Yasemin ÇONGAR
* Yasemin Çongar’ın bu yazısı YA DA köşesinde değil, EX LIBRIS / DÜNYA BUNLARI OKUYORadlı köşede yayımlanmıştır.
***
Bizde “Şarlo” diye bilinen o muhteşem serserisini müesses nizamla dalga geçmek için kullandığı 1931 yapımı City Lights (Şehrin Işıkları) filminin Amerika’daki galasına en az kendisi kadar ünlü bir arkadaşıyla gelmişti Charlie Chaplin. Kalabalık, her iki adama da büyük tezahürat yapmaya başlayınca, Chaplin arkadaşının kulağına eğildi: “Beni coşkuyla alkışlıyorlar çünkü hepsi beni gayet iyi anlıyor; seni coşkuyla alkışlıyorlar çünkü hiçbiri seni anlamıyor.” Chaplin’in arkadaşı cevap vermedi. Tabiat kanunlarını yazmanın “demokratik” bir yolunu keşfederek, insan aklının evrenle ilişkisini değiştirmesinin üzerinden on beş yıl geçmişti. Ama bu keşfin bizi hiç erişemeyeceğimiz muhtemel evrenlerin bilgisiyle bîçare bırakacağını kendisi bile tam kavramıyordu henüz. Hiç ses etmeden Chaplin’in yanındaki koltuğa oturdu. Işıklar karardı, karşıdaki dev perdede alay-ı vâlâyla bir anıtın açılışını yapan şehir ahalisi göründü, anıtın üzerindeki örtüyü merak içinde kaldırdıklarında ise orada dünyadan bihaber uyuyakalmış Şarlo’yu buldular ve bütün salonla birlikte, Chaplin’in arkadaşı da buna kahkahayla güldü.
Adına “evren” dediğimiz bütün ihtimaller
Tarif temeldir. Bir şeyi anlamak için onu anlatabilmek gerekir, anlatabilmek için de tarif etmek… Evrenlerin çokluğundan dem vuran bir anlatının da, “Evren nedir” sorusunun cevabıyla söze girmesi gerekir belki. 1952 Londra doğumlu teorik fizikçi, matematikçi ve kozmolog John D. Barrow bunun farkında. Halen Cambridge Üniversitesi’nde Matematik Bilimleri Araştırma Profesörü olan Barrow, son kitabı The Book of Universes’de (Evrenlerin Kitabı) siftahı bir tarifle yapmıyor gerçi ama kitabın konusu olan çeşit çeşit evrenin her birini ayrı birer roman karakteri misali hem tek tek hem de birbiriyle ilişkileri içinde anlatmaya geçmeden önce, “Evren nedir” sorusunu soruyor, hemen ardından da kitabın belki en önemli dersi sayılabilecek cümleyle uyarıyor okuru: “Neyi ne kadar bildiğinize bağlı olarak, ‘evren’ derken ne kastettiğimiz sorusunun birçok cevabı vardır.”Derken, cevaplardan ziyade, cevabını rahminde taşıyan sorularla ilerleyen bir terennümün ortasında buluyorsunuz kendinizi: “Uzayda görebildiğiniz –hadi hakkaniyetli davranıp aralarındaki boşluğu da hesaba katalım— her şey midir evren? Yoksa fizikî olarak varolan her şey midir?... Fizikçilerin ‘tabiat kanunları’ dediği bütün ‘şeyleri,’ ve mekân ve zaman gibi diğer elle tutulamaz varlıkları içeren bir liste yaptığınızda, dokunamasanız ve gözle göremeseniz de, etkilerini hissettiğiniz, size epey önemli görünen ve var olduğunu düşündüren – futbolun kuralları misali— şeyleri de bu listeye koysanız iyi olur. Peki ya gelecek ve geçmiş? Sadece şu anda varolan şeylere odaklanmak biraz fazla seçkinci bir tavır olur. Ve eğer evrenin parçası olarak bugüne dek varolmuş her şeyi hesaba katarsak, niye geleceği de hesaba katmayalım? Bu da bizi, ‘Evren bugüne dek varolmuş, halen varolan ve gelecekte varolacak olan her şeydir’ gibi bir tanıma ulaştırmaz mı? Kendimizi aşırı detaycı hissediyorsak, evrene daha da geniş bir açıdan bakabilir ve sadece hâlihazırda varolabilen şeylerin değil, varolması mümkün olan ve nihayetinde mümkün olmayan şeyleri de bu bakışa dahil edebiliriz.”
