Fehmi KORU
İnsanoğlu hata yapar; gazetecilerin hata yapmaması beklenir, ancak insan oldukları için gazeteciler de hata yaparlar…
Doğru gazeteci tavrı, hatayı fark eder etmez düzeltmektir.
‘Karargâh rahatsız’ manşetiyle hata yaptı Hürriyet .. Ve hata yaptığını fark etmekte gecikerek bir hata daha yaptı.
Bana “Bu hatalardan hangisi daha vahim” diye sorarsanız, hiç tereddüt etmeden “İkinci hata” derim.
Yaptığının hata olduğunu fark etmemesi…
28 Şubat daha dün gibi
Türkiye düz yolda ilerleyen bir ülke değil; kasisli bir yolda yürüyor gibiyiz. Bu yüzden hepimizin her günü, esas işimiz ne olursa olsun, siyasetle ilgilenmekle geçiyor. Bu sebeple de hayatımızın belli dönemlerinde bizlere yaşattırılan inişler ve çıkışları belleğimizde muhafaza ediyoruz.
En ciddi inişlerden biri 20 yıl önce yaşanan ‘post-modern’ sıfatı yakıştırılmış ‘28 Şubat’ darbesiydi.
Asker, seçimle gelmiş iktidarı, doğrudan müdahale etmek yerine, medyayı kullanarak yerinden etmişti 28 Şubat’ta…
Gazete manşetleriyle…
Düzeneği Ankara gazetecileri iyi bilir: Genelkurmay’dan birileri.. vermek istedikleri mesajı hangi gazete aracılığıyla vermeyi uygun gördülerse.. onun temsilcisini karargâha çağırır.. önceden hazırlanmış metni eline tutuşturur.. Ve haberinin sayfanın neresinde yer alacağına kadar anlatırdı.
Bir tür talimat.
O talimata uygun davrandı 28 Şubat sürecinde karargâh tarafından muhatap seçilen gazeteler ve gazeteciler…
28 Şubat sürecinin, bu sebeple, hayli zengin bir gazete manşetleri sergisi vardır.
Hürriyet’in ‘Karargâh rahatsız’ manşeti, o zengin koleksiyonun en nadide parçalarından biri olan ‘Genç subaylar endişeli’ (Cumhuriyet) manşetini akla getirdi.
Tepkiler bu yüzden…
Nitekim, Genelkurmay Başkanlığı’nın nice sonra yaptığı konuyla ilgili açıklama, bu defa da aynı yöntemin uygulandığının işaretleriyle dolu: Hürriyet’in Ankara temsilcisini karargâha çağırmışlar.. O sırada toplumda konuşulan kendilerini ilgilendiren 7 konudaki eleştirilere cevap teşkil eden bir metni eline tutuşturmuş ve yayınlanmasını istemişler.
“Başlık bizim değil” diyor açıklamasında Genelkurmay…
Toplum hafızasında silinmesi zor izler bırakmış o manşeti bugüne taşımak bir hataydı; içeriği 28 Şubat haberinden ne kadar farklı olursa olsun…
Hürriyet, günler sonra yaptığı nedamet belirten açıklamayı ilk tepkiler üzerine durumu fark edip derhal yapmalıydı.
Önce “Hata yaptım” diyecek, sonra da haberin içeriğinin savunmasına geçecekti.
Böyle bir hata nasıl yapılır?
Şöyle: Bizde gazetelerin kritik haberlerine son biçimini veren ve ona başlık bulan editörler bu tür başlıklar seçmeye yatkındır. Gazeteleri iktidarla iyi geçinme yolunu seçmiş ve munis bir yayın çizgisini tercih etmiş bile olsa.. alışkanlıklar ve ideolojik tepkiler yüzünden elleri derhal bu yöne kayar.
Kaymış işte…
Dün de yazdım; geçmişte, en son örneğini 28 Şubat sürecinde yaşadığımız gibi, bu tür yanlış oluşmuş reflekslere demokratik cevapları gazetelerimizde bizler verip karşı tarafı püskürtüyorduk.
Siyasilerin devreye girmesine gerek kalmadan…
Püskürtüyorduk ve dönemin Genelkurmay karargâhı karşı çıktığımız manşetleri savunma işlevini aynı gazeteye yaptırmakta zorlanıyor, başka gazetelerin kapısını çalmak zorunda kalıyordu.
Bugün durum farklı. Gazeteler ve gazetecilere kendi yanlışlarını kendilerinin düzeltmesine fırsat aralığı bırakmadan, en ağır eleştirilerle siyasiler kavgayı üstleniyor, ardından savcılar soruşturma açıyor…
Tepkiler olağanüstü sertti, neden?
Cumhurbaşkanı ve hükümet bu habere neden olağanüstü sert tepki vermiş olabilir?
Soruya cevap arayanlar, referanduma gidilen ortamda, ‘Evet’ cephesinin, Aydın Doğan ve Doğan Grubu’nu karşısına almayı stratejik açıdan yarar getirecek bir yöntem saydığı gerekçesini öne çıkarıyorlar.
Geçmiş seçimlerde işe yaramış bir yöntem olarak…
Doğru olabilir.
Ancak hiç unutulmaması gereken bir nokta daha var: Ülkemiz 15 Temmuz hain saldırısına muhatap oldu ve o darbe girişimiyle yok edilmek istenenler, o geceyi ve yaşadıklarını, darbe girişimi başarılı olsaydı yaşatılacaklarını zihinlerinde taşıyorlar…
Manşeti ‘cuntasal bir çıkış’ olarak değerlendirmeleri bu sebeple normal.
Hükümete yakın çevreler, galiba, 15 Temmuz’a cür’et edenlerin, bir kez daha aynı yola başvurabileceklerini düşünüyor.
Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK) içerisinde köklü tasfiyeler yaşandığı halde…
‘FETÖ’ irtibatını akla getirebilecek özelliklere sahip her TSK mensubu kendisini ordu dışında bulduğu halde…
Onların yerine, daha önce Ergenekon ve Balyoz davaları yüzünden görevden alınmış ve adalet önüne çıkarılmış subaylar getirildiği halde…
Yine de ‘darbe’ ihtimali gözardı edilmiyor olmalı.
Genelkurmay’ın, haberin başlığı bir tarafa, böyle bir açıklama yapmış olmasını da, yatıştırma amaçlı bir girişim olarak görüp yine böyle bir uğursuz beklentiye bağlayanlar var.
Olabilir mi gerçekten?
Bu soruyu bana 14 Temmuz öncesi sorsaydınız o zaman cevabım “Tereddütsüz hayır” olurdu.
Hürriyet için kötü bir hafta. Böyle giderse ‘şamar oğlanı’ işlevi Hürriyet’in üzerinde kalacak… Önümüzde referanduma kadar da bayağı bir süre var.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025