Yasemin ÇONGAR
Suriye devlet televizyonunun canlı yayınladığı törenin birkaç dakikasını internette izledim dün. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la beraberindeki heyeti taşıyan beyaz araçlar tek sıra konvoy halinde Şam’ın en büyük bulvarından geçerken, yüzlerce insan da yol kenarında ellerinde balonlar ve bayraklarla gösteri yapıyordu. Arada Suriye bayrağının yeşiliyle siyahını, Hizbullah bayrağının sarısını da seçti gözlerim ama kalabalığa hâkim olan renkler, Rus bayrağının kırmızı, beyaz ve mavisiydi. Daha sonra ajanslarda, Lavrov’u karşılayanların sayısının 10 bine eriştiğini okudum; büsbütün yalnızlaşmadığını, dünyada kendisini hâlâ “meşru” ve hâlâ “dost” sayan devletler olduğunu ele güne —ve tabii halka— göstermek isteyen Baas bürokrasisi açık hava mesaisindeydi. Hafta başından itibaren, birbiri ardına Şam’daki büyükelçilerini geri çağıran ABD, Britanya, Hollanda, İtalya, Fransa ve Körfez ülkelerinin, bu kararlarında mündemiç “Artık bizim için meşru muhatap değilsiniz” mesajını kuşkusuz alan Beşşar Esad, desteğini cumartesi günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki vetosuyla zaten ortaya koyan Rusya üzerinden bir “diplomatik denge” kuruyordu velhâsıl. En azından görüntü buydu.
Ancak görüntünün perde arkasına bakınca, Lavrov’un Şam ziyaretinin “bir dayanışma egzersizi”olmanın ötesinde, somut bir plana işaret ettiğini anlıyordunuz. Nitekim Lavrov, Şam’a giderken Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil Elarabi’yi aramış ve yeni bir inisyatifle “Suriye’de isyanı dindirecek, barışçı bir geçiş sürecine start vermeyi” hedeflediklerini anlatmış. Elarabi’nin “Sizce bu plan işe yarayacak mı” sorusuna verdiği cevap ise manidar: “Ruslar yaracağına inanıyor.”
Lavrov’un dün Beşşar Esad’a söylediği şu sözleri, Rusya’nın RIA ajansının haberinde okudum ve –tam da Başbakan Erdoğan’ın Uludere’de öldürülen 34 insanın ailelerinden özür dilemeyip, Genelkurmay Başkanı ve komutanlara hassasiyetleri için teşekkür ettiği o Meclis konuşmasını hatırlatan bir iğrenti hissiyle– midem bulandı: “Her ülkedeki her lider kendi üzerine düşen sorumluluğu bilmelidir. Siz de sorumluluğunuzu bilen bir lidersiniz.”
Midem bulandı, zira Lavrov bu cümleleri, Esad’ın emriyle Humus’ta yapılan katliamın üzerinden 48 saat bile geçmeden, üstelik bir milyon nüfuslu şehrin muhalif mahalleleri hâlen roket saldırısı altındayken ve sivil ölümlerin sayısı her dakika artarken sarf etmişti. Aynı saatlerde Erdoğan, yine Meclis’te, bu kez “Hama’nın hesabı sorulamadı ama Humus’unki mutlaka sorulacaktır”diyerek Uludere’de göstermediği dirayeti, Suriye konusunda gösteriyordu.
Fakat Rus girişiminin hükmünü vermeden önce, Lavrov’un neyi nasıl söylediğini daha iyi anlamamız gerektiğini de düşünüyorum. Russia in Global Affairs dergisinin yayın yönetmeni Fyodor Lukyanov’un şu yorumu akla yakın ve Batılı diplomatların ilk izlenimleriyle de uyumlu:
“Rusya, New York’ta Esad’ı kollayan vetosunu kullandıktan sonra, Lavrov Şam’a gidip Suriye liderine, ‘Yapabileceğimiz her şeyi yaptık, bundan sonra sen üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmezsen bizden bir şey bekleme’ diyecek.”
