Yıldıray OĞUR
Geçen Cumartesi sabaha karşı 05.30’da polis Paris’in dış mahallelerinden Asnières-Sur-Seine’de bir apartman dairesine baskın düzenledi.
Komşuların şaşkın bakışları arasında apartmandan 84 yaşında yaşlı bir adam gözaltına alınarak çıkarıldı.
Sahte kimlikle yakalanan bu yaşlı adam, yirminci yüzyılın en büyük insanlık suçlarından Ruanda Soykırımı’nın baş aktörlerinden Félicien Kabuga’ydı.
1994 yılında yaşanan soykırımın ardından yedi çocuğu ve eşiyle ülkeden kaçıp kayıplara karışan Kabuga hakkında 2011 yılında Uluslararası Ceza Mahkemesi soykırım suçlamasıyla iddianame düzenlemiş, ABD hükümeti de yerini bildirenlere 5 milyon dolarlık ödül vaat etmişti.
24 yıldır dünyanın en çok arananlar listesindeki Kabuga’nın
yakalanması Bosna Kasabı Ratko Mladiç’in yakalanmasından sonra Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin en başarılı operasyonu.
Yakın bir zamanda Tanzanya’da kurulacak mahkemenin önüne çıkarılması bekleniyor.
Soykırım suçlusunun, zannedildiği gibi yıllardır Kenya’da değil, frankofon Hutulara verdiği destek ve soykırım sırasındaki inkarcı siyaseti yüzünden suçlanan ve özür dilemek zorunda kalmış Fransa’nın başkentinde sahte bir kimlikle yakalanması Ruanda’nın trajik tarihiyle ilgili Avrupa’nın kara defterine bir sayfa daha ekledi.
Yeraltı zenginlikleri ya da denize kıyısı olmadığı için emperyalistlerin iştahını kabartmamış bu orta Afrika ülkesi 19’uncu yüzyılda kara kıtayı aralarında paylaşan Avrupalılar tarafından, emperyalizmde acemi olan Almanya’ya bırakılmış ama Almanya işine yaramayan bu ülkeye uzun yıllar bir vali bile atamamıştı.
Ruanda’nın dokusunu esas bozan ise Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yenilen Almanya’dan ülkeyi devralan sömürgecilikte acımasız yöntemler kullanan Belçika oldu.
Bu yöntemlerden biri çoğunluğu oluşturan halkları, azınlıklar eliyle kontrol altında tutmaktı. Belçika, nüfusun yüzde 85’ini oluşturan Fransızca konuşan Hutulara karşı, nüfusun yüzde 15’ini oluşturan İngilizce konuşan Tutsilerle iş tuttu, tarımla uğraşan yerleşik Hutular yoksullaşırken, hayvancılıkla uğraşan göçebe Tutsiler yönetici sınıf haline gelip zenginleşti.
Kolonyal idare, iki kavmi aralarındaki fiziksel farklarla tanımladı, ince ve uzun boylular Tutsi olarak kayıtlara geçirildi.
Atılan tüm bu adımlar iki kavim arasındaki düşmanlığı arttırdı.
Nihayet, yıllarca ezilen Hutular, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Afrika’da sömürgeciliğin bitişiyle ülkedeki iktidarı ele geçirir geçirmez bunun acısını Tutsilerden çıkardılar.
Yaşanan katliamlar, saldırılar sonucunda Tutsiler komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldılar.
1973’de bu baskıcı milliyetçi Hutu rejimi, kendisi de bir Hutu olan Juvénal Habyarimana’nın darbesiyle yıkıldı.
Yeni yönetimle, ülkelerine geri dönmeye çalışan Tutsiler arasında devam eden gerilimlerle 1990 yılına kadar gelindi.
1990 yılında Uganda’daki Tutsilerin silahlı örgütü Ruanda Yurtseverler Birliği (RYB) kamplardan çıkarak Ruanda hükümetiyle silahlı çatışmaya başladı, ülkenin bir kısmını ele geçirdi, başkente doğru ilerlemeye başladı.
İşte Félicien Kabuga, bu iç savaş yıllarının baş aktörlerinden biriydi.
Ruanda’nın en zengin iş adamlarından biri olan Kabuga’nın kızı, Devlet Başkanı Habyarimana’nın oğluyla evliydi. Dünürü gibi kendisi de ülkenin aşırı milliyetçi Hutuların yaşadığı kuzey bölgesindendi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkında hazırladığı iddianameye göre Kabuga, devlet başkanının etrafındaki “Kuzeyliler” olarak bilinen dar yönetici kliğin içindeydi.
‘Hutu Gücü’ adlı aşırı milliyetçi fikriyata mensup olan Kabuga’yı soykırımın bir numaralı sorumlusu yapan ise yaptığı diğer ticari işleri değil, medya patronluğu oldu.
Önce 1990’da yayınlanmaya başlanan Kanguta adlı derginin sponsorluğunu yaptı.
