Fehmi KORU
Dostlarla sohbetin konusu: ‘CB Erdoğan ne yapar?’ Ben ne yapardım? Bir açıklama da beklenmeyen bir kişiden geldi…
Dostlarla bir araya gelindiğinde, tahmin edeceğiniz gibi, şu sıralar sürekli İstanbul seçimi üzerinden siyaset konuşuluyor. Oyların ha babam de babam kim bilir kaç kez sayıldığı bir ortamda bu normal. Normal olmayan, konunun tek bir kişi ile ilgili bir biçimde gündemde yer almasıdır.
Şu soru nereye gitsem bana yöneltiliyor: “Tayyip Erdoğan ne yapar?”
Oysa herkes biliyor, bilmeyenler de bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın birkaç kez sözünü etmesiyle öğrenmiş olmalı, konu Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından karara bağlanacak.
Doğru soru “YSK ne yapar?” olmalı değil midir?
Hayır, insanlar ısrarla “Tayyip Erdoğan ne yapar?” diye yöneltiyorlar soruyu…
Soru sahiplerine, her defasında, “Bana ‘Onun yerinde sen olsan ne yapardın?’ diye sorsanız ne söyleyeceğim hazır da, AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrının ne olacağını tahmin etmekte benim kadar sizler de zorlanmazsınız herhalde” cevabını veriyorum.
Öğrendik, biliyoruz: Cumhurbaşkanı Erdoğan, son birkaç yıldır, ne zaman şimdikine benzer bir çetrefil sorunla karşılaşsa başkalarının hiç de kolay benimseyemeyecekleri türden bir davranış sergiliyor.
Sorun ne kadar çetrefil ve içinden çıkılmaz gibi görünürse görünsün, Cumhurbaşkanı Erdoğan, en az sorun kadar çetrefil ve başkaları için içinden çıkılmaz gibi görünen bir tavrı benimseyebiliyor.
Kendinizi onun yerine koyun. Bugünkü gibi bir durumla sizler karşılaşsanız, siyasi yolculuğunuzda her güzelliğin başlangıcı olan bir kentin belediye başkanlığını, başlangıçtan tam 25 yıl sonra, rakip partinin adayı sizin özenle seçip İstanbul halkının önüne çıkardığınız adaydan on binin biraz üzerinde fazla oy aldı diye ona bırakmanız beklendiğinde sizler nasıl davranırdınız?
Bu soruyu ben kendime sorduğumda vereceğim cevabın Tayyip Erdoğan’ın cevabından neredeyse taban tabana farklı olacağını biliyorum.
Muhtemelen çoğunuzun cevabı da, hatta konuya benden farklı yaklaşanlarınızınkiler de dahil olmak üzere, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vermeye hazırlandığı cevaba tıpa tıp benzemeyecektir.
“Gideceği yere kadar gitmek” diye bir tabir var ya, Tayyip Bey işte o tabire uyan nadir kişiliklerden. Son zamanlarda hep öyle davrandı ve siyaseten kazandı, şimdi de aynı türden bir davranışla yine siyaseten kazanacağını düşünüyordur.
Dostlardan kaçınılmaz soru lafın burasında geliyor; gelmediğinde de “Onun yerinde ben olsam ne yapardım?” giriş sorumu onlara ben hatırlatıyorum…
Onun yerinde ben olsam benden beklenmeyen biçimde davranırdım.
Şimdilerde değil de geçmişte çoğu kez yaptığı ve sadece siyaseten değil hemen her alanda kazançlı çıkmasını getiren türden bir davranışla…
Makul olanı hatırlatan bir açıklama
Muhtemel “Nasıl?” sorusuna cevap teşkil edecek bir açıklama dün eski bir yakınından geldi.
“İstanbul’da seçim sonuçları açıklanmaya başladıktan sonra o gece yaşananlar ve seçim sonuçlarının kesinleştirilmesinin bu kadar uzatılıp geciktirilmesi. İşin hukuki ve teknik kısmından ziyade politik söylemlere girilmesi. Bütün bunlar Türkiye’nin itibarına zarar verecek şeyler. Hukuki gerekçeler hızla tamamlandıktan sonra seçimin sonuçlarını açıklamak ve tartışmaları noktalamak gerekirdi. Aslen hukuki ve teknik bir mesele olan ve bu konuda yeterli bir geleneği olan seçim sonuçlarına itiraz ve bu itirazların incelenip sonuçlandırılması hızla bitirilmeli. Bu meselenin uzaması Türkiye’ye de zarar verir, demokrasimize de gölge düşürür.”
Bir cümle de bekleyeyim bu açıklamaya: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın şahsına da zarar verir…
Açıklamanın sahibi, AK Parti’nin kurucu kadrosundan, Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı olduğu için ilk AK Parti hükümetinde başbakanlık sorumluluğunu üstlenmiş ve en kısa zamanda yasağı kaldırıp görevi ona bırakmış, AK Partili birinin cumhurbaşkanı seçilmesi zamanı geldiğinde o görev için uygun görülmüş Abdullah Gül…
11. Cumhurbaşkanı Gül, AK Parti içerisinde faal iken temsil ettiği, Çankaya Köşkü’nde bulunduğu dönemde de kendine özgü üslubuyla fark ettirmeden yapmayı uygun bulduğu tavsiyelerin beslendiği makul çizgiyi şimdilerde nadiren de olsa yukarıdaki türden açıklamalarla sürdürüyor.
Makul çizgi bugün için o açıklamada yer alıyor.
Tayyip Erdoğan son dönemde ‘kendine makul’ gelen tavırla kararlar aldı, bu defa da yine benzer bir tutumun sahibi gibi davranıyor.
Ancak, yukarıda bir yerde hatırlattığım gibi, bu defa karar verecek olan o değil; görevin sahibi, anayasanın ‘bağımsız ve tarafsız’ diye nitelediği bir kurum olan YSK’nın her biri mesleklerinde çok kıdemli hukukçu üyeleri…
Umarım, süreci daha fazla uzatmadan hukuk içinde kalarak ülke için en doğru karara varır YSK…
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025