Fehmi KORU
Hatırlar mısınız, bilmem; bir zamanlar tartışma gündemimizde, valilerin de belediye başkanları gibi seçimle işbaşına gelmesi konusu vardı. Anavatan Partisi’nin iktidarı sırasında başlayan bu tartışma, Refah Partisi’nin iki büyük kent başta olmak üzere bazı belediye başkanlıklarını kazanması üzerine telaşa kapılan devletin valiler eliyle seçilmiş başkanlara baskı yapması üzerine, bir kez daha alevlenmişti.
Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerin çoğunda valiler de belediye başkanları gibi halkın oyuyla seçilir.
Türkiye’de de ‘cumhurbaşkanı hükümet sistemi’ ile birlikte valiler de seçime tabi tutulsaydı bunun etkisi ne olurdu dersiniz?
Acaba halk şimdi devletin kendisini yönetsin diye gönderdiği valilerin benzeri kişilere oy verir miydi?
Esas sorum ise şu: İki yerel yönetici de halk tarafından seçiliyor olsaydı, merkezi irade birini (sözgelimi şimdi olduğu gibi belediye başkanını) görevden almaya kalktığında, diğer seçilmiş yönetici (vali) ‘kayyım’ atanır mıydı ya da atandığı takdirde görevi kabul eder miydi?
Hiç sanmıyorum.
Seçilmiş olanı görevden alarak atanmış birini onun yerine ‘kayyım’ olarak ikame etmek bir seçim yenilgisinin rövanşıymış gibi geliyor bana.
Cezalandırılan ise, görevden alınan kişi değil de oylarıyla onu tercih etmiş olan halk…
Mardin’de yüzde 56.24, Van’da yüzde 53.83 ve Diyarbakır’da yüzde 62.93 oyla seçilmiş başkanlar görevden alındı ve yerlerine yalnızca tek kişinin tercihini yansıtan vali-kayyımlar atandı.
Bir zamanlar bu illerde en yüksek oyu AK Parti’nin aldığını unutmayalım.
Acaba bölgede AK Parti’nin oyunun gerilemesi ve devlet adına karar verenlerin ‘sakıncalı’bulduğu kişilerin halk tarafından tercih edilmesinin bir sebebi de ‘kayyım’ uygulamasına tepki olmasın? Seçtiklerinin görevden alınmasına duyduğu tepkiyle oy kullanan insanlar o yüksek oylarıyla ceza kesmişlerse buna şaşmamak gerek.
Neden şaşmamak gerek?
Şundan: İnsanlar, demokratik ülkelerde, oylarını yalnızca siyasi eğilimlerini belli edecek biçimde kullanmazlar; oy bazen yanlışlıklara tepki olarak da kullanılır. Sadece bizde değil birçok başka ülkede de… İtalya’da bir palyaçonun partisinin ilgi görmesinin, Ukrayna’da bir komedyenin cumhurbaşkanı seçilmesinin böyle bir açıklaması da olabilir.
Yerleşik partilere ve yanlışlıklarına tepkiyi yansıtıyor olabilir o tercihler…
Kadir Topbaş yeniden seçilebilirdi
Konuya böyle yaklaştığımızda, acaba İstanbul ve Ankara’da yerel iktidarları 25 yıl sürmüş olan aynı çizgideki belediye başkanları yerine, çeyrek asır sonra çok farklı çizgiden adayların halk tarafından tercih edilmesinin sebebini de anlayabilir hale geliyoruz.
İstanbul’da belediye başkanı Kadir Topbaş’tı. Daha önce Beyoğlu’nun seçilmiş belediye başkanı olarak kendisini tanıtmış Topbaş’ı İstanbul halkı iki kez oyuyla ödüllendirdi. O arada ne oldu? Partisi, Topbaş’ı ‘metal yorgunu’ ilan edip belediye başkanlığından uzaklaştırdı ve yerine bir başka AK Partili’yi getirdi. Bir tür kayyım uygulamasıyla…
Benzer bir durum Ankara’da da yaşandı. Defalarca seçim kazanarak belediye başkanı olmuş Melih Gökçek’e de ‘metal yorgunu’ olduğu gerekçesiyle partisi tarafından görevden el çektirildi. Ankara belediye başkanlığı da AK Partili bir kayyıma devredildi.
Son seçimde, İstanbul ve Ankara halkları, CHP ile İYİ Parti ittifakının gösterdiği adayları AK Parti’nin biri eski bakan, eski başbakan ve TBMM başkanı, diğeri eski belediye başkanı, eski bakan adaylarına tercih etti.
Tamamen spekülasyon olacak, ama yine de sormamda yarar var: Acaba son yerel seçimde, ‘metal yorgunu’ gerekçesiyle yerlerinden edilen isimler, böyle bir muameleye uğramak yerine, AK Parti tarafından yeniden aday gösterilselerdi, sandığa yansıyan sonuç farklı olur muydu?
Bana sanki olabilirmiş gibi geliyor da…
Acaba değişen tercihlerde halkın iradesine müdahale edilmesinin büyük payı olmasın?
Halk oyunu hiçe sayan tavırları yine oyuyla cezalandıyorsa buna ancak ‘demokratik tavır’ denilebilir.
Mardin, Van ve Diyarbakır’da devletin ‘sakıncalı’ bulduğu insanların belediye başkanı seçilmesini başka saiklere bağlamak yerine yukarıdaki tespit üzerinde durulsa daha az yanlış yapılır.
Süreç kısalabilir
Temel tezimi burada bir kez daha tekrarlamak zorundayım: AK Parti bugün hep yanlış yapmaya bağımlı bir parti görüntüsünde; doğru olduğunu düşünerek sürekli yanlış yapıyor. Son yanlışı da, üç seçilmiş belediye başkanını haklarında herhangi bir mahkeme kararı olmadığı halde görevden alıp yerlerine ‘kayyım’ atamaktır.
Galiba esas ‘metal yorgunu’ olan AK Parti’nin kendisi…
Uygulamaları bundan sonra da ‘yanlış’ çizgide devam ederse, korkarım, halk kendisini ilk seçimde ciddi biçimde uyarabilir. İstanbul, Ankara ve pek çok başka büyükşehirde oyunu AK Partili adaylar yerine rakiplerine vererek uyardığı gibi…
‘Metal yorgunluğu’ uyarıların farkına varmamak, varsa bile uyarılardan ders çıkarmayı akıl edememek şeklinde kendini belli ediyor.
“Yeni görevden almalar olacak, başka belediye başkanlarının yerine de ‘kayyımlar’ atanacak” deniyor ya, bu tür bir müdahale süreci kısaltmaktan başka bir işe yaramaz.
“Hangi süreci?” mi dediniz?
Onu da siz söyleyin artık.
Yazarlar
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025