Yusuf Ziya DÖGER
1925 Şubat- Nisan ayları arasında gerçekleşen Şeyh Said Başkaldırısı ve sonrasında devlet tarafından 1927 yılına kadar gerçekleştirilen harekatların hemen hemen hepsinde ve özellikle 1927 yılının Ekim-Kasım aylarındaki Pêçar Tenkil Harekatının öncelikli hedefi Zazalardı. Kırd/Zaza bölgesinin hedef haline getirilmesinin altında, devlet aklının hangi planlama ile çalıştığını bize gösteren önemli göstergeler var. Bu çalışmamızda söz konusu olan göstergeleri tek tek ele alarak konunun özünde yer anlayış ve bakışın anlaşılmasını sağlayarak konuyu izah etmeyi amaçlamaktayız. Bunu yaparken hem Şeyh Said Kıyamıyla hem de sonrasında yörede devlet eliyle gerçekleştirilen Pêçar Tenkil Harekatının yöre insanı üzerinde oluşturduğu sosyopsikolojik etkileri tek tek açıklama amacındayız.

Öncelikle hem başkaldırının kendisiyle hem de sonrasında Zaza/Kird bölgesini hedef alan bu sebepler zincirini özetlemeye çalışacağız. Burada öne çıkan sebepler üzerinden hareket ederek bazı sosyolojik olguları da dikkatinize sunmayı hedeflemekteyiz. Daha sonra ise bu katliamların gelecek kuşakların zihinsel ve tutumsal davranışlarında oluşturduğu etkileri ele alacağız.
Yörenin Hedef Alınmasındaki Etkenler:
a)Kırd/zaza yöresinin askeri disipline alışkın olmayan ve kendi başlarına buyruk yaşamayı seven küçük âşirlerin, yaşadığı alan bir olması öncelikli etkendir. Tarihsel süreçte hep egemenlerle sorun yaşamış toplumsal bir yapılanmaya sahip olan bu alan devlet açısından terbiye edilmesi gereken bir yer idi. Kird/Zaza toplumunun oluşturduğu toplumsal yapılanmaya bakıldığında, tarihsel süreçte yaşam alanlarına müdahale istemedikleri görülecektir. Bu nedenle toplumsal yaşam anlamında geniş organizasyonlara sahip olmayan bir yapılanma ile yaşadıklarını hem tarihsel verilerden hem de dönemsel tutumlarından görmekteyiz.
Ki başkaldırı sürecinde de dağınık ve emir komuta altında hareket etmeyen grupların bu alanlarda öne çıkması söz konusu yapılanma anlayışının bir sonucu idi. Başkaldırı sonrasına kalan bakiyelerin birbirlerinden bağımsız olarak Pêçar Tenkil Harekâtı öncesinde de yörede kendi başlarına hareket etmeleri de bunun bir yansımasıydı. Bu grupların süreçte yöredeki birçok eylemi ve yöreye yönelik tacizlerinin yöre tarafından kabul edilmemesi de söz konusu toplumsal yapılanmanın göstergesidir. Devlet bu anlayışla yapılanma oluşturan Kırd/Zaza kesiminin ileride sorun oluşturacağı varsayımıyla onları terbiye etme ve cezalandırma amacıyla Şeyh Said Başkaldırısını bilinçli olarak bu yörede patlak vermesi için azami gayret sgöstermiştir. Bu gayretin temel sebebi yörenin askeri disiplin ve askeri teçhizat açısından zayıf olmasıydı.
b)Yörede Hamidiye ve Aşiret Alaylarının daha önce oluşturulmamış olması bir başka etken idi. Bu etken nedeniyle yörede hem başkaldırı sürecinde hem de başkaldırı sonrasındaki birliklerinde silah ve teçhizat eksikliğine yol açtığının devlet tarafından bilinmesi. Doğal olarak devletin yöre insanının elinde bulunan yetersiz teçhizat ve küçük silahlarla kolaylıkla baş edebileceğini en ince detaylarına kadar hesapladığını düşünmekteyiz.
