Yavuz BAYDAR
Bugün sorulması gereken soru bu. Cevap da belli: Kesinlikle ikincisi, ilki değil. Yolun sonuna daha epey var. Başkan Erdoğan tek hakimi olacağı sistemi kurmak için az ter dökmedi, az takla atmadı, az ittifak değiştirmedi. Çok da zorlandığı söylenemez, muhalefetin bunca yıl maşallahı vardı çünkü, ama formül bir türlü tutmuyor.
Zira iş Türkiye’ye gelince siyaset mühendisliği ile, toplum ve diplomasi mühendisliği arasında kritik farklar var. Birincisi ile diğer ikisi arasındaki nüansları yerli yerine oturtacağım derken ölçüleri kaçırırsanız, iplerin ucu da kaçar. Otokratların şahı, reislerin reisi olacağım derken bir bakmışsınız, artık algılayamadığınız bir dünyada bağrınırken, sağın solun elinde oyuncak olmuşsunuz.
Dahası, tek adamlaşacağım testlerini dayandırdığınız deneme-yanılma (buna son zamanlarda yap-boz da deniyor) yöntemleri ile dış politikadaki blöfler ters teptiği ölçüde, giderek en kritik kişi ve karar vericilerin gözünde mümkün olan en kısa zamanda kurtulunması gereken bir “safra”ya dönüşmüş durumdasınız.
Bu kavramı şimdiden lanse etmiş olalım. Çünkü kimi korkudan, kimi ikbal derdinden, kimi de çevrede başka opsiyon görmediğinden bu kelimeyi dolaylı olarak bile dile getiremiyor. Ülke içinde önünü göremeyen. yolunu tam çizemediği için güven telkin etmeyen bir muhalefet var. Dışarıdaki Türkiye dostları ve geleneksel müttefikleri ise, bu durumdan hareketle, “safra atılırsa sonuçları ne olur, Libya’nın bin misli bir sosyal ve finansal felaket mi gelir?’ kaygısıyla akışı oluruna bırakmış durumda. Ama gidişat öyle ki, er veya geç Erdoğan ile safra kelimeleri birbirine kavuşacak.
Her ne kadar kudretli görünse de, Erdoğan son yıllarda öyle yanlışlar yaptı ki, kendisini öylesine yalnızlaştırdı ki, sistem krizinde gelinen kırmızı alarm hali çoktan mukadderdi. Üç yaşını dolduran Ahval’in arşivinde bir gezintiye çıkarsanız “kendim ettim kendim buldum” şarkısının çeşitli versiyonlarını ve analizlerini, gelmekte olanın öngörülerini ziyadesiyle bulacaksınız.
Arka planda Erdoğan’ın ülke için trajik sonuçlar üreten, bugünün krizini yaratan karanlık tercihi var. Şu:
Değişim ve normalleşme adına (üstelik hapiste yatma tecrübesini de taşıyarak) yola çıkıp, önce parti kurucusu arkadaşlarını sonra da reforma hazır olan kurumları ve sivil toplumun desteğini tasfiye eden Erdoğan, 2014’ten itibaren, kendisine diş bileyen militarist-milliyetçi kesimlerle ittifak kurmaya yönelerek siyasi hayatının en büyük - ve en uzun vadeli - kumarını oynadı. Bu kumarda, kendisinin yeni siyasi durumlara dair benzersiz uyum sağlama gücüne güvendi. 2015 seçimleri ardından şekillenen “sözleşme”de, şartlar da ortaya çıktı: İttifak için seçtiği güçler, Erdoğan’ın can düşmanı olarak gördüğü Gülencileri imha etme karşılığında, reform talepleriyle doğru orantılı büyüyen Kürt hareketinin tamamen felç edilmesini masaya koydular. Adı var kendisi yok gibi görünen bu sözleşmenin rengi kısa zamanda atılan adımlarla belli oldu: Biri küçük diğeri büyük iki sosyal grubun düşman ilan edilmesi. Buna kısa zaman sonra, yeni müttefikin nefret ettiği sol ve liberal reformistler de eklendi. Zulüm ve istikrarsızlık kapıları ardına kadar açıldı.
Ormanda kaybolmayalım. Kısaca buradan şekillenen bazı çözülme emarelerine bakalım:
- “Tek adam” olma hevesi, mutlak yalnızlaşmayı getirdi. Eğer dediğim dedikçi iseniz, üstelik dapdaracık bir dünya algınız varsa, cahilseniz, çevreniz ne kadar kalabalık olursa olsun, kimse size itiraz edemediği için, yapayalnız, algı bozukluğuyla, bir yanlıştan ötekine sürüklenirsiniz. 2020 modeli Erdoğan tam da budur. Ülkesinde olanlardan kopuk, kafası bir türlü vazgeçemediği geleceğe dair hayallerle meşgul, halkın hızla artan kesimlerini karşısında aldığının dahi farkında olmayan bir lider figürü. Vizyon ve vaat tezgahı artık bomboş. Orada olmayan ürünleri sanki varmış gibi satma amacıyla dile getirdiği cümleler karşılık bulmuyor.
