Yusuf Ziya DÖGER
(Sosyolojik Değerlendirme Açısından Deneme)
Resmi tarihin zihinlerde oluşturduğu kirliliği ortadan kaldırabilmenin temel şartı yerel tarihin yerel hafızadan beslenerek yeni değerlendirmelere tabi tutuluportaya çıkarılan sonuçların paylaşılmasına bağlıdır. Bu anlamda Kürdistan tarihinde önemli yer işgal eden iki olgusal duruma ait olaylar dizisinin birbirleri üzerindeki etkilerine odaklanılması gerektiği kanaatindeyim. Bu olgusal durumlar Hamidiye alaylarının kurulmadığı/kurulamadığı bir yerde/yörede ŞeyxSêid Kıyamının devlet zorlamasıyla erken patlak vermesidir.
İki durum arasında kurulması gereken bağlantılar doğru veriler ve analitik biçimle gerçekleştirilebilirse Kürdistan sorununda Türk devlet aklının hangi veriler üzerinden çalıştığı ve konuyu nasıl değerlendirdiği daha kolay anlaşılacaktır.
a) ŞeyxSêid kıyamının gerçekleştiği yöresel alanın toplamına bakıldığında Varto, Karlıova ve Hınıs’ın belli yerleri dışında Hamidiye alaylarının oluşturulmadığı görülmektedir. Bingöl, Palu, Hani, Lice, Piran Ergani ve Genç gibi yerler Hamidiye alaylarının oluşturulmadığı alanlardır.
b) Devlet aklının ŞeyxSêid’iPiran'da kıyama zorladığı dikkate alınırsaseçilen yerin eski/Hamidiye alayları askeri deneyimine sahip olmayan aşiretlerin yerleşik olmasını devlet aklı açısından nasıl okumalıyız.
c) Kıyamın gerçekleştiği alanın büyük bölümünün Kırd/Zaza bölgesi olmasına özel bir anlam yüklemek mümkün müdür? Eğer mümkün ise devlet aklının bu alanı seçmesinde hangi argümanların aranması gerekir.
ŞeyxSeid kıyamının daha iyi anlaşılması açısından ele aldığımız ve sorgulanması gereken bu üç noktayı ayrı ayrı gerekçeleriyle birlikte ele alarak konuyu Sosyolojik değerlendirmeye tabi tutmaya çalışacağız.
a) Hamidiye Alaylarının Osmanlı açısından kuruluş gerekçeleri ve ŞeyxSêid Kıyamının gerçekleştiği yörelerden kurulmayışının nedenleri şöyle sıralanabilir.
- Kürdlerin yoğun olarak yaşadığı sınır bölgelerinde sınırların kontrolünü sağlamak. Özellikle sınırlarda yaşayan yerleşik ahaliye yönelik baskınların devletlerarasında (Osmanlı, İran, Rusya) soruna yol açacak nitelikte olması. Ki bu üçgendeki ülke sınırlarının her iki tarafında da çoğunlukla Kürdler yaşamaktaydılar. Osmanlı kendi sınırları içerisinde kalan Kürdleri denetleme ihtiyacı duyuyordu.
- Göçebe yaşayan Kürd aşiretlerinin kayıt altına alınarak hem askerlik yapmalarını olanaklı hale getirmek hem de vergilerinin alınmasını sağlamak. Ki tarihsel süreçte bağımsız yaşamış ya da özerk olarak varlığını sürdüren Kürdlerin 19. Yüzyılda gelişen bağımsızlık düşüncesinden arındırılması da önemli bir etken olmuştur. Böylece devlete bağlı kuvvetler aracılığıyla denetim sağlanacaktı. Günümüz koruculuk sistemi de bu mantığa dayanmaktadır.
- İran ve Osmanlı saflarında düzenli ordularla Rusya’ya karşı savaşanlardan daha ziyade Kürd aşiretlerinin baskınları Ruslar için problem oluşturuyordu. Bu durum devletlerarası sorun oluştururken buna Rusya din faktörünü ön plana çıkartarak Ermeniler ve Yezidiler üzerinden içten vurmanın yollarını aramaya başladı. Gelen tehlikenin büyümesini önlemek için Kürd aşiretlerinin disipline edilip buna karşı kullanmak amacıyla bu yapılanma gerekli görüldü.
- Bağımsızlık isteklerinin doruğa çıkmaya başladığı bir ortamda Osmanlı Kürd aşiretleriyle olan ilişkilerinin düzelmesini bu alaylarla sağlamaya çalıştı.Böylece hem Kürdlerin denetimi sağlanacak hem de Kürdler olası bir Ermeni isyanında rahatlıkla devreye sokulacak askeri birlikler oluşturulmuş oluyordu. (Ferman 6 Nisan 1308 Yaveri Ekrem Hazreti Şehriyarı 4. Ordu Müşiri M. Zeki Paşa Y.PRK. MYD.11/66.1310.M.10–3.8.1892 Hamidiye Alayları teşkilatının, Ermeni fesatlarının ve orada fesat uyandırmak isteyen bazı ecnebilerin melun niyetlerine çelikten bir set olduğunu ilk önce yüksek zatınız takdir buyurursunuz.)
- Yeniçerilerin lağvedilmesiyle ortaya çıkan asker boşluğunun doldurulması için Osmanlı Kürdistan’a yönelme ihtiyacı hissederek yeni yapılanmayı bu alaylarla oluşturmayı mantıklı buldu. Düzenli orduya geçen Osmanlı devleti asker ihtiyacını tam olarak karşılayamıyor ve Kürdler de buna uygun bir ruh yapısına sahip değildi. Dolayısıyla hem asker ihtiyacı karşılanacak hem de Kürdlerin ruhuna uygun bir askeri yapılanma sağlanmış olacaktı.
- Osmanlı özelikle Şeyx Ubeydullah Nehri ve Bedirxan aşireti ayaklanmaları gibi durumlarla küçük askeri birliklerle baş edemeyeceğini anlayınca Kürdleri nizami askerlik yerine kendi koşulları içerisinde denetleyecek bir formül olarak kullanmayı amaçladı. Bu manevra bir anlamda Osmanlının ulufe dağıtarak Kürdlerin birlik oluşturmasının da önüne geçmesini sağlıyordu.
- Ancak bunlara rağmen Osmanlı küçük çaplı aşiretleri bu yapılanmada ya dikkate alma ihtiyacı hissetmedi ya da büyük aşiret güçleriyle denetleyebileceğini varsaydı. Özellikle de inanç ve mezhep boyutunun dikkate alındığı görülüyor.(Yezidi, Alevi, Şii ve Dürzîler müracaatlarına rağmen kabul edilmemişlerdir. Y.PRK, AZJ.18.64.1308.B.32.3.3.1891.SALI 4. Orduyu Hümayun Müşiri M. Zeki Paşanın Başkâtibi Celilesine gönderilen mektuptur)
Bu gerekçeler dikkatli bir analize tabi tutulduğunda Palu, Bingöl, Genç, Piran, Lice, Ergani, Elazığ gibi yörelerin neden bu yapılanmaya dâhil edilmedikleri açıkça ortaya çıkıyor gibi görünmesine rağmen aslında yeterli değil. Çünkü bu yörelerde de alt yapı çalışmaları yapılmış ama tam bir mutabakat sağlanmadığına yönelik verilerin olması da dikkat çekicidir.
Ancak Hamidiye alaylarının kurulmadığı bu bölgeyi bir başka açıdan ele almak gerekir ki, kanaatimce bu daha önemli bir veridir. Osmanlının 300 yıl boyunca uğraştığı Celali isyanlarının aslında Kırd/Zaza İsyanlarıdır. Devlet açısından bir güven sorunu var gibi gelmektedir. Bir de bu yörelerde büyük çaplı aşiretler yerine ağaların egemenliğinde yaşayan daha küçük aşiretler veya bağımsız köylerin var olması olası sorunların baş göstermesi durumunda büyük aşiret güçleriyle bunlarla kolaylıkla baş edilebileceği varsayılmaktaydı.
Buda gösteriyor ki Kırd/Zaza Aşiretleri hem devlet olgusuna karşıydılar hem de yabancıydılar. Dolayısıyla ne Osmanlı onlara güveniyordu ne de onlar Osmanlıya güven duyuyorlardı. Bir diğer sorun ise Osmanlı İran savaşlarında özellikle alevi Kırd/Zazalar hep İran’dan taraf tutum sergilemişlerdi. Bu gerekçeyle devletin kendi eliyle silahlarını bunlara vermesi pek mantıklı görünmüyor. Ki Dersim aşiretlerinin müracaatlarına rağmen kabul edilmeyişleri açık bir göstergedir.
Bu yörenin devletten silah almamasını bilinçli bir tercihle açıklamak mümkün değil. Tersine göstergeler tarihsel zorunluluklara işaret etmektedir. Bu zorunluluk hem güven sorununa dayanmakta hem de Hamidiye alaylarının kurulduğu yerler dikkate alındığında Osmanlının kendisi için sorun kabul ettiği kriterlere uygunluk taşımamaktadırlar. Örneğin bu yörelerde Ermeni nüfusunun Kırd nüfusuna oranın belirgin biçimde düşüktür. Her ne kadar beli yerlerde bazı yoğunluklar olsada pek dikkate alınmadığı görülmektedir.
Bir başka gerekçe ki kanaatime göre yörenin sarp coğrafyasıdır. Çünkü denetlenmesi zor bir bölgedir. Böyle bir yerde devletin kendi eliyle silah dağıtması ilerleyen süreçlerde olası olumsuzluklar doğuracağı endişesini de göz ardı edilmediğini göstermektedir. Kıyam sonrası bölgeye yaşatılan 1927 katliamlarının temel gerekçelerinden biri de budur.
Hamidiye Alayları ikinci meşruiyetin kabulü ile birlikte lağvedilen kurumlardır. Ancak bu süre içerisinde Aşiret mekteplerinde eğitim gören Kürd çocuklarının dünyada olup bitenleri görüp anlamaları sonucu Kürd ulusal bilincine vardıkları da bir başka olgudur.
Bir not olarak ifade etmekten imtina etmeyeceğimiz bir veriyi de ifade etmeliyim. Kürdistan Serhat’ında hiçbir yörede hiçbir dönemde Ermeni nüfusu yerleşik Kürd nüfusunu aşmamıştır.
Konuyu diğer iki başlıkla ele almaya devam edeceğiz.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017