Yıldıray OĞUR
"18 mart 2011 günü sabahı Bingöl’ün Kiğı ve Adakları İlçeleri arasındaki vadide bir grup PKK’lının tespit edilmesi üzerine çıkan çatışmada 4 PKK’lı öldürüldü ve iki korucu ağır yaralandı.” İki hafta önce tüm gazetelerde aşağı yukarı bu cümlelerle çıkmış bir haberdi bu.
Ateşkes sürecinin istisnai çatışmalarından biri olması dışında dikkat çekmedi.(Newroz öncesi havayı bozma amaçlı bu operasyonu manşet yapan Taraf dışında)
Halbuki 18 mart sabahı Bingöl’de yaşanan bu çatışmayla ilgili konuşulan bir iddia ileride Türkiye’nin Kürt sorunu hikâyesi -umarım çözülmüş olarak- yazılırken yaşanan tüm dramları, çarpıklığı ve acıyı çok iyi anlatacak.
Öcalan’ın kesin emri olduğu için ateşkes nedeniyle PKK’lılar zorunlu kalmadıkça çatışma olabilecek alanlara çıkmıyor. Saklandıkları yerlerde kalıyorlar. Geçen haftalarda Bingöl’de olduğum için biliyorum hala yarım metre kar olan Bingöl’de herhalde hiç dışarı çıkmıyorlardır.
Peki, sayıları dokuz olarak ifade edilen bu PKK’lı grup kar kış altındaki Bingöl’de, hem de sabah saatlerinde niye tespit edilebilecekleri açık bir alana çıkmışlardı? 18 mart gününe özel bir durumdu bu. Yok, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü değildi bu 18 martı özel yapan.
O gün derbi günüydü. Akşam Galatasaray- Fenerbahçe derbisi vardı.
İddiaya göre sizin bizim gibi bu ülkenin insanları olan bu dokuz PKK’lı genç, akşamki derbiyi izlemek için saklandıkları yerden çıkmışlardı. Belki yakınlardaki bir köye, belki de cep radyolarının ya da televizyonlarının yayını çekebileceği bir alana gitmek için...
Sarı-kırmızı-yeşil aşkının yanında sarı-kırmızı ya da sarı-lacivert aşkının herkese anlatacağı çok şey var. Tabi “Hayır bir gerillanın böyle bir zaaf göstermesi mümkün değil”cilerle, “PKK ile ülkemizin iki köklü kulübünün adını yan yana getiremezsin”ciler sustuğunda...
Adına terörle mücadele deyip, geri kalan her şeyi kestirip attığınız “amansız mücadelede” işte böyle gerçek insanlar ölüyor. Ordumuzun silahları sadece ‘teröristleri’ değil fanatik Galatasaraylı, ölümüne Fenerli gençleri de vuruyor.
Suriye Kürt sorununu çözerse
Suriye’deki olaylarla Tunusami dalgası Türkiye sınırlarına ulaşmış oldu. Tam bu sırada MİT Müsteşarı Hakan Fidan Şam’da Beşar Esad’la görüştü.
Suriye’de büyük bir Kürt nüfus yaşıyor. Daha doğrusu resmi olarak yaşamıyor. Çünkü Suriye Kürtlere vatandaşlık bile vermiyor. Kürtlerin yaşadığı dört ülke içinde (dört parçadaki) durumu en kötü olanlar Suriye’deki Kürtler. (Ne ilginçtir ki bu dört ülkeden sadece Suriye’de PKK, rejime karşı mücadele etmiyor.) Kürtlerin yaşadığı Kamışlı bölgesinin siyasi eğilimleri neredeyse Hakkâri’ninkine yakın. PKKlılık Suriye’deki Kürtler arasında resmi ideoloji gibi. Bu yüzden de PKK’da Anadolu Ajansı’nın her kötü şeyi onlardan bildiği haberlerdeki kadar kalabalık bir Suriyeli grup var. Bir gün Esad devrilirse kurulacak yeni Suriye hükümetinde mesela PKK’lı bir Dışişleri Bakanı olabilir.
Beşar Esad, babasından kendisine miras kalan istihbarat devletini değiştirmek için çaresizce reform girişimleri yapıyor. Suriye, Bu reform girişimlerinden birinde her an henüz ayaklanamamış Kürtlerin sorunlarını çözebilir.
Suriye de kendi Kürt Sorunu’nu çözerse bölgede manzara şöyle olacak: Kürdistan diye bir eyaletleri olan, temel haklara sahip İran Kürtleri. Neredeyse Kürdistan diye bir devletleri olan Irak Kürtleri. Yıkılmaktan korkan bir iktidar tarafından muhtemelen tüm hakları hayallerinin üzerinde verilecek Suriye Kürtleri. Ve hâlâ anadil hakkı, özerkliğin tartışılamadığı Türkiye Kürtleri.
Neyse ki Ankara’da da birileri, bu gidişatı görüyor ve Tunusami dalgalarının Diyarbakır’da meydanlarda kılınan Cuma namazlarıyla Türkiye’yi vurmaması için tek dalga kıranın ancak köklü ve cesur reformlar olabileceğinin farkına varıyor. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Beşar Esad ile görüşmesi bu anlamda bir dalga kıran amacına hizmet ediyor olabilir. Seçimden sonra “Bakın herkes çözdü sıra bizde” demenin meşruiyeti inşa ediliyor. Türkiye’nin bir çözüme doğru gittiğinin son işaretini, Kürt siyasetinin “ateşkesi çağrısı yapmayı ahlaklı bulmuyoruz” saçmalığına rağmen ateşkesi Hazirana kadar uzatıp, pratik öneriler aşamasına geldik diyen Öcalan verdi.
Bu yaparken de PKK-devlet arasındaki görüşmenin somut bir sonucunu da ağzından kaçırdı. Şöyle dedi: “Cezaevlerinden birçok mektup geldi. Cezaevlerinde sağlık durumu ağır olan arkadaşlar var. Onlara özel selamlarımı iletiyorum. Onları dışarı çıkaracağız. Onların dışarı çıkarılması, tedavilerinin gerçekleşmesi için herkesin çabalaması gerekmektedir.”
Öcalan haklı. Bu bölgede Kürtlerle sorunu olan tek ülke olarak kalmamak için herkesin çabalaması gerekiyor.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.09.2025
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025