Yusuf Ziya DÖGER
(Geçmişe Ve Bugüne Dair Bilinç Yapılanmasına yönelik Deneme)
Bireye ait ruhsal yapının şekillenmesinde mizacı nitelikler önemli bir yer tutarken şekillenmenin temel nedenleri ise bireyin geçirdiği toplumsal nitelikli yaşantılarda saklıdır. Bireyin ruh halinin biçimlenmesinde, ait olduğu toplumsal yapının taşıdığı karakter yaşam sürecinde en önemli öğe olma vasfını kazanır. Bu durum ise bireyin ruhsal yapı ve bilinçli tutum düzeyinin biçimlenmesinde toplumsal yaşamın önemini açığa çıkartır.
Toplumsal yaşanmışlıklara dayalı tarihsel süreçler bireylere ait bilinç ve hafızanın inşa edilmesinde etkili olduğuna göre,insanların tarihleriyle kurdukları ilişkiyle oluşan toplumsal bilinç topluma katılan yeni bireylerin kimlik ve benlik oluşumunda da belirleyici öğe olur.
Kürtlerin 19. ve 20. yüzyılda yaşadığı toplumsal trajediler onların, ruh ve bilinç halinin şekillenmesinde etkili olan geleneksel toplum yapısının süreç içerisinde evrilerek değişmesine neden olmuştur.
Kürtlerin ruh haline sinen bu travmatik yaşantılar psikososyal analizlerle ele alındığında, günümüz Kürt bireylerinin bilinç ve ruhsal yapısının geleneksel toplum yapısıyla şekillenmiş Kürt bireylerinin bilinç ve ruh halinden ne kadar farklılaştığını görmek mümkün olur.
Kürtlerin bugünkü bilinç ve ruhsal şekillenmesini anlamak için yaşamış oldukları travmaların etkilerine odaklanmak gerekir ki doğru analiz, sonuç ve okuma gerçekleştirilebilsin.
1800 yılların başından itibaren Osmanlı yönetiminin Kürdistan’ı dizayn etme çabası, Osmanlı Safevi çatışması sonrasındaki Kürt toplumsal trajedilerinin başlangıcını oluşturmaktadır.
İkinci Mahmut’un Batılı anlamda merkezi otorite oluşturma çabasıyla birlikte dönüşüme karşı Kürdistan da geleneksel yapıyı korumaya yönelik direnişler gerçekleşmeye başlar. Ancak bu direnişler bölgesel çaplı alan koruma anlayışını aşamadığı için, direnişe geçen Kürtler açısından başarı yerine daha çok yıkım ve trajediye neden olmuştur.
Dünyayı sarsan 20. yüzyıldaki uluslaşma anlayışının Kürtlere yansıması ise yeni trajedilerin yaşanmasıdır. İki yüzyılı bulan bu trajedilerinin oluşturduğu kaotik ortam Kürt toplumsal yapısının evrilerek yeni biçim almasında etkili olmuştur. Günümüz Kürt bireylerinin bilinç ve ruhsal yapı analizlerinde bu kaotik durum bizlere önemli veriler sunmaktadır.
Kürdistan’ın 20.yüzyılda parçalanarak farklı siyasal egemenliklerin yönetimi altına girmesi, Kürt bireylerinde Kürtlük bilinç ve ruh yapısının heterojenlikler kazanmasında etkili olmuştur.
Kürt coğrafyasında büyük felaketlere yol açan bu paylaşım ve egemenliklere karşı oluşan bölgesel nitelikli direnişlerin akamete uğratılması, günümüzdeki çarpık bilinç ve ruh haline ait gerçekliği anlamak için de işin mihenk taşlarını oluşturmaktadır.
Paylaşımcı egemenler Kürdistan da otoritelerini sağlamlaştırmak adına oluşan tüm direnişleri bastırmak için vahşette sınır tanımamışlardır. Bu vahşi uygulamalardan bir şekilde kurtulmuş olanların önüne sundukları seçenekler ise kirletilmiş bilinç oluşumunun ve zedelenmiş ruh halinin ayak izlerini taşımaktadır.
Kürt direnişlerinin akamete uğratılması paylaşımcı egemenlerce Kürtlerin ontolojik özne olarak değil nesne olarak algılanmasına yol açmıştır. Ki toplumsal yaşamda varoluşu sağlayan temel unsur aslında muhatabı tarafından nesne olarak değil özne olarak algılanmaktır.