Biraz durup soluklanalım. Evrenin ne olduğunu anlamamızı ve anlatmamızı kolaylaştırması gerekirken, bunu büsbütün imkânsız kılabileceğini düşündüren bu dizginsiz terennüm, göründüğünün aksine salt“felsefî” bir egzersiz değil zira. Modern kozmoloji (nâm-ı diğer evrenbilim) sadece, mevcut ve algılanabilir haliyle kendi evrenimizin yapısı ve tarihiyle değil, aynı zamanda başka muhtemel evrenlerin nitelikleriyle de ilgileniyor. Bu biraz da, kendi evrenimizin bir kısmı bizi hâlâ şaşırtan fiziksel özelliklerinin başka türlü olmasının mümkün olup olmadığını araştırma ihtiyacının bir sonucu. Böyle bir araştırma ancak karşılaştırma yapmakla mümkün çünkü, karşılaştırma yapabilmek için de “öteki”evrenlerin örneklerini ortaya koyabilmek gerekiyor.
Pi in the Sky (Gökteki Pi) ve The Origin of the Universe (Evrenin Kökeni) gibi bilimi popülerleştiren kitaplarıyla bizde de tanınan Barrow, The Book of the Universes’da işte bu öteki evrenlerin hikâyesini anlatıyor. İlk başta size tamamiyle “sanal” geliyor, sadece fizikçilerin, matematikçilerin teoremlerinde hayat buluyormuş hissi veriyor öteki evrenler. Ama kitaptaki tezleri, bir yandan, Edwin Hubble’ın ta 1920’lerde yaptığı keşifleri geliştirerek bugüne taşıyan astronomların anlatısıyla birleştirerek okuduğunuzda, öteki evrenlerin “ihtimalden ibaret” olmayabileceğini de anlıyorsunuz. Barrow da zaten kozmolojinin son bulgularına dayanan tezini, “Öteki evrenlerin, tıpkı sizin ve benim gibi sıradan şeylere atfedilen şekilde, şu anda ve burada varolmaları mümkün” diye özetliyor.
Tabiat kanunlarının “demokratik” ifadesi
Chaplin’in, onu üzerinde zar zor düğmelenen dar ceketi, ayağında kocaman pabuçları, elinde bastonu ve kafasında melon şapkasıyla perdede gördüğünde katıla katıla gülen, herkesin hayran olduğu ve hiçkimsenin anlamadığı ünlü arkadaşı Albert Einstein’dı (1879-1955). Kitabının bir yerinde sözü City Lights’ın galasına getiren Barrow’un anlatısı da, Einstein’ı “anlaşılmaz” kılan temel tezden yola çıkıyor. Bu tez, “İzafiyet Teorisi” deyince benim gibi yarıcahillerin bile hemen aklına gelen “cisimle zaman, mekânla hareket karşılıklı olarak bağımlıdır” cümlesi ya da enerjinin maddeyle ilişkisini kuran “E=mc2” denklemi değil ama. Einstein’ın 1905’te ortaya attığı bu “Özel Görelilik Kuramı” değil, ilk kez on yıl sonra, 25 Kasım 1915’te Prusya Kraliyet Akademisi’nin dergisinde gündeme getirdiği “Genel Görelilik Kuramı” ya da daha basit adıyla “Yeni Yerçekimi Teorisi”ilgilendiriyor Barrow’u. Esasen, eski çağlardan itibaren varoluşun anlamını arayan mitoslarla dinsel kitapların hikmetinden sual olunmayan ilahi kozmolojisini bir yana bırakırsak, evrenin muhtemel çoğulluğunu, tamamen ampirik gözlemlerin matematik diliyle ifadesine dayanarak ilk tarif eden de Einstein’dan başkası değildi.
Genel Görelilik Kuramı’nı burada özetlemeye çalışmanın kendimi bilmezlik olacağını bilecek kadar kendimi biliyorum. Ama Barrow’un bunu, bugüne kadar herhangi bir yerde okuduğumdan daha basit bir anlatımla yaptığını söylemem gerek. Aslında işin temelinde evrenin “dünya merkezli” algısından uzaklaşma çabası var. Kuzey Kutup Dairesi’nden gökyüzüne bakan bir çift gözün göreceği kubbe Ekvator’dan bakanınkinden farklı malûm, ve kısaca “Crux” diye bilinen Güney Haçı Takımyıldızı mesela, güney yarıkürelilerin gecelerinin feriyken bizim buralardan hiç görünmüyor. Neyi, nasıl ve ne kadar gördüğümüz her şeyden ziyade nerede durduğumuza bağlı. Einstein da işte, Isaac Newton’ın 1687’de formüle ettiği hareket ve yerçekimi kanunlarının sadece belli bir yerde duran gözlemciler için geçerli olduğunu keşfedince, bu kanunları “demokratikleştirmenin,” yani nerede durursa dursun herkes için geçerli olacak yeni bir kanun tarifinin peşine düşüyor. Newton’ın formülleri, sadece dünyada sabit duran, uzak yıldızlara göre kendi çevresinde dönmeyen ve hız kazanmayan gözlemciler için geçerliyken, Einstein, fırıl fırıl dönerek yükselen bir roketin penceresinden bakan bir gözlemci için de geçerli olacak bir yerçekimi teorisi yazmaya girişiyor.