Başkaldırı süreci ve sonrasında Türk ordusundan gasp edilen silah ve cephane envanterinin devletin bilgisi dâhilinde olması da yöreye yönelik harekât gerçekleştirilmesinde önemli bir etken olmuştur. Örneğin devletin, 1926 Lis Dağı Çatışması’nda Kürdlerin eline geçen askeri cephanenin erimesi için, Pêçar Tenkil harekâtının yapılmasına kadar geçen bir yıllık sürede tacizler dışında önemli eyleme girişmemesi bu tezi önemli oranda doğrulamaktadır. Devletin bu tutumu Kıyama yol açan süreci ve sonrasını bilerek planladığı tezini ileri sürmemize neden olan önemli bir veriyi oluşturmaktadır.
c)Yörenin disipline alışkın olmaması başına buyruk hareket etmesi ise bir başka etken idi. Kırd/Zaza toplumsal yapılanma biçim ve anlayışından kaynaklanan aralarında organik yapılanmaya dayanan örgütlü ilişkiler geliştirememeleri devletin dikkatinden kaçmamıştır. Devletin bu öngörü üzerinden başına buyruk yaşayan bu yörenin kolay alt edilebileceğini hesapladığını ileri sürmek mümkündür. Kıyam sonrası bakiyelerin bir anlamda birbirlerinden bağımsız ve başına buyruk hareket etmeleri devlet nezdinde onlarla kolay baş edilebileceği varsayımını ön plana çıkartmıştır.
Nitekim 1926 yılında gerçekleşen Lis Dağı Çatışması’nda Ömerê Faro ve Şeyh Fahri birliklerinin dayanışmasında devletin hesapları alt üst edilmişti. Ancak bu birlikte hareket etme ve dayanışma diğer süreçlerde kendisini gösterememiştir. Dolayısıyla devletin yöreye operasyonlar düzenlemesi kolay olmuştur. Eğer başkaldırı ve sonrasında organizasyona ve iş birliğine dayanan yardımlaşma ve birlikte hareket etme mantığı her alanda üretilseydi devlet, yörede bu katliamları yapmayı kolay kolay göze alamayacaktı.
d)Yörede 1927 yılında gerçekleştirilen Peçar Tenkil Harekâtı öncesinde alana gönderilen ve rapor hazırlayan Mustafa Muğlalı’nın yöredeki kıyam bakiyeleri ve aşirler arasında bu koordinasyon eksikliğini gördüğü ve harekât planlanmasını buna göre ayarlaması da bir başka etkendir. Devlet tarafından 1927 yılında gerçekleştirilen Pêçar Tenkil Harekâtının üç safhaya ayrıştırılarak gerçekleştirilmesi de bunun açık delilidir. Ki devletin bunu öngörmesi yörede iletişim ve etkileşimi önlemeye matuf olduğu da açıkça görülmektedir. Hatta her safhada hedef alınan kısmi alan kendi derdine düşerken diğer alanların kendilerine yönelik bir harekât olmayacağı kanaatine varmalarına neden olmuştur.
Pêçar Tenkil harekâtının bu tertibat üzerinden gerçekleştirmesi bu varsayımı kuvvetlendirmektedir. Örneğin: Diyarbakır Kuşatmasının sonuçsuz kalması ve durum değerlendirmesi için Kaxkig köyünde yapılan toplantıda alınan alanı terk etme kararı olmasaydı, yörede güçlü bir organizasyonun ve iş birliğinin oluşturulabileceğini öngörmek mümkün. Başta Şeyh Abdurrahim ve Ömere bu alanı terk düşüncesine şiddetle karşı çıkmıştılar. Ki alanı terk etmediler. Bu kararın aksine toplu olarak alanda kalınsaydı ve alan savunması biçiminde bir organizasyon geliştirilseydi belki de devlet yöreye yönelik katliamlarda bu kadar cesurca davranamayacaktı.
e)Pêçar Tenkil Harekâtı sırasında devlet tarafından alınan tertibat dikkate alındığında bir başka etken devreye giriyor. Bu etken, Kurmanç ve Kırd/Zaza bölgeleri arasına perdeleme görevi gören askeri birlikler yerleştirilerek yardımlaşma ve haberleşme imkanının ortadan kaldırılmasıydı. Bu tutum aynı zamanda devlet aklının Kürdleri ikiye ayırmayı hedeflediği ve Kurmanç Aşiretlerine gözdağı vererek bakın size karışmıyoruz imajıyla davrandığını da ifade etmektedir. Bir diğer anlam ise dışarıdan Harekât Alanına eleman, teçhizat ve mühimmat girişini engellemeye de matuf bir tertibat olduğunu göstermektedir.
