Enver SEZGİN
Bundan bir süre önce Adalet Bakanı Sadullah Ergin, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağababa’nın hasta tutuklu ve hükümlülerin durumuna ilişkin bir soru önergesini yanıtladı.
Sadullah Ergin, yaptığı açıklamada Ceza İnfaz Kurumlarında 189’u hükümlü 55’i tutuklu olmak üzere sürekli hastalığı bulunan kişi sayısının 244 olduğunu söyledi.
İnsan Hakları Derneği (İHD)’nin yayınladığı rapora göre ise hasta mahpus sayısı 500 kişiyi aşıyor.
Adalet Bakanı’nın bir başka açıklamasından 14 kişinin rapor beklerken cezaevinde öldüğünü öğreniyoruz.
Ortada vahim bir durum var.
Gerekli duyarlılık gösterilmemesi durumunda bizleri cezaevinde başka ölümler beklemektedir.
Ölüm sınırında olan pek çok mahpus son derece olumsuz koşullarda yaşam mücadelesi vermektedirler. Ne yazık ki içlerinde çok sayıda kanser hastası olduğu gibi, belden aşağısını hissetmeyen yatalak hastalar da bulunmaktadır.
Şizofreni hastaları, beyninde kurşun bulunanlar, kalp hastaları, gözleri görmeyenler, karaciğeri bitmiş olanlar...
Hepsi tahliye olmayı bekliyorlar.
Hastaneye, doktora, ilaca, en önemlisi özel bakıma ihtiyaçları var.
Bu insanların tamamının dışarıda olması lazım.
Bunun için öncelikle Adli Tıp Kurumu’ndan rapor almaları gerekiyor.
Oysa bu hiç de kolay değildir.
Öte yandan rapor aldıkları hâlde tahliye olamayan hasta mahpuslar var.
Bu durumda olanlardan biri de Ramazan Özalp.
Şırnak, İdil doğumlu olan ve müebbet hapis cezalısı Ramazan, uzun süredir kanserle boğuşmaktadır.
Vücudun sol tarafını kullanamamakta ve bu nedenle de yaşamsal ihtiyaçlarını tek başına giderememektedir. Bu durumda olan her mahkûm hasta gibi o da Adli Tıp Kurumu’na başvurur. Kurum, Ramazan hakkında “cezaevinde kalamaz” raporu verir. Verir de dışarıya çıkmak için tek başına bu rapor yeterli değildir.
Bu kez karşısına 6411 sayılı kanun çıkar. Bu kanunun üçüncü maddesi tahliye için “toplum güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı” şartı koymuştur.
Ramazan ve onun yakınları savcılıktan gelecek “iyi haberi” beklemeye başlarlar.
Savcılık, Ramazan Özalp için İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne bir yazı ile başvurur.
Müdürlüğün yanıtı şöyle: “Şahsın bizzat kendisinin toplum güvenliği açısından bir tehlike teşkil etmediği, ancak; şahsın Dirsekli Köyüne veya İdil İlçesine gelmesi durumunda bazı siyasi şahıslar ve vatandaşlar tarafından propaganda aracı olarak kullanılabileceği ve bu durumun çeşitli toplumsal olaylara sebebiyet verebileceği; farklı siyasi görüşlere sahip vatandaşlar veya vatandaşlar ile güvenlik güçleri arasında gerginlik ve çatışmalara yol açabileceği...”
Aslında Terörle Mücadele Şubesi’nden alacağınız yanıt bellidir.
Bu ise Ramazan’ı “içeride” tutmanın en sağlam yolu anlamına gelmektedir.
Onu ölüme terk etmek...
Peki, polisin bu tutanağı karşısında savcılık nasıl bir karar vermiş?
Karar şu: “Bu tutanak ve adli tıp raporu birlikte değerlendirildiğinde, talebin REDDİNE, kararın hükümlüye tebliğine, İnfaz Hâkimliği ’ne itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi.”
Aile bu karara itiraz eder. İtiraz reddedilir.
Bu gün Ramazan’ın durumu çok daha ağırdır. Ne yazık ki bu durumda olan biri bile yetkililerin gözünde hâlâ “tehlikeli” bir kişidir.
Bu nasıl bir zihniyettir?
Bu zihniyete göre “toplum için tehlike oluşturan(!)” hükümlü ömür boyu cezaevinde kalmalıdır.
Bu kararla Ramazan ve onun gibi hasta mahpuslar ikinci defa cezalandırılmaktadırlar.
Bu en hafifinden vicdansızlıktır.
Bu mağduriyeti giderin.
Yüzlerce insanı cezaevi koşullarında ölüme terk etmeyin.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015