Yıldız Ramazanoğlu
Burası dünya, hayat insanların çoğunluğuna gül bahçesi vadetmiyor. Ayette de bildirildiği gibi dünya oyun ve eğlenceden ibaret değil. Ne tuhaf ki insanın derdi de dermanı da yine insan. Ayrı yaşamak mümkün olmadığına göre birbirimizin hikayesine hakikatine eğilmekle adaletli eşitlikçi ilişkiler kurmakla mükellefiz. Ayaklarımızı kibirle üstünlük iddialarıyla yere sert vururken, başımız dağlarla yarışırcasına göğe ererken, herkese gülücük dağıtırken, tehdit savururken ezelden ebede büyük bir hikayenin aynı zamanda kendi küçük hikayemizin içinde yol alıyoruz.
Hikaye sanatı yüzleşme makamı. Burada kimse kimseye başöğretmenlik yapamaz, bir şey öğretmeye kalkışamaz, ideolojilerin bayrağını dalgalandırma yeri de değildir. Hikaye insanla aramızdaki kilometreleri kuş uçumuna indirir, sonra bir dürbün bakışı sonra kalp atımı derken, iki insanı ya da binlerce insanı birbirine yaklaştırır, uzağı yakın eder, görülmeyene ayna tutar, bilinmeyenin perdesini aralar, yaraların üstünden geçer. Son zamanlarda beni en çok etkileyen kitaplardan birine getireceğim sözü, Arizona’da yetişmiş birçok ödül almış olan Amerikalı yazar Adam Johnson’ın ‘George Orwell Arkadaşımdı’ adlı öykü kitabına.
Her biri elli sayfalık altı uzun öykünün yer aldığı kitapta raydan çıkan hayatlarını yoluna sokabilmek için güç toplamaya, bir patika olsun yol bulmaya çalışan insanların öyküleri var. Totalitarizmin ezdiği hayatlar, kaçak babalar, kayıp organlar, yıkılmış evler, fırtınalar, işkenceler, geride bırakılan aileler, çözümü simülasyon yaratarak gerçeklikten kaçmada bulan yazılımcılar, ölmeye hazırlanamayan kanser hastaları… Öykülerin her biri tek başına ele alınmayı hak etse de Anonim Kasırgalar’da bir insanın kaderinin oluşumundan söz edebileceğim sadece.
Televizyonlardan duyduğumuz, ABD’de büyük felaketlere yol açan Katrina ve benzeri kasırgalardan birine yakından bakıyoruz ve akıl almaz karmaşanın içinde sürüklenen insanlardan biri beliriyor hikayede. Genç bir adam olan Nonc bir kargo şirketinin dağıtıcısı ve kasırgada evini kaybedince iş yerinin verdiği emanet görev kamyonuyla kalakalmış. Hala işini sürdürmeye çalışırken araçta bakmaya çalıştığı iki yaşındaki Geronimo sahne alıyor. Bütün gün uyumayan, bez bağlanan, henüz tam konuşamayan ama kendine şahane bir dil uyduran bu çocuk, kısa zaman sonra geleceğim diyen annesi tarafından terk edilmiş. Aslında bütün bunlar kız arkadaşı hamileyim galiba derken, bir kelimenin içinde neler yüklü olabileceğini fark edememenin uzantısı. Anne, analık yapmakla yanıp tutuşuyor gibi görünse de hayat izin vermiyor rahatlığı içinde. Yeni erkek arkadaşının uyuşturucu işine onu da bulaştırmasıyla cezaevini boyladığını öğreniyoruz satır aralarında. Nonc’un yeni kız arkadaşı Relle ise aslında çocuğa karşı şefkatli ilgili biri. Fakat içi insan doğası gereği kendisinden olmayan bu çocuktan uzaklaşmaya doğru kurgulamaya çalışıyor hayatı. Çocuğun iyiliği için olan her planlama, anneden yoksun olan bebeğin babadan da ayrılışına çıkıyor bir şekilde. Öykü bir kadın ve bir erkekle ilgili olsa da ilmek ilmek dokunan bir bebeğin hayatı.
Başka bir şehre ölümcül bir hastalıkla pençeleşen Nonc’un babasının pikabını almak ve ölüm işlemlerini yapmak için gidilmesi gerekmekte. Kasırgada sığınılan evlerden birini işleten yardımsever bir adama çocuğu bir haftalığına bırakmak için yalvarılırken, adama kesinkes dönme sözü verilemezken, henüz ölmemiş olan baba ile Albert Camus’nün Yabancı’sı kadar duygusuzca konuşulurken bir haklılık belirir. Adam ailenin arabasını da alıp evini terk etmiştir vaktiyle. Relle’nin babası da bir sürüngen hayvan hayvanat bahçesi işleticisidir ve hayvanlara işkence ettiği tespit edilmiştir.
Şimdi ise Geronimo var ve bebeğin başını okşamalar, sığınak yöneticisinden kaçırılan gözler, kamyonda Relle’nin gittikleri yerde ev tutmak üzere yanına aldığı broşürlere zayıf bir itiraz; bütün bu detaylar, her hareket ve kıpırtı bir insanın hayatına kastetmek üzere örgütleniyor sanki. Küçük hareketler büyük bir şeyin işaretleri. Biz bunu fark etmesek de böyle. Nonc o benim öz çocuğum, ona gözüm gibi bakacağım derken sesi yeterince güçlü değil. Bebek hiç görünmüyor fakat öykü bütünüyle onun öyküsü. Nonc gölü geçip tepeyi aşarken, bir insanın kaderi yazılıyor. Tıpkı Nursel Duruel’in Geyikler Annem ve Almanya hikayesindeki gibi. Hayırsız baba ailesini boşlamış, Almanya’da kök salmış, sabah anne de babanın gurbetine yola çıkacak. Çocuk yarı uyur yarı uyanık geyiklerin yüzdüğü bir rüyada konuşulanları dinlemekte ve yorganın içinde olacak olanın dehşetiyle sarsılmaktadır. Her zaman diyorum, Afrika Amerika Asya fark etmez, tek hikayemiz var, lokmalar koparıp yaşadığımız yazdığımız.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2020
23.12.2020
16.12.2020
9.02.2020
25.11.2020
11.11.2020
4.01.2020
28.10.2020
14.10.2020
30.09.2020