Paylaşımı gerçekleştiren siyasal egemenliklerin Kürtleri ontolojik özne olarak kabul etmeyip yaşam alanlarına müdahale etme açısından farklı uygulamalarda bulunmaları ise bilinç ve ruhsal yapıya ait heterojenliğin oluşmasında asıl unsuru teşkil etmektedir.
Kürtler içerisinde nesne olarak değil özne olarak muhatap alınmak isteyenlere egemenlerce direnişlerin sonuçları gösterilerek tercih yapmaları istenmiştir. Bu tercihler karşısında Kürtler, ya yeni trajedilerin yaşanmasını göze alarak direnişe devam edeceklerdi yâda sistemce kendilerine biçilen rollere uygun davranacaklardı.
Kürdistan’ın paylaşımını gerçekleştiren egemen devletlerin toplumsal yaşamda Kürtlere biçtikleri rol ve konumun Kürtlerce içselleştirilip içselleştirilmemesi onların bilinç ve ruhsal biçimlenmesinin dönüşüp dönüşmemesinde etkili olmuştur. Bu durum karşısında Kürtlerin yaptıkları tercihlere göre şekillenen üç farklı bilinç ve ruhsal yapı biçimlenmesi ortaya çıkacaktır.
1)Kendilerine biçilen rol kalıbına girmeyerek biçimlenmek istemeyenler, egemenlerin otoritesi dışındaki yerlerde yaşama tercihinde bulunarak yeni rotalar çizmek zorunda kalanlar.
2)Biçilen rolü benimsememelerine rağmen tercihler karşısında nispi kurtuluşun suskunluk olduğunu düşünerek sessizliğe bürünenler.
3)Egemenlerce biçilen role uygun davranmanın kendileri açısından daha mantıklı olacağını düşünerek sistemle entegre olmayı seçenler.
Bu üç tercih üzerinden şekillenerek heterojenleşen Kürt bilinç ve ruhsal yapı biçimlenmesini irdelediğimizde Kürtlerin günümüzde, Kürtlüğe bakışı ve Kürtlük bilincini anlamak daha kolay olacaktır.
1) Egemen otoritelerin hakimiyet alanı dışına yönelen bu grup bir anlamda diaspora oluşturarak kendi toplumsal dinamiklerini harekete geçirmeyi amaçladılar. Ancak dönemsel koşullardan dolayı kendi halklarıyla sağlıklı bir iletişim kuramayarak sesini tam anlamıyla duyurmaktan yoksun kaldılar. Bu nedenle o süreçte toplumda istenilen düzeyde bir bilinç oluşumuna da yol açamadılar.
Ancak oluşturdukları temellerle bugünkü Kürtlük bilincinin yeniden yeşermesinde etkili oldular. Ki daha sonra ekonomik veya siyasi nedenlerle diasporaya çıkanlar üzerinde etki oluşturarak onların bu bilinç üzerinden kendilerini konumlandırmalarına yol açtılar. Bunlarda süreç içerisinde yayın, iletişim ve benzeri yollarla toplum üzerinde etki oluşturarak Kürt bilinçlenmesine yol açtılar.
Bu grup meşruiyet kaynağı olarak kendi toplumlarını kabul ettiği için egemen sistemlerle hiçbir zaman barışık olma yolunu seçen bir meşruiyet oluşturmaya yönelmedi.
2) Sessizliğe bürünenler ise egemenlerle neredeyse tüm sosyal, ekonomik ve siyasi ilişkilerini keserek kendi dünyalarında yeni bir yaşam oluşturmaya çalıştılar. Oluşturdukları bu yaşam alanlarına zamanla egemenler otoritelerini güçlendirmek adına çeşitli yollarla girmeye başlayınca bunların genç nesillerinde toplumsal bilinç kırılmaları yaşanmaya başlandı.
Özellikle yaşanan trajedilerin gerçek sebeplerini genç nesillere aktarmak yerine geçiştirici açıklamalara dayanan sebeplere başvurmuş olmaları yeni nesillerde Kürtlük bilinci anlamında zihinsel bunalımların oluşmasında etkili oldular. Bu nedenle süreç içerisinde egemenlerin istediği bilinç kırılmaları bu kesimin yeni nesillerinde belirginleşerek ortaya çıkmaya başladı.
