Yusuf Ziya DÖGER
Toplumsal varoluşun dinamikliğini anlamanın yolu tarihsel süreç içerisinde toplumca oluşturulan yapılanma biçiminin şekillenmesinde etkili olan unsurların anlaşılmasıyla mümkündür. Toplumsal varoluşu sağlayan yapılanma toplumun kadim geleneklerinden beslenerek oluşturulmaktadır. Toplumların kadim geleneklerini günümüze taşıma olanağı bulmaları oluşturdukları yapılanmalarla olanaklı hale gelir. Günümüzde çeşitli sosyal bilimler bunu teyit eden veriler sunmaktadırlar. Ancak toplumsal varoluş dinamikliği farklı etkenlerin birbiriyle oluşturdukları etkileşimlerle okunması zorunludur.[1] Bu nedenle farklı sosyal bilimlerin verileri birbiriyle etkileşim halinde ele alınmalıdır.
Kadim bir millet olarak Kürdler yaklaşık beş bin yıl önce Mezopotamya’da varlıklarını hissettirerek tarih sahnesine çıkmışlardır. Bu günümüz tarihsel verileriyle sabitlenmiştir. Kürdlerin tarih sahnesine çıktıkları Mezopotamya’da yaşamış kavimlerin birçoğu varoluş dinamiğini sürdüremeyerek süreç içerisinde yok olmuşlardır. Hem Kürdlerden önce hem de sonra ortaya çıkan birçok kavimden (merkezi otorite olan) bugün iz yoktur. Kürdlerin bu yok oluşlara rağmen varoluşunu sürekli kılan dinamiklik toplum yapısının aşiretsel biçimlenmeye dayalı olmasında yatmaktadır.
Ancak Kürdlerin varoluş dinamikliğini sadece bununla açıklanmak da yeterli değildir. Bu biçimlenmeyle birlikte Kürdlerin tarihsel varoluş dinamikliğini belli başlıklar altında ele alabiliriz. Bu başlıkları şöyle sıralamak mümkündür.
- Aşiretsel yapının, yaşanılan coğrafyaya göre şekillenmesi.
- Aşiretsel yapının, üretimsel açıdan alan koruma düşüncesine göre şekillenmesi.
- Kürd toprağının, tarihsel çatışma ve siyasal mücadele alanında yer alması.
- Kürd toprağının, inançsal ve mezhepsel çatışmaya dayalı mücadele alanında yer alması.
- Aşiretler arası iç çatışmalar ve dış güçlerin (sömürgecilerin) bunu desteklemeleri.
- Aşiretsel yapının, karşılaşılan sorunları çözmede yerel bilgi üretmesi.
Bu başlıklar tarih boyunca Kürdlerin yaşadığı coğrafyaya dinamiklik kazandırmıştır. Bu dinamiklik aynı zamanda Kürdlerin toplumsal yapılanmasında güçlü merkezi yapılanma yerine mobilize yapılanmayı gerekli kılmıştır. Dolayısıyla küçük çaplı ve mobilize yapılanmaya gitmeleri zorunluluk haline gelmiştir. Coğrafya dinamikliğinin yanında Kürd toplumsal yapılanmasında görülen küçük çaplı ve mobilize anlayış Kürdlerin tarihsel varoluşlarını sürekli kılarak yaşanması olası olan asimilasyonu engellemiştir.
A)Aşiretsel yapının, yaşanılan coğrafyaya göre şekillenmesi
Doğu ve Batı uygarlıklarına ait toplumsal yapılanmanın farklı şekillendiği çeşitli sosyal bilimlere ait verilerle kesinlik kazanmıştır. Tarihsel süreç açısından ele alındığında insanlığın, temel uğraş biçiminin öncelikle tarım ve hayvancılığa dayandığı görülmektedir. Tarımsal ve hayvansal faaliyetler üzerinde coğrafi niteliklerin rol oynadığı ve bunun sonuçlarının da toplumsal yapılanma üzerinde etkili olduğu ileri sürülmektedir. Bu verinin mutlaklık düzeyinde olmasa da önemli oranda etkili olduğu savunulabilmektedir.
Doğu ve Batı uygarlıklarının birbirinden farklı toplumsal yapılanma biçimlerini ortaya çıkarmalarında elbette coğrafya dışında farklı unsurların da etkisi vardır. Ancak bunlar içersinde bazı sosyologların[2] ileri sürdüğü gibi coğrafi unsurun tartışılmaz bir yer edindiğini görmekteyiz. Çünkü toplumsal yapılanmaların tarihe bıraktığı izler sürüldüğünde coğrafyanın toplumsal yapılanmanın şekillenmesinde etkili olduğu belirlenmektedir.