Dolayısıyla bu durum güçlü organizasyonlara sahip olmayan Kırd/Zazalara operasyon yapılmasını kolaylaştırmış ve diğer Kürtlere de gözdağı verilmesine yol açmıştır. Benzeri bir mantığı, 1938 Dersim Katliamları’nda da görmek mümkündür. Ki devlet orada özellikle inanç boyutu ile yöreyi diğer kesimlerden soyutlayarak operasyon düzenlemişti. Pêçar Tenkil Harekâtı’nda devlet aklının ırk/dil boyutlu” hatta daha da özel davranarak lehçe boyutlu alan daraltması üzerinden bu farklılığı esas alarak hareket ettiği varsayımını ileri sürme imkânı vardır. Bunun açık göstergesi yapılan harekatın uygulama biçimidir.
f)Yörede kadın ve çocukların yakılarak hedef alınması diğer kesimleri (Kurmançları) en duygusal nokta ile etkisiz kılma girişimi idi. Aynı zamanda bu yörenin Şark Islahat Programı çerçevesinde düşünülen toprak reformuyla hiçbir şekilde ilişkili olmaması da manidardır. Devlet o dönemde Kürtleri asimile etmenin yollarından biri olarak toprak reformunu uygulama isteğindeydi. Şark islahat programı çerçevesindeki toprak reformu ile alakalı olmadığı halde sarp ve dağlık bir olup Şeyh Said kıyamının ana gövdesini oluşturan bu alanın hedef seçilmesi diğer yerlere bir uyarı olması istenmiştir. Özellikle de kadın ve çocukların evlere doldurularak yakılması diğer yörelerin bu türden bir kalkışmada çaresiz kalmalarına sebep olacaktı. Doğal olarak kadın ve çocuklarının uğrayabileceği katliama yol açacak kalkışmaları kimse kolay kolay göze alamazdı.
g)Yörenin eşraftan temizlenmesinin hedeflenmesi bir başka etken idi. Yörenin ileri gelen ailelerine ait fertlerin ya Kıyam sürecinde idam edilmeleri ya da Kıyam sonrasında sürgüne gönderilmeleri buna matuf bir eylemdi. Başkaldırının gidişatına göre pozisyon belirlemek için bekleyen eşrafın da başarısızlık sonrası sürgüne gönderilmeleri, yörenin başsız kalmasına neden olmuştu. Eşraftan kalanlarda dağlara çekilmek zorunda kalmışlardı. Bu durum devletin aleyhte olumsuz propaganda yapmasına da kolaylık sağlamıştı. Daha sonraları, eşraftan bir kısmının da 1926 yürüyüşüne katılarak “Binxêt’e” geçmeleri yörenin tamamen eşraftan arındırılmış olduğunu gösteriyor. Ki bunlar sonuçta yörenin eşrafsız ve başsız kalmasına yol açmıştı. Eşraftan arındırılmış bir bölgeye devletin operasyon veya harekât düzenlemesi elbette daha kolay olacaktı.
Tarihsel süreçte dönemsel egemenlerle hep sorun yaşayan Zazalar üzerinden uygulanmak istenilen entegrasyona karşı çıkılması halinde nasıl bir sonuçla karşılaşılacağı hem yöreye hem de diğer kesimlere Pêçar Tenkil Harekâtıyla açık biçimde gösterilmek istenmiştir. Devletin toplumu lider ve eşraftan yoksun bırakan bu tutumla neyi amaçladığını anlayabilmek süreç içerisinde güçlendirmeye çalıştığı siyasal veya cemaatsel yapılara nasıl etkinlik kazandırdığına da sosyolojik olarak bakmakta fayda var.
Devlet; nihayetinde ortadan kaldırmak istediği bir grup veya yapının hangi şartlar altında güçlenmesine izin vereceğine elbette kendisi karar verir! Devlet hangi şartlar altında böyle bir yapılanmayı güçlendirir. Veya bu yapıların hangi şartlar altında devletin otorite kurma çabalarını baltalayabileceğine[1] inanarak onları ortadan kaldırma girişiminde bulunur?