Barrow’un “insan aklının gelmiş geçmiş en dikkat çekici yaratısı” dediği ve Newton’ın, gezegenlerle yıldızlar bağrında gezinirken bu hareketten de, hareket halindeki maddeden de bağımsız bir şekilde “sabit duran bir sahne” gibi algıladığı uzayı çok daha esnek bir şeye dönüştüren bir teori bu. Einstein’ın uzayı, eğilip bükülebilen bir uzay. Kütle, içinde bulunduğu uzayı —ya da dördüncü boyutu hesaba katarak ona uzay-zaman diyebiliriz– eğip büküyor. Çok geniş ve ince bir lastik şilte misali, üzerindeki cisimlere ve harekete göre şekil alıyor uzay. Kütlelerden uzaklaştıkça düzeliyor. Büyük bir kütlenin etkisiyle çukurlaşıyor ve bu çukur, civardaki hareketli cisimleri de içine çekermiş gibi görünüyor.
Uzatmayacağım; Einstein’ın yerçekimini bir kuvvet olarak değil, uzay-zamanın geometrik eğriliğinden kaynaklı bir hareket olarak algıladığını söyleyeyim yeter. Tabii, Genel Görelilik Kuramı’nı Amerikalı astronom John Wheeler’ın harikulâde tarifiyle özetlemeyi de deneyebilirim: “Madde, uzaya nasıl eğilip büküleceğini söyler. Uzay, maddeye nasıl hareket edeceğini söyler.”
Tespih mi, salkım mı, topaç mı, sarkaç mı
Kütleydi, çekimdi, kuramdı derken ürkmeyin. Barrow kitabını fizikçiler, astronomlar için değil, benim gibi gayrıfenni okurlar için yazmış. Tek yapmanız gereken, kitaba öyle gelişigüzel bir yerinden başlamayıp, sizi baştan itibaren bir nevî kurstan geçirmesine izin vererek okumak. Bunu yapınca, Einstein’ın geliştirdiği evren teorisini, sonradan “en büyük falsom” diyeceği temel yanılgısı da dahil olmak üzere adım adım kavrıyorsunuz. Kavradıkça da, tarifleri Einstein’ın açtığı yolda ve onun temel yanılgısından çıkarılan derslerle değişerek şekillenen envayi çeşit evrenin içinde buluyorsunuz kendinizi.
Ne mi diyorum? Şunu diyorum: Bütün o “esnek” uzay-zaman vizyonu içinde Einstein, evreni yine de sabit ve sonlu ama bir topun yüzeyi gibi de simetrik, yani hacmi belirli de olsa, tıpkı bir top gibi kenarları olmayan bir süreklilik olarak algılamıştı; evrenimiz sınırlı ve tekti ona göre. “En büyük falsosu” da buydu işte. Genel Görelilik Kuramı’nın ilk takipçileri, özellikle de Hollandalı astronom Willem de Sitter (1872-1934), Belçikalı rahip ve astronom George Lemaître (1894-1966), Rus fizikçi ve matematikçi Alexandre Friedmann (1888-1925), Einstein’ın falsosunu görmesini sağladıkları gibi, sonsuzluk ihtimaline açık evrenlerin teorisini de yazdılar. De Sitter’in evreni sürekli genişliyordu örneğin. Friedmann, evrenin hiç yoktan ortaya çıkıp, sonra hepten yok olabileceğini kanıtladı. Katolik din adamı Lemaître, üçünü de geride bırakan bir buluşla, yıldızlar ve galaksiler kadar, evrendeki radyasyonun da önemli bir basınç kaynağı olduğunu gösterdi.
