Yasemin ÇONGAR
Emniyet-Yargı ikilisi ile MİT’i karşı karşıya getiren krizin her şeye rağmen “hayırlı” bazı sonuçları da var bence. Cemaatin daha fazla konuşulur olması, hem bir tabunun, hem de şeffaflığın olmadığı her yerde hızla üreyen şehir efsanelerinin sonunu getirmeye hizmet ettiği ölçüde, cemaatin kendisi için bile hayırhahtır. Siyasi ve kamusal alanda birbiriyle aşık atan çıkar grupları ne kadar şeffaflaşır, o grupların gücü ve gündemi ne kadar geniş bir kesimce bilinirse, demokratik düzeni zehirleyen karalamacılığın ve korku tellallığının önü o kadar kolay alınabilir zira.
Öte yandan, bu kriz, her ne kadar soruşturma konusunun “KCK içine sızan MİT elemanlarının faaliyetleri” olduğu yetkili ağızlardan açıklansa da, gerek soruşturma makamının hedef aldığı MİT yöneticilerinin düzeyi ve geçmişi, gerekse “Oslo süreci” kayıtlarının, soruşturmaya destek veren kimi mecralarda birer “suç belgesi” gibi ortalığa dökülmesiyle, PKK ile devlet arasındaki silah bıraktırma amaçlı müzakereleri bir kez daha tartışma gündemine soktu. Burada da, işin bence hayırlı olan yanı,Objective Research Center adlı araştırma şirketinin iki gün önce Star gazetesinde yer alan anket sonuçlarında saklıydı. O sonuçlara göre, Türkiye’de PKK-MİT görüşmelerine destek verenlerin oranı yüzde 64.1’e ulaşıyor. “Hükümetin emri ile yapılan bir görüşmeyi sorgulamak sivil iradeyi sorgulamaktır” diyenlerin yüzde 67.1’i bulması da keza önemli.
Olayı, “cemaat-AKP” çekişmesi zaviyesinden değil de, böyle somut siyasi duruşlar üzerinden daha geniş bir bakışla değerlendirince, Türkiye toplumunun önemli bir çoğunluğunun, savaşı bitirmek için müzakere yöntemiyle çözüm aranmasına ilkesel bir destek verdiğini görüyoruz. Yine çoğunluk, bu tür müzakerelerde yetkinin, jüristokratik ya da güvenlikçi güç odaklarında değil, seçmenin oyuna tâbi olan sivil siyasi iradede olduğunu kabul ediyor. Bence, silaha ve vesayete mesafeli bu sonuçlar, ister hükümetten, ister cemaatten, isterse hükümete muhalif ve/veya cemaate karşı allerjili çevrelerden olsun, “demokratikleşme talebine sahip çıkan” herkes açısından sevindirici olmalı.
Ancak tabii, yaşananların içinde “hayır” kadar, hatta “hayır”dan fazla “şer” de bulmak mümkün. Dün Meclis Adalet Komisyonu’na gelen MİT Yasası’nda değişiklik tasarısı mesela, yaptığı geniş tarifle, MİT görevlilerinin ve Başbakan’ın özel olarak yetkilendirdiği başka şahısların üzerini bir tür “battaniye”gibi örtmek ve bir demokrasi için olmazsa olmaz nitelikteki “bürokratlardan adalet önünde hesap sorulabilmesi” hakkını ortadan kaldırmak tehlikesini taşıyor.
MİT Yasası’nda Hakan Fidan’ı ve diğer yetkilileri “kollamak” amacıyla yapılmak istenen değişikliği, bu meselede üstleneceği işlevle sınırlı olmayan geniş bir bakışla değerlendirince, MİT yetkililerinin Oslo Süreci’ndeki gizli görüşme tutanakları üzerinden “şüpheli” ilan edilmesini –benim gibi– saçma ve hatta tehlikeli bulanların bile, bu “battaniye” düzenlemesinin de yanlış ve hatta tehlikeli olabileceğini göreceklerini sanıyorum.
Ancak istihbarat faaliyetinin tabiatı gereği “gizlilik” taşıdığı, istihbaratçıların görevlerinin diğer bürokratların içinde hareket ettiği sınırları zorlayabilen bir yönü olduğu da malum. Yasadışı örgütlerle mücadele ederken, bu örgütlerin içine sızmak, bazı durumlarda bu örgütlerle birebir muhatap olmak, görüşmek, pazarlık etmek, hatta anlaşmak bir istihbarat örgütünün görevleri arasında yer alabiliyor. Türkiye’de yaşanan kriz de zaten, “özü” itibariyle olmasa bile, görünen yüzü itibariyle, bu tip görevler sırasında “suç” işlendiği iddiasından neşet etti.
Peki, o zaman bu tip özel ve gizli görevlerde, siyasi iradenin bilgisi ve onayı dahilinde hareket eden istihbaratçılar hakkında suç şüphesi oluşması durumunda, onların adalet önünde hesap vermelerinin kuralı ne olmalı?
Bu soruya dünyanın nasıl cevap verdiğini merak ettim ve benzer krizleri tarihinde birçok kez yaşayan ABD’deki duruma biraz baktım dün. Sonuçta, şunu söyleyebilirim: ABD de bu meseleyi çözebilmiş değil. Amerikan Merkezî İstihbarat Teşkilatı (CIA) çevresinde yaşanan birçok benzer tartışma, CIA’i Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ya da özel yetkili savcılarla karşı karşıya getiren nice sürtüşme siyasi iradenin müdahalesiyle sonlanmış. “İstihbaratçılardan hesap sormanın kuralı ne” sorusunun, Amerika özelinde çok net bir cevabı yok, daha doğrusu kitabî olarak “cevaplar” mevcut olsa bile, pratikte ortada kocaman bir “gri alan” var. Bu gri alanda “son söz,” Başkan tarafından atanan bir siyasi yetkili ve kabine üyesi olmakla birlikte, aynı zamanda bir tür “Başsavcı” konumunu da taşıyan Amerikan Adalet Bakanı’ndaymış gibi görünüyor. Ancak Başkan’ın, bu konuda açık bir yetkisi olmamasına rağmen, istihbaratçılarla ilgili bir soruşturmanın önünü “ulusal güvenliği ilgilendiren bir konuda, siyasi iradeye tâbi özel görevi soruşturamazsınız” diyerek kesmesinin örneklerine rastlamak mümkün.
Bu durumun nispeten eski ama en çarpıcı tezahürlerinden birini Amerikan tarihine “Cumartesi Gecesi Katliamı” olarak geçen olaydan hatırlayanlarınız vardır. 1972’de bir gece, Washington’da Watergate Apartmanları’ndaki Demokratik Parti ofisine giren hırsızların devletle ilişkisini soruşturmakla görevlendirilen Özel Yetkili Savcı Archibald Cox’u durdurmak isteyen Başkan Richard Nixon, önce CIA Başkan Yardımcısı Vernon Walters’a talimat verip, “ABD’nin Meksika’daki istihbarat faaliyetini deşifre edeceği” gerekçesiyle soruşturmadan vazgeçilmesi için FBI’la konuşmasını istemişti. Bu yol tutmayınca, Nixon, Watergate Özel Yetkili Savcısı’nı görevden alma yetkisini kullanması için Adalet Bakanı Elliot Richardson’dan talepte bulundu. Richardson, reddetti; Nixon da Richardson’ı gözden çıkarıp, Adalet Bakan Yardımcısı William Ruckelhaus’a aynı talebi iletti, cevap yine “ret” oldu ve Adalet Bakanı ile Bakan Yardımcısı istifa ettiler. Sonuçta Nixon, başkanlık genelgesiyle, ve istifalar üzerine Adalet Bakan Vekili konumuna gelen Danıştay Başkanı eliyle, Watergate Savcısı’nı soruşturmadan atmayı başardı. Ama, son gülenin Nixon olmadığını hepimiz biliyoruz.
“Watergate” gibi önemli bir emsali yaşamış Amerikan başkanlarının, ilerki yıllarda özel yetkili savcıların işine engel olmak ya da suç işleyen CIA yetkililerini kollamak konusunda çok daha çekingen davranmaları beklenir değil mi? Ama her zaman öyle olmadı. Neler olduğunu, bizdeki MİT krizine benzeyen örneklerle, yarın anlatmaya çalışacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012