Doğu toplumlarında steplerde hayvancılığa, su boyu ovalarında ise tarımsal yapılanmaya dayanan üretimsel faaliyetlerin öne çıktığı görülmektedir. Buradan kısaca suyun varoluşu veya kısıtlı oluşu farklı toplumsal yapılamaya yol açmıştır sonucunu çıkarmaktadır.
Tarımsal faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde suyun kullanılma olanağı ve biçimi toplumsal yapılanmada farklı sonuçlar üretmiştir. Coğrafi alanda suyun doğal halde kullanılması veya kullanılmamasından kaynaklanan farklı toplumsal yapılanma biçimleriyle karşılaşıyoruz. Bu durum dünya üzerinde üretim biçimini etkilediği gibi toplumsal yapılanma biçimini de etkilemiştir. Aynı uygarlık alanları içerisinde üretimsel farklılığa ve yapılanma biçimine yol açarken[3] farklı uygarlık alanlarında ise aynı faaliyete dayanan üretimin farklı şekillerde gerçekleşmesine yol açmıştır[4].
Coğrafi alanda suyun azlık, çokluk veya kullanılabilme olanağı açısından farklı toplumsal yapılanmaya yol açtığını belirtmiştik. Doğu toplumlarında nehir boylarında suyun doğal cazibeyle kullanılması mümkün olmadığından steplerde ise suyun azlığı farklı toplumsal yapılanmalara yol açmıştır. Nehir boylarında suyun dönüştürülerek kullanımını mümkün hale getirilmiştir.
Bu nedenlerle suyun dönüştürülerek kullanılabilmesi aynı zamanda toplumsal yapının şekillenmesini de biçimlendirmiştir. Suyun kullanılma olgusu dikkate alındığında doğu toplumlarının kendi içinde farklılık gösterdiği görülmektedir. Kısaca su doğu toplumlarında farklı toplumsal biçimlere yol açmıştır.
Buna karşın Batı toplumlarında su doğal cazibesiyle kullanılabilmektedir. Suyun doğal cazibesiyle kullanılması toplumsal yapılanmada farklı bir şekillenmeye yol açan olgular üretmiştir. Yani toplum yapısının şekillenmesi suyun doğal cazibesiyle biçimlenmiştir. Kısaca coğrafi alanda suyun doğal cazibeyle kullanılabilir olması veya olmaması farklı toplumsal olguların oluşmasında etkili bir unsur halini almıştır. Doğu toplumlarında tarımsal faaliyetler ancak suyun doğal cazibenin dışına çıkartılarak dönüştürülmesiyle mümkün olmakta iken Batı toplumlarında ise doğal cazibe ile kullanılması mümkün olmaktaydı.
Bu durum Doğu toplumlarında suyun dönüştürülmesini sağlayan su bentlerine bağımlılık oluşturan alansal mekâna dayanan tarımsal üretimi mümkün kılmaktaydı. Yani suyun dönüştürülerek kullanılmaması belli bir toprak parçasına sabitlenen tarımsal faaliyetlere olanak vermiştir. Buna karşın batı toplumlarında coğrafi niteliğin sağladığı avantajla suyun dönüştürülme ihtiyacı hissedilmeden kullanılması alansal mekâna dayanmayan gezici tarımsal üretimi mümkün kılmaktaydı. Yani alansal toprağa mahkûm olmayan gerektiğinde alanı değiştirme olanağı sağlayan coğrafi koşullar gezici tarımı olanaklı hale getirmiştir.[5] Bu nedenle batı toplumlarında doğu yapılanmasına benzemeyen toplumsal şekillenme oluşmuştur.
Suyun dönüştürülmesine dayalı alansal mekâna mahkum tarımsal faaliyetin zorunluluğu Doğu toplumlarında “alansal koruma”yı gerekli kılan bir anlayışın gelişmesinde etkili olmuştur. (Buna karşın steplerde üretimsel faaliyet hayvancılığa dayandığından gezici ve göçü esas alan verimli alan bulmaya çalışan bir yapılanmanın var olduğu görülür.) Bunun sonucu olarak Doğu uygarlıklarında hem toplumsal yapıda hem de askeri örgütlemelerde dayanışmaya dayanan yapılanma anlayışının gelişmesini zorunluluk haline gelmiştir. Dolayısıyla toplumsal değerlerin oluşumuna etki eden bu faktör toplumsal yapılanmada da belirleyici unsurların başında yer edinmiştir.