Lavrov’un Esad’a bu netlikte bir ültimatom verip vermediğinden emin değilim ama benim dün akşam itibariyle ulaşabildiğim bilgiler, Moskova’nın Şam’dan bu aşamada dört talepte bulunduğu ve bu taleplerin hepsine de “olumlu” cevap aldığı yönündeydi:
“1/ Sivil halka karşı şiddet kullanmayı derhal bırakın, tankları şehirlerden çekin; 2/Arap Birliği’nin başlattığı ancak başarısız olan gözlemcilik ve arabuluculuk girişiminin yeniden hızla ve çok daha kapsamlı şekilde başlatılmasına olanak tanıyın; 3/ Arap Birliği’nin arabuluculuğuyla muhalefet temsilcileriyle görüşün, isteklerini dinleyin; 4/ Esad’ın talimatıyla hazırlanan yeni ve nispeten özgürlükçü anayasa taslağı birkaç gün içinde halka açıklansın, ardından da uluslararası gözlemcilerin huzurunda yapılacak serbest bir anayasa referandumu için geç olmayan bir tarih ilan edilsin.”
Bunun, kağıt üzerinde “mâkul” sayılabilecek bir anlaşma olduğunu düşünebilirsiniz. Doğrusu ben de, siyasi bir çözümü, Suriye’ye uluslararası askerî müdahale gibi “çok belalı” görünen bir seçeneğe de, tam yoğunluklu ve korkunç katliamlara vesile oluşturacağı kesin olan kanlı bir iç savaşa da yeğ tutarım.
Ancak bunun, Suriye halkı açısından “kabul edilebilir bir siyasi çözüm” olması gerekiyor. Ve on ayda yedi bine yakın insanını devlet zulmüyle kaybeden Suriye’de, muhaliflerin –ne kadar dağınık ve zayıf da olsalar– Esad’ı ve rejimini ayakta tutacak bir formüle, bir tür “Baas light” seçeneğine hiçbir şekilde sıcak bakacaklarını sanmıyorum. Kaldı ki, Suriye halkının çoğunluğunun, yukarıda özetlenen Rus planının Baas tarafından hakkıyla uygulanacağına inanması, Esad’ın “halka karşı şiddet kullanmama” sözüne güvenmesi için pek bir neden yok. Rejimin sicili ve son on ayda yaşananlar tam tersi bir güvensizliği “aklî” kılıyor.
Esad’ın aklındakinin ise, “en az 2014’e kadar işbaşında kalmak ve Suriye’de Baas sonrasına geçişi de yönettikten sonra, devrik değil müstâfi bir lider olarak çekilmek” olduğunu, bölgedeki çeşitli kaynaklardan işitiyoruz. Dün bu sütunda aktarmaya çalıştığım birinci elden tanıklıklar hepten yanıltıcı değilse, Esad’ın bunu yapabileceğine inanan bir ruh hali içinde olması da kuvvetle muhtemel.
Bütün bunlar, bana Lavrov’un şaşaalı Şam seferinin, Suriye liderine belki biraz daha zaman kazandıracağını ama masadaki Rus planının, demokratik dönüşüme giden yolu açmayacağını düşündürüyor.
Peki ne olacak? Suriye’ye karşı pazar günü ABD Dışişleri Bakanı Clinton’ın, pazartesi Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin, dün de Başbakan Erdoğan’ın telaffuz ettiği gibi “Suriye halkının dostlarının başlatacağı bir Birleşmiş Milletler dışı girişim” neyi ihtiva edecek?
Bu soru çevresinde daha epey yazı yazacağımız anlaşılıyor, ben şimdilik şunu not düşerek bitirmek istiyorum: Artan yoğunlukta siyasi, diplomatik, iktisadi ve askerî yaptırımlara gebe bir döneme giriyoruz ama Libya’dakine benzer bir uluslararası askerî müdahale seçeneği, Suriye için kolay kolay gündeme gelmeyecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012