Enver SEZGİN
Geçen hafta içinde, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı bir bildiri yayınladı.
Bildiri şu şekilde: “Bundan sonra da karakol ve barajların yapımına karşı çıkmak ve Kürt sorununun çözümü için adımlar attırmak doğrultusundaki demokratik eylemlilikler devam etmelidir. Ancak yol kesmeler, asayiş kurmalar, asker ve polis alıkoymalar bu dönemde yapılmamalıdır.”
Doğru, ancak gecikmiş bir açıklama.
Bir süredir Lice ilçesi ve çevresinde devam eden bazı gösterilerin “istenmeyen” bir yöne doğru ilerlediği bilinmekteydi.
Yol kontrolleri, hendek kazma girişimleri...
Bütün bunlar ciddi bir endişe yaratmıştı.
Şikâyetler bizzat yöre insanından gelmeye başlamıştı.
Karakol yapımına veya herhangi başka bir haksız uygulamaya karşı çıkmak elbette demokratik bir haktır ve bu hak kullanılmalıdır.
Ancak, “barış süreci ruhuna” ters düşen eylemlerden kaçınılmalı, gelinen aşamaya uygun mücadele biçimlerine başvurulmalıydı. (Başvurulan eylem biçimleri ne olursa olsun, hiçbiri, askerlerin halkın üzerine ateş ederek iki insanın ölümüne yol açmasını haklı çıkarmaz. O gün Lice’de iki cinayet işlendi. Bu cinayeti işleyenler yargı önünde hesap vermelidir.)
Bu arada çözüm karşıtları da boş durmadılar. Her yol kesme ve “asayiş kurma” eylemini kullandılar, kullanıyorlar.
Özellikle, Diyarbakır’da 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki bayrağın bir çocuk tarafından indirilmesi onlar için bulunmaz bir propaganda malzemesi oldu.
Olaydan hemen sonra bazı televizyon kanalları, 1996 yılında Kıbrıs’ta, Türk bayrağını indirmeye çalışan bir Rum gencinin görüntülerini ekranlarına taşıdılar. Diyarbakır’daki “bayrak olayı” aynı şekilde sonuçlansın istediler. Pek çok yerleşim biriminde “bayrak yürüyüşleri” düzenlendi. Siyasi partiler “bayrak sevgisi” yarışına girdiler.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, direğe çıkan çocuğun öldürülmemesine öfkelenmişti.
Böyle düşünenlerin sayısı az değildir.
Eylemcinin “alnından vurulmasının” yol açacağı tahribatın farkındaydılar. Böyle bir durumda önce bölgenin, sonra da tüm Türkiye’nin karışacağını biliyorlardı.
Olaylar artsın, süreç bitsin istediler.
Şurası gerçek: Çözüm süreci, hükümetin, Öcalan ile yeniden görüşme yapmasıyla başladı. Her iki taraf da güçlü bir irade gösterdi.
Bu doğru.
Ancak, böyle büyük bir meselenin çözüme kavuşturulması, geniş bir halk desteği ile mümkün olabilirdi. Bu destek gerçekleşmişti.
Çözüm karşıtlarının asıl hedefi de, bu desteğin giderek azalmasını ve mümkünse tamamen ortadan kaldırılmasını sağlamaktır.
Tüm olumsuzluklara, hükümetin adım atmak için işi ağırdan almasına rağmen “çatışmasızlık ortamı” sona ermiyor, silahlar yeniden patlamıyorsa bunun çok önemli bir sebebi var: Barışa verilen toplumsal desteğin devam etmesi.
Şu açık: Mükemmel bir durumda değiliz. Önümüzde aşmamız gereken büyük zorluklar var. Süreç tereyağından kıl çeker gibi ilerlemeyecek. İniş ve çıkışlar yaşanacak.
Abdullah Öcalan, HDP heyetiyle yaptığı görüşmeden sonra yaptığı açıklamada şunları belirtiyor: “Büyük bedeller ödeyerek sağladığımız çatışmasızlık ortamını ve demokratik çözüm umudunu kalıcı barış sağlanana kadar herkesin koruması gerektiği çağrısını yinelemekteyim.”
Sürecin bu aşamasında en önemli şey, çözüme dair umudun korunmasıdır.
Bu ise, süreci devam ettirmekte tutarlı davranmak ve küçük de olsa sürekli adım atmakla mümkündür.
Bu nedenle önümüze çıkan her yeni sorunu, barışa doğru ilerlemek için, yeni bir eşiğin aşılması olarak görmeliyiz.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2016
13.04.2016
2.02.2016
16.02.2016
9.02.2016
26.01.2016
13.01.2016
30.12.2015
23.12.2015
8.02.2015