Dolayısıyla bu kesimler içerisinde özelikle geçmişinden habersiz olan bir neslin ortaya çıkmasına yol açtı. Ancak bu nesil de egemen sistemin oluşturmak istediği kimlik ve bilinç asimilasyonunu tam olarak benimsemediği için, düşünsel olarak yakınlık hissettikleri sistem muhalifliğini dillendiren siyasal yapılarla entegre olup süreç içerisinde bilinç kırılmasına uğradılar.
Bu gruptakiler özellikle inanç eksenli düşünüşe sahip olduklarından siyasal anlamda sağ ve sol argümanları dillendiren grupların içerisine girerek sisteme muhalifliklerini dillendirdikleri için zamanla kendileri olmaktan çıkarak girdikleri yapılarla aynılaştılar.
Bunlar aslında hiçbir zaman egemen sistemle barışık bir meşruiyet oluşturma amacına yönelmedi. Ki onlara göre entegre oldukları sistem muhalifi siyasal yapılarla sistemi dönüşerek meşruiyet kazanacakları varsayımını önemsediler. Bu nedenle dâhil oldukları siyasal yapılar bunlarda önemli bilinç zedelenmesine yol açarak kırılmalar oluşturdu.
Ancak süreç içerisinde girdikleri siyasal yapıların onlara ve toplumlarına yönelik algılarının art niyet taşıdıklarını fark ettiklerinde yeni arayışlara yönelerek Kürtlük bilincine doğru yönelimler göstermeye başladılar.
3) Sistemle entegre olmayı seçen üçüncü grup ise sistem adına kendi toplumu içerisinde elitik bir yapı oluşturmaya çalıştılar. Aslında bunların çoğu geleneksel yapının hüküm sürdüğü dönemde de toplumun elitlerini oluşturuyorlardı. Ki ortaya çıkan direnişlerin çoğu da bunların mensup olduğu aileler tarafından gerçekleştirilmişti.
Bundan dolayı egemen sistem nezdinde olumsuz algıya sahip olan bu kesimler ise sistemin koruyuculuğuna soyunarak kendilerine yönelik olumsuz algıyı düzeltme derdine düştükleri için kendileri olmaktan çıkarak egemen sistemin sözcüsü haline geldiler. Dolayısıyla bunlardaki bilinç kırılması diğerlerine göre daha riyakâr bir yapı kazanarak ruhsal zedelenmeye yol açtı.
Bunlar toplumsal tabanlarının taleplerine dayalı meşruiyet yerine egemen sistemin isteklerine dayanan bir meşruiyet alanı oluşturma çabası içine girdiklerinden zamanla kendileri olmaktan çıkarak sisteme entegre oldular.
Çünkü uluslaşma öncesine ait meşruiyet kaynaklarının egemen sistemce kabul edilmemesi bunlarda bu tür bir meşruiyet kaynağı oluşturmaya yönelik dönüşüme yol açarak bilinç ve benlik kırılmasına neden oldu.
Ancak buna rağmen süreç içerisinde egemen sistemin bunlara güvenmediği açığa çıkınca günümüzde bunların bir kısmı kendilerini toplumları nezdinde yeniden konumlandırma ihtiyacı hissederek Kürtlük bilincine yönelmişlerdir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Neden Demirtaş ama HDP değil?
29.05.2018 - Şeyh Said Kıyamında ve sonrasında neden Kırdlar/Zazalar hedef alındı - 1
21.02.2018 - ALANSAL EGEMENLİK VE FELAKET SENARYOLARININ YAZARLARI
13.10.2017 - Hewler Mitingi ve Arka Plan Mesajları
24.09.2017 - Referandum mu? Yoksa korku ütopyası mı?
27.03.2017 - İdeolojik Saplantılar ve Parçalanmış Kafalar..
27.02.2017 - Kürdler Hem Sağdan Hem de Soldan Eritildi
16.02.2017 - Aşiretlerin tarihsel dayanağı - 3
31.01.2017 - Aşiretlerin tarihsel dayanağı-2
28.01.2017 - Aşiretlerin tarihsel dayanağı
22.01.2017
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Ad Soyad Giriniz...
kim yapmissa eline saglik.gizli yapilmadigi da ortaya cikan hareketin 14 ay once uyapa girilmis oldugu da ciktiktan sonra hala gorevden almalar yolsuzlugun her yerde oldugunu ve bunun gizlenmeye calisildigini dusunduruyor.suclunun panik halini andiriyor.kim yapmis o mu yapmis bu mu yapmis geyikten baska birsey degil