Dergi, “terörist”, “vatan haini”, “dış güçlerin oyuncağı” dediği Tutsilerden “hamamböcekleri” diye bahsediyordu.
Aşırı milliyetçi dergi “Hutuların 10 Yasası”nı açıklamıştı. Bu yasalar arasında “bir Tutsi ile asla evlenmemek”, “bir Tutsi ile asla arkadaşlık yapmamak” gibi maddeler vardı.
Bu yayınlar, kutuplaşmayı, nefreti artırarak soykırımın altyapısını oluşturdu.
Ama Kabuga hakkındaki soykırım suçlamalarının esas merkezinde 1993 yılında kurduğu Radio Télévision Libre des Mille Collines (RTLM) adlı radyo istasyonu vardı.
1993 yılında kurulan radyo, devlet başkanı Habyarimana’ya muhalif Hutuları ve Tutsileri düşmanlıkla ve hainlikle suçluyor, Monique adlı bir insan hakları savunucusu için “bahçesinde çarmıha gerilip, köpeklere yedirilmeli” diyor, hamamböcekleri diye bahsettiği Tutsilere güvenilmesine karşı çıkıyordu.
Radyoda zaman zaman Tutsilerin yaptığı Hutu katliamlarıyla ilgili çıkan yalan haberler, Hutuların Tutsilere saldırmasına neden olmaktaydı.
Fakat, radyo bu yayınları yaparken 1993 yılında Tutsilerle, Ruanda hükümeti el sıkıştı ve bir ateşkes imzalandı.
Fakat itibarını çatışmadan alan herkes gibi Kabuga da barıştan endişeye kapıldı. Sert çizgisinden taviz vermedi. Dünürü ve bakanları tarafından yayınlarını yumuşatması için yapılan çağrılara kulak asmadı, kraldan çok kralcılığa devam etti.
Ceza Mahkemesi’nin iddianamesine göre Kabuga sadece yayıncılık yoluyla değil, doğrudan interahamwe adlı milliyetçi Hutu milislerin eğitilmesinde, silahlandırılmasında da rol oynamıştı.
Yıllardır süren bu kutuplaştırma siyaseti ve milislerin hazırlıkları için beklenen gün 6 Nisan 1994’de geldi.
Tutsilerle anlaşan ve yeni bir anayasa için hazırlık yapan Devlet Başkanı Habyarimana’yı taşıyan uçak başkent Kigali havaalanından kalktıktan bir süre sonra bir füze ile düşürüldü.
Tabii ki bir numaralı şüpheli ateşkes olsa da silahlı Tutsi milislerdi.
RTLM radyosu aynı gün intikam yayınlarına başladı.
Tutsilerin uzun boylarına atıfla “Şimdi ağaç budama zamanı” “Mezarlıklar henüz dolmadı”, “Ölmenize izin vermeyeceğiz, sizi biz öldüreceğiz” çağrılarıyla radyo 100 gün sürecek soykırımın sesi oldu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hazırladığı iddianameye göre radyo istasyonun soykırım suçları listesi kabarık:
“10 Nisan 1994 günü Hutu milislere, Kaddafi Camii’ne sığınan Tutsi sivilleri hedef göstererek öldürülmelerine neden olmak”
“13 April 1994 günü RTLM radyosunda çalışan gazeteci Nyamirambo’daki İslami Kültür Merkezi’ne bir grup Tutsi’nin sığındığını haber yapıp, aralarından kadın ve çocukların da olduğu 300 Tutsi sivilin öldürülmesine neden olmak” diye giden uzun bir liste var iddianamede.
Dünürünün öldürülmesi üzerine çılgına dönen Kabuga, sadece radyosundan intikam ağrıları yapmakla kalmadı, Hutuların interahamwe milislerine Çin’den getirttiği palaları ve diğer silahları da dağıttırdı.
1994 yılının 7 Nisan’ında başlayıp 17 Temmuz’unda Tutsi birliklerinin başkentte kontrolü sağlamasına kadar süren katliamda 800 bin Tutsi bu silahlarla ve çoğunlukla da palalarla öldürüldü.
Ruanda Katliamı, toplumlar arasındaki tarihsel bir husumetin medya yoluyla nasıl tahrik edilip, kutuplaşmanın, kamplaşmanın sonunun insanların birbirini boğazlamasına kadar varabileceği üzerine ibretlik bir ders.
Bir ibretlik ders de 90’lı yaşlarda yakalanıp yargının önüne çıkarılan Nazi suçlularının ardından, mahkeme önüne çıkarılacak 84 yaşındaki Kabuga’yla insanlığa karşı işlenmiş suçlarda zaman aşımı olmadığının bir kere daha tüm dünyaya gösterilmesi olacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları












































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025