Coğrafi anlamda doğa koşullarından kaynaklanan tarım alanlarının darlığı ve suya bağımlılığı Doğu toplumlarında herhangi bir dönemde oluşabilecek verimsiz üretim toplumsal yapının korunmasında sorunlarla karşılaşılmasına yol açmaktaydı. Bu sorunlarla baş edebilmek için hem daha fazla üretmek hem de üretilenlerden belli miktarda pay ayırma ihtiyacını hâsıl olmuştur. Coğrafyanın dayattığı bu üretim yapısı kolektif bir yaşam biçimine yol açmıştır. Bireyin tek başına karşılaşılan sorunlarla baş etmesine olanak vermemiştir. Bireyin kendi başına yaşama imkânı bulmaması beraberinde gücün birleştirilmesini gerekli kılan yapılanma anlayışını geliştirmiştir. Bu olgu süreç içerisinde güçlü ailesel (aşiretsel) bağların ortaya çıkmasında rol oynayan temel etken olmuştur.
Doğu uygarlık yapısına ait yukarıdaki toplumsal biçimlenmelerin karakteristik özelliklerini yansıtan Kürdlerdeki Aile (aşiret) yapılanmasını da bu izahlar üzerinden ele alınma zorunluluğu vardır. Mezopotamya kökenli olan Kürdlerin elbette bu coğrafi unsurdan etkilendiklerini ve buna bağlı olarak toplumsal yapılanma oluşturduklarını ileri sürmek mümkündür. Kürdlerin toplumsal yapılanması ele alınırken konuya nereden bakılması gerektiği hususunda önemli okumalar ancak bu coğrafi etkiden çıkartılabilir.
Kürdlerin aşiretsel yapıya dayanan toplumsal yapısı, coğrafyanın dayattığı koşullara uygun olma zorunluluğu ve bu koşulların gerektirdiği sosyal yaşam biçimini de zorunluluk halini almıştır. O halde Kürdlerin toplumsal yapılanmasını oluşturan aşiretsel yapının tarihsel varoluşu, varoluşun korunması ve sürdürülmesi aşiretlerin birbiriyle ilişkileri bu okumalar üzerinden ele alınırsa Kürd siyasal tarihi için önemli verilere ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Coğrafyanın dayattığı bu yapılanma biçimi beraberinde “alan koruma” anlayışını getirmiştir. Aşiretler varlıklarını korumak ve varlıklarını geleceğe taşımak adına bu alanları öncelikli korunması gereken unsur haline dönüştürmüşlerdir.
Çünkü Kürdlerin yaşadığı bu coğrafyada alan üzerinde egemenlik oluşturmadan üretimsel bir faaliyeti sürdürme olanağı yoktu. Kürdlerde hakimiyetlerine geçirdikleri alanları koruyarak buna uygun bir toplumsal yapılanma oluşturmak durumunda kalmışlardır. Dolayısıyla alan koruma esasına dayanan üretim biçimi geliştirerek toplumsal yapıyı da buna uygun biçime evirmişlerdir. Ancak bu alanın geniş olmaması mobilize bir güçle korunabilecek olması Kürdler açısından ehemmiyet arz etmekteydi. Bunun sonucu olarak aşiretsel yapılanmaya gidilmiş olması coğrafi zorunluluk haline gelmiştir.
Yazının ilk bölümüne şuradan ulaşabilirsiniz.
[1] Tarih, Sosyoloji, Antropoloji gibi bilimlerin etkileşimle ele aldıkları ve vardıkları sonuçlar dikkate alınmalıdır.
[2] Sezer, Baykan “Asya tarihinde Su Boyu Ovaları ve Bozkır Uygarlıkları” adlı kitabına bakılabilir. Edebiyat Fakültesi Basımevi 1979. Asya steplerinde hayvancılık, nehirler kenarında ise tarım faaliyetlerine yönelme gibi.
[3 Asya steplerinde hayvancılık, nehirler kenarında ise tarım faaliyetlerine yönelme gibi.
[4]Tarım ve hayvancılık faaliyetinin Doğu ve Batı toplumlarında farklı biçimde gerçekleşmesi gibi.
[5] Baykan Sezer Su boyu ovalarında tarımsal faaliyeti dikkate alırken İlk faaliyetlerin Mezopotamya’da başladığını ileri sürerek konu üzerinde tartışırken korunma olanağının olmaması nedeniyle tarımın başka alanlara kaydığını, örneğin Nil ve İndüs kenarlarına Mezopotamya’dan gittiğini varsaymaktadır.
Yusuf Ziya Döğer: [email protected]
Öğretmen, sosyolog. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümü mezunu. Öğretmen. Şeyh Said Hareketi Sonrası Pêçar Tenkil Harekatı/1927 adlı kitabı yayınlandı. (Nûbihar Yayınları)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017