Yüksel TAŞKIN
Seçmen dinamiklerini çok yakından izleyen Bekir Ağırdır, T24 için kaleme aldığı “Yerelliğin Olmadığı Yerel Seçim” ve “Yerel Seçimde İstanbul” başlıklı iki yazıda dikkate değer görüşler ortaya attı. Buna göre, Türkiye yetişkin nüfusunun yüzde 76’sı büyükşehirlerde yaşıyor. Yerel seçimlerde bile yerel dinamiklerin, hemşeri faktörünün etkileri giderek azalıyor. Ağırdır’ın tahminine göre, “seçmenlerin yüzde 75-80’i genel siyasi tercihleri üzerinden oy verecek”.
Ağırdır’ın dikkati çektiği önemli bir husus daha var: “Oy oranlarını belirleyen şey partiler arası rekabet değil, seçmen ile AK Parti arasındaki oynaşma.” Yani seçmen kendisini AKP’ye göre ayarlıyor. Kararsızlık ve AKP yandaşlığı arasında salınıyor ama diğer partilere doğru ciddi bir kopuş göstermiyor.
Bu durum değişebilir mi? AKP ve kararsız seçmenler arasında ciddi bir kopuş yaşanabilir mi? Bu konuda da, reklamcı Ateş İlyas Başsoy’un Radikal gazetesinde yayımlanan, “AKP’nin Acı Kaybı: Selim Türkhan” başlıklı değerlendirmesini anımsatmak istiyoruz. Bu kurgu karakter, Başsoy’a göre, kararsız değil siyasetsiz seçmeni temsil ediyor. Başsoy bu seçmenlere STP, yani Selim Türkhan Partisi diyor. Başsoy’a göre Türkiye’de “siyasetli” seçmen yüzde 75 civarında. Yüzde 25 AKP’nin, yüzde 25 de CHP’nin kemik seçmenini ifade ederken, MHP, BDP ve SP de toplamda yüzde 25’e denk düşüyor. Geri kalan yüzde 25 de, “siyasetsizlerin STP’sini” oluşturuyor.
Başsoy, AKP’nin başarısının bu yüzde 25’lik siyasetsiz kesimle koalisyon kurabilmesinde aranması gerektiğini savunuyor. Konumuzla ilgili önemli bir iddiası da, Gezi olaylarından sonra “siyasetsizlerin partisi” STP’nin dağıldığı yönünde. Bunun nedeni de AKP’nin makul olduğu inancının zayıflaması.
Ağırdır ve Başsoy’un söylediklerinden benim anladığım şu: Yerel seçimlerde ülkeye dair umut verici bir vizyon sunmayı başaran, makul ve ılımlı söylemlerle Türkiye’yi sakince yöneteceğini kanıtlayan parti ve adayların şansı var. Başka bir ifadeyle söylersek, AKP ve lideriyle polemiğe girmeyen, isimlerini anmayan, doğrudan seçmenle konuşmayı başaran isimlerin şansları yüksek. AKP’nin boşalttığı makuliyet ve mutedillik alanını doldurmak seçim kazandırabilir.
Seçimlerde bu yaklaşımı tercih eden siyasetçiler, yakın zamanda ciddi başarılara imza attılar. Obama, kendisini Komünist olmakla dahi eleştirebilen hırçın Cumhuriyetçi rakipleriyle hiç polemiğe girmeden, direkt seçmenlere konuşarak seçim kazanıyor. Obama’nın böylece tercihlerini değiştirebildiği yüzde 5’lik bir kesim bile seçimleri kazanmasına yetiyor. Yine Fransa’da Hollande, kaprisli Sarkozy’ye karşı “öngörülebilir, sakin ve mutedil lider” vurgusuyla Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı. İran’daHasan Ruhani, hepsi güvenlik bürokrasisinden gelen militarist rakipleri karşısında, yine mutedillik üzerine kurduğu kampanyayla ipi göğüsledi...
Yukarıda altını çizdiğimiz mutedillik, adayın seçmen gurupları arasında ayrım yapmayacağı konusunda inandırıcı olabilmesini de gerektiriyor. Kılıçdaroğlu’nun 2009 İstanbul Büyükşehir seçimlerinde yüzde 37’ye kadar ulaşarak partisinden daha yüksek oy alabilmesi, tam da bu hususta yaratabildiği inandırıcılıkla ilgiliydi.
Kadir Topbaş’ın partisinden daha yüksek çıkan oy desteği de, yukarıda çizdiğimiz profilin, İstanbul’da karşılığı olduğunu çok iyi kavramış olmasıyla ilgilidir. Topbaş, bu seçimlerde sadece rakipleriyle mücadele etmeyecek. Başbakan’ın katı ideolojik duruşunun kendi imajını etkilememesi için de uğraşması gerekecek...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- CHP’nin Yerel Seçim başarısı ve iktidar yürüyüşüne dair bazı gözlem ve öneriler (1)
20.04.2024 - Popülizm Tartışmaları Üzerinden Son Yerel Seçimleri Anımsamak
15.12.2019 - 31 Mart-23 Haziran Seçimleri Türkiye Sağı Açısından Ne Anlama Geliyor?
26.07.2019 - Kudüs Tartışmasının Gösterdikleri: Benzin Kovalarıyla Medeniyetler Çatışmasına Koşmak
18.12.2017 - İki meselede netleşemeyen bir muhalefetin şansı olmaz
27.09.2017 - Şerif Mardin: Sosyal Bilimlere Saygınlık Kazandıran Bir Bilim İnsanının Ardından
19.09.2017 - Yaşam tarzı siyasetini veya yüzde 50’ye sıkışmayı reddetmek
10.08.2017 - Hakikat bükücüleriyle nasıl mücadele etmeli
27.07.2017 - Adalet Yürüyüşünün gösterdikleri
10.07.2017 - Bir mezuniyet töreni vesilesiyle
26.06.2017
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
hacı isa özbay
Dergahın malları alevilerin veya bektaşilerin ,şimdi bütün işimiz bunamı kaldı. dört kapı kırk makama beli deyip gerek alevi,gerek bektaşinin vahdedi vücut felsefesinde neyin hesabı yapılacak.herkes ,sabit ikkrarında mücadelesini mervana karşı versin.Bu yolun sahibide hakk kiminse haklıya hakkını verecektir.bu konu bir sır olarak içten içe halledilmesi gereken bir sorunsa, dışarıya taşmadan halledilmeli.YOLUNU BİLENE AŞKI NİYAZLARIMLA