Fehmi KORU
Başlıktaki sorumun kısa cevabı şu: Hiç sanmıyorum.
MTTB başkanlığı sonrası Fatih Gençlik Vakfı’nın başına geçen Ömer Öztürk, kendisine gelmiş bir toplantı davetine benim katılmamı istediği için, kendimi Suudi Arabistan’da bulmuştum.
Toplantı sonrası Kral Faysal’ı ziyaret edecek beş kişilik bir heyet oluşturuldu. Pakistanlı siyaset adamı ve ekonomist Prof. Hurşid Ahmed’in -merhum- başkanlığındaki heyette ben de yer alıyordum.
Kraliyet Sarayı’na doğru yola çıkmadan önce üzerimizde fazladan bir şeyler bulunmaması için uyarıldık. Kral’ın bizlerle görüşeceği kabul salonuna kadar tam üç kez tepeden tırnağa arandık.
Yıl 1973, aylardan Aralık’tı.
Aradan iki yıl bile geçmeden, 1975 Mart ayında Kral Faysal, üvey kardeşinin oğlu tarafından öldürüldü.
İçeriye tabancayı nasıl sokabilmiş suikastçı, bugüne kadar hep hayret ettim.
Olayı bugün neden anlatıyorum?
Sorunun cevabı için Kral Faysal’ın hayatına bakmak gerekiyor.
Faysal krallık tahtına 1964 yılında oturdu. Özellikle, Filistin sorununun dünya gündemini sıklıkla meşgul ettiği, Ortadoğu’nun en muhataralı
döneminde.
Bir Yahudi militan Kudüs’teki İslam’ın üçüncü kutsal mabedi sayılan Mescid-i Aksa’yı onun zamanında yakmaya kalkıştı (1969).
Daha önce, 1967 Arap-İsrail Savaşı sırasında, ülkesinin vurucu gücünü temsil eden bir askeri birliği Ürdün’e göndererek, o ülkenin bayrağı altında İsrail’e karşı savaşmasını sağlamıştı Faysal...
Mescid-i Aksa’nın kundaklanması girişimi sonrasında derhal bir İslam Zirvesi’nin Fas/Rabat’ta toplanmasını ve o zirvede, sonradan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) adını alacak İslam Konferansı Teşkilatı’nın (İKT) kurulup kalıcılığa kavuşmasını sağladı.
İslam Dünyası’nı oluşturan ülkeler ilk kez onun davetiyle bir araya gelebildi.
Üçüncü Arap-İsrail Savaşı’nın (1973) ardından da belli başlı Batı ülkelerinin İsrail’i desteklemelerine misilleme olarak petrol ambargosu ilan etti Faysal.
ABD, Kanada, İngiltere, Japonya ve Hollanda ekonomileri doğrudan, global ekonomi de dolaylı yoldan etkilendi o ambargodan.
Kral Faysal İsrail ve müttefikleri için ‘1 numaralı hedef’ haline böyle dönüştü.
Aralık 1973’teki Saray ziyaretim sırasında bizzat tanığı olduğum olağanüstü koruma tedbirleri, Saray çatısı altından biri suikastçı yapılarak aşılabildi, Faysal’ı hedefe koyan ülkeler tarafından...
Bunları Ortadoğu’da bugünkü denkleme nasıl gelindiğinin daha iyi anlaşılması için hatırlatıyorum.
Gazze’de, kısa sayılabilecek süre içerisinde, bebeklerin de aralarında bulunduğu 60 binden fazla Filistinli’yi öldürmekte tereddüt etmeyen Netanyahu’nun İsrail’de ‘diğerlerinden farklı bir kişilik’ olmadığını bilelim.
Ondan önceki yöneticiler zamanlarında bir geleneği sürdürüyorlardı, şimdi onun yaptıklarını seyretmekle yetinen İsrailli kalabalıklar da aynı geleneğin birer parçası.