Bu sorulara verilebilecek doğru cevabın ne olduğu veya ne olması gerektiğini belirleyebilirsek devletin Şeyh Said olayıyla ve 1927 yılında yöreye gerçekleştirdiği Pêçar Tenkil Harekatındaki anlayışını çözme imkânı bulabiliriz. Örneğin Devletin Kıyam’dan hemen sonra, Kıyam sonrası güçlere karşı, tüm gücü elinde bulundurduğu halde ve aynı zamanda yörede demoralizasyonun en yüksek olduğu noktada herhangi bir operasyon yapmaması manidardır. Daha sonra -1927 yılında- Pêçar Tenkil Harekatıyla yöreye karşı geniş çaplı bir katliama girişmesi zihinlerde cevaplanması gereken bir soru değil midir?
İster bu soruları Cumhuriyet tarihinde dönemsel genel kabulle dayanan iç düşman algısıyla değerlendirin, isterseniz günümüzdeki anlayışlar üzerinden değerlendirin. Sonuçta devletin her hamlesinde amaçladığı durumun olgunlaşmasını beklediği görülür. Devlet bu olgunlaştırma hamlesiyle hem toplumu manipüle etmeye çalışmakta hem de toplum desteğini bu manipülasyon üzerinden almaya çalıştığını görmekteyiz[2]. Örneğin Türk Devletinin kuruluş ve tek parti dönemi ile kısmen de sonrasında içeride İslami yapılanmalara göz açtırmadığını biliyoruz[3]. Lakin 1960 darbesinden sonra Türk İslamcı anlayışı toplumda yerleştirmek amacıyla bu yönde oluşan yapılanmalara da göz yumduğunu biliyoruz.
Demokrat Parti İktidarıyla birlikte yavaş yavaş İslamcılık unsurunu öne alan yapılanmalara dönemsel ruh üzerinden göz yumduğu da hepimizin malumudur. Özellikle Kürd toplumunda öne çıkan dini simaların öncelikle siyasi alana çekilerek denetime alınması bunun bariz örneğidir[4]. Daha sonraları ise toplumu denetimde tutmak amacıyla cemaatsel çalışmalara göz yummaya başlaması da bu çerçeve içerisinde ele alınmalıdır. İsterseniz bunu günümüzün lanatlenen cemaati olan “Gülen Cemaati” için değerlendirin. İsterseniz Muhafazakâr-İslamcı olmakla tanımlanan 1970 ve sonrasında gelişen Siyasi yapılandırmalar için değerlendirin sonuçta devletin onlar üzerinde denetimi hedeflediği görülecektir. Ancak durumun olgunlaşmasını beklediği bariz biçimde görülecektir.
Hatta isterseniz günümüzde Kürt sorunu çerçevesinde ortaya çıkan yapılanmalara göre durumu değerlendirin. Önceleri görmezden gelen bir tutumla davranılırken sonra oluşan olgunlaşma ile onları iç düşman ve terör kategorisine konularak topluma sunulduğuna şahitlik etmekteyiz. Dolayışıyla devlet nezdinde farklı bir tutumun tarihte olacağına ihtimal vermiyorum. Kısaca önce filizlenmesine göz yumulan sonra ise rejim için tehlike oluşturduğu ileri sürülerek ortadan kaldırılmaya çalışılan yapıların hepsini bu kategori içerisinde değerlendirmek mümkündür. Ve şimdi isterseniz bu yapılara yönelik devlet içindeki algıları değerlendirin. Her yapının belli bir soruna yönelik oluşturulduğuna ve zamanı gelince de ortadan kaldırıldığına/kaldırılacağına şahit olacaksınız.
İşte o dönemde de devletin başkaldırı bakiyelerini ilk elde etkisizleştirmek istemeyişinin altında bu mantığın yattığını düşünüyorum. Eğer hemen başkaldırı sonrası bu katliamlara girişilseydi kıyama hem içeride destek vermeyen kesimlerin tepkisine maruz kalınacaktı hem de dünya kamuoyu önünde açıklayamayacağı bir durumla karşılaşacaktı. Ancak kıyam sonrası güçlere –bence isteyerek- hareket etme alanı açması, ileride uygulamaya sokacağı önlemlere meşruiyet kazandırma arayışının temel sebebi olarak alınabilir. Unutmamak lazım ki Türk Devleti bunları uygularken hiçbir dönemde geniş bir kesimi hedef almamış, her seferinde lokal denilebilecek alanlar seçerek yörenin eylem ve düşünüşü üzerinden soyutlama yaparak istediğini elde etmeye çalıştığını da görmekteyiz.
