Fehmi KORU
Mevcut yasalarda ‘suç’ olarak tarif edilmiş bir eylemde bulundukları halde bunu ‘terörü ve darbeyi engelleme’ gerekçesine bağlayabildikleri her durumda sivillere daha peşinen sorumluluktan kurtulma imtiyazı olarak yorumlanabilen son Kanun Hükmünde Kararname(KHK) ile ilgili tartışma, bir yan tartışmayı da beraberinde getirdi.
Yan, ama eskiye dayalı bir tartışmayı: Abdullah Gül’ün durumunu…
Pek çok hukukçu ve siyaseten duyarlı kişi ile birlikte, 11. Cumhurbaşkanı Gül de, KHK’da yer alan muğlak ifadeden rahatsız olmuş, “Muğlaklık ortadan kaldırılsa iyi olur” tadında bir temenniyi kamuoyuyla paylaşmıştı.
Kaç gündür.. AK Parti’nin itibar ettiği yazarların köşelerinde.. TV ekranlarında.. ismi anılarak eleştirilere muhatap ediliyor Abdullah Gül…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, “Geçmiş cumhurbaşkanımız” diye anarak, açıklamasının ‘üzücü’ olduğunu ifade etti.
Abdullah Gül konuşunca…
‘Üzücü’ olanın açıklanan görüş mü, yoksa görüş açıklamak mı olduğunu tam anladığımı söyleyemem.
Açıklanan görüşte ‘üzülecek’ bir yön bulunmuyor.
KHK fazlasıyla gevşek ifadelerle kaleme alındığı için kolayca milis yapılanmasına yol açabilir. İstiklal Savaşı’nda işe yaradığı halde, düzenli orduya geçildiğinde dağılmaya zorlanmış olan ‘milis yapılanması’na…
Ya da ‘derin devlet’ de denilen ‘Gladio-vari’ bir örgütlenmeye…
Muhalif bazıları işi ‘iç savaş’ senaryosuna kadar vardırdılar.
İç savaş kardeşin kardeşi yok etmesi demek…
Oysa, KHK’da yapılacak basit bir düzeltmeyle, amaçlananın 15 Temmuz ve onu izleyen bir-iki gün içerisinde hain darbeye karşı direniş olduğu belirlense, tartışma o noktada kesiliverecek.
Abdullah Gül’ün temennisi bu.
Temennide üzülecek bir yön yok. Bu bakımdan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üzülme sebebinin bu olduğunu sanmıyorum.
Acaba üzülme getirecek yön böyle bir konuda görüşünü açıklaması olabilir mi ‘geçmiş cumhurbaşkanı’nın?
Meclis’e milletvekili seçilerek girdiği 1991 yılından başlayarak en uzun süreyle siyasi hayat içerisinde bulunmuş nadir deneyimli kişilerden biridir Gül. 1996-1997’de bir yıl süreyle devlet bakanlığı, 2003-2007 yılları arasında dışişleri bakanlığı, 2002-2003 arasında başbakanlık ve 2007-2014 arasında da cumhurbaşkanlığı sorumluluğu taşımıştı.
Bu görevlerin herbiri insana siyasete değgin konularda görüş açıklama sorumluluğu yükler.
Kendisi siyasetin dışında bulunsa bile…
Gül konuşursa, konuşması, AK Parti hesabına olumlu puan olarak yazılır.
Abdullah Gül susunca…
Dünyanın her tarafında, özgeçmişi çok daha zayıf deneyimli politikacıların kendilerini kenara çekmelerine izin verilmiyor; yeri geldiğinde mikrofon uzatılarak, yeri geldiğinde karar alma mekanizmaları içerisinde olanlarla görüşlerini paylaşmaya zorlanarak kendilerinden yararlanılmaya çalışılıyor.
Üstelik Abdullah Gül’ün birlikte siyaset yaptığı kadro zaman içerisinde onun görüşlerinin yararını görmüş olan bir kadrodur.
Bunu en iyi değerlendirebilecek kişi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır ve bu yüzden “Üzüldüm” demesinin sebebinin Gül’ün görüş açıklaması olduğunu da sanmıyorum.
Açıklamasında Gül’ün mesajının başkaları tarafından bambaşka yönlere çekilmek istendiği bir bölüm de var Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; uçaktaki açıklamasını bu gözle okuyunca esas meramın bu olduğu anlaşılabiliyor.
Evet, Gül’ün KHK’nın ilgili maddesini ‘muğlak’ bulmasına da itiraz ediliyor o açıklamada; ama uzun yıllar TBMM’de anayasa komisyonu başkanlığı görevini yürütmüş anayasa profesörü AK Partili Burhan Kuzu’nun KHK ile yapılan düzenlemeye ilk tepkisi ifadenin yanlış yöne çekilebileceği tehlikesine işaret ediyordu. Adalet bakanı Abdülhamit Gül de, “Muğlaklığı ortadan kaldırabiliriz” anlamına bir açıklama yapmıştı.
Öyleyse AK Parti’nin itibar ettiği bazı köşelerden ve AK Partili bilinen bazı sosyal medya kullanıcılarından yükselen Gül-karşıtı tepkilere ne diyeceğiz?
Doğrusu ben ne diyeceğimi pek bilemiyorum.
Gül ile AK Parti arasındaki mesafenin açılması, açılmasa bile açılmış görüntüsü vermesi 11. Cumhurbaşkanı’na bir şey kaybettirmez, belki onu suskunluğa sevk etmekten –o da belki– başka bir işe yaramaz; ancak öyle bir görüntünün kitlelere yansıması AK Parti’yi kesinlikle olumsuz etkiler.
Kaldı ki, Gül, fiilen güncel siyasetin içerisinde yer aldığı günlerde de, bazı politik tavırlara açık-kapalı muhalefetini belli etmiş, Çankaya’da bulunduğu 7 yıl boyunca da gerektiğinde fren görevini yapmaktan geri durmamıştı.
Gül susarsa suskunluğu aleyhe çalışır.
Yapılması gereken
KHK’da ifade gevşekliğini düzeltmekten kaçınılmasının doğurduğu sıkıcı hava herhalde herkesin dikkatini çekiyordur.
Ben yine de bildiğimi tekrarlamaktan kendimi alamayacağım:
Siyaseten en güçlü olduğu bir dönemde şu sıralarda AK Parti; bu durumunu kendisini daha da güçlü hale getirecek demokratik bir çizgiye yerleşerek pekiştirebileceği gibi, “Nasıl olsa güçlüyüm” görüşüyle gücünü eksiltebilecek yanlışlıklara da sapabilir.
Doğru olan tavır, ilkidir.
KHK gözden geçirilip düzeltme yoluna gidilmeli, KHK’lı yönetime izin veren OHAL de daha fazla uzatılmadan sonlandırılmalıdır.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025