İsrail’de yönetimde kim bulursa bulunsun, 1948 öncesinde tespit edilmiş ‘güvenlik stratejisi’ hedeflerine uygun hareket eder.
Netanyahu’nun yaptığı da, önüne çıkan fırsatları değerlendirerek o stratejiyi amacına ulaştırmaya çalışmaktan ibaret.
Nedir o ‘güvenlik stratejisi’nin amacı?
Özetini vereyim: Bulunduğu coğrafyada, en yakın ülkelerden başlayarak, etrafında kendisine kafa tutacak, saldırabilecek, gücü yeten bir ülke bulunmamasını sağlamak...
Mısır ve Ürdün’le 1973 sonrasında gerçekleşen saldırmazlık üzerine oturan yakınlaşmalarını genişletme çabası, ABD’nin de yardımıyla sonuç verdi. ‘İbrahim Mutabakatı’ ile Körfez ülkeleri İsrail’in güvenlik stratejisi içerisinde yerlerini aldılar.
O strateji içerisinde yerlerini almayan veya uzak duracağı en baştan belli olanların başına gelenleri ise ‘Arap Baharı’ olarak kendini belli eden süreçte -2011 sonrası- yaşayarak gördük.
İsrail ‘baharı’ fırsat bilip o ülkelerin iç karışıklığını ‘kışa’ - iç-savaşa- dönüştürmeyi bildi.
Libya o durumda…
Yemen o durumda…
Kuzey Afrika’daki ülkeler devre dışı…
Suriye ile Lübnan’ın halleri ortada…
Güç testi yapan İran’a da gücünün sınırları gösterildi.
Irak’ın gücü de Saddam’ın Kuveyt’i işgali fırsat bilinerek ilk 1991’de, 11 Eylül saldırılarının sağladığı fırsatla da ikinci kez 2003’te zayıflatıldı.
Kral Faysal’ın kurulmasına öncülük ettiği İİT var ile yok gibi. 1973’te Faysal’ın petrolü kullandığı gibi sahip olduğu değerleri dünya siyasetini etkilemek amacıyla kullanacak ülke de bulunmuyor.
Aklımızı başımıza toplamaz ve kolaycı yollara kaçmadan, özellikle de hamaset girdabı içerisinde yönümüzü şaşırmadan, çözümden yana formüller üretmek üzere sorunlara yaklaşmazsak ileride bugünleri yazacaklar da bizlere olumlu gözle bakmayacaklardır.
Hatırlatayım istedim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURDEM Parti o tweeti neden sildi? 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolBahçeli’nin sözleri 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünDaha fazla sıcağa, daha çok yangına hazırlıklı olalım… 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDemokratik eşitliğin hayalini bile kuramamak 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYüzleşme ve Hakikat Komisyonu şart! 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZSilahlar sustu, sıra Meclis’te: Kalıcı barış için siyasi cesaret 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Ülkenin En Değerli Varlığı Vatandaşıdır – Türkiye Neden Kendi İnsan Kaynağını Değerlendiremiyor? 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKardeşlik Türküsü olmuş mu? 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİsrail’in ne yapmak istediğini biliyor muyuz? 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYusuf Tekin hemen istifa etmeli ama LGS değil, YKS’den 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÇözüm Sürecinin Hukuki Mutfağı 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBu kadar “kötülük”ten “iyi” bir şey çıkar mı? 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİDağlar ve tüneller 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEAltan Öymen 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYASelahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın Tutukluluğunun Devamı Siyasi Bir Karardır: 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞOPERASYONLARIN ARKASINDA ABD Mİ VAR? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSuriye tiyatrosunda üçüncü perde 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR“Türk-Kürt-Arap kardeşliği” Orta Doğu’ya dönük yeni bir hamle mi, yoksa yeni toplumsal meşruiyet ara 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNVahşetin idaresi! 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025
9.07.2025
6.07.2025
1.07.2025