Erol KATIRCIOĞLU
Her şeye rağmen böyle bir komisyonun kurulmasında fayda görenlerdenim. Onun için bu süreci destekliyorum. Ama benim muhalefet vekillerinden ricam en azından, kurulacak komisyonun görüşmelerinin Meclis TV’de canlı yayınlamasını sağlamalarıdır. Hiç olmazsa toplum kimin neyi kim için söylüyor ve savunuyor görsün! Çok mu zordur? Görelim!
Çomak sokmak değil niyetim. Ama çözüm süreciyle ilgili kurulacak komisyonun bugüne dek açıklanan özelliklerinden anladığım bu komisyon birçok kişinin umudunu bağladığı “Kürt sorununu” demokratik bir biçimde çözecek, ülkeye “barış” getirecek bir komisyon olmayacak. Olmayacak çünkü Meclis’te partilerin oy oranlarına göre seçilecek kişilerden oluşacak bir komisyondan muhalefetin isteyebileceği hiçbir öneri ya da düzeltmenin kabul görmeyeceği çok açık. Beş yıl “Plan ve Bütçe Komisyonu” üyeliği yapmış biri olarak söyleyebilirim ki, beş yıl boyunca muhalefet vekilleri olarak komisyon gündemine getirdiğimiz hiçbir öneri ve hiçbir düzeltme kabul görmedi. Öyle ki biraz abartarak söyleyecek olursam, gelen yasa önerilerinin noktasını ya da virgülünü bile değiştiremedik. Benzer bir biçimde kurulacak olan bu komisyon “Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan” neden farklı olsun ki?
Doğrusu anlaşılan iktidar açısından bu komisyon sadece “teknik” bir komisyon olacak! Ne demek “teknik bir komisyon”? Teknik komisyon sadece “silah bırakma” sürecinin ayrıntılarını belirleyecek, bu çerçevede gerekli düzenlemeleri yapacak bir komisyon olacak. O kadar!
Peki de “çözüm, çözüm” dediğimiz, “barış, barış” dediğimiz bu mesele yalnızca silahlardan mı ibaretti? “Kürt sorunu”, cumhuriyetin kuruluşunda fiili olarak var ama hukuki olarak yokmuş gibi yapılan bir halkın güneşin altında yerini istemesi, kendi gelenek, dil ve kültür taleplerinin kabulü edilmesi mücadelesinin yarattığı bir “sorun” değil miydi? Eğer öyle idiyse bu komisyon daha başka türlü kurulmamalı mıydı? Denebilir ki “Tamam! Haklısın. Böyle bir komisyona da ihtiyaç var ama önce şu silahlar!”. Böyle bir açıklama bile insanı rahatlatan bir açıklama olurdu. Ama ne yazık ki İktidardan ne böyle bir açıklama ne de böyle bir sinyal gelmiş değil.
Ben eminim ki bu işi yöneten kişiler “çatışma çözümleri” konusunda dünyadaki örnekleri de biliyorlardır. O nedenle de biliyorlardır ki bu işi samimi olarak çözmek isteyen bir “akıl” hemen her şeyden önce “ötekileştirilmiş” bir halkın desteğini almış ve uzun zaman “şiddet” içeren bir mücadele ortaya koymuş kişi ve kişiler hakkında “temiz bir dil” kullanmak barış için en elzem yaklaşımlardan biridir. Ama bizde böyle bir yaklaşım ne gezer! Özellikle medyada düşmanlıkları kaşıyan ve dilleri de kötülük dolu konuşmalar hala devam ediyor.
Ben geçen yazılarımdan birinde “Yüzleşme ve Hakikatler Komisyonu” gibi bir komisyon önermiştim. Tabii bu öneri bana özgü bir öneri değil bütün çatışma çözümleri konusunda öyle ya da böyle olması gereken bir adımdır bu ama o yazıda da belirttiğim gibi mevcut iktidar yaklaşımında bunun olması hemen hemen hiç mümkün değil.
Dedim ya Kürt sorunu sadece “silahların bırakılmasıyla” çözülebilecek bir sorun değildir. Toplumun her iki tarafında da “ruhları yaralı” insanlar var. Öncelikli olarak onlara bu işin tarihsel bir yanlışın yol açtığı bir durum olduğunu ve artık biteceğini müjdeleyecek yaklaşımlara ihtiyaç var. Bu her iki toplum için de elzem!
Geçenlerde Tayyip Erdoğan’ın yaptığı önemli konuşmada söyledikleri üzerine Kürtlerin dışındaki her bireyin kafa yorması, üzerine düşünmesi çok gerekli. Erdoğan dedi ki “Faili meçhuller, Beyaz Toroslar, yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan aileler yanlış uygulamalardı”. Peki kim yaptı bu uygulamaları? Tabii ki Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetenler yaptı. Yani kendilerini “meşru”, Kürtleri “gayri meşru” görenler yaptı. Kafalarının arkasındaki şiar “ Ya sev! Ya terket!” olanlar yaptı. Ya Türk olursun ya da çekip başka ülkelere gidersin diyenler yaptı.
Kendilerinin Türk olduklarını düşünenlere soruyorum size de Türklerin Kürtlere yaptıklarını yapan bir Kürt devletinde yaşıyor olsaydınız siz ne yapardınız? Herkes bu soruyu kendi içinde kendine sorsun, bakalım ne cevap verecekler?
Yanlış da anlaşılmasın! Ben her şeye rağmen böyle bir komisyonun kurulmasında fayda görenlerdenim. Onun için bu süreci destekliyorum. Ama benim muhalefet vekillerinden ricam en azından, kurulacak komisyonun görüşmelerinin Meclis TV’de canlı yayınlamasını sağlamalarıdır. Hiç olmazsa toplum kimin neyi kim için söylüyor ve savunuyor görsün!
Çok mu zordur?
Görelim!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
30.09.2025
23.09.2025
9.09.2025
3.09.2025
26.08.2025