Tüm bu şart ve uygulamalardan dolayı bir ülkedeki otorite ve egemen düşüncenin belirlediği resmi tarihin haricinde, resmi tarihin arka planını ve karanlık yüzünü oluşturan yerel tarihin bilinmesi toplum için bu açıdan gerekli, zorunlu ve önemlidir. Bizde kısmi olarak ele aldığımız bu çalışmada dikkatleri bu noktaya çekmeyi hedeflemekteyiz.
Egemen düşünce; resmi tarihe dayalı olarak oluşturduğu tarih anlayışıyla kendisini toplum nezdinde zorla olsa da meşrulaştırmaktadır. Halkın acılarını ve ezilmişliğini ortaya çıkaran yerel tarihe ait düşünce ve anlayışlarla ortaya konulanlar üzerinden de onlara yönelik ötekileştirme oluşturarak kendisine haklılık payı kazandırmayı istemektedir. Ancak buna karşın yerel tarihin doğru biçimde anlatılması ve ortaya konulması da halkın kendisini ifade etmesi açısından önemlidir. Aynı zamanda evrensel anlayışa dayalı insani bir haktır. Bu haklılık ise toplumda daha önce yaşanan travmatik acıların paylaşılmasına neden olacak ve toplumsal bilinçaltının bir nebze de olsa boşalmasına katkı sunacaktır.
Yerel tarih; toplumun içinde bulunduğu dönemsel an açısından oluşabilecek nefret suçlarının minimize edilmesinde rol oynar. Doğru ifade edilmesi aynı zamana bu suçların onların ortadan kaldırılması için de kritik bir öneme sahiptir. Toplumun bir kesimine ait olan bu yerel tarih, devletin onlara yaşattıklarını ortaya koyarken, dönemsel devlet temsilcilerinin halka yaklaşım ve bakış tarzları adına önemli bir veri kaynağı olarak da görev görmektedir. Ki travmatik acılara maruz kalanların yeni nesillere yönelmeleri gereken doğru hedefi göstererek yaşanılanlarda etkisi olmayan kesimlerin de ayrıştırılmasına katkı sunma imkânı sağlamaktadır.
Bir toplumun, tarihin herhangi bir evresinde yaşamış olduğu bir trajediyi unutması elbette kolay değildir. Ancak sonraki kuşaklar, onlardan önce yaşanmışların etkilerini minimize etmek bilmeleri gerekli olan bir durumdur. Bunun üzerinden kendilerine göre çıkış noktaları üreterek bir nebze de olsa rahatlamaya ve normalleşmeye çalışırlar. Tabii ki bu durum insani olarak karşılandığı sürece iyidir. Aksi takdirde sonu gelmez nefret suçlarının yaşanmasına katkı sunmaktan başka bir sonuç doğuramaz.
Yazının yarın yayınlanacak ikinci bölümünde yukarıda ifade edilen yerel ve resmi tarih anlayışlarının yaşanmışlıklar üzerinden toplumda oluşturduğu etkileri ele almaya çalışacağız.
[1] Janet Klein, Hamidiye alayları, İmparatorluğun Sınır Boyları ve Kürt Aşiretleri, İletişim Yayınları, İstanbul 2013, s.
[2] Şeyh Said Başkaldırısının Anadolunun önemli bir kesiminde dinsiz ve inançsız bir kesimin ayaklanması olarak topluma lanse edilerek destek alınması bunun açık göstergesidir. Tanık askerlerin hatıralarında bu açıkça görülmektedir.
[3] “Bir devlet aslında bastırmak istediği bir grubu güçlendirirse ne olur? Sorusuna verilecek cevaba bakıldığında mantığın ana çerçevesini çizdiği görülecektir.” İrtica tanımlamasını bu çerçevede dikkate alın ya da Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın “Komünizm gerekiyorsa biz getiririz” ifadesi bunu açıklamak için yeterli bir veridir.”
[4] 1950 ile 1960 arasındaki seçimlerde yörenin Şeyh ve Alimlerine Meclis yolunun açılmasını dikkate alınız.
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017