- Kendisine sadakat güçsüz mü? Hayır. Yüzde 40 dolayında bir kütle, onunla devam anlamındaki gelecek karşısında onsuz bir gelecekten daha çok korktukları için, korkudan arkasında duruyor. Ve bu kütlenin körü körüne bağlılığına güvendiği için yanlışlarda ısrar ediyor. Kumarının geri kalan kısmını “onlardan da destek alarak gitmeme” kartları üzerinden oynamakta sonuna dek kararlı olacaktır. Bu kumarda artık Türkiye’nin çıkarlarını korumayla ilgili bir boyut kalmamıştır, ama bu “sığınma” hali, başlı başına bir sıkışmanın, çare tükenmesinin işaretidir.
- Son haftalarda hayli rötarlı olarak ortalığı saran “mafyalaşma” tartışmaları, çözülme emarelerinin en büyüğüdür. Erdoğan, 2014 sonrasında “karanlık ittifak”a kapıları açtığı andan itibaren, sebebiyet verdiği devlet içi ve çevresinde kilit noktalarda kadrolaşmanın kontrolünü bizzat - ve farkında olmadan - “siyasi mafya” odaklarına teslim etmişti. Sedat Peker çıkışlarıyla başlayıp Çakıcı ile sınırlanmayan bu süreçte asıl mesele, devlet katmanlarındaki Türk-İslam Sentezi ekseninde gerçekleşen kadrolaşmanın Erdoğan’ın siyasi sonunu getirip getirmeyeceği ile ilgili değil, ne zaman getireceği ile ilgilidir.
- İki kere iki dörttür: Toplumu zulüm üzerinden iyice bölmeye kararlı bu aşırı milliyetçi kadrolar ne verilse doymayacaklardır, yerleştikleri koltuk ve makamlardan kolay kolay kalkmayacaklardır, ve Erdoğan’ın hala liderliğini yaptığı AKP’nin geleneksel tabanı ile kalıcı bir kimya uyumu sağlamaları da mümkün değildir.
- Son altı-yedi yıldır Erdoğan’ın tek ciddi muhalifi (kısmen ama geçici düzeyde etkili olan HDP’yi saymazsak) ekonomi idi. Dinamiklerini anlamadığı ve asla anlayamacağı bu dünya, planlarını altüst etti. Uzun süre direndi, ama bu direnişin faturası, devlet kasasının tamamen boşalması oldu. Suriye’de olmayacak duaya amin der gibi “rejim değiştirici” olmaya kalkıştığında ülke ekonomisi fena değildi, ama son iki yılda bölgedeki ofansif hamleler ve askeri harcamalar sonunda, ekonomi yönetiminde artık ipleri elinden tamamen kaçırdığı konusunda şüphe yok.
- Kurmak istediği aşırı merkeziyetçi sistemi sabote eden en önemli göstergelerden birisi de, devlet kurumlarını cüceleştirip, har vurup harman savururcasına mevcut dış ittifakların değer ve potansiyel nimetlerini heba etmesidir. Bunda da, kurduğu karanlık ittifakın diğer bileşenlerinin “iradi baskısı” belirleyicidir: Suriye, Irak, Mısır, Doğu Akdeniz, Ege ve Libya diplomatik fiyaskolar olarak tarihte yerini aldı. (Kafkasya’nın ne getireceği, kime ne sağlayacağı hala belirsiz.) AB ile itişme, onarımı kolay olmayacak bir yıkımın habercisi. AB ve ABD’den gelmesi muhtemel mali ve hukuksal baskı yöntemleri de Erdoğan’ın “safra” niteliğine dair görüşleri pekiştirecek, “siyasi sonunu” hızlandıracak unsurlar.
- Son olarak, muhalefetten yükselen bazı emareler var: Her ne kadar Kemalist ve sol kesimin kısmi alerjisine maruz kalsa da DEVA lideri Ali Babacan’ın son yıllarda (Selahattin Demirtaş’tan beri) eşine rastlanmayan açıklıktaki çıkışları post-AKP’ye bakar hale gelen sağ kesimde bir şeylerin mayalandığını gösteriyor.
- Bunun kadar önemli bir gelişme de, CHP’nin “munis” lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Çakıcı olayından sonra üslubunun alabildiğine keskin ve net bir boyuta geçmesi. CHP, gidişata laik bir tevekkülle bakmaktayken neden vites yükseltti? Belli ki, bürokraside ve yerel düzlemde, asalakların dışında kalan iş camiasında, yolun sonuna gelindiğine dair algı iyice güçlenmiş durumda.
- TOBB ile bazı sendikaların birkaç gün evvel durduk yerde topluca Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı ziyaret etmeleri ve kurmay subaylarla görüşmeleri de işin baharatı. Ziyaretçiler, Akar’ın hem ABD başkentinde hem de NATO’da Türkiye adına neredeyse tek güven duyulan kişi olduğunu elbette biliyorlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
10.11.2021
2.08.2021
13.07.2021
6.05.2021
28.04.2021
24.01.2021
20.01.2021
5.01.2021
25.12.2020