edeceğiniz üzere, bu söz ABD Başkanı’na ait. Barack Obama, Noel tatilinin hemen öncesinde Irak’ta başgösteren ciddi krizle ilgili olarak danışmanlarını Beyaz Ev’de topladı ve New York Times ’a göre, Washington’ın bu krize doğrudan müdahale etmeyeceğini, “Yapacağımızı yaptık, gerisi Iraklılara kalmış” diye açıkladı. Obama’nın mesajı, “ABD’nin Irak’a yeniden asker göndermesi ihtimal dışı” diye yorumlanıyor; yani işgal günlerine asla dönüş yok. Ancak Irak’taki kavganın akla getirdiği kötü ihtimaller gerçekleşirse, ABD’nin duruma “seyirci” kalması güçleşir; seyretmek de, müdahale etmek de 2012 kasımında seçmenden yeniden oy isteyecek olan Obama’ya büyük maliyet getirebilir.
Dün bu sütunda, Irak’ın giderek diktatörleşme eğilimleri gösteren Şii Başbakanı Maliki’nin, Sünni Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi hakkında tutuklama kararı çıkartmasıyla tırmanan krizden bahsetmiştim. Bugün devamını getirmek üzere yazının başına oturunca, Irak’taki krizin arka planı kadar, potansiyel vahameti konusunda da fikir veren iki haber dikkatimi çekti. Birincisi, ABD işgalinin bitmesinden bu yana toplam seksen kişinin öldüğü bombalı saldırıları “Irak’taki El Kaide” örgütünün üstlenmesiydi. Örgüt, bunu niye yaptığını, “Cezaevindeki zayıf Sünnilere destek ve infaz edilenlerin intikamı için. İranlıların projesi çirkin yüzünü gösterirken El Kaide eli kolu bağlı oturmayacak” diye açıklamış. Son cümlenin meali: Ortadoğu’nun en kanlı örgütü, Maliki hükümetinin son manevralarının arkasında olduğuna inanılan Tahran’a “gözdağı” verirken, Şiileri de“iç savaşla” tehdit ediyor.
İkinci haber ise Tahran kaynaklı; İran Kara Kuvvetleri Komutanı Hasan Firuzabadi, “İslami Cumhuriyetimiz, dost ve kardeş Irak halkıyla her türlü askerî, savunma ve güvenlik işbirliğini ilerletmeye hazırdır” demiş. Meali: Amerikan askerlerinin çekilmesinden iki hafta sonra, İran Irak’a “askerî işbirliği” açılımı yapmakla, sadece dünyaya değil, Maliki’nin Sünni –ve Kürt– muhaliflerine de, Irak’taki Şiilerin “yalnız” olmadığı mesajını veriyor.
Bir yanda, Irak’taki El Kaide’nin, diğer yanda Tahran’ın olduğu bir restleşmenin “hayır” getirmeyeceği belli. İki aktörü de kenarda tutmanın yolu, Bağdat’taki krizin topyekûn bir Sünni-Şii çatışmasına dönüşmesine izin vermeden, siyaset içi çözümler üretmek. Bunu kim yapabilir?
Dün de kısaca değinmiştim; krizi çözebilecek en makûl öneri, “arabuluculuğa” birçok sebeple en uygun kişi olan Kürdistan Bölgesel Hükümeti lideri Mesud Barzani’den geldi. Barzani, özetle “Ulusal konferans toplayalım. Maliki ve ekibi ile Irakiya arasında yeni bir modus vivendi tanımlayalım” diyor. Ancak ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın da Barzani ile konuşup, destek verdiği belirtilen bu önerinin gerçekleşmesi dün akşam itibariyle pek kolay görünmüyordu.
Irak’taki dengeleri iyi bilenler, denetimindeki bölge İranlı ajanlarca adeta mesken tutulan, Tahran’ın baskısını kendi şehirlerinde sürekli hisseden Kürdistan Yurtsever Birliği’nin (KYB) lideri Celal Talabani’nin, Şiileri tavize zorlayacak bir “arabuluculuk” girişimi konusunda çekingen durduğunu söylüyorlar. Talabani, “Cumhurbaşkanı” sıfatıyla, Maliki’nin hakkında tutuklama kararı çıkarttığı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi’yi himayesine alarak zaten ciddi bir risk üstlendi. Bunun ötesine geçip, Maliki’nin son girişimlerini tersine çevirecek bir iş yapması zor. Bu girişimler, Sünni siyasetçileri zayıf iddialarla ve yasadışı yöntemlerle safdışı bırakmayı içeriyor: Haşimi’yi “suikastların finansörü” olarak mahkûm ettirmek ya da daimi sürgüne zorlamak; Sünni Başbakan Yardımcısı Salih Mutlak’ı parlamentonun onayına başvurmadan hükümetten atmak; ve Sünni Maliye Bakanı İsavi’nin tutuklanmasını talep etmek... Maliki, Bağdat’taki üç güçlü Sünni siyasetçiye karşı bu adımlarıyla, Sünni ağırlıklı Irakiya grubunun hükümeti ve parlamentoyu boykot etmesine yol açtı. Kriz çözülüp, hükümet yeniden Şii-Sünni-Kürt tüm unsurlarıyla işler hale gelmezse, Irak’ı bekleyen seçenekler “iç savaşa sürüklenmek, fiili bir Maliki diktatörlüğüne teslim olmak ya da Sünni vilayetlerin merkezî hükümete isyan etmesiyle hızlanacak bir dağılma süreci” diye özetlenebilir.
Krizin çözülmesi için, Maliki’nin geri adım atması gerekiyor. Ama niçin yapsın? Şii Başbakanı buna zorlayabilecek tek şey, Kürtlerin Sünnilerle ittifak yapacağını görmesi olabilir; Barzani de sanırım böyle düşünüyor ve “ulusal konferans” toplanıp, Irakiya’nın hükümete dönmesini sağlayacak bir uzlaşma sağlanmazsa, Kürdistan Demokratik Partisi’nin (KDP) ve muhtemelen onu takip edecek olan KYB’nin, parlamentoda Sünnilerle beraber hareket edip hükümeti devirebileceği mesajını şimdilik “sessizce”Bağdat’taki muhataplarına iletiyor.
Maliki razı olursa, Haşimi hakkındaki soruşturmanın durdurulması ve Sünnilerin talebi olan affın kısmen hayata geçirilmesi gibi birkaç adımla, Irakiya hükümete döndürülebilir. Maliki direnirse, Kürt-Sünni işbirliği hükümeti devirebilir ve yeni pazarlıklar başlar.
Ya da Kürtler, kendi bölgelerine çekilip Bağdat’tan büsbütün koparak Exxon’la yaptıkları son petrol anlaşmasının keyfini sürmeye çalışırken, Sünniler de El Anbar, Diyala, Selahaddin, Nineve vilayetlerinde fiili özerkliğe yönelirler. Tabii, bu dağınık tabloyu, Suriye’de Esad rejiminin sonunun görünmesinden zaten ziyadesiyle rahatsız olan Tahran da, Şiilere karşı fena halde bilenmiş olan“Irak’taki El Kaide” de seyretmekle kalmayacaktır. Washington, “Yapacağımızı yaptık” diye geri dursa bile –ki bu çok zor– Ankara, güneyinde böyle bir otorite boşluğunu seyretmekle yetinemez. Irak’ın, Somali ya da Zimbabwe misali “devlet olmayan bir devlete” dönüşmesinin bölgeye nasıl sert bir “Arap kışı” yaşatacağını bilenler, Barzani’nin planının başarısı için dua etseler yeridir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012