Sonuçta, 1920’lerden 2010’lara varıncaya dek, Barrow’un özetiyle, “topaç gibi kendi etrafında dönen evrenlerden sonsuza dek bir sarkaç gibi salınanlara; kendi içinde büzülüp soğuyanlardan sürekli genişleyerek alıp başını gidenlere; içine girdiğinizde geçmişe doğru bir zaman yolculuğuna çıkabileceğiniz evrenlerden sınırlı bir zaman diliminde sınırsız sayıda olayı mümkün kılanlara kadar her çeşidin teorisi” yazıldı. Velhâsıl, evrenin anlamı tekilliğini yitirdi. Benim çok sevdiğim o Osmanlıca deyişle “sutûr-u kâinat” yani evrenin satırları, “Evren nedir” sorusunun ilk anda aklımıza getirdiğinden çok daha çoğul ve karmaşık bir anlatıya tekabül ediyor bugün. Peki, bu anlatı sanal mı, gerçek mi?
Kitabında ayrı zamanlarda ayrı bilimciler tarafından geliştirilmiş elliden fazla evren teorisine yer veren Barrow, her biri fizik ve matematik kurallarına uygun ve kendi içinde tutarlı olan bu tariflerin, sadece kâğıt üzerinde değil, astronomların yeni bulgularıyla desteklendiği haliyle “fiziksel” geçerlilik de taşıdığını söylüyor. 1990’lardan itibaren geliştirilen kavrayışla, “evren” dediğimiz şey, “bütün muhtemel evrenlerin evreni” diye tarif ediliyor bugün. Biz dünyalıların gözleyebildiği kısmıyla evren, yarıçapı 46 milyar ışık yılı olan bir küreye karşılık geliyor. Bu büyüklüğü bir anda kavramak zor; belki galaksimiz Samanyolu’nun çapı 100 bin ışık yılı olan bir küre olarak tahayyül edildiğini, en yakın komşumuz olan Andromeda Galaksisi ile de aramızda 2.5 milyon ışık yılı mesafe olduğunu hatırlamalıyız. Varın, bu kürenin ötesini siz düşünün.
“Küre” diyorsam, kolaycılığımdan! Yoksa Latincede “biriciklik” vurgusu taşıyan “universum”kelimesinden gelen İngilizce “universe” yerine, “çoğulluk” içeren “multiverse” adını yeğleyen Barrow gibi bilimciler, bu “evrenler evreninde” sadece küresel oluşumların değil, mesela Friedmann’ın öngördüğü üzere şekli, zeytinçekirdeği misali oval tanelerin birbirine eklenmesinden yapılmış bir tesbihi andıran sıralı-evrenlerin ya da Viyanalı filozof ve fizikçi Franz Selety’nin (1893-1933) tarif ettiği gibi akciğerlerimizdeki bronşların şematik bir kopyasına benzeyen salkım-evrenlerin de varolabileceğini düşünüyorlar.
The Book of Universes insaflı anlatımına rağmen, son zamanlarda okuduğum en meşakkatli kitaptı. Ama evrenimiz ve muhtemel evrenlerimiz konusunda çok şey öğrendim. Belki daha da önemlisi, kitabı okudukça bilmediğini bilmenin tevazuu önce kişisel bir duygu olarak pekişti içimde, sonra Newton’ın eksiğini tamamlayan Einstein’ı ve Einstein’ın falsosunu yakalayan Lemaître’i düşünürken, bilimsel bilginin herhangi bir verili zamandaki sınırlarını da hatırladım. Ve tabii, on beşinci asırda, Dünya’nın evrenin merkezinde olmadığını gösteren Copernicus’tan sonra, Einstein’ın haleflerinin de bize şimdi yepyeni bir tevazu sebebi sunduklarını kavradım. Barrow da kitabını bu kavrayışı özetleyen bir cümleyle bitirmiş zaten: “Şimdi artık kendi evrenimizin, Evren’in merkezinde olmayabileceğini de kabul etmemiz gerekebilir.”
Bense, Barrow’un kitabını okurkenki halime çok yakın bulduğum bir başka cümleyle noktalamak istiyorum yazıyı. 1949’da İsrail devletinin ilk cumhurbaşkanlığını üstlenecek olan Yahudi lider Chaim Weizmann, 1921’de transatlantik bir gemi yolculuğunda eşlik ettiği Einstein’dan Genel Görelilik Kuramı hakkında epey “ders” dinledikten sonra şöyle yazmıştı: “Einstein bana her gün teorisini anlattı ve ben kıyıya vardığımızda onun bu teoriyi çok iyi anladığından emindim artık.”
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları












































































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012