Cem SANCAR
Güneş, esnafın küçümen dükkânlarına bir hayır duası gibi vurmuştu. Şehrin ultramodern yanına yüz çeviren kökten İstanbullu harbi çarşı, muhabbette çifte kavrulmuş bir lokum kıvamındaydı.
O gün yeni yakınlıklara müsait mis gibi bir Haliç ve mide kazıtan balık-ekmek kokusuylaPerşembe Pazarı'na daldım. Selam vererek eşikten atladım, kilitçiye girdim. Kapı menteşesi alacaktım.
Doğrusu aldığım yanlışmış onu değiştirecektim. Öyle demişti kapı ustası. "Cumbalı" almalıymışım. Samatya'yı, anneannemi hatırlatan "cumba" kelimesine hasta oldum yalnız.
"Rumba da rumba" diye bir şarkı dilimde, keyfim yerindeydi. İblis yanmaya gitmişti!
Bir de sormaz mı neşeli kilitçi, "sol mu sağ mı abi" diyerekten. Direkt "sol" dedim. "Tamam abi sola açılıyor seninki anladım" dedi o da...
Kuşluk vakti erken saatte gazeteleri okumuştum. Birkaç gün önce Evren ölmüş, aynı gün gazetem SABAH 12 Eylülün işkence çeşitlerini yayınlamıştı. Okumaya can dayanmazdı. Korku filmleri yanında sempatik kalırdı. Genç kızlara tecavüz rutin işlerdendi.
Bir de bu işkencelerin Diyarbakır hapishanelerinde Kürt kardeşlere misliyle uygulandığını düşününce. Ülkeye elini sokmuş çıkarmayan Batılı üst aklın piyonları olan bu cellatların bir nesli heba ettiklerini hatırlayınca, anneannemin diliyle "selamun kavlen bihayır" diye mırıldandım. Bela uzak olsun bizden diye.
CHP zihniyetinin İstiklal Mahkemeleri'nde, Dersim'de yapılanlarla, 60'da halkın sevdiği bir başbakanı asarak, 12 Mart'ta gençleri kullanarak, 28 Şubatlarda ve dahi ardı sıra Müslümanların yuvalarına ateş düşürerek yürüyen bu askeri taassubun "yatacak yeri yok yatacak yeri!" diye homurdandım.
Sonra mutat olarak baktığım birikimli bir gazetede bilgilendiğim bir entelektüel; solun kendini Evren'e nefrette temize çekmeye uğraştığını yazıyordu mealen. Şu anki "solun"Nazi karakterini ileri sürerekten diyordu ki, "Sanki hiçbir silahlı eyleme kalkışmamış, silah sıkmamış sol varmış gibi!"
İçimden evet vardı, diye geçti. Sıradan romantik insanlar çoğunluktaydı. Hödük örgütler, silaha şiddete tapan ahmaklar, cahilin en dibi liderler, evet vardı! Ama masum, saf bir insanlık da vardı. Onları bitirdi esas 12 Eylül. Kafası karışık fakat idealist gençleri. Okumayı seven, kendini değil ülkeyi düşünen, yeni bir Türkiye isteyen fedakar gençleri...
Aynı yerde sıkı bir hanım yazar şöyle yazmıştı: "Ey sol Evren'in cenazesine gitseydin keşki!"
Her şeyi, faşizmin bitirdiği nesli bugünkü orta üst sınıf Beyaz Türk faşizmiylekarıştıranlardan da gına gelmişti artık. Ne zaman kurtulacağız bu soğuk savaş kafasındandiye düşünmeden de edemedim...
Marksizm kapitalizmin kızgın evladıydı. Ekonomizm tapıcısıydı. İşi, o seküler sistemi içeriden rehabilite etmekti. Köle ülkelerin parası Batılı işçi sınıfın cebine girince iş bitti. Avrupa Sosyalizmi göbeklenince aslına döndü, babasıyla aynı kıyafeti giydi.
Tamam da, Yeni Türkiye idealine düşmanca saldırıların ortasındayız diye öfkeli ön kabullerle yaşanmış büyük acılara sırtını dönmek, toptancı olmak hangi ortak akıl kapılarını açacaktı ki bize?
Bir taraftan kilitlere bakarken, "ülkenin paslı kilitleri çok" dedim kendime. Hepsini teker teker açmak için sabır gerek. Finalde iblis yanmaya gitmişti, canımı sıkmaya gerek yoktu. O orada yansın, biz de 8 Haziran'da yaptığı anayasayı yakacağız Allah'ın izniyle, diye dirildim...
O sırada içerde süren sohbete kulak kabarttım. 100 yaşında çivi gibi bir Laz, aksakal, nur yüz, mütedeyyin bir insan, "Evren'e niye cenaze töreni olmasın?" deyince; dudak üstü bıyıklı patron "kusura bakma ama anlayamadım seni baba ya!" demekte.
Lafa alışkanlık icabı trak diye atladım. Mahsusçuktan amcaya bakmadan kilitçiye "Yazık be! İblis yanmaya gitmiş, gidilir mi seyre? Dinimiz izin vermez böyle bir şeye!" diye giriştim.
Amca bana dikkatlice baktı, gülümsedi. "Sana bi'şey soracam o zaman" dedi. "Sor" dedim.
"Demirel ölse gider miydin?"
"Zinhar, gidersem namerdim!"
Karadeniz'in dalgaları kadar kuvvetli ve dik amca "hah şimdi sevdim seni da!" deyince gülüştük...
Dışarda bahar devam ediyordu.
Garip, çalışmaktan harap annemi rahmetle andım sonra. 12 Eylül referandumuna içi gözüken incecik zarfla hayır oyu veren annemi. Orada nasıl itilip kakıldığını!
Takır takır adam asan cuntaya, "Düşüncemiz iktidarda biz niye içerdeyiz?" diye soranSağ'ın hanesindeki kara lekeyi, cenaze törenine gidip "Haram olsun!" diye haykırarak paklayan ülkücü hanımları dünya ahiret bacım ilan ettim ardından.
Anamın şerefini ise alnıma ve nesebime kalın harflerle yazdım...
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2021
13.09.2020
7.09.2020
30.08.2020
23.08.2020
16.08.2020
27.07.2020
21.07.2020
15.12.